![]() |
#1 |
![]() Bu 23 Nisan gününde değerli araştırmacı-yazar Mustafa Armağan'ın “Küller Altında Yakın Tarih” adlı kitabına kulak verelim. Bakalım neler diyor:
“Değerli araştırmacı Necdet Sakaoğlu'nun Toplumsal Tarih dergisinde çıkan (sayı 52,Nisan 1998) “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın tarihinden” başlıklı çarpıcı araştırmasını okuyunca “Sahi, bayramların da bir tarihi olmalı değil mi?” sorusuyla araştırmalara daldım.23 nisan'ın “ çocuk bayramı” olarak kutlanışının tarihine eğiliyor ve ilginç sonuçlara ulaşıyor Sakaoğlu.Mesela ilk 23 Nisan'ın, 23 Nisan 1921' de 'bayram' olarak değil, ' tezahürat' olarak kutlandığını öğreniyoruz ; ama o sırada çocuk bayramı değildir henüz.23 Nisan' ın çocuk bayramı olarak kutlanması için 1929 yılını beklemek gerekecektir.Yani TBMM' nin açılışının 9. yıldönümünü… Ancak 23 Nisan'ın neden ve nasıl çocuk bayramı olduğunun da ilginç bir tarihi olduğunu öğreniyoruz Sakaoğlu' nun araştırmasından. Himaye-i Etfal Cemiyeti (sonradan Çocuk Esirgeme Kurumu) , 1921 yılında esas olarak gazi ve şehit çocuklarının bakımını üstlenmek için kurulmuş devlet destekli hayır kurumlarından biridir. 1299 yılına kadar sadece Hakimiyet-i Milliye Bayramı olarak kutlanan 23 Nisan' ın çocuk bayramı haline gelmesi, işte bu Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin bir genelgesiyle gerçekleşmiştir. Kendi örgütüne yolladığı bir genelge ile 23-29 Nisan günlerini “ Çocuk Haftası” , 23 Nisan ı da “ Çocuk Bayramı” ilan etmiştir cemiyet yönetimi. Ne var ki kısa sürede asıl amacından sapmakta gecikmeyecektir 23 Nisan kutlamaları. Şehit ve gazi çocuklarının daha iyi şartlarda eğitilmesi, bakılması ve yetiştirilmesi amacıyla ihdas edilen çocuk bayramları valilerin, müdürlerin, esnafın kendi çocuklarını süsleyip püsleyerek kortejlere katmaları, “renkli ve gözalıcı balolara” götürmeleri, en güzel kimin ( sonradan hangi okulun) çocuğunun giyindiği yarışmaları gibi çarpık uygulamalara sahne olmaya başlayan 23 Nisan kutlamalarına ilk tepki hemen ertesi yıl sol eğilimli Resimli Ay dergisinden gelmiştir. Dergide Sabiha Zekeriya (Sertel) imzasıyla çıkan bir yazı, memlekette bunca yoksulluk varken, bu kadar kimsesiz, yetim, öksüz, hastalıklı, okula gidemeyen, ağır ve sağlıksız işlerde karın tokluğuna çalıştırılan çocuklar mevcutken böylesine bir “ eğlence” nin yersizliğini ve amacından saptırılmış niteliğini sert bir dille eleştirmektedir: 23 Nisan çocukları eğlendirmek günü değildir.Himaye-i Etfal'in yaptığı programı yanlış tatbik edenler, bunu bir eğlence günü kabul ettiler… 23 Nisan açların, hastaların, işte çalışan çocuklatın günüdür. Onların dertlerinin konuşulacağı gündür. Sabiha Zekeriya, bugünkü 'stadyum kutlamaları' nı görse ne derdi acaba?Hiç şüphesiz, şehit ve gazi çocuklarının bu kutlamaların neresinde yer aldığını sorar ve 23 Nisan' ların yeniden asli amacına uygun olarak kutlanmasını isterdi. Bugün de gazi ve şehitlerimiz yok mu? Bugün de aç, sefil çocuklarımız kol gezmiyor mu şehirlerde? Onların derdiyle dertlenmek için icad edilen bu bayram hangi dertlerine derman, hangi yaralarına merhem olacaktır acaba? Hatta 23 Nisan' larda onları hiç hatırlayan çıkacak mıdır? 23 Nisan'ın kendi tarihinden yüzünün kızardığını ne zaman fark edebileceğiz dersiniz?” Ve Mustafa Armağan devam ediyor:” İlk 23 Nisan ' Çocuk Bayramı' 1929' da, bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumu' nun Genel Merkezi' nde başlayan törenlerle kutlanmış, kurumun başkanı Dr. Fuat (Umay) ' a tebrikler iletilmiş, devlet erkanı ( örneğin Başvekil İsmet İnönü, bir sepet içinde çocuklara şeker dağıtmıştır). Meclis Başkanı törenlere ve ardından “ çocuk baloları “ na katılmışlardır. Ne var ki belgeler bize Atatürk' ün bu bayramın ne kutlanmaya başlamasında, ne de gelenekselleştirilmesinde ve milli bayram yapılmasında herhangi bir dahlinin bulunmadığını gösteriyor. Hatta onun 1929' dan ölümüne kadarki sürede sadece “ iki defa” çocuk balolarına katıldığını öğrenmemize rağmen, ne bayramla ilgili bir demecine, ne de herhangi bir nutkuna rastlanmaktadır. Zira bu bayram, doğrudan Cumhurbaşkanı' nı değil, Meclis Başkanı' nı ilgilendirmektedir. Tebrikler de o zamanki Meclis Başkanı Kazım (Özalp) Paşa tarafından kabul edilmektedir tabiatıyla. Velhasıl 23 Nisan' ı Atatürk' ün çocuklara (şimdilerde yaygınlaşan deyişiyle 'dünya çocukları' na ', armağan ettiği söylemi de bir efsaneden ibarettir. Törenlerine katılmadığı bayramı nasıl hediye edecekti zaten?” Çocuk bayramı bahane, danslar şahane! 1929 yılının Cumhuriyet gazetelerini taradığımızda 23 Nisan “ Çocuk Haftası” nın gün gün nasıl kutlandığını öğrenebiliyoruz. İşte 27 Nisan 1929 tarihli Cumhuriyet' ten bir çocuk bayramının nasıl kutlandığına dair haber.Beraber okuyalım ve 23 Nisan' ın anlamının daha ilk yıllardan itibaren nasıl buharlaştığını görelim: Dün çocuk haftasının dördüncü günü idi. Bu münasebetle Türk Ocağında çok güzel bir çocuk balosu verildi. Öğleden sonra anneleri ve ablalarıyla birer birer gelmeye başlayan küçüklerin yüzleri gülüyor ve içlerinden gelen sevinç, parlayan gözlerinden okunuyordu. Balonun idare ve teşrifatını deruhte eden çocuk komitesi azası, misafirlerini tatlı tebessümlerle karşılamakta idiler. Salon dolmaya ve cıvıl cıvıl yavrularla taşmaya başladı. Ve bir zaman geldi ki, çocukların yanlarında gelen yetişkin zevatın salondan biraz uzaklaşıp münhal sahayı onlara terk etmeleri lüzumu hasıl oldu. Ancak cazbandın kıvrak nağmeleri arasında umumi bir tebessüm dalgası kaynaşıyordu. Minimini kavalyelerin reveranslarına ve iltifatlarına nazik ve asil etvar ile mukabele eden damların rengarenk kostümleri bilhassa nazarları sürükleyecek derecede cazipti. Müteakiben artistler bedii rakslarına başladılar ve alkışlandılar. Bundan sonra küçük idare heyetinin reisi ve azası küçük misafirlerine kotiyonlarını gevrek gevrek kahkahalar, çığlıklar arasında tevcih etti. Eğlence artan sevinçler arasında 7' ye kadar devam etti.” MUSTAFA ARMAĞAN Kaynak "Küller Altında Yakın Tarih 3" kitabında da ayrıntılı bilgi vardır...
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|