AK Gençliğin Buluşma Noktası
Kültür-Sanat Köklü Kültür Ve Sanatımız ile ilgili tüm paylaşımlar burada yapılıyor


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-08-2018, 06:57   #1
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart Destanlarımız türkülerimiz
Kaynak türk-mitolojisi.blogspot.com

Asena (Tukyu) Efsanesi

Türklerin ataları Batı Denizi sahillerin'de yaşarlardı.Komşu hükümdarlar'dan biri yurtlarını basarak,çocuk,kadın ve önlerine çıkanları kılıçlan öldürdüler.hayatta 10 yaşında bir erkek çocuk kaldı.elleri ayakları kesilip bataklığa bırakıldı.Çocuk,bataklıkta aç ölmek üzereyken dişi kurt ona bir et verdi.Kurt,her gün çocuğu etle besledi.Çocuğun yaraları iyleşti gücü kuvveti yerine geldi.kurt gebe kaldı. Atalarını katleden hükümdar,Çocuğu buldu adamlarından birisini gönderdi adam, çocuğun yanında kurt gördü ve ikisini de öldürmek istedi Fakat bir Tanrı, onları korudu Kurt, çocuğu sırtlayarak Batı Denizi'nin doğusuna geçirdi mağaraya götürdü Mağaranın arkasında Kurt, sakat delikanlıdan 10 çocuk doğurdu Bunlardan biri, Asenaydı *çocuklar, büyüdükleri zaman mağaradan oymaklardan birer kız kaçırdılar evlendiler Birkaç nesil çoğaldı İçlerinden A-Hien-Se adlı birisi başa geçerek mağaradan çıkdılar dağlara yerleştiler, tatarlarına bağlandılar dağların tepeleri takya seklinde olduğundan kendilerine Tu-Kyu Asena adını verdiler Asıllarına sadık kalmak üzere bayraklarına kurt başı yaptılar

 

murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 06-08-2018, 06:58   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ülkücü dünya.com

BOZKURT DESTANI

*en önemli Göktürk Destanıdır M.S. altıncı*
yüzyıldan sekizinci yüzyıla kadar egemen olmuş Türk Devleti Göktürklerin var olma hikâyesidir. Türk ırkının dirilişidir Bozkurt Destanı, Bilge Kağan'ın Orhun*Âbidelerindeki ünlü vasiyetinin ilk cümlesi Ben Tanrıya benzer, Tanrıdan*olmuş Türk Bilge Kağan, Tanrı irade ettiği için, kağanlık tahtına oturdum"*cümlesi ile düşünülürse soyun ve ırkın nasıl ilahileştirilmek istenildiğini anlatır Destan Çin kaynaklarında*kayıtlıdır. Değişik söyleyişler ve Çince*söylenmesinden meydana gelme değişikler yüzünden ayrı üç söylenti*şeklinde yazılmıştır.*
*Hun Ülkesinin kuzeyinde So ülkesi vardı. Burada, Hunlarla aynı*soydan olan Göktürkler otururdu. Göktürkler So Ülkesinden ayrıldılar. başlarında Kağan Pu adlı bir yiğit vardı. Kağan Pu'nun on altı kardeşti On altı kardeşten birinin annesi kurttu.*
Annesi Göktürklerin en kutsal yaratıklardan biri olarak bilinen kurt olduğu için delikanlı, rüzgâra ve yağmura söz geçirir, buyruğunda tutardı.*So Ülkesinden ayrılan Göktürkler düşman
baskınına uğradılar.*düşmanlar bütün Göktürkler'i yok ettikleri on altı kardeşten*annesi kurt olan kurtuldu delikanlının birisi yaz diğeri kış ilâhının kızı olan iki karısı*vardı. her ikisinden ikişer oğlu oldu. Zamanla çoğalan halk, çocuklardan en büyüğünü kendilerine Hakan seçtiler; o zamanki adı*Göktürk dilinde değildi. Hakan seçilir seçilmez Göktürkçe olmayan adını*bıraktı ve Türk adını aldı. Türk on kadınla evlendi, bir çok çocukları oldu. Asena*
adını taşıyan biri hakanlık tahtına geçince boyun adı Aşine oldu.*

*Hun boyu Aşine Hazar Denizinin batısında
yerleşmişti. Türklerin ilk atasıydı Rahat ve huzur*
içinde otururken bir gün düşman baskınına uğradılar. kimse sağ kalmadı.*küçük bir çocuk baskından sağ kalmıştı.*cılız ve küçük olduğu için kimse*ona aldırmadı. Ama*düşman her ihtimali düşünüp, çocuğun kolunu bacağını kesip*
öylece bıraktı bataklığa attılar nereden çıktığı bilinmeyen dişi Bozkurt göründü,, çocuğu*
emzirdi. Yaralarını iyi etti. yiyeceklerle çocuğu büyüttü, Bozkurd'un beslediği çocuk gürbüzleşti.*
Asine soyunu yok eden düşman kolunu bacağını kestikleri çocuğun yaşadığını öğrendi. öldürtmek istedi.**Düşman askeri geldiğinde, bacağı kesik gencin yanında*dişi Bozkurt gördü. Dişi Bozkurt genci*denizin ötesine Altay Dağlarına*götürdü. onunla evlendi; on oğlan doğurdu!*Oğlanlar büyüdüler, evlendiler. Her birinden bir*boy türedi.birinin adı da Asine boyu idi.*Asine, kardeşlerinin içinde en akıllı, en gözü pek, en yiğit olandı. Türk Hakanı oldu.*Soyunu unutmadı. çadırının önüne her kurt başı tuğ dikti.*Aradan yıllar geçti. Aşine boyuna Asençe hakan oldu.*Aşine boyu, bulundukları yerden daha güzel yurtlara*yerleştiler.**Çin devlet adamlarından Cjan-Ken, Mö 119*da, batı gezisinde gördüklerini Çin împaratoruna sunar "Hun Ülkesinde Usun Hanı, Gunmo unvanını taşıyor.*Gunmo'nun babası, Hunlann batısındaki ülkeye sahipti. Gunmo'nun babası Hunlar tarafından öldürüldü. Yeni doğmuş Gun-mo'yu kırlara attılar.*Kuşlar çocuğu koruyor; dişi kurt sütüyle besliyordu. Hun Hakanı*şaştı. çocuğu saydı. büyüttü. Babasının*ülkesini ona geri verdi."
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-08-2018, 06:58   #3
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak edebiyatöğretmeni.org

ERGENEKON DESTANI

*Türk illerinde Türk oku ötmeyen, Türk kolu yetmeyen, Türk’e boyun eğmeyen yer yoktu. yabancı kavimler kıskanıyordu. Ve birleşip Türklerin üzerine yürüdüler. Türkler hendek kazıp beklediler. Düşmanla savaştılar. Türkler üstün geldi. düşman dediki Türklere hile yapmazsak halimiz yaman olur!”Tan ağaranda kaçtılar. Türkler, ”Bunlar kaçıyor deyip artlarına düştüler. Düşmanla Vuruşma başladı. Türkler yenildi. Düşman, Türkleri öldürerek çadırlarına geldi. Çadırlarını,yağmaladı tek çadır kalmadı. Büyükleri kılıçtan geçirdiler, küçükleri tutsak ettiler. Türklerin başında İl Kagan vardı. İl Kagan’ın biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Kagan’ın Dokuz Oğuz adlı yeğeni vardı; sağ kalmıştı. Kayı ile Tokuz Oguz tutsak olmuşlardı. *On gün sonra ikisi karılarını aldılar, atlarıla kaçtılar. Türk yurduna döndüler. düşmandan kaçan develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. düşündüler: Dağların içinde yurt tutalım, dediler dağa göç ettiler. yolu sarptı ayağını yanlış yere bassalar paramparça olurlardı Türklerin ülkesinde akarsular, bitkiler, yemişler, avlar vardı. şükrettiler. Kışın etini yediler, yazın süt içtiler. Deri giydiler. ülkeye ”Ergenekon” dediler. Zaman geçti, çağ aktı; Kayı ile Tokuz Oguz’un çocukları oldu. Kayı’nın çok çocuğu oldu, Tokuz un az oldu. Kayı çocuklarına Kayat Tokuz’dan olma çocuklara Tokuzlar dediler, Yıllar yılı bu iki yiğidin çocukları Ergenekon’da kaldılar; çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar. dört yüz yıl geçti.

*Dört yüz yıl sonra sürüler çoğaldı ki Ergenekon’a sığmadılar. kurultay topladılar. Dediler ki: ”Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında güzel yurtlar varmış. yurdumuz o yerlerde imiş. yol bulalım. Göçüp Ergenekon’dan çıkalım. Ergenekon dışında dosta dost düşmana düşman olalım.”
Türkler, Ergenekon’dan çıkış aradılar; bir demirci dedi ki: ”dağda bir demir madeni var. Demiri eritsek, dağ geçit verir.” demir madenine odun ve kömür dizdiler. Odun kömürü ateşleyip körüklediler. demir dağ kızdı, eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak yol oldu.*gök yeleli Bozkurt çıktı ortaya; Türk’ün önünde dikildi, Herkes anladı ki yol gösterecek. Bozkurt yürüdü; ardından Türk milleti ve Türkler, Bozkurt’un önderliğinde, o kutsal yılın kutsal ayının kutsal gününde Ergenekon’dan çıktılar.Türkler o günü, iyi bellediler.kutsal gün, Türklerin bayramı oldu. Her yıl büyük törenler yapılır. Bir parça demir ateşte kızdırılır. demiri önce Türk kağanı kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Sonra öteki Türk beyleri de aynı işi yaparak bayramı kutlarlar.Ergenekon’dan çıktıklarında Türklerin kağanı, Kayı Han soyundan gelen Börteçine idi. Börteçine bütün illere elçiler gönderdi; Türklerin Ergenekon’dan çıktığını bildirdi. eskisi gibi bütün iller Türklerin buyruğu altına gire. Bunu kimi iyi karşıladı, Börteçine’yi kağan bildi; kimi karşı çıktı. Karşı çıkanlarla savaşıldı Türkler hepsini yenerek Türk Devleti’ni dört bir yana egemen kıldı.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-08-2018, 06:58   #4
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak edebiyatöğretmeni.org

Manas Destanı

*Kırgız Manas Destanı, tüm canlılığı ile devam etmektedir. Manas destanının 11 ile 12. yüzyıllarda meydana gelmişdir. destanın ana kahramanı Manas Oğuz Kağan destanının İslâmî rivayetindeki Satuk Buğra Han gibi İslamiyet’i yaymak için mücadele eden bir yiğittir. Manas destanında Müslümanlık öncesi Türk kültür, inancı sergilenmektedir. dört yüz bin mısra olan Manas destanı Türk-Bozkır medeniyetinin Kazak -Kırgız kültür abidesidir.*Büyük Türkolog Wilhelm Radloff (1837-1918) destanla ilgili ilk derlemeyi, Kırgızistan’ın Tokmak şehrindeki Sarı Bağış boyuna mensup bir Manasçıdan 1869′da yapmıştır. yedi bölümlük Manas Destanı, toplam 11 bin 454 mısradan oluşur. dünyanın en uzun destanıdır. Kırgız Türklerinin ulusal kahramanı Manas’ın Destanı Manas’ın doğumu, konuşmaya başlaması, kâfirleri yeneceğini söylemesi, Çinlileri yenmesi, Müslüman yiğit Almanbet’le birçok savaşa girmeleri, Manas’ın evlenmesi, düşmanları tarafından iki defa öldürülmesine rağmen dirilmesi, Mekke’yi ziyaret ve Kâbe’yi tavaf etmesi, lirik bir üslupla anlatılır.

