|
![]() |
#1 |
![]() ![]() Gazetecilerden ilk yorumlar Gazeteciler Ahmet Hakan, Serdar Turgut ve Mahir Kaynak ile akademisyen Mehmet Altan, 28 Şubat operasyonunu değerlendirdi. Gazeteciler Ahmet Hakan, Serdar Turgut ve Mahir Kaynak ile akademisyen Mehmet Altan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında bu sabah 5 ilde 30 ayrı adreste başlatılan operasyonu değerlendirdi. HÜRRİYET YAZARI AHMET HAKAN "Yargılanmaması tutarsızlık olurdu" 12 Eylül'ün, Balyoz, Ergenekon gibi çeşitli darbe girişimlerinin yargılandığı bir dönemde 28 Şubat'ın ele alınmaması tutarsızlık olurdu. Bu tutarsızlık da çeşitli kesimler tarafından zaten vurgulanıyordu. Dolayısıyla bence doğru bir adımdır. STAR YAZARI MAHİR KAYNAK "Operasyonun sivil ayağı da olmalı" Bunu çok olumlu karşılıyorum. 28 Şubat'ta siyasete müdahale edildi. İrtica iddiaları uydurmaydı. Bana karşı yapılan operasyon da tamamen uydurmaydı. Benim PKK'dan para aldığımı söylediler. Operasyonun sivil ayağı da yapılmalı. Çünkü olay asker ve sivillerin ortak olarak yaptıkları bir operasyondu. Askerlere dokunup sivillere dokunmamak haksızlık olur. GAZETE HABERTÜRK YAZARI SERDAR TURGUT "Askerle sınırlı kalmaz" Beklenen bir şeydi. Uzun zamandır bunun zemini hazırlanıyordu. Yapılan tartışmalardan böyle bir operasyonun geleceği belliydi. Ama ben sadece askerlerle sınırlı kalacağını düşünmüyorum. Sivil kanada yönelik de bir operasyon gelecektir. PROF. DR. MEHMET ALTAN "Gecikmiş de olsa ileri bir adımdır" Darbecilerin hukuksal olarak sigaya çekilmesi olumlu ve ileri bir adımdır. Ama 28 Şubat darbeci bir sistemin de ürünüdür. Medyanın ve siyasetin askerlerle birlikte nasıl tempo tutuğunu da unutmamak lazım. Ben yine de geçikmiş de olsa bir hamledir diyorum. Bu durumlarda ben hep Yunanistan'ı örnek veririm. 1967 darbesi ile 1974'te hesaplaştılar ve hızla demokratikleşme yolunda adımlar attılar. Bu hamlenin de geriye dönük bir arınma süreci olabilmesi için 12 Eylül'le net bir şekilde hesaplaşılabilmeli. 12 Eylül rejimi nihai olarak sona erdirilmeli. Bunun tersi durumda demokrasinin kesintiye uğraması tehlikesi her zaman var olur. Habertürk
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ![]() 'Herkes 28 Şubat'a müdahil olsun' Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "28 Şubat, 12 Eylül gibi davalara tüm vatandaşlar, tüm millet müdahil olmalı." dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 28 Şubat soruşturması kapsamında Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nın üç ildeki birçok adreste yaptığı aramalarla ilgili olarak, "28 Şubat, 12 Eylül gibi davalara tüm vatandaşlar, tüm millet müdahil olmalı." dedi. İzmir Ticaret Odası ve Marmara Grubu Vakfı işbirliği ile düzenlenen 15. Avrasya Ekonomi Zirvesi'ne katılmak üzere İzmir'e gelen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti İzmir İl Başkanlığı'nda gündemdeki konuları değerlendirdi. Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 28 Şubat süreci ile ilgili yapılan arama ve operasyonları değerlendiren Şimşek, "Biz anayasa değişikliğini referanduma götürürken hatırlarsanız, Türkiye bir daha asla geçmişte olduğu gibi demokrasinin sekteye uğradığı dönemleri yaşamasın dedik. Milletin iradesi esastır ve bundan sonra da böyle olacaktır dedik. Buna yönelik bir değişiklik yaptığımızı söyledik." dedi. Anayasa değişikliği sürecinde bazı kesimlerin, "Sizi kandırıyorlar, 12 Eylül'ü yargılayamazlar, fasıllar tekrar açılamaz." yönünde eleştirilerde bulunduğunu hatırlatan Şimşek, "Bir bakıyoruz ki o gün öyle konuşanlar, bugün gelip 12 Eylül davasına taraf oluyor." diye konuştu. 'TÜRKİYE DARBELERDEN, CUNTALARDAN, MAFYALARDAN ÇOK ÇEKTİ' Türkiye'nin darbe, cunta, mafya ve çetelerden çok çektiğini ifade eden Bakan Şimşek, "Türkiye'nin zararları çok büyük. Türkiye, 70'li ve 90'lı yıllarda hep geride kaldıysa bunda darbelerin, milletin iradesiyle bağdaşmayan birtakım müdahalelerin etkisi çok büyük olmuştur. 1990'da bu ülkenin milli geliri 198 milyar dolardı. 2000'li yılların başında yerinde saymıştı ve 200 milyar dolar civarındaydı. Biz 2002'de istikrarı sağladık. O zaman 230 milyar dolar olan milli gelir, 2011'de 770 milyar dolara çıktı. Onun için tabii ki 28 Şubat gibi, 12 Eylül gibi bu türden fasılların bir daha yaşanmaması, bir daha bu tür müdahalelerin hayal bile edilmemesi için bizim vatandaş olarak, millet olarak taraf olmamız lazım. Sadece parti olarak değil, ben hükümetimiz adına bir şey söylemiyorum, genel anlamda tabii ki hükümet olarak, vatandaş olarak hepimiz tarafız. Neyin tarafıyız? İleri demokrasinin, temel CİHAN |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() ![]() "28 Şubat'ta büyük soygun yapıldı" Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu, tarihe postmodern darbe olarak geçen 28 Şubat'ın Balyoz başta olmak üzere diğer darbe girişim süreçlerine örnek olduğunu söyledi. 28 Şubat soruşturmasının 'rövanşizm' düşüncesiyle yapıldığı iddialarının bir psikolojik harekat olduğunu savunan Orakoğlu, "Bir takım darbeci medya unsurları, hesap vermemek için bu işe dört elle sarıldı." dedi. Orakoğlu, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin Cihan Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin bütün darbe süreçleriyle hesaplaşmayı 12 Eylül 2010 referandumu ile başlattığını dile getiren Orakoğlu, yakın dönemde birçok darbe girişimiyle ilgili çalışmaların yapıldığını söyledi. Türkiye'de yakın tarihin gerçekleşmiş en önemli darbelerinden bir tanesinin 28 Şubat süreci olduğuna dikkat çeken Orakoğlu, olayın asker ve sivil unsurların ortada bulunduğunu ifade etti. "28 ŞUBAT'TA BÜYÜK SOYGUN YAPILDI" Bu işte görev aldıklarının yargı süreciyle ortaya çıkacağını ifade eden Orakoğlu, "28 Şubat süreci şöyle önem arzediyor; bu sürecin ortaya çıkarılması gerekiyor ki bir daha Türkiye darbe süreçleriyle karşılaşmasın. Balyoz ve diğer darbe süreçlerinin hepsi, İrticayla Mücadele Planı, 28 Şubat sürecindeki Batı Çalışma Grubu ilgili örnek alındığı gözüküyor." dedi. 28 Şubat'ın ülke ekonomisine, yargının siyasallaşmasına, ülkenin dış stratejilerine ve dünyadaki saygınlığına gölge düşüren bir süreç olduğunu vurgulayan Orakoğlu, inanılmayacak kadar çok ciddi zararlar verdiğini ifade etti. O dönem Türkiye'nin milli manevi değerlerinin suç kabul edildiğini anlatan Orakoğlu, soruşturmanın ülkeye hayırlı olmasını dilediğini söyledi. Operasyonun Batı Çalışma Grubu çerçevesinde alınmış gibi gözüktüğünü dile getiren Orakoğlu, soruşturmanın sivil unsurlara kayacağını düşündüğünü söyledi. 28 Şubat sürecinde büyük bir soygun yapıldığının altını çizen Orakoğlu, bazı üst düzey askeri personelin bazı ülkelerle yapmış olduğu bir takım alım ve satımların bulunduğunu belirtti. Sürecin dış bağlantılarının da irdelenmesi gerektiğini anlatan Orakoğlu, "Çok ciddi bir süreç. İş dünyası, yargı, medya ayağı var. Başta o dönemin Cumhurbaşkanı olmak üzere siyasi ayağı var. Allah hepimize yardım etsin. Ama bu süreci ülkenin milletin yararına düşünüyorum." "BİR TAKIM DARBECİ MEDYA UNSURLARI, HESAP VERMEMEK İÇİN RÖVANŞİZME SARILDI" Başbakanın bu sürece destek vereceğini daha önceki açıklamalarından anlaşıldığını dile getiren Orakoğlu, bu sürecin büyüyeceğini söyledi. Rövanş meselesine de değinen Orakoğlu, şöyle devam etti: "Rövanşizm meselesi, bir psikolojik hareket olarak devreye sokuldu. Bir takım darbeci medya unsurları, hesap vermemek için bu işe dört elle sarıldı. Rövanşizm meselesini kimin çıkardığı da soruşturmayla çıkar." İsrail'den 17 milyar dolar geldiğine yönelik iddialar bulunduğunu ancak emniyet istihbarat olarak kendilerinin böyle bir bilgiye ulaşmadığını dile getiren Orakoğlu, birçok iddia olduğunu ve bunların ciddi araştırılması gerektiğini ifade etti. 28 Şubat'ta Türkiye'ye yapılacak psikolojik hareketleri önlemeden sorumlu ilgili birimlerin ciddi anlamda Türk milletine psikolojik hareket yaptıklarına dikkat çeken Orakoğlu, darbenin haklılığını, meşruiyetini ispatlamaya çalışacak psikolojik hareketler uygulandığını ifade etti. Soruşturmanın dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e ulaşıp ulaşmayacağına yönelik de değerlendirmelerde bulunan Orakoğlu, Cumhurbaşkanlarının sadece vatana ihanetten yargılandığını belirterek, "Demirel zaten kamuoyu vicdanında mahkum olmuş durumda. Bu işin içinde kim varsa üzerine gidilmesi ve hatta bu süreçlerden ders alınarak bazı mevzuatların, kanunların yeni Anayasa ile değiştirilmesi gerekiyor." dedi. CİHAN |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ![]() BÇG, 6 milyon kişiyi fişledi Bugün birçok ilde döneminin en güçlü generallerine yapılan polis baskınlarının bir nedeni de 28 Şubat'tan sonra askerin oluşturduğu önemli bir yapı: BÇG. Batı Çalışma Grubu (BÇG), 28 Şubat 1997 tarihli Millî Güvenlik Kurulu kararlarından yani 'post modern darbe'nden sonra kuruldu. Dönemin önde gelen generallerinden Erol Özkasnak'a göre çalışma grubunun kurulması fikri Çevik Bir'den geldi. BÇG, Oramiral Güven Erkaya'nın komutanı olduğu Deniz Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösterdi. İddialara göre irticai faaliyetleri izlemek için kurulan BÇG, 6 milyona yakın insanı fişledi. Bu fişlemeler sırasında sadece askeri personel değil, ailelerinin de kullanıldığı da iddialar arasında. Yasadışı olarak kurulan BÇG 55. Hükümet yani Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde Başbakanlık Takip Kurulu'na dönüştürüldü. BÇG, Emniyet İstihbarat Dairesi'nin 1997 yılında ulaştığı belgelerle ortaya çıktı. 16 Nisan 1997 tarihli bütün askeri birimlere gönderilen belgede, laiklik aleyhtarı faaliyetlerin arttığı vurgulanarak camilerin gözetim altına alınması emrediliyordu. Plana göre görevli askeri personel camilere gidecek ve laiklik karşıtı fiil ve sözleri ivedilikle garnizon komutanlıklarına bildirecekti. Diğer belgede öğrenci yurtları, özel okullar, dernekler, vakıflar, Kur'an kursları, imam hatip okulları ve bu kurumlara giden gelenlerin sayısının ve kimliklerinın tespit edilmesi isteniyordu. Emniyet askeri darbe hazırlığı olarak algıladığı belgelerle ilgili bir rapor hazırlayıp dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Başbakan Necmettin Erbakan ile Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e iletti. Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i BÇG belgelerinden haberdar etti. Demirel de belgelerin birer nüshasını dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya iletti. Genelkurmay TSK'ye ait belgelerin Deniz Kuvvetleri'nden nasıl dışarı çıkarıldığı konusunda soruşturma başlattı. Ve sonuçta Emniyet İstihbarat Dairesi'nde görevli vatani görevini yapan polis kökenli deniz onbaşı Kadir Sarmusak'a ulaşıldı. Bir süre sonra ortaya çıkan başka bir belge ise Sarmusak'ın amiri olan o dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'nun askeri savcılık tarafından sorgulanmasına ve hakkında dava açılmasına neden oldu. Bu belgeye göre BÇG'den vali, kaymakan da dahil olmak üzere tüm kamu idareci ve görevlilerinin fişlenmesi isteniyordu. 1997'de Orakoğlu ve Sarmusak yargılanmaya başlandı. Ancak Genelkurmay BÇG belgelerini mahkemeye göndermediği için Orakoğlu ve Sarmusak beraat eti. Davanın hakimi Albay Kurşun 2009 yılında verdiği bir röportajda, kendisine dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Erdal Şenel tarafından baskı yapıldığını iddia etti. habervaktim Konu Ertuğrul ÖZGÜL tarafından (04-12-2012 Saat 17:51 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() ![]() Arınç'tan ilk yorum Bülent Arınç yaptığı açıklamada, Türkiye'nin darbelerle yüzleştiğini belirtti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin olarak, 'Türkiye darbelerle yüzleşiyor. Darbe döneminin geride kaldığına, Türkiye'de demokrasinin geldiği noktada hepimiz şahidiz' dedi. habervaktim |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Kenan Evren ve Çevik Bir hesap veriyor
28 Şubat operasyonunda gözaltına alınan Çevik Bir'in Kenan Evren'le olan fotoğrafları yayınlandı.. Geçtiğimiz günlerde 12 Eylül Davası kapsamında Kenan Evren'in yargılanmasına başlanmıştı. Bugün de 28 Şubat post modern darbesinin mimarı olarak gösterilen Emekli Orgeneral Çevik Bir gözaltına alındı. Anadolu Ajansı Kenan Evren ve Çevik'in beraber fotoğraflarını yayınladı.Fotoğraflarda Çevik Bir, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le görülüyor. KENAN EVREN'İN GÖZBEBEĞİ 12 Eylül darbesinin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, Çevik Bir'i, Özel Kalem Müdürlüğü'ne getirdi. Bu görevi sırasında Çevik Bir 12 Eylül askeri darbesi hazırlıklarının canlı tanığı oldu. Evren, Devlet Başkanı unvanını alıp, Genelkurmay'dan Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne taşınınca, onun da çalışma mekanı değişti. BAŞYAVER ÇEVİK BİR Çankaya Köşkü'nde bu kez Başyaver sıfatıyla Evren'in en yakınında oldu. 12 Eylül'ün liderinin hep en yakınındaydı. Bir yandan da spora geniş vakit ayırıyor; yüzüyor, ata biniyor, tenis oynuyor, koşuyordu. Ankara'daki futbol maçlarını, özellikle de bir Fenerbahçeli olarak takımının maçlarını hiç kaçırmıyordu. Askeri konuların yanısıra dünyada olup bitenlere de meraklıydı. Dış politika konuşmaktan hoşlanıyordu. Sohbetlerinde 12 Eylül darbesini destekliyor, müdahaleyi haklı buluyordu. Dost sohbetlerinde şöyle diyecekti: "Herkes işini yapsa, asker araya girip de demokrasiyi kesintiye uğratmaz." 1981'de rütbesi albaylığa yükseltildi. Onu çok seven Evren, yanından ayrılmaması için ilginç bir formül buldu! "Devlet Başkanı Başyaverliği" nin yanısıra Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanlığı'na atandı. 1983'e kadar yaverlik ve komutanlığı birlikte yürüttü. Tuğgeneral olunca Köşk'ten ayrılmak zorunda kaldı. Ama Evren ile dostluğu hiç bitmedi. Fırsat buldukça Evren'i telefonla aramayı, ziyaret etmeyi ihmal etmedi. ÇEVİK BİR KİMDİR Çevik Bir, 1939 yılında İzmir Buca'da dünyaya geldi. 1954 yılında Kuleli Askerî Lisesi'nden, 1958 yılında da Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1970 yılında Kara Harp Akademisi'ni bitirdi. 1973-1976 yılları arasında Shape Karargahı'nda proje subayı, daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda NATO plan subayı olarak görev yaptı. 1983 yılında tümgeneralliğe terfi ederek, bu rütbede NATO Avrupa Karargahı'nda 2 yıl süreyle Daire Başkanlığı görevini yürüttü. 1991 yılında korgeneral, 1995 yılında da orgeneral oldu. Somali'de Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanlığı görevinde bulundu. 1995-1998 yılları arasında Genelkurmay 2. Başkanlığı görevine, 1998-1999 yılları arasında 1. Ordu Komutanlığı'na atandı. 30 Ağustos 1999 tarihinde emekli oldu. Çevik Bir, evli ve bir erkek çocuk babası. habervaktim |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İki antimilletçi aynı karede... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Arkadaşlar aralarında ÇEVİK BİR ve EROL ÖZKASNAK'ın da aralarında bulunduğu 28 Şubatla ilgili 31 isim hakkında gözaltı kararı çıktı.
Hesap sorma sırası 28 Şubatçılarda artık. Birilerine de KAPAK olsun Bugün demokrasimiz adına önemli bir gün daha yaşıyoruz |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Bu iş sadece askerlerle sınırlı kalmamalı.
Medyada da 28 Şubat'a birçok kişi destek vermