09-12-2012, 04:01 | #1 |
12 Eylül'ün 32 yıldır unutulmayan utanç tabloları
12 Eylül askerî darbesinin üzerinden tam 32 yıl geçti. Türkiye, darbenin açtığı yarayı hâlâ kapatamadı. 0 dönem cezaevlerinde aylarca işkence görenler, yaşadıkları insanlık dışı uygulamaları unutamadıklarını söylüyorlar. Gelecek nesiller için yeni bir 12 Eylül'e 'hayır' diyorlar. 650 bin kişi gözaltına alındı. 517 kişiye idam cezası verildi, 50'si asıldı. 30 bin kişi 'sakıncalı' olduğu gerekçesiyle işten atıldı. On binlerce kişi ülkeyi terk etti. 300 kişi şüpheli bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. Bunlar Kenan Evren önderliğindeki cuntanın gerçekleştirdiği 12 Eylül darbesinin hatıra gelen ilk bilançosu. Darbenin üzerinden 32 yıl geçti. O günlerde kanlı işkenceler yaşayan, asker ve polis eliyle akıl almaz yöntemlerle şiddete maruz kalanlar o anları bir gün bile unutmadı. Tanıkların bizzat yaşadığı olaylar, 12 Eylül'ün bütün kesimlerinin nasıl bir işkenceye maruz kaldığını gösteriyor. Acı hatıralar, 'intihar ya da şüpheli' denilerek kayıt dışı tutulan ölümlerin aslında taammüden cinayet olduğunu gözler önüne seriyor. Bir nesli yok eden kanlı darbenin aktörleri de mağdurları da hâlâ aramızda yaşıyor. Anneme de işkence ediyorlardı kurtarmak için cinayetleri üstlendim Yanık, annesinin ölümünü de gözyaşı içinde anlatıyor: "Zaten 7 yıl sonra da kahrından öldü. Sorguda sürekli elektrik işkencesi ve Filistin askısına maruz kalıyordum ki dayanacak gücüm yoktu. Bana ne kadar faili meçhul sordularsa hepsini ben öldürdüm dedim. Nasıl öldürdün diye soruyorlardı bilmiyordum ki adam nasıl ölmüş. Söylediklerim tutarsız olduğu için sürekli baştan yazdırıyorlardı. Sonra dayanamadılar ne söyledilerse aynısını yazmamı istediler. Mamak'ta çok şiddetli işkencelere maruz kaldım. Hatta rögara sokulan 2 kişiden biriyim. Mamak Cezaevi Müdürü Albay Raci Tetik, bize işkenceyi kastederek 'Kıbrıs'ta Rumlara öyle bir abdest aldırdım ki hâlâ abdestleri bozulmadı. Size de aynı abdesti aldıracağım.' derdi. Adam gerçekten haklıymış. Gördüğüm işkenceler beni insanlıktan çıkardı. Yaşadıklarımı hâlâ unutamıyorum." Yanık, C5 koğuşunda o dönem sıkıyönetim komutanlığı emrinde görev yapan Zeki Kaman ve Dürüst Oktay'ın kendisine ve annesine işkence yaptığını belirtiyor. Özellikle Zeki Kaman'ın annesine yaptığı işkenceleri unutamadığı anlatan Yanık, "Şu anda ikisi de sağ. Tek dileğim açılan davada hakim karşısına çıkarılmaları, hak ettikleri cezayı bir an önce almaları." diye konuşuyor. 80 Anayasası'na 'hayır' dediğimiz için köy meydanında falakaya yatırdılar Kozluk ilçesinin Zilan (Yeniçağlar) köyünde yaşananlar, 12 Eylül darbesinin tahribatının en iyi örneklerinden biri. Darbe Anayasası'na 'hayır' oyu verdiklerinin ortaya çıkmasından 4 gün sonra köyün etrafını saran askerler, cami hoparlöründen anons ederek halkın okul bahçesine toplanmasını, gelmeyenleri cezalandıracaklarını duyurdu. Bütün halk kısa sürede okul bahçesine toplanmış, medresede hasta yatan Molla Ali Yaz ile onu yalnız bırakmayan oğlu ve köy imamı Abdulvasi Yaz gelmemişti. Medreseye gelen bir üsteğmen ikisine derhal köy meydanına gelmesini istedi. Köy imamı Yaz, babasının hasta olduğunu ve kalkamayacağını anlattığı sırada üsteğmenin yumruğunu sağ gözünde görmüştü. Bunun üzerine Abdulvasi Yaz, babasını sırtına alıp askerler ile beraber köy meydanına getirdi. Babasının ayakta duramayacağını, bu nedenle oturması gerektiğini söylemesi üzerine orada bulunan başka bir sorumlu subay kendisine "Sen kimsin?" diye sordu. Abdulvasi Yaz'ın kendisini tanıtması üzerine görevli subaylar, "Biz de seni arıyorduk" dedikten sonra askere emir vererek Yaz'ı okulun içine götürdüler. Cuntanın yaptıklarını Abdulvasi Yaz şöyle anlatıyor: "Ayaklarımı tüfeğin kemerine bağladılar. İki asker göğsümün üzerinde oturdu. Ayaklarıma sopayla vurdular. Darbelerden dolayı sağ ayak serçe parmağım kırılmıştı. Ayıldığımda başucumda duran subay 'Referandumda hayır çıkması için neden propaganda yaptın, bunun cezasını biliyor musun?' diye sordu. Ben 'hayır' dedim. Bana 'Senin propaganda yapan dudaklarını yakacağım.' dedi. Ve defalarca sigarayı içip içip dudaklarımda söndürdü. Dudaklarım tamamen yandı. Henüz dört günlük damattım ve üzerimde de damatlığım vardı. Beni o şekilde dışarıya, halkın önüne çıkardılar ibret olsun diye. Ben o haldeyken kendime değil, köydeki iki hacı amcaya yapılan muameleyi görünce üzüldüm. Köyün en yaşlılarından Hasan Öztürk ile Hüseyin Kaya'nın sakallarını birbirine bağlayıp, arasına sopayla vurup yolmaya çalışıyorlardı. Düşen sarıklarını alıp dalga geçtikten sonra tekrar başlarına fırlatıyorlardı." Bir metrekarelik hücrelerde günlerce tutulurduk Hüseyin Yılmaz (Sol görüşlü) Ankara Mamak Cezaevi'nde işkence gören bir başka isim Hüseyin Yılmaz. Bugün 78'liler Derneği'nin açtığı 12 Eylül Utanç Müzesi'nin görevlilerinden biri. Yılmaz, 29 ay kaldığı cezaevinde sistematik işkencelerine maruz kalmış. "Mamak Cezaevi Komutanı Raci Tetik geldiği günden itibaren işkenceye başlamıştı." diyor. En ağır yöntemlerinden birinin 'tabutluk' denilen 1 metreye 1 metre mekanlarda hapsi şöyle anlatıyor: "Filistin askısı, elektrik, falaka, duvara tek ayak parmak üzerinde üstünde durdurma gibi işkencelere maruz kaldım. 1 metreye 1 metre alandaki hücrede ceza olarak hapsedildim. Ayağını uzatamıyorsun, kalkamıyorsun. Her yer zifiri karanlık. Tam bir tabut gibiydi." Yılmaz'ın anlattığına göre, arkadaşı Satılmış Şahin koğuşunda dövülerek işkenceyle öldürülmüş. Daha sonra 6. kattan atlayıp intihar etti diye rapor tutulmuş. Yılmaz, "Bu yöntemle birçok arkadaşımız öldürüldü. İşkence gördüğüm o günler gözümün önünden gitmiyor." diye konuşuyor. F5 Haber
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-12-2012, 04:15 | #2 |
|
|
09-12-2012, 05:03 | #3 |
|
|
09-12-2012, 14:37 | #4 |
İŞTE 12 EYLÜL DARBESİNİN BİLANÇOSU (12 Eylül darbesini savunan herkese ithaf olunur!..) * 650 bin kişi gözaltına alındı. * 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. * Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. * 7 bin kişi için idam cezası istendi. * 517 kişiye idam cezası verildi, 50'si asıldı. * 388 bin kişiye pasaport verilmedi. * 30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı. * 14 bin kişi vatand aşlıktan çıkarıldı. * 30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti. * Çıkan olaylarda 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. * 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi. * 937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı. * 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. * 31 gazeteci cezaevine girdi, 3 gazeteci öldürüldü. * Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. * 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.*? *39 ton gazete ve dergi imha edildi. * Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan 44'ü "kuşkulu", 14'ü "açlık grevinde", 16'sı "kaçarken", 95'i "çatışmada" öldü. Dünya çapında her on yılda bir halkının boynunu ve belini kırıp, onu bitkisel hayata döndüren ikinci bir demokratik ülke gösteremezsiniz dostlarım. Olsa olsa bu ülke, asker ocağına=Peygamber ocağı diye saygı duyan Anadolu toprakları üzerinde kurulan işte Türkiye Cumhuriyeti değil mi!.. |
|
09-12-2012, 17:31 | #5 |
|
|
09-13-2012, 03:31 | #6 |
|
|
09-13-2012, 17:06 | #7 |
|
|
09-14-2012, 03:34 | #8 |
|
|
09-14-2012, 03:58 | #9 |
|
|
09-14-2012, 03:59 | #10 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|