06-03-2009, 13:23 | #1 |
27 Mayıs’tan 12 Eylül’e || Abdurrahman Dilipak - Vakit
23 Nisan demokratların, 19 Mayıs Cumhuriyetçilerin...
27 Mayıs Demokratların, 29 Mayıs dindarların, 30 Ağustos Cumhuriyetçilerin... Daha doğrusu Ulusalcıların... 12 Eylül Demokratların, 29 Ekim, 10 Kasım Cumhuriyetçilerin... Bu arada dini günlere de dikkat! 24 Haziran’da üç aylar başlıyor. Bir gün sonra Regaip Kandili. 19 Temmuz Miraç, 5 Ağustos Berat. 21 Ağustos’ta Ramazan başlıyor. 15 Eylül Kadir Gecesi, 20 Eylül Ramazan Bayramı. 27 Kasım Kurban Bayramı. Bu günler toplumun belli kesimlerinin bilinen reflekslerini harekete geçiriyor. Darbecilerin işi zor. Bu iş, ETÖ davasına bakarak söyleyebilirim ki, bu şekilde neticelenmeyecek. Önümüzdeki günlerde yeni bir operasyon, gözaltılar gündeme gelebilir. Yeni tanıklar, bilgiler, belgeler ortaya çıkabilir. Sanırım bu sene 30 Ağustos’ta rekor düzeyde emeklilik konusu gündeme gelebilir TSK’da. İstifaya yanaşmayanlar ise YAŞ’ta emekli edilebilir. İşte şuraya yazıyorum, eğer kendileri istifa etmez ya da emekliye ayrılmaz, YAŞ’ta da emekli edilmezlerse 12 Eylül’den sonra yapılacak bir operasyonla görevden alınabilirler. Göreceksiniz, ortaya çıkacak bilgi, belge, tanık ve itiraflarla birileri gözaltına alınacak. TSK’nın önünde mıntıka temizliği için tarihi bir fırsat var. Bu sene 27 Mayıs yoğun bir şekilde tartışıldı. 12 Eylül öncesi bu tartışmalar daha fazla olacak. Muhtemelen 12 Eylülcülerin yargılanması için toplumdan talepler yükselecek. Zaten Anayasa değişikliği konusu gündemde. Bu arada, 12 Eylül darbecilerini koruyan geçici maddeler kaldırılabilir. Ve tabii şu TSK İç Hizmet Yönetmeliği ve AMASYA protokolü geri çekilebilir. Kuşkusuz tek başına bunlar yeterli değil. TSK’nin tepeden tırnağa yeniden yapılandırılması gerek. Anayasa değişikliği bu süreci de başlatacak. Darbe sürecinin sona erdirildiğini anlamak için terör ve petrol kaçakçılığının önlendiğini görmek gerek. Terörün sona ermesi için mutlaka Kürt Ergenekonunun deşifre olması gerek. TSK’nın yapısı için yargının da tepeden tırnağa yeniden yapılanması şart. Geleceği güvenceye alabilmek için MEB ve YÖK’e bakmak gerek. Tevhid-i Tedrisat varken resmi tarih ve resmi ideoloji sonlandırılamaz. Daha bu konular hiç gündemde değil. Bunun ilk işareti, resmi arşivlerin açılması olacak. Taşlar yerine oturmaya başladığında bunun yansımaları her yönde görülecektir. Mesela siyasi dengeler değişecek. Sermaye el değiştirecek. Media’da da böyle bir durum kaçınılmaz. Birileri bu süreci tersine çevirmeye çalışıyor. Oysa bu çabalar bu saatten sonra sonucu değiştirmez. Belki süreç biraz daha uzar ama bundan Türkiye ile birlikte kendileri zararlı çıkar. Hani, zaman aleyhlerine işlemeye devam ediyor. Eğer darbe yapacaklarsa, gelen günler geçen günleri aratacak. Darbe yaparlarsa başarı şansları sıfır. Bir darbeyi bastırmak tasfiyeyi kolaylaştırır. Eğer darbe için yola çıkmayacaklarsa güneş altında kalan kar gibi erimeye devam edecekler demektir. Selâm ve dua ile.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|