*Manas’ın annesi Çıyrıçı’nın çocuğu olmaz ve baba Cakıp Han’ın bir çocuk için rabbine yalvarır yeni doğan çocuğa Manas adı verilir ve kehanetlerde bulunulur beşikte konuşan Manas kafirleri yeneceğini bildirmesi (mö 62-72); ileride savaşçı olması için yetiştirilmek maksadıyla Bakay Han görevlendiriir (mö. 73-148); Manas’ın büyüyüp yiğit olur, Hokand ve Buhara’yı haraca bağlar Kaşgar’da Çinlileri Turfan’a, Turfan’dakileri Aksu’ya sürer (mö 150-164). Almambet isimli kahraman Müslüman olup Manas’ın yanına gider Almambet, Oyrot kabilesinden Kara Han’ın oğludur. Dünyaya geldiğinde Ala Dağ isimli sıra dağlar korkudan eğilir, akar sular korkudan durur. olağanüstü hadiseler onun ileride büyük bir kahraman olacağına işarettir.*Bir gün Er Kökçö isimli kahraman, Manas’ın, sıkıştırmasıyla Oyrotların bölgesine gitmeye karar verir. Isık Köle vardığında Almambet i gören Er Kökçö, korkuya kapılır karşılaşma Almambet’in Müslüman olmasıyla sonuçlanır. Budist dinine mensup Oyrotların soylu kahramanı Almambet, Müslüman olmuştur. Müslüman bir köle olmayı, kafir bir han olmaya tercih etmektedir. babası ve annesi Almambet’in Müslüman olmasını hoş karşılamaz. Almambet babasını öldürerek Er Kökçö’ye katılır. Er Kökçö’nün adamları, Almambetin Er Kökçö’ye katılmasını çekemez, Almambet’in Er Kökçö’yü karısı Ak-erkeç ile aldattığını iddia ederler. Er Kökçö kıskanç mizacının, hem de oyuna düşerek Almambet gibi çok büyük bir kahramanı elinden kaçırır. Almambet, sonunda Er Kökçö’nün rakibi Manas’ın yanına gider
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-08-2018, 06:59   #5
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak edebiyatöğretmeni.org

Manas Destanı


*Almambet’ in geleceğini haber alan Manas, onu seyreder Almambet Manas’ın ayak izine rastlar. Manas’ın ayak izinin daha büyük olduğunu görür. Almambet ile Manas arasındaki güç Manas’tan yanadır. Manas’ın yiğitleri Almambet’i kuşatır Almambet meydan okur hadise de Almambet’in Manas’tan sonra ikinci büyük kahraman olacağına işarettir. Manas, Almambet’i annesi ve babası ile tanıştırdığında, annesinin kurumuş memelerinden süt gelir. Almambet ile Manas süt kardeş olur
Manas, sürüleri bahane ederek Er Kökçö ile teke tek dövüşür. Er Kökçö’nün Manas’ı tüfekle vurmasıyla Manas ilk defa ölümü tadar. ilk defa ölümü tadar diyoruz, destanda Manas iki defa daha ölecektir. Birinci ölümünde kırk yiğidi Manas’ı yer altı dünyasından geri getirir. *Manas’ın babası Cakıp, Manas’a eş arar. Kanıkey adlı kızı Manas’a eş seçer Manas’ın Közkaman ve Kökçököz isimli eşkıyalarca zehirlenir zehirlenerek ölen Manas’a atı, köpeği ve doğanı yas tutar. İlah hayvanların üzüntüsü karşısında Manas’ın hayatını ikinci defa bağışlar.Bok-murun güçlü yiğit Er Töştük ile bir perinin oğludur. Yaşlı Kırgız Hanı Kökötöy, Bok-murun’u varis seçer. Bok-murun, Kökötöy’ün ölümünden sonra cenaze yemeği düzenler.herkes çağırılır, düşman Kalmuklar dahi davet edilir. Bokmurun törende hanlık beklemekte, Bok-murun adı yerine kendisine yiğit ismi verilmesini ümit etmektedir. işler planladığı gibi gitmez. Törende Manas ön plana çıkar Bok-murun’un elçisi Cas-uul, santrançda Almambel’e yenilerek bahsi kaybettiği için Manas tarafından öldürülür.

*Bozkır kanununda elçinin öldürülmesi affedilmez bir suçtur Bokmurun, Manas’ın davranışı karşısında hiçbir şey yapamaz. hiçbir zaman Kökötöy’ün yerine han olamayacağını da ispatlamış olur. Közkaman ve Kökçököz eşkıyaları tarafından Manas zehirlenir Zehirlenen Manas’ı kayın pederi Temir Han’ın kendi yaptığı ilaçlarla kurtarır. İkinci kez hayata dönen Manas, Mekke’ye giderek tavafta bulunur. Almambet, Kalmuk prensesi Altınay ile evlenir. ihtiyar Manas’ı hasta yatağındadır. Kanıkey ile evleneli otuz iki yılolmuştur ve Kanıkey yedi aylık hamiledir. Manas, çocuğunu görerneden üçüncü defa ölür. Manas’ı Talas ırmağının boyunda, Zülfikar dağına gömerler. Manas ölmeden önce, doğacak çocuğunu, kırk yiğidine emanet etmiştir. *Manas’ın ölümüyle Kanıkey, badireler atlatır. Manas’ın kardeşleri Abeke Köböş ile babası Cakıp, Kanıkey’e rahat yüzü göstermez. Çünkü “At ölse, postu miras kalır; ağabey ölse, yenge miras kalır diyen Cakıp, Kanıkey’i iki oğlundan biri ile evlendirmek ister Kanıkey şiddetle karşı koyar. Kanıkey’in bir oğlu olur. Cakıp ve oğulları çocuğu öldürmek isterler. Kanıkey çocuk ile kaçar Kanıkey ile çocuğunu bulamayan Cakıp ve oğulları Kanıkey’in evini ateşe verirler. Kanıkey babasına gider. Kanıkey’in babası ziyafet düzenler. ak sakallı bir ihtiyar çocuğa Semetey Han adı verilir. Semetey delikanlılık çağına gelince, babası Manas’ın , mirasını ele geçirmek ister. Bunun üzerine Kanıkey oğlunu Manas’ı yetiştiren Bakay’a gönderir. Semetey, Bakay’ın da yardımı ile, Cakıp ve oğullarını öldürerek Manas’ın mirasına sahip olur.
*Semetey başa geçtikten sonra işleri idare edemez. Töre bilmezliğiyle Manas’ın yiğitlerini
gücendirir. rüya ile ikaz edilene kadar ölmüş babasına kusur eder. hataları sonucunda Cediger’in oğlu Er-kıyaz’a yenilir ve kaybolur. Oğlu Seytek, Er-kıyazca öldürülmek üzere iken, annesi Ay-çürök, kuğu şekline gireceğini ve babası Akın Han ile yiğitlerini çağıracağını söyleyerek Er-kıyaz’ı tehdit eder ve oğlunun kurtarır. Seytek büyüyünce Er-kıyaz’ı öldürür ve atası Manas’ın yaşadığı Talas Ovasından Taşkent’e kadar olan yerlerde hüküm sürer.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-08-2018, 06:59   #6
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak edebiyatöğretmeni.org

Oğuz Kağan Destanı

Bu destanda Hun Hükümdarı Me*te’nin doğuşu, kağan oluşu, Türk birliğini kuruşu; ölümünden önce ülkesini oğulları arasında paylaştırması anlatılır. Uygur harfleriyle yazılı özgün nüshası Paris kütüphanesindedir. Oğuz Kağan destanı, M.Ö. 209-174 te hükümdarlık yapan Hun hükümdarı Mete’nin hayatı üzerine kurulur Tüm Türk destanlarında olduğu gibi destanın ilk şekli günümüze ulaşamamıştır.Oğuz destanının üç farklı biçimi bulunmaktadır: XIII. ile XVI. yüzyılda Uygur harfleriyle yazılmış ve İslâmiyetten önceki inancı yansıtan ilk örnektir XIV. yüzyılda yazıldığı bilinen Tevârih*adlı eser farsça Oğuz Kağan Destanının ilkini temsil eder Oğuz Kağan Destanının üçüncüsü ise XVII. yüzyılda Ebü’l-Gazî Bahadır Han tarafından Türkmenlerin sözlü rivayetleri ve yazmalarından faydalanarak yazılmıştır.

Oğuz Kağan Destanının İslâmiyet Öncesi Rivayeti

*Ay Kağan’ın yüzü gök, ağzı ateş, gözleri elâ, saçları ve kaşları kara perilerden güzel bir erkek evladı oldu. annesinden ilk sütü emdikten sonra konuştu ve çiğ et, çorba ve şarap istedi. Kırk gün sonra büyüdü ve yürüdü. Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi. Vücudu baştan aşağı tüylüydü. At sürüleri güder ve avlanırdı. Oğuz’un yaşadığı yerde çok büyük bir orman vardı. çok büyük bir gergedan yaşıyordu. Bir canavardı at sürülerini ve insanları yiyordu. Oğuz cesur bir adamdı.gergedanı avlamaya karar verdi. Kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanını aldı Bir geyik avladı söğüt dalına Tan ağarırken gergedan geyiği almıştı Oğuz, avladığı ayıyı altın kuşağı ile ağaca bağladı ve gitti. Tan ağarırken gergedanın ayıyı almıştı*ağacın altında bekledi. Gergedan geldi ve başı ile Oğuz’un kalkanına vurdu. Oğuz gergedanı öldürdü. Kılıcı ile başını kesti. Gergedanın bağırsaklarını yiyen ala doğanı da öldürdü ve başını kesti.Oğuz Kağan, Tanrı’ya yalvarırken karanlık bastı. Gökten ışık indi. Güneşten ve aydan parlaktı. alnında kutup yıldızı gibi parlak çok güzel bir kız duruyordu. kız gülünce Gök Tanrı gülüyor, kız ağlayınca Gök Tanrı da ağlıyordu. Oğuz kızı sevdi ve evlendi.*kız üç oğlan çocuk doğurdu. Çocuklara Gün, Ay ve Yıldız dediler.Oğuz ormanda ava çıktı gölde ağaç gördü. Ağaç kovuğunda gözü gökten gök, saçı ırmak inci dişli bir kız oturuyordu. Yeryüzü halkı bu güzelliğe dayanamaz ölürdü Oğuz aşık oldu ve evlendi. Günlerden gecelerden sonra Oğuz’un bu kızdan da üç oğlu oldu. çocuklara Gök, Dağ ve Deniz isimlerini koydular.

*Oğuz Kağan büyük bir toy verdi. Kırk masa ve kırk sıra yapdı. yemekler, şaraplar, tatlılar, kımızlar içtiler. Toydan sonra Beylere ve halka Oğuz Kağan şunları söyledi Ben sizlere kağan oldum Alalım yay ile kalkan Nişan olsun bize buyan Bozkurt olsun bize uran Oğuz Kağan toydan sonra dünyanın dört tarafına elçilerle şu mektubu gönderdi: “Ben Uygurların kağanıyım ve yeryüzünün kağanı olmam gerekir. Sizden itaat dilerim. Kim emirlerime baş eğerse, hediyelerini kabul eder ve dost edinirim. Kim baş eğmezse, gazaba gelirim. Onu düşman bilirim. savaşır ve yok ettiririm. Altun Kağan, Oğuz Kağan’a altın ve taş hediye etti itaat ederek dostluk kurdu. Oğuz Kağanın solunda askerleri ve şehirleri çok olan Urum Kağan vardı. *Urum Kağan Oğuz Kağanı dinlemez ve kabul etmezdi. Oğuz Kağan gazaba geldi, bayrağını açtı ve askerleriyle Urum Kağana yürüdü. Kırk gün sonra Buz Dağında Çadırını kurdurdu ve uyudu. Tan ağarınca Oğuz Kağanın çadırına güneş gibi bir ışık girdi .gök tüylü gök yeleli büyük erkek kurt çıktı. Kurt: “Ey Oğuz, sen Urum üzerine yürümek istiyorsun; Ey Oğuz senin önünde yürüyeceğim.” dedi. Oğuz çadırını toplattırdı ve ordusuyla kurdu izledil Gök tüylü gök yeleli kurt İtil Müren denizi yakınındaki Kara dağın eteğinde durdu.Urum Han’ın ordusu ile Oğuz Kağan arasında büyük savaş oldu. Oğuz savaşı kazandı, Urum Han’ın hanlığını ve halkını aldı. Oğuz ve askerleri Gök tüylü ve gök yeleli kurdu izleyerek itil ırmağına geldi Oğuz Kağan’ın beylerinden Uluğ Bey İtil Irmağını geçmek için ağaçlardan sal yaptı karşıya geçtiler. Oğuz’un Uluğ Bey’e “Kıpçak” adını verdi.

*Gök tüylü gök yeleli kurdla yola devam ettiler. Oğuz Kağan’ın sevdiği alaca atı Buz Dağa kaçtı. Oğuzun üzüldüğünü gören kahraman beylerinden biri Buz Dağa çıktı ve dokuz gün sonra alaca atı bularak döndü. Oğuz atını bulan kahraman beye Sen beylere baş ol. Senin adın Karluk olsun.” dedi. gök tüylü ve gök yeleli kurt durdu. Çürçet yurdu Oğuz Kağana boyun eğmeyince davaş başladı. Oğuz Çürçet Kağını yendi ve halkını kendisine bağladı.Oğuz ordusunun önünde yürüyen gök tüylü gök yeleli erkek kurtla Hint, Tangut, Suriye, gibi pek çok yeri savaşarak kazandı vülkesine kattı. Düşmanlar üzüldü, dostlar sevindi. Pek çok ganimet ve atla birlikte eve dönüldü.Oğuz Kağan’ın tecrübeli veziri Uluğ Bey rüyada altın yay ve üç gümüş ok gördü. Altın yay gün doğusundan gün batısına uzanıyordu. Üç gümüş ok kuzeye doğru gidiyordu. Oğuz rüyayı dinleyince yurdunu evlatlarına paylaştırdı.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-08-2018, 07:00   #7
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak şırnakkültürturizm.gov.tr

Mem u Zin

*Cizre hükümdarlarından Emir Abdal oğlu Emir Zeynuddin zamanında 1451 yılında meydana gelmiştir.Mem u Zin hayat hikayesini Hakkarili Şeyh Ahmed-i Hani manzum şekilde kaleme almıştır.Ölümlerinden 240 yıl sonra Cizre’ye gelmiş ve eseri 1690 yılında yazmıştır. Kötülük ikiyüzlülük, fitne ve fesatçılık dalkavukluk Bekir’de Doğruluk iyilik suçsuzluk zayıflık ve çaresizlik Memo ve Zinde toplanmıştır. Zamanın yaşantısını,büyük bir ustalıkla işlenmiştir. Eser, Türkçe,Farsça,Arapça, Fransızca ve Rusça’ya tercüme edilmiştir hikaye Anadoluda özellikle Doğu ve Güneydoğuda çok tanınmıştır. Okumamış kimseler dahi,bazı bölümlerini ezbere kaside şeklinde okurlar.turistler tarafından türbeleri devamlı ziyaret edilir.*bu güne kadar türbeleri restore edilmemiş ve bakılmamıştır. Kültür Bakanlığınca korunmaya alınmışdır.Cizre Beyi,Ebdal oğlu Mir Zeynuddin’in ZİN ve SİTİ adlarında çok güzel iki bacısı vardı.Zin beyaz tenli ve beyin canciğeriydi,Siti ise,esmerimsi ve bir selviydi.Tacdin,Beyin Divan Vezirinin oğluydu. Tacdin’in babası İskender’in iki oğlu vardı.Bunlara Arif ve Çeko denirdi.Tacdin’in kardeşleri Çeko ve Arif,şahinler gibi kuşları kapıp kaçıracak şekilde kurnazdılar. kahraman Memo ise,Memıalan lakabıyla şöhret bulmuş Divan katibinin oğlu ve Tacdin’in kardeşi ve ahiret dostuydu.baharın müjdesi olan Mart ayında eğlence ve bayram tertip edilirdi.Cizre halkı çoluk-çocuk kıra çıkar, gençler birbirlerini İslama uygun şekilde görür,beğenir ve eş bulurlardı.

*İhtiyarlar ve çocuklar uzun kış günlerini unutmak için bayram eğlencelerine katılırlardı. Memo ile Tacdin kendilerine kızlar süsü verip çarşıya çıktılar.Çarşıda iki erkek kıyafetli insan görünce bayıldılar.Siti ile Zin bu bayan kıyafetli iki erkeği süzerek,kendi yüzüklerini onların parmaklarına geçirdiler Memo ile Tacdin ayrıldıklarında herkes bezgin ve sersemdi başlarına geleni anlatırken;
Tacdin,Kardeşim,elinde mücevher var üzerinde ZİN adı kazılmış” dedi.Memo’nun parmağındaki yüzüğü görmek için Tacdin elini uzatınca,Memo da onun parmağında SİTİ yazılmış bir elmas yüzük gördü Siti ve Zin olayı gizlice dadıya anlattılar.dadı her iki erkeğin adlarını ortaya çıkarttı.hekim kılığına girerek,hastalara şifa amacıyla Cizre’nin sokaklarına daldı.*komşuları onu Tacdin ve Memo’ya götürdüler. doktor kadın kılığında olan Heyzebun Bizi yalnız bırakın Tacdin ve Memi’ye iki kızın aşık olduklarını söyledi yüzükleri istedi.Memo yüzüğünü vermeyerek: Bununla yaşıyorum ben” dedi.Memo ve Tacdine aşık olan iki kız,dadıları Heyzebun’un anlatıklarıyla aşkları alevlendi Aşkları had safhasına ulaşan Memo ile Tacdin,Cizre alimleri,adliyecileri Cizre Bey’i Mir Zeynuddin’in huzuruna dönür çıktılar. Siti’yi Tacdin’e istiyorlardı.Bey Layık gördüğünüz üstün vekil kimse gelip otursun” dedi.Tacdin’in vekil kardeşi Çeko Bey’in eteğini öptü. davullar,rubablar, çalgılar çalındı düğün şerbeti içildi Bey,geniş ve zengin bir sofra çekti. Davul,zurna,ud,keman, tanbur,çeng, santur ile neyler çalındı.

*Tacdin ve Siti için yedi gün yedi gece düğün yapıldı.Gerdeğe girdiklerinde,gerçek dost ve arkadaşı Memo, kapıda onları silahıyla bekledi.
Soyca Botanlı olmayıp,aslen iranlı Merguverli Bekir adında fitneci,dedikoducu, ikiyüzlü olan bir adam vardı.Bu Bekir kahveci idi.Halk Beko olarak çağırırdı.Bu adamın kötülüklerini bilen Tacdin,Bey’e bu adamın bu kapıya layık olmadığını söylerdi. Ancak Bey :Değirmenimiz onunla dönüyor.Köpekler de kapıcıdır”,derdi.şeytan Bekir,Bey’i sinire getirmek için söyle dedi:Beyim,Siti’yi çok telef verdiniz.Kayser,Kisra, isteseydi böyle çabuk vermezdiniz”dedi.Bey cevap verdi:“Ey bedbaht, Tacdin ve Memo’yu onlara değişirmiyim.Savaş olduğunda bize ikiyüz esir getiriyorlar”
*Bey’e tesir edemeyen dedikoducu Bekir, başka şeyler tasarladı“Efendim,Tacdin Zin’i Memo’ya vermiş”Bey:”Neden bana sormadı acaba.kalmamış korkusu? Bekir:”Bilmiyormusunuz Beyim,orası öyledir.Yiğittir,,beyzadedir” Bey:”Gönlümde Zin’i Memo ile şereflendirip vermek vardı.Artık atalarım Hz.Halid-in ruhlarına and içerim ki;Zin’i karı olarak Memo’ya vermiyeceğim.Başından bezmiş ise Zin,istesin bakalım”dedi. Cizre Kalesi ile Dicle Nehri arasındaki büyük bahçede türlü türlü ağaçlar,evcil ve yabani hayvanlar bulunurdu Beybahçesi denilirdi.ağaçlar,güller bitkiler sıktı insanlar birbirlerini görmezlerdi.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-08-2018, 07:00   #8
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak şırnakkültürturizm.gov.tr

Mem u Zin

*Bey ve Cizre halkı ava giderler.Mem bir yere ayrılmaz,Zin hükümdar ağabeyi Mir Zeynuddin’in bahçesine gider.Zin’i takip eden Memo,Zin’in bahçeye girdiğini görünce, bahçeye Zin,Memo’yu görünce yıkılıverir Memo gül ve reyhanlara şöyle der:“Ey gül sen nazeninsin, Sen nerde,Zin’in yüzü nerde?Ey gül senin güzel kokun var,Reyhan senin için kara yüzlü olmuş.Fakat siz yarimin zülfüne benzemezsiniz.İkiniz de arsız ve hazversiniz.
Ey bülbül sen aşk adamısın,Kırmızı gül mumunun pervanesisin.Benim Zin’im senin kırmız gülanden şendir.Benim bahtım senin talihinden daha karadır.
Ey sonucu iyi olan büybül Asıl bülbül benim.
Boşuna kendini niçin kötü yapıyorsun.İlkbaharda gül bahçeleri Bir değil,yüzbinlerce gül verirler.
Benzerleri çok olan yerler Huri ve melek bile olsalar Sebep olmaz onlar hiçbir yerde
Çünkü bulunurlar her yerde Bir tane olsa,eşsiz ve emsalsiz olsa O da Zin gibi ve Ankara gibi perde arkasında olsa Aşık o zaman neyle teselli bulur?
Sabretmeden,ölmeden,çaresi nedir onun?”

*Memo Zin’i görür ve dayanamayıp yere yuvarlanır.Memo’nun ayakları Zin’e değdiğinden Zin ayılır.Zin,Memo-nun ellerini avucuna alır ,Memo onun zülüflerinin kokusundan ayılır. dilleri çözülünce konuşurlar.Bey,avdan döndüğünde, davul-zurnalarla karşılanır.Yakaladıkları ceylanları, kurtları,tilkileri bahçeye salar Bahçeye giren Bey,şüphelenir Memo’yu görür.Memo şöyle der:
Beyim,biliyorsunuz hastayım.ava gittiğinizi duyunca canım sıkıldı.kendimi burda buldum” der.
Bey der ki bahçede birşeyler avladın mı Memo : bahçede bir ceylan buldum.Zülüfleri siyah kokusu güzel,sen geldiğin için Gizlendi. *Tacdin Zin’in gizlendiğini anladı.Bey’e Memo’nun hasta ve saralı olduğunu söyleyip,Tacdin Bey’i aldatıp Memo’ya gelip Kardeşim ne haldir” diye sorar.Zin’ saç örgülerini gösterir.Tacdin evini ateşe verdi.Feryadını yükseltti.Memo ile Zin’in kurtuluşu ve dostluk için evini feda etti.Emsali görülmemiş bir dostluk örneği gösterdi Zin ve Memo’nun aşkını Bekir hemen Bey’e anlattı .Bey çare emreder.Bekir der ki: “Beyim kendisiyle satranç oynayın diyerek Memo’yu bahçeye çağırtır.meyveler hazırlanır, yiyilir,içilir. bey Memo’ya:“Bu gün seninle savaşımız vardır: Kalk da karşıma geç Şüphesiz seninle savaşacak olan benim Ey alnı açık seninle şartımız: Sen ne istersen,bizim için de gönül dileği” der. sınavın kötü olacağını düşünen Bey’in yiğit oğlu GIRGİN Tacdin’e haber verir.Tacdin Çeko ve Arifle gelir. Memo çok müthiş bir satranç oyuncusudur Emir Zeynuddin’i üç el yener. şeytan Bekir, Beye yerlerini değiştirmelerini söyler.Yerlerini değiştirdiklerinde Memo’nun yüzü Zin’in aşkıyla satrancı unutur.Memo,yenilir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-10-2018, 03:16   #9
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yumurtalıekmek.com

Türkülerin bilinmeyen hikayeleri!

Türküleri oluşturan hikayeler genellikle bilinmez.
Her yaştan, her insanın severek dinlediği sözleri oluşturulurken neler yaşanmıştır? ne hikayesi vardır Türkü,*hece*ölçüsüyle yazılmış, ezgi ile söylenen Türk halk şiiridir. Kelime anlamı, Türki yani Türk’e ait olandır. Türk halk edebiyatındandır anonimdir.
halka mal olmuş ve anonimleşmiştir.

Ordu’nun Dereleri

Yıllar önce Ordu köylerinden iki genç yaşarmış.
Maddi durumu iyi Mehmet maddi durumu iyi olmayan genç kız Hacer’e aşık olmuş.Genç kız güzelliği ile Mehmet’in aklını başından almış.
zerdali ağacında buluşurlarmış. Göz göze, saatlerin farkına varmazlarmış. Haset dolu kızlar
Dedikodularla Mehmet’in, sevdiğini ve köyünü terk etmesine neden olmuşlar Büyük bir acı ile yüreği yanık Hacer kız derenin yakınında çamaşır asarken dudaklarından eksik etmediği türküyle bütün köyü inletirmiş O günden bu güne bu türkü içli içli söylenir

Kara Tren

Yıl 1915, Osmanlı birçok cephede savaşıyordu. levazım ve savaşacak asker lazımdı.gidenlerin geri dönmediği, akıbetin bilinemediği günlerdi
kara trenler kara haber getiriyordu her kara tren bir ölüm haberiydi Yorgun, bitkin, kara tren acı çığlıklarla uzaklaşıyor. bekleyişler*ağıta dönüşüyordu

Gesi Bağları

Kayseri’de annesi ile yaşayan genç kız Kayseri Gesi kasabasına gelin gider.ulaşım zordur genç kız Kayseri’ye gidip gelemez ve annesine olan özlemi onu üzer. Kocası gamsızdır Genç kızla ilgilenmez. Kaynana kötü birisidir. Geline eziyet eder zaman geçer ve bir çocukları olur. Çocuğu ile avunmaya çalışır ama anne özlemi dinmemiştir. Annesinden
yıllar geçer ve kötü haber gelir annesinin ölür gelin üzüntüsünden Gesi bağları türküsünü söyleye söyleye dolaşır

Sarı Gelin

Eski dönemlerden birinde Çoruh Nehrinde Kıpçak Beyi’nin sarı saçlı kızı vardır. Erzurumlu genç Kıpçak Beyi’nin kızına aşık olur. Erzurumlu gencin ailesi ve Kıpçak Beyi karşı çıkar. sevdaya engel olurlar. Erzurumlu genç sevdasının peşinden gider. kızı kaçırır.iki sevdalı gencin peşine Kıpçak Beyi’nin adamları düşer. Erzurumlu genç, beyin adamlarınca öldürülür. sevda tarihin acılı sayfaları arasında kalır.

Hastane Önünde İncir Ağacı

Komşu kızı ile beşik kertmesi olan genç askerde vereme yakalanır. Hava değişimine Yozgat Akdağmadenine gelir.Sözlüsünün ailesi gence kızlarını göstermez.Genç İstanbul’da hastaneye yatar, incir ağacından aldığı ilhamla türkü söyler.
amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede ölür. Ailesi cenazesini Yozgat’a getiremez. İstanbul’da kalır.

Hey On Beşli

Türkü Tokata aittir. Çanakkale Savaşında geçer.
On Beşli”, askere giden gencin takma ismidir.
Evindeki en küçük çocuk olan Tokatlı Halil o zamanlardaki kanuna göre evde en az bir erkeğin güvenlik için kalması gerektiğinden askerliği zorunlu olmayan biriydi o gönüllü olarak Çanakkale’ye gitti.Geride kalan annesini Rum çeteler katleder. sözlüsü kaçırılır. Sözlüsü çok zor zamanlardan sonra Halil ile tekrar karşılaşır Halil onu yanlış anlar ve kavuşamazlar.

Fırat

Fırat Nehrinde yaşayan Hamo Dayı Urfa’da asker oğlunu ziyaret için atıyla yola çıkar.Fırat Nehri’nden atı huysuzlanır ve devrilir. Atıyla suya düşen adam boğulur. Ailesi günlerce Hamo Dayı’dan haber alamaz. nehirde boğulduğunu öğrenirler. eşi ve yakınları ağıtlar yakar acıyı dile getirirler.Yakılan ağıtlar Fırat Türküsü’nün hikayesidir
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-10-2018, 03:16   #10
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak on5yirmi5.com

Hekimoğlu Türküsünün hikayesi

*Ordu dolaylarında yaşayan Hekimoğlu, yoksul bir ailenin çocuğudur. anneden başka hiç kimsesi yoktur dürüst akıllı ve yiğittir Yörede egemen Gürcü Beyi vardır. Ağsa adında güzel ve narin bir kızla sözlüdür. kız Gürcü Beyini sevmemekte, Hekimoğlu'na bağlanmıştır. Bu, dostlukla, arkadaşlıkla karışık bir sevgidir. Gürcü*Bey, iki gencin ilişkisini duyar duymaz Hekimoğlu'na savaş açar. Hekimoğlu merttir. Aynalı mavzeriyle tek başına buluşma; yerine gider. Gürcü Beyi sözünde durmamış adamlarıyla gelmiştir. adamları Hekimoğlu'nu yaylım ateşine tutar. yaman bir çatışma olur. Hekimoğlu, kurtulur. Bolu da tek başına yaşayan anasına şehirde duramayacağını bildirir. Anasıyla helalleşir dağa çıkar. *ölünceye kadar Hekimoğlu dağdadır.köylüleri kendisine kucak açar mertliği, yiğitliği ve doğruluğu köyü etkiler ve ona yardım ederler. Özellikle zenginlerden aldıklarıyla köye yardım eder.Hekimoğlu, artık Gürcü Beyinin korkulu düşüdür Bey, jandarmaya şikâyet eder Fakat halk koruduğu için, Hekimoğlu'nu ele geçiremezler.*
Hekimoğlu kaçarken Beyin, iki amcaoğlunu öldürttüğünü haber alıyor Çiftlikte dost görünen Muhtarın evine gidiyor, muhtar ihbarda bulunur Hekimoğlu, kıstırılmıştır. namlular kurşun kusmaktadır.Olayın sonucuna ilişkin iki söylenti var Hekimoğlu, çatışmada. ölüyor. Atına atlıyor, ordu'ya
kadar geliyor ve burada ölüyor.*

*Hekimoğlu, erdemli başkaldırı örneğidir. Haklı nedenle dağa çıkıyor. Mertliği, yiğitliği ve iyilikseverliğiyle halkda büyük ün yapıyor. Yoksulların dostu, ezenlerin düşmanıdır
Hekimoğlu denince, akla aynalı martini geliyor özelliği şudur. Hekimoğlu, özel yaptırdığı mavzerinin üstüne ayna taktırıyor. Çatışmada aynayı: düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına, hedefini şaşırmasına yol açıyor. *Bu yüzden Hekimoğlu'nun, adı, aynalı martin le özdeşleşmiştir
*Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım kendi nefsime
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu geliyor aslan yürekli
Konaklar yaptırdım döşetemedim
Ünye Fatsa bir oldu başedemedim
Pencereden baktım kırat geliyor
Kıratın üstünde paşa geliyor
İster vali gelsin isterse paşa
Gelme paşa gelme ben atmam boşa
Çok canları yakıyor martin demiri
Ünye Fatsa arası ordu kuruldu
Hekimoğlu dediğin o da vuruldu

*kaynak thewhitetree.org

Kiziroğlu Mustafa Bey hikayesi ve Türküsü

*Efendim çok sevdiğim bir hikaye ve türkü Kiziroğlu Mustafa Bey'i anlatayım. Kizir, Kars'ın Susuz ilçesine bağlı ufak bir köydür köyde yiğit biri kötülere karşı savaşmış namı Anadoluda Azerbaycanda dört bir yanda duyulmaya başlanmış. bu yiğit kizirlinin kendisinden yiğit bir oğlu olur ve adını Mustafa koyar. Küçük yaşta kılıç kuşanıp at binen Mustafa'nın şanı babasını geçer.
Aynı zamanlarda yaşayan Köroğlu ise Bolu'da zalimleri alt edip kötülüğe son verince diyar diyar gezer ve Karsa gelir. Kizir Dağları’nı yaran Ferro deresini mekan tutar. Köyün en hakim yerine kale kurar ve adaletsizlik benden sorulur." der.Kiziroğlu Mustafa kızar “Biz Osmanlıya sadık bir tebayız, yöremizde haydut, barındırmayız”. Ve iki yiğit savaşçı birbirlerini zalim bellerler. *Köroğlu Ben koskoca Bolu Beyini hizaya getirdim, adsız bir kizirden mi çekineceğim” der. Ve Mustafa Bey atı Ala Paça'nın sırtına bindiği gibi dikilir Köroğlunun karşısına. "Sen kimsin topraklarımda hüküm sürersin?" der. Er meydanına dövüş için sözleşirler. Köroğlu onbeşlik delikanlıya, Kırat ise Alapaça’ya bakar. rakiplerini ciddiye almaz, acır ve can yakmak istemezler ama ders vermeli, enselerine bir şaplak atmalıdırlar.*Köroğlu kolla kendini” diye haykırıp atını topuklar. Alapaça yay gibi fırlar. Kırat kenara sıçrar yenilmekten kurtulur Alapaça tekrar üzerlerine varır, yeniyetme gürzünü patlatır. Köroğlu kurtulur ama kargısı düşer, kalkanı yırtılır. Kiziroğlu kargısını yere atar, kalkanı taşa çalar. Köroğlu ilk kez ürperdiğini hisseder, ki yiğidin böylesi ile oyun oynaş olmaz.*

*Alapaça kartal hızıyla Kıratın böğrüne dalar. Köroğlu atıyla yuvarlanır Kiziroğluda atından iner,
Köroğlu ve Kiziroğlu günlerce yenişemezler. Mustafa Bey Alapaça'yı Kırat'ı alt etmiş vaziyette görünce “Ula benim atım, Köroğlu’nun atını alt etmiş duruyor. Ben Köroğlu’nu alt etmezsem halim nice olur” diyip Köroğlu'nu yere çalar. Tam kamasını çıkarmışken Köroğlu aman diler “Dur yiğit... karımla helalleşecek süre tanı” der. Köroğlu eve gidip olanları sazıyla sözüyle anlatır
*Bir hışmınan geldi geçti, peh peh peh peh,
Kiziroğlu Mustafa Bey, hey hey hey,
Bu dağları deldi geçti.Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca utanır. içeri girer. Mustafa Bey sarılıp köroğlunu öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der. Köroğlu da "Ben artık buradan gideyim burada senin gibi mert ve yiğit biri varken kalmak olmaz" der ve köyü terk edip batıya gider.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




çarşamba çilingir webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım