AK Gençliğin Buluşma Noktası
Forum Köşe Yazarlığı Ak Parti Forum Köşe Yazarları buraya.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-19-2010, 21:17   #1
Kullanıcı Adı
alperen
Standart 11 EYLÜL VE İKİZ KULELER
11 EYLÜL VE İKİZ KULELER

ALPEREN GÜRBÜZER

1993’te gerek Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanması, gerekse 19 Nisan 1995’te Oklahoma City’deki patlama ve enson 11 Eylül 2001’deki ikiz kulelerine yapılan uçak saldırısı hafızalarda unutulmaz izler bırakmıştı. Bu üç saldırının ortak özelliği; olayın arkasında hep Müslümanların yaptığı izleniminin verilmesidir. Hafızalarımızı yoklarsak o günleri Oklahoma City’deki olayının ardından Nation Of İslam harekâtı veya İran parmağı arandığını hatırlarız. Aynı ön yargı bu seferde teğet geçmeyip 11 Eylül 2001 ikiz kulelere saldırının bedelini Usame Bin Ladin ve adamlarına biçmekte karar kılıverdi.
Bilindiği üzere Oklahoma City’deki olaydan bir yıl önce (24 Şubat 1994) yirmi dokuz Filistinliyi El Halil camii de hunharca katleden Baruch Goldstein adlı fanatik bir Yahudi ile 1993 yıllarında Amerika’nın Teksas eyaletinde 4 FBI ajanını öldürüp sonra da eylemi birlikte gerçekleştirdiği 80 arkadaşıyla beraber intihar eden Hıristiyan Fundamentalist David Koresh’i her nedense radikal terörist ilan etmediler. Niye etsinler ki, çünkü onlar öteki sayılmazdılar. Belli ki Müslümanların işlemediği olaylar da bile hemen Müslüman avcılığına çıkmaları çifte standart yaklaşımlarını ortaya koyuyordu. Dahası ülke sınırları içerisine girerken herhangi bir Müslüman’ın üstü başı didik didik edilerek aranması, hatta belirli isimlerin (Abdullah, Muhammed vs. ) mercek altına alınması gerçek yüzlerini ortaya koyuyordu. Bu da yetmez parmak izleri bile alınıyordu. İşte buna benzer bir dizi sıkı güvenlik uygulamaları tipik çifte standart örnekleridir. Öyle ki bu durumdan bunalan Müslümanlar isimlerini bile gizler oldular. Müslümanlara duyulan öfke büyüdüğü gibi hergün ellerinde salladıkları simgesel bayrak çılgınlığı ve sembolik milliyetçilik dalgası Amerika’nın değerlerini çepeçevre saracak bir paranoya’ya dönüşmüştü. Böylece Oklahoma da 3–4 yaşlarında ki çocuklarında kıyıldığı cinayetler ile yıkılan ikiz kulelerin enkazı altında can veren sivil insanların hesabını Müslümanlara biçmek ucuzluğuna kaçtılar.
Bütün bu olaylar Amerikan toplumunu neredeyse tamamını paranoyak yapmıştı. Oysaki Oklahoma City’de ki olay İslam’ı dünyadan silme provasıydı. İkiz kuleler neyin provası o da zamanla aydınlanacaktır elbet. Belkide dünyada şimdiye kadar en önemli provakatif eylem ‘11 Eylül İkiz Kulelere saldırı’ faciasıdır diyebiliriz. Düşünecek olursak mağarada yaşayan bir adam hiçbir teknolojik bilgiye sahip olmadığı gibi aynı zamanda teknolojyi kullanmaktan aciz birisi de, ama gel gör ki her nasılsa bütün dünyaya kafa tutabiliyor ve meydan okuyabiliyor da. Dahası dünyanın en favori istihbarat örgütleri onu didik didik arıyor, saklanabileceği yerleri tarıyor ve her ne hikmetse bir türlü bulamıyorlar. Belli ki bulunmak istenmeyecek. Bütün bu gerçekler ortada iken hala bizlerin inanmamızı istiyorlar. El Kaide diye bir örgütten bahsediliyor habire. Örgüt demek için bin şahit lazım, olsa olsa CIA’nın kendini maskelemek için kullanılan bir operasyonun adıdır. Sonuçları itibariyle iyi incelendiğinde ikiz kulelerinin yıkılması Afganistan operasyonu ve Saddam rejiminin kolayca devrilebilmesi için iyi bir gerekçe olarak hazırlanan senaryonun bir parçası olduğu görülecektir.
İkiz kulelere çarpan uçaklar sayesinde Bush’un; “Şer güçlere karşı savaş, dünyayı özgürleştirme ve terörizme karşı savaş” sloganları dünya gündemine girebilmiştir. 11 Eylül Amerikan halkı için adeta bir miat sayılır. Bu yüzden birçok insan kıyamet zamanında yaşadıklarını düşünür oldu. Bu kıyamet senaryosu onları kıyamet paranoyasına sürükleyecektir. Buna ilave olarak Bush’un gizli bir el tarafından kötülükleri yok etmenin kurtarıcısı ilan edilmesi kehanetini doğuracaktır. Zaten Amerika’da bulunan 70–80 fundamentalist Bush’u sürekli dini lider olarak takdim edip, onu bizatihi Mesih’in yönlendirdiği inancını yayacaklardır. İşte sürekli gerilimi taze tutmaya çaba sarf etmelerinin nedeni sapkın kehanetlerinden dolayıdır. Çünkü Fundamentalistler huzur ortamında kısırlaşacaklarını bildikleri için bunalımdan medet umuyorlardı. Şüphesiz bu düşünce aynı zamanda ardı sırası kesilmeyecek savaşların habercisidir. Bush’un kendisinin iyi bir Hiristiyan olması ve özellikle Evanjeliklerden biri olarak tanıtılması sayesinde ona şimdiye kadar Amerikan Başkanlarına yüklenmeyen bir paye kazandırır. İşte bu misyon gereği oğul Bush, fütursuzca dünyayı kendince dizayn etme yetkisini görüp korkusuzca adımlar atmaktan geri kalmayacaktır. Sürekli gerilim pompalayarak Ortadoğu’yu kana boyamak istemesinin ardındaki gerçek budur. Bu arada küreselleşme aleyhtarlığına kulağını tıkayarak bildiğini yapıyordu. Hatta Irak’a başlattığı savaşla diğer milletlere ABD değerlerini benimsetmek gibi bir ideali de söz konusudur. Onlar boş hayalleriyle övüne dursunlar elbet bir gün provokatif eylemlerin ardında Müslümanlar mı, Büyük Orta Doğu Projesi mi, yoksa petrol gerçeği mi olduğu açığa çıkacaktır. Çünkü zaman en iyi ilaçtır.
Bakın bir zamanlar Müslümanlar Amerika’yı kendi evleri gibi görüyorlardı. Maalesef Oğul Bush yönetimi ile birlikte bu duygular altüst oluverdi. Zira 11 Eylül sonrası ön yargıların kurbanı kitle olarak görülmeleri 11 Eylül öncesi Amerikan değerlerine ters durumun ortaya çıkmasına vesile oldu.
Kıyamet senaryolarından amaç, beklenen Mesih’e yol açmak ise büyük bir yanılgı içerisindeler. Yukarıda mevzuu ettiğimiz David Koresh hem 1955 de kurduğu Davidiyen Tarikatı ile hem de Mesihçi görüşleriyle meşhur biridir. Hakeza yıllardır Yahudilerde Mesih’in gelişiyle birlikte bütün ülkelerin mal ve mülklerinin anahtarlarını ellerine geçeceği yolundaki Talmud’un vaat ve müjdesine kanmış durumdadırlar. Oysaki bekledikleri Mesih; ehlisünnet inancımızda son Peygamberin yolunda yürüyecek olan Mehdi (a.r) zuhur ettiğinde kötülüğün sembolü olan Deccal’a karşı mücadelesinde yardım etmek üzere gökten inecektir. Tabiî ki yeni bir din indirmek için değil son evrensel dinin nurunun tamamlanması için katkıda bulunmak adına yeryüzünü şereflendirecek ve böylece dünya adalete kavuşacaktır. Tabii bu durumda hayale uğrayacak olan Müslümanlar değil Fundamentalist evanjelistler olacaktır.
Vesselam.

 

alperen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-19-2010, 21:28   #2
Kullanıcı Adı
onurcan
Standart
Alperen bey paylaşımınız için teşekkür...
11 Eylül Amerika için bir dönüm noktasıdır. artık Amerika için bence zamanın geriye doğru aktığını hissediyorum..
onurcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-04-2011, 23:01   #3
Kullanıcı Adı
alperen
Standart
paylaşımın için bende teşekkür ederim, yüreğine sağlık.
alperen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi