AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-03-2013, 17:25   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Ecdadından utanan kültür bakanı!


Bakan Günay, ecdat tartışmalarıyla ilgili ezber bozan açıklamalarda bulundu.

Ömer Şahin'in TRT Türk'te yayınlanan 'Görüş Farkı' programına konuk olan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu.
"ÇOCUKLARIMIZA MAHÇUP OLURUZ"

Konuşmasında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Ertuğrul Günay, 'ecdat' diye padişahların çocuklara anlatılamayacağını belirtti. Kanuni'nin iktidar hırsıyla oğlunu boğdurttuğunu ileri süren Günay, "Bizim o tarihi dizilerde, çok ünlü sadrazamın öldürülmesine daha gelmedik. Cihan padişahının iktidar hırsıyla kendi oğlunu yandaki çadırda boğdurtmasına gelmedik. Tarihi çok kurcalamayalım. Tarihin övünülecek güzel tarafları olduğu gibi, bugünkü idrakimizle bağdaşmayacak kötü tarafları da var. Daha önce de söyledim. Tarihten alacaksak bir şey Yunus Emre'yi çocuklarımıza öğretelim, anlatalım. Hacı Bayram Veli, Bektaş Veli'yi anlatalım. Biz padişahlar üzerinden ecdadımız diye gidersek çocuklarımıza çok mahcup da olabiliriz" dedi.
"YENİ CHP SOL PARTİ DEĞİL"

Ertuğrul Günay, bir dönem Genel Sekreterliğini yaptığı CHP'yi halen 'sol' bir parti olarak görmediğini de söyledi.Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Yeni CHP" söylemini inandırıcı bulmayan Günay, " Yeni CHP'yi göremiyorum tam olarak. Tutucu,e litist geleğin izlerini, reflekslerini çeşitli olaylarda görüyoruz. Kafa karışıklığını toplum görüyor. Hesaplaşma henüz yapılamadı. 70'lerde bu çatışma yapıldı. Halkçı gelenek kısa bir süre parantezdir ve iki seçim kazandırmıştır. CHP'ye sol parti nitelemesi yapmak çok haklı olmaz" görüşüne yer verdi.
"BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ HAREMDEN İBARET DEĞİL"

Başbakan Erdoğan'ın "Bizim öyle bir ecdadımız yok" diye eleştirdiği "Muhteşem Yüzyıl" tartışmasına da değinen Ertuğrul Günay şu ifadelere yer verdi, "Bizim kültürümüz haremden ibaret değil, ama tarihimiz her şeyiyle çok mükemmel, herkese örnek de değil aslında."
KIRCA VE FAZIL SAY'A GÖNDERME

Ertuğrul Günay, sanatçılar Fazıl Say ve Levent Kırca'nın hükümeti eleştiren sözlerine ise, "Bu programda zamanımızı boşa tüketmeyelim. Konuşmaya gerek yok" sözleriyle karşılık verdi

Ensonhaber

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-04-2013, 00:09   #2
Kullanıcı Adı
ak sevda
Standart
Türkler kadar temiz bir ecdada sahip olup
Yine türkler kadar ecdadını söven bir millet yoktur.
ak sevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-05-2013, 20:31   #3
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
ak sevda Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkler kadar temiz bir ecdada sahip olup
Yine türkler kadar ecdadını söven bir millet yoktur.
Türklerin cahilleri ve nankörleri o temiz ecdadlarına sövüyorlar; Türklerin çoğunluğu ise muhteşem mâzileriyle, temiz ecdadlarıyla ve yeryüzünün gelmiş geçmiş en iyi, en üstün ve en medeni medeniyeti olan Türk-İslam Medeniyeti'yle övünüyorlar ve gurur duyuyorlar.
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-06-2013, 16:03   #4
Kullanıcı Adı
BeldeiTAYYIBe
Standart
Her insan tarihiyle gurur duyacak diye bir kaide yoktur.
Hizmet noktasindan degerlendirirsek bazi hatali girisimleri haricinde sayin Günay'i olumlu buluyorum.
Yurtdisinda yasayan bir kardesiniz olarak yaptiklarinin gözle görülür ve elle tutulur oldugunu ifade etmek isterim.
BeldeiTAYYIBe isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-06-2013, 16:28   #5
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Ertuğrul bey'in söylemi hoşumuza gitmemiş olabilir... tarihimden unatıyorum söveyim gibi bir derdi yok...tarihimizin haremden ibaret olmadığını ancak yanlışlarımızında olduğunu dile getiriyor ki bence haklı...
Tarihteki yanlışları dile getirmek ecdada sövmek anlamına gelmez...eksiklerde dile getirilir eğer sen zaten vatan, tarih, ecdat şuurundaysan tarihinle atanla gene gurur duyarsın...ama bazen her şeyi kutsadığımızdan dolayı yanlışımız varsa dile getiremiyoruz..







Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-06-2013, 18:54   #6
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart
Ertuğrul Günay'ın heykel getirmekten başka ne hizmeti oluyor bu ülkeye çok merak ediyorum...

Durun ben söyleyeyim Antalya'daki bira festivalini İstanbul'a getirmeye çalışması...

Kutsal emanetlerin yakınındaki içkili kutlamalara izin vermesi...

Ecdadından utanması...

Ayasofya ile ilgili hiçbir çalışma yapmaması...

Vs. vs...

Adam haklı beyler sen İzmir'i kazanabilmek için Chp zihniyetli adamı partiye sokarsan hatta bu adama bakanlık verirsen oda böyle yapar...

Haklısın Sn. Günay...
Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-07-2013, 01:18   #7
Kullanıcı Adı
manifesto
Standart
Ecdad sevgisi taasup ile olmaz.
Günay yanlış bir şey söylememiş.
Tarihsel kişilikler birer KUTSAL MİT yada PUT değil
Kimilerinin Kemal'a yaptığını bizler de başkalarına yapmayalım
Tahta çıktığı ilk gün kundaktaki bebek dahil 14 kardeşini boğdurtanlara "ya keşke böyle yapmasaydın" demek yanlış olmasa gerek.
Siyaseten doğru bulabilir fetvalar toplayabiliriz ama insan olarak? Müslüman olarak?

Yarın o masum bebeğe HANGİ GÜNAHINDAN DOLAYI seni boğdular? diye sorulmayacak mı sanıyorsunuz?
manifesto isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-07-2013, 09:55   #8
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Gönülden Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ertuğrul bey'in söylemi hoşumuza gitmemiş olabilir... tarihimden unatıyorum söveyim gibi bir derdi yok...tarihimizin haremden ibaret olmadığını ancak yanlışlarımızında olduğunu dile getiriyor ki bence haklı...
Tarihteki yanlışları dile getirmek ecdada sövmek anlamına gelmez...eksiklerde dile getirilir eğer sen zaten vatan, tarih, ecdat şuurundaysan tarihinle atanla gene gurur duyarsın...ama bazen her şeyi kutsadığımızdan dolayı yanlışımız varsa dile getiremiyoruz..
Ertuğrul Günay isimli tarih konusunda kültürsüz olan şahsın (tarih konusunda kültürsüz Kültür Bakanı) o kültürsüzlüğünün sebebi resmî ideolojinin yalanlarla dolu tarih anlayışı ve anlatımıyla bazı solcu vatandaşlarımızın beyinlerini yıkamasıdır.

Yaptığı bu terbiyesizlik Ertuğrul Günay'ın bildiğim kadarıyla son zamanlardaki ikinci terbiyesizliğidir.

Ertuğrul Günay'ın 1. Terbiyesizli
ği: Alperen ocaklarından bir grup 12 Temmuz 2009'da Topkapı Sarayı'nın avlusunda verilen İdil Biret konserinin içkili bir konser olmasını protesto ederek konserin afişlerini yakmışlardı. Bunun üzerine sosyal demokrat Ertuğrul Günay, protestoyu gerçekleştiren o insanları ilkel yaratıklar olarak nitelendirmişti:



Ertuğrul Günay'ın o hakaret ve iftirasına şimdilerde Yeni Akit gazetesine dönüşmüş olan zamanın Anadolu'da Vakit gazetesi aynı sertlikle cevap vererek sürmanşetini 'İlkel Yaratığa Öfke" olarak atmıştı:



Ben de o günlerde bazı internet sitelerinde yaptığım yorumlarda Ertuğrul Günay'ı kınamıştım.

Böyle bir terbiyesizliğe Anadolu'da Vakit gazetesinin verdiği gibi bir cevap verilebilir. Benim tavrım ise farklıdır. Ertuğrul Günay'a protesto yapıp afiş yakan kardeşlerimize 'ilkel yaratıklar' demesine şöyle tepki gösteririm: Bir protesto yapılmış ve konser afişleri yakılmış. Eylem biçimini beğenmeyebilirsiniz; ama ortada kimseye, ne polise, ne de protesto edilen kişilere karşı bir şiddet yok. Hâl böyleyken o protestoyu gerçekleştirmiş olan vatandaşlarımızı ilkel yaratıklar olarak nitelendirmekten utanmıyor musunuz? Böyle bir terbiyesizliği nasıl yaparsınız? Yazıklar olsun size!

Ertuğrul Günay'ın 2. Terbiyesizliği: Biz padişahlar üzerinden ecdadımız falan diye gidersek çok çocuklarımıza da mahçup olabiliriz ve Kanuni Sultan Süleyman, yanındaki bir çadırda oğlunu boğdurtmuştur ve bu yüzden onda
yürek (merhamet anlamında yürek) yoktur anlamındaki sözlerindeki terbiyesizliği...

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.


YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.


Ertuğrul Günay'ın, merhametsiz diyerek iftira attığı Kanuni Sultan Süleyman Han hakkındaki bazı bilgileri forumumuzda paylaşmak isterim:

Kanuni Sultan Süleyman Han



"I. Süleyman (Osmanlı Türkçesi: سلطان سليمان اول Sultan Süleyman-ı evvel, 6 Kasım 1494, Trabzon - 7 Eylül 1566, Zigetvar), Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 75. İslam halifesidir. Batıda Muhteşem Süleyman,[2][3] Doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman (Osmanlı Türkçesi: قانونى سلطان سليمان‎) olarak bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 45 yıl 337 gün boyunca padişahlık yapan ve toplamda 13 sefere çıkan Süleymanın padişahlığının yaklaşık 8.5 yılını seferlerde geçirdiği ifade edilmektedir. Osmanlının hem en uzun süre görev yapan hem de en çok sefere çıkan padişahıdır.

I. Süleyman 1520 yılında, babası I. Selim'in vefatının ardından tahta çıktı. Batıda Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana'yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevîlerle yapılan savaşlar sonrasında Orta Doğu'nun büyük kısmını ele geçirdi. Afrika'da imparatorluğun sınırları Cezayir'e kadar uzanırken; Osmanlı Donanması ise Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar olan sularda hakimiyet kurmuştu.[4] I. Selim'den 6.557.000 km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu,[5] padişahlığı döneminde 14.893.000 km2'ye ulaştırdı.[6][7] Zigetvar Muharebesi'nin sonlanmasından yaklaşık bir gün önce, 6 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti ve yerine oğlu II. Selim geçti."

Kaynak

Vikipedi İnternet Sitesi

"Vehbi Tülek

Binbir Osmanlı Hikayesi

Süleyman'dan Hakkın Alır Karınca

Kanuni Sultan Süleyman, Seyhülislam Ebüssuud Efendi'den, manzum bir beyitle, Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların yok edilmesinin dinen caiz olup olmadığını sordu.

Beyit şöyle:

"Dirahta ger ziyan etse karınca
Günah var mıdır anı kırınca?"

(Eğer karınca ağaca zarar verir, onu kurutursa onu yok etmenin bir günahı var mıdır?)

Şairliği de bulunun Ebüssuud Efendi, manzum soruya manzum bir cevap verdi:

"Yarın Hakkın divanına varınca,
Süleyman'dan hakkın alır karınca...""

Kaynak

E Tarih

"Metin Reis

Kanuni Sultan Süleyman ve Kültürümüz

.................................................. ............

Sultanların ve ilim adamlarının gayretleriyle yükselmeye başlayan Osmanlı medeniyeti, 2. Murad ve Fatih Sultan Mehmed dönemlerinde gelişmiş; Sultan Süleyman devrine gelindiğinde ise, en muhteşem günlerine ulaşmıştı.

Aldığı eğitim sayesinde bir sanat âşığı olarak yetişen Sultan Süleyman, siyaseti ve askeri yönlendirmedeki ustalığını, sanat ve ilim erbabı üzerinde de göstermiştir. Bu sayede onun döneminde sanat faaliyetleri zirveye çıkmış, mükemmel eserler ortaya konmuştur. Bu dönemde yaşayan Şeyh Yahya Efendi ve Şeyhülislam Ebussuud Efendi gibi mânevîyât erlerinin yanında, Mimar Sinan, Baki, Matrakçı Nasuh, Nakkaş Osman, Fuzuli, Şah Kulu, Kara Memi, Ahmed Karahisârî gibi usta sanatçılar, Osmanlı medeniyetinin gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır.
.................................................. ......

Sultan Süleyman devrinde yetişen büyük sanatçılardan biri de, Mimar Sinan'dır. Mimar Sinan, Yeniçeri Ocağı'nda yapı işlerinden mesul bir asker olarak devlet hizmetine girmiş ve gösterdiği yararlılıklar sayesinde sekban ocağına alınmıştır. Vezir Lütfi Paşa'nın tavsiyesiyle de askerî vazifeden alınıp, sivil mimar olarak sarayın hizmetine verilmiştir.
Sultan Süleyman devrinde inşa edilen eserlerin hemen hepsinde Mimar Sinan'ın mührü yer almaktadır. Mimar Sinan, başta İstanbul olmak üzere memleketin birçok yerinde cami, medrese, hastane, imarethane, su kemeri, köprü, dergâh gibi eserler inşa etmiştir.

Mimar Sinan'ın Sultan Süleyman döneminde inşa ettiği en büyük eser, şüphesiz Süleymaniye Külliyesi'dir. 24 Mayıs 1550 Perşembe günü inşasına başlanan eserin ilk temel taşını koymak bahtiyarlığını, Sultan Süleyman, Mimar Sinan'a vermeyip, bu vazifeyi ilme ve insanlığa duyduğu saygının gereği olarak devrin fazilet ve bilgi âbidesi Ebussuud Efendi'ye vermişti. Yedi yıl sonra, gelenleri haşmet ve heybetle selâmlayan Osmanlı mimarlık sanatının en mühim eserlerinden biri vücuda getirilmişti.

Ahmet Karahisarî ve muhteşem Mushaf-ı Şerîf

16. yüzyılın büyük sanatkârlarından olan Ahmet Karahisarî'nin en önemli eseri hâlen Topkapı Müze*si'nde muhafaza edilen büyük ebattaki Mushaf-ı Şerif'tir. Sultan Süleyman'ın isteği üzerine yazılmaya başlanan Mushaf-ı Şerîf, 16. yüzyılın en büyük şaheserlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Orijinali 61,5 x 42,5 santimetre boyutunda olan eserin 220 yaprağı 1554–1555 yılları arasında Ahmet Karahisarî, 80 yaprağı ise 1584–1587 yılları arasında mânevî evlâdı Hattat Hasan Çelebi tarafından yazılmıştır. Tamamlanması 51 yıl süren Mushaf'ın sadece tezhibi ve cildi, 1584–596 arasında (12 yılda) bitmiştir.

Kanunî Sultan Süleyman ve şiir

Sultan Süleyman devrinde şiirin ve şairlerin itibarı artmış, söz ustaları her yana yayılmıştı. Şiir konusunda son derece hassas olan sultan, nerede iyi bir şair duysa, onu himaye eder, ondan iltifatını esirgemezdi. Devrinde Bâkî, Fuzulî, Hayâlî, Ahmet Paşa, Necati Bey ve Zâtî gibi değerli birçok şairin yetişmiş olması, biraz da sultanın gayretleriyle mümkün olmuştur.

Kendisi de bir şair olan Sultan Süleyman, "Muhibbî (seven, âşık)", mahlasıyla şiirler yazmıştır. Söz ustalığında şair sultanların en ihtişamlısı ve en çok şiir yazanı olan Sultan Süleyman'ın, biri Farsça olmak üzere iki "divân"ı bulunmaktadır. Sultan Süleyman'ın devlet işlerinin arasında binlerce şiirden oluşan bir "divân" vücuda getirebilmesi, hayret edilecek bir muvaffakiyettir.

.................................................. ..................

...Tarihçi Selanikî'nin anlattığına göre, Sultan Süleyman, Bâkî hakkında "Ömrümün üç yerinden çok hazzetmişimdir; bunlardan biri de Bakî gibi bir şairi bulup, çıkarıp iltifat etmekliğimdir!" demiştir.

Sultan Süleyman'ın gâye-i hayâli ve son seferi

Hayatını İlâhî rızayı kazanmak üzere programlamış olan Sultan Süleyman, bu uğurda hiçbir gayretten geri kalmamıştı. Sultan Süleyman gâye-i hayâlini;

"İmtisal-i cahidu-fi'llah oluptur niyyetim,
Din-i İslâm'ın mücerret gayretidür gayretim."
mısralarıyla ifade etmişti.

Avusturyalı diplomat Busbecq, Türk Mektupları adlı eserinde 16. Yüzyıl İstanbul'u hakkında bilgiler verirken, Sultan Süleyman için; "Devletinin sınırlarını genişletmek istediği kadar, dinini yüceltmek ve yaymak gayesindedir." demektedir.

Sultan Süleyman bu uğurda, 72 yaşına girmiş olmasına rağmen, Avusturya üzerine Zigetvar Seferi'ne (1566) karar vermişti. Hekimler, sultanın hem yaşlılığı hem de müptelâ olduğu nikris (gut) hastalığı sebebiyle sefer meşakkatine tahammül edemeyeceğini bildirmişler; ancak o "Her şey takdir-i İlâhiye tevakkuf eder." diyerek sefere gitmeye karar vermiştir. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa da aynı sebeplerle sultanın sefere çıkmasını istemeyenlerdendi. Bu fikrini sultana arz edince, sultan "Sarayda kalıp, baş yastıkta ölürsem, yarın rûz-i mahşerde fatih cedlerimin huzuruna nasıl çıkabilirim?" cevabını vererek tarih karşısındaki mesuliyetini beyan etmişti.

.................................................. ..........

Sultan Süleyman'ın vefatı Osmanlı halkına derinden tesir etmiş, bu meyanda hüznü ifade eden birçok mersiyeler yazılmıştı. Bunlardan en meşhuru Bâkî'nin "Mersiye-i Hazret-i Süleyman Han" isimli eseridir.

Baki mersiyesini:
"Minnet Hudâya iki cihânda kılub saîd
Nâm-ı şerîfin eyledi hem gaazi hem şehîd"
beytiyle bitirmiştir.

Netice

Sultan Süleyman'ın 46 yıllık saltanatı sırasında Osmanlı Devleti üç kıtaya yayılmış, deniz ve karalarda bütün dünyayı ilgilendiren siyasî kararlar alınmış; her tarafta maddî ve mânevî nüfuzu artmıştı. O, muazzam Osmanlı Devleti'ni, sadece maddî ve siyâsî kuvvetle değil, devrinde yetişen siyaset, bilim ve sanat erbabının da katkılarıyla başarıyla yönetmişti. Saltanatı süresince devletini ve milletini hakkıyla temsil etmiş, seleflerinden devraldığı Osmanlı medeniyet bayrağını, daha yukarılara taşımayı başarmıştı.""

Kaynak

Sızıntı Dergisi

"Osman Nuri Topbaş

Vakıf Medeniyeti

.................................................. ..............

....Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri, halkla beraber padişahları da infak seferberliğine sokmuştur. III. Murad'a yazdığı bir mektupta: "Deden Kanuni Sultan Süleyman nasıl Istırancalardan su getirip İstanbul halkını suya kavuşturdu ise, sen de Bolu ormanlarından odun getirip bu kış İstanbul halkına tevzi et!" tavsiyesinde bulunmuştur.""

Kaynak

Hüdayi Vakfı


"Sultan Süleyman’ın sandık vasiyeti

Kanuni Sultan Süleyman Hanın, vefat ettiğinde yerine getirilmesini istediği bir vasiyeti vardı. Bu vasiyet, şahsına ait özel küçük bir sandığın kendisi defnedilirken mezarda yanına konmasıydı.

Hayatı seferlerde geçen Sultan Süleyman yine bir seferde iken vefat etti. Cenazesi İstanbul'a getirilince derhal defin işlemlerine başlandı. Bu vasiyeti üzerine sandık meydana çıkarıldı ve hazır tutuldu.

Büyük hükümdarın cenaze töreninde şüphesiz bütün devlet erkanı hazır idi. Şeyhülislam Ebussuud efendiye, Sultan Süleyman’ın böyle bir vasiyeti bulunduğu söylendi. Ebussuud efendi "Zinhar böyle bir vasiyeti yerine getirmeyesiz, dini mübine yani İslam'a uymaz” dedi.

Nihayet vasiyetin yerine getirilmemesi kararlaştırıldı. Küçük sandık mezara konulmadı ama içinde ne vardı, dünyanın en büyük hükümdarının mezarına konmasını istediği şey neydi? Herkesi bunun merakı sarmıştı. Bu vasiyet yerine getirilmediğine göre sandık açılmalıydı. Nitekim öyle yapıldı. Sandığın içi, Kanuni'nin yapacağı işlerin, vereceği kararların dine uygun olup olmadığı hakkında Şeyhülislamdan aldığı fetvalarla dolu idi. Bunun üzerine Ebussuud efendi, "Hey büyük sultan, sen Allah katında kendini temize çıkardın, mesuliyeti bize yıktın, biz nasıl bunun altından kalkacağız bakalım" diye ağladı."

Kaynak


Dinimiz İslam


Genel Değerlendirme


Yukarıdaki bilgilerden de rahatlıkla anlaşılacağı gibi, Kanuni Sultan Süleyman Han, günümüz Türkçesine, "Ağaçlara zarar verince karınca, bir vebal olur mu karıncayı kırınca?" diye ağaçları sarmış ve onlara zarar vermekte olan karıncaları öldürüp öldürmemeyi düşünecek kadar yüce gönüllü bir insandır ve ona bilip bilmeden mehametsiz, yüreksiz iftiraları atanların iftiralarından, yakıştırmalarından uzaktır.

Bir diğer husus da, Sultan Süleyman'ın vefatında bıraktığı bir sandıkta içinde zamanın şeyhülislamından aldığı fetvalarla gömülmesini vasiyet etmiş olmasıdır. Bu da açık ve net olarak şunu göstermektedir: Kanuni Sultan Süleyman, yaptığı işleri İslam Şeriatı'na uyarak yapmıştır.

Diğer bir husus da şudur: Çocuklarımıza padişahları anlatırsak çok mahçup oluruz diyen Ertuğrul Günay gibi tarih cahilleri, Osmanlı Medeniyeti'nin ne kadar iyi ve büyük bir medeniyet olduğunu anlayamamışlardır. Padişahlarımızın da hataları vardır elbette; ama onları çocuklarımıza anlatmaktan dolayı mahçup olmayız.

Tarih cahili Ertuğrul Günay'a şu soruları sormak isterim:

1- Merhametsiz diye iftira attığınız Kanuni Sultan Süleyman Han'ın,

"Dirahta ger ziyan etse karınca
Günah var mıdır anı kırınca?"

(Eğer karınca ağaca zarar verir, onu kurutursa onu yok etmenin bir günahı var mıdır?) beytini duyunca onun ne kadar merhametli olduğunu anlayarak ona attığınız merhametsiz iftirasından dolayı pişman oldunuz mu?

2- Sultan Süleyman'ın, hanımı Hürrem Sultan'a duyduğu aşk sebebiyle, onun etkisinde kalarak oğlu Şehzade Mustafa'yı öldürttüğünü iddia ediyorsunuz. Kendime bakıyorum. Bir kadına delicesine, ölürcesine âşık olsam, onun etkisinde kalıp da öz oğlumu öldürtecek kadar zavallılık ve iradesizlik içine girmeyeceğime Allah'ın izniyle eminim. Koskoca Cihan Padişahı Sultan Süleyman Han'ın, hanımının etkisi altında kalıp da öz oğlunu öldürtecek kadar aciz, zavallı ve iradesiz olduğunu nasıl iddia edersiniz? Bu iddianız akıl ve mantık dışıdır. Kanuni Sultan Süleyman, sizin kastettiğiniz gibi aciz, zavallı ve iradesiz bir insan olsaydı, 6.557.000 kilometrekare olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu padişahlığı döneminde 14.893.000 kilometrekareye kadar çıkartıp (Osmanlı topraklarını 2'den fazlaya katlayarak) o milyonlarca kilometrekare toprak üzerinde 46 yıl boyunca adaletle ve dirayetle nasıl hükmederdi? Bu soruya verilecek mantıklı bir cevabınız yok!

3- 46 yıl boyunca iktidar olmuş Sultan Süleyman Han, eğer sizin dediğiniz gibi merhametsiz birisi olsaydı, onun zalimliğine dair olayların tezahürlerine rastlanılması gerekirdi. Hadi varsayalım ki 3-5 sene iktidarda kalsaydı hükümdarlığı kısa bir zaman süreceği için eğer zalimse zalimliği anlaşılamadı denilebilir; ama 46 yıl boyunca
6.557.000 kilometrekare olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu topraklarını 14.893.000 kilometrekareye kadar çıkartmış Ulu Hakan Kanuni Sultan Süleyman Han, milyonlarca kilometrekare toprak üzerinde hâkimiyet kurmuş bir sultan olarak merhametsiz bir zalim olsaydı nice zulümler yapardı değil mi? Peki öyleyse Kanuni devrinde niye öyle nice zulümlere, katliamlara rastlayamıyoruz? Kanuni Sultan Süleyman'ı batılılar Muhteşem Süleyman diye, doğulular da Kanuni Sultan Süleyman diye tanımlıyorlar ve o, 46 yıllık iktidarında adaletli bir yönetim sergiliyor.

Osmanlı'nın Adaleti

Türk Milli Futbol Takımı, 2002 Dünya Kupası'nda Dünya 3.sü olduğu sıralarda bir Yunan gazetesi Türk Milli Takımı'nın kazandığı bir maçtan sonra: "Türkler Futbola Osmanlı'nın Adaletini Getirdiler." gibi bir başlık atmıştı. O zamanın bir Türk gazetesinde böyle bir haberi görmüştüm.

Uzun yıllar hâkimiyet kurduğumuz milletlerden aramızın en limonî olduğu Yunanlılar bile Osmanlı'nın adaletini kabul etmişlerken, dünya, Osmanlı Medeniyeti'nin muhteşemliğini kabul etmişken, tarih konusunda kültürsüz Kültür Bakanı Ertuğrul Günay gibiler, çocuklarımıza Osmanlı padişahlarını anlatmayalım çok mahçup olabiliriz; onlara sadece Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli gibi âlimleri, arifleri anlatalım gibi sözler söyleyerek saçmalayabiliyor.

Bre Ertuğrul Günay, tarihin gelmiş geçmiş en üstün medeniyeti olan Osmanlı Türk-İslam Medeniyeti padişahlarsız olabilir miydi? Fakirlerin ihtiyaçlarını onların gururlarını incitmeden karşılamak için dikilmiş olan sadaka taşları Osmanlı saltanatının medeniyetinin ürünleri değil mi, binaların saçaklarının altlarına kuşların barınmaları için kuş evleri kurulması Osmanlı saltanatının medeniyetinin ürünleri değil mi, leylekleri korumak için kurulan vakıflar Osmanlı saltanatının medeniyetinin ürünleri değil mi, Avrupa'dan kovulan Yahudilerin Osmanlı topraklarına getirtilmesi ve onların yüzyıllar boyunca barış ve huzur içinde ibadetlerini, ticaretlerini yaparak hayatlarını sürdürebilmeleri Osmanlı saltanatının medeniyetinin ürünleri değil mi muhteşem hat sanatı, muhteşem divan edebiyatı, Osmanlı saltanatının ürünleri değil mi, temizlikleriyle, ahlâklarıyla, dürüstlükleriyle, insancıllıklarıyla nam salmış Türkler, Osmanlı saltanatının medeniyeti içinde yetişmediler mi, 72 millete adaletle hükmetmek Osmanlı saltanatının medeniyetinin büyüklüğü ve güzelliği değil mi? Daha başka misaller de verilebilir; ama sanırım bunlar yeterlidir.


Resmî İdeolojinin Çöküşü ve Lanetlenerek Tarihin Çöp Sepetine Gönderilmesi

Resmî ideoloji denilen Müslüman Türk Milleti'nin ve insanlığın düşmanı olan bozuk ideoloji, aldığı darbelerden sonlardaki darbelerinden birini 1999 yılında Anasol-M ara rejim hükümetinin bile Osmanlı Devleti'nin 700. yılını kutlamasıyla almıştır. Türk düşmanı resmî ideoloji, 1999 yılında Osmanlı Devleti'nin 700. yılının hem de 28 Şubat 1997 postmodern askerî darbesinin ara rejiminin hükümeti Anasol-M tarafından kutlanmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı Devleti'ni bütünüyle kabul etmesi sonucunda
öldürücü darbeyi yemiştir. Resmî ideoloji, 3 Kasım 2002 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) iktidar olup AK Parti'nin hem fikriyat, zihniyet ve dünya görüşü olarak en iyi ve en doğru siyasi parti olduğunun kanıtlanması, hem de yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerle Türk Siyasi Tarihi'nde 1908 yılında 2013 yılına kadar iktidar olmuş tüm siyasi partiler arasında Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne açık ara en çok hizmet etmiş olan en iyi ve en başarılı siyasi parti olduğunun kanıtlanması ve Ergenekon Terör Örgütü Davası, Balyoz Darbe Plânı Davası, 28 Şubat 1997 Darbesi Davası, 12 Eylül 1980 Darbesi Davası, İnternet Andıcı Davası gibi darbe ve darbe teşebbüsü davalarıyla lanetlenerek ait olduğu yere tarihin çöp sepetine gönderilmiştir Allah'a şükürler olsun.


Konu Cihannur tarafından (01-20-2013 Saat 17:30 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-20-2013, 18:19   #9
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Ertuğrul Günay, Okuyun da Utanın!
"Hırvat Müftü: Osmanlı ile Gururluyuz!



Hırvatistan Müftüsü Aziz Hasanoviç, ülkesinin Osmanlı sınırları içerisinde bulunduğu dönemle ilgili, ''Biz bu dönemden gurur duyuyoruz. Çünkü o dönem hiç kimseye zarar vermedi, aksine herkese iyilik getirdi.'' dedi.


Hasanoviç, AA muhabirine yaptığı açıklamada Hırvatistan'ın % 1,8'ini Müslümanların oluşturduğunu, tüm Müslümanların ibadet konusunda tüm haklara ve özgürlüğe sahip oldukları belirtti.

Hırvatistan'ın 100 yıl önce İslam'ı tanıdığını kaydeden Hasanoviç şunları söyledi:

''Kurumsal anlamda İslam Birliği'nin Hırvatistan'daki varlığı da 100. yılını dolduruyor. Bu anlamda oldukça memnunuz. Hırvatistan hükümetiyle ülkedeki Müslümanların haklarının ve sorumluluklarının düzenlendiği bir anlaşmamız mevcut. Her zaman tıpkı Müslüman ülkelerindeki Hristiyan azınlıkların sorunlarında olduğu gibi Avrupa'daki Müslüman sorununun çözümüne yönelik modele de vurgu yapıyoruz. Bu nedenle Hırvatistan'da yaşayan Müslümanlar olarak bu haklara ve özgürlüklere sahip olduğumuz için her zaman Allah'a şükrediyoruz.''

Hırvatistan'ın Avrupa Birliği'ne üye olmasından mutlu olacaklarını ifade eden Hasanovic, ülkesinin sorunsuz bir şekilde AB'ye girmesi için Müslümanlar olarak ellerinden geleni yaptıklarını bildirdi.

Hasanoviç, Hırvatistan Müslümanlarının özellikle destekleri dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'na minnettar olduklarını söyledi. Amasya Müftülüğü ile kardeş müftülük olduklarını hatırlatan Hasanoviç, ''Bu anlamda Türkiye'den bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. İslami değerlerin Hırvatistan'da tanıtılması anlamında uğraşıyoruz. Buraya gelme nedenlerimizden biri de Hırvatistan'da İslam'ı korumak adına uygulayabileceğimiz yeni modelleri öğrenmek.'' diye konuştu.

''Bunun Bosna Hersek'te mucize olmaması gerek''

Hırvatistan Müftüsü Aziz Hasanoviç, Amra Babiç'in Bosna Hersek Visoko Belediye Başkanlığı'na seçilerek Avrupa'nın ilk başörtülü belediye başkanı olmasıyla ilgilii, ''Bunun Bosna Hersek'te mucize olmaması gerek. Çünkü Bosna Hersek'teki çoğunluğu oluşturan halk, Müslüman halkıdır. Visoko Belediye Başkanlığı'na başörtülü bir bayanın seçilmesi Bosna Hersek'te İslam'ın kendini ifade ettiği yeni bir ölçünün var olduğunu gösterir.'' dedi.

Hırvatistan'ın Sisak Belediyesi'ni ziyaretinde belediye başkanlığında başı örtülü bir Müslüman kadının çalıştığını görmekten büyülendiğini ifade etti.

Osmanlı'nın Hırvatistan'da bıraktığı eserlerin büyük çoğunluğunun yok olmayla karşı karşıya bulunduğunu vurgulayan Hasanoviç, konunun Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki temaslarında gündeme geldiğini belirtti.

Hasanovic, ''Hırvatistan'daki Türk mirasına dair arşiv belgelerini de kullanarak yardımcı olmalarını talep ettik. Böylece bu eserleri bulup onarımını yapabiliriz. Biz Osmanlı dönemiyle gurur duyuyoruz. Çünkü o dönem hiç kimseye zarar vermedi, aksine herkese iyilik getirdi. Bölge Müslümanları olarak biz bu dönemle gurur duyuyoruz.'' dedi.

Kaynak

Haber 7 10.01.2013"

Ertuğrul Günay, bakın Hırvat müftü Aziz Hasanovic, Osmanlı dönemiyle ilgili olarak neler söylüyor: "Biz Osmanlı dönemiyle gurur duyuyoruz. Çünkü o dönem hiç kimseye zarar vermedi, aksine herkese iyilik getirdi. Bölge Müslümanları olarak biz bu dönemle gurur duyuyoruz.'' Ertuğrul Günay, sizin utandığınız padişahların dönemiyle Türk olmayanlar bile gurur duyuyorlar; okuyun da utanın!
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-20-2013, 22:28   #10
Kullanıcı Adı
MEÇHUL ADAM
Standart
Ertuğrul Günay hala sol fikir kafasını bırakmamıştır.3 yıl önce çarşafa ve kurban kesmeye "çağdışı" demişti.Bu adamı hala aynı koltukta bırakmaya devam ediyorlar.Yahu bu adamda aslında Osmanlı ve İslam kültürü de yok. Oturduğu makamın ehli de değildir.AKP sırf zamanında bunu CHP'den oy çalmak için partisine katmıştı.Bugüne kadar hatırı sayılı hizmeti de yoktur
MEÇHUL ADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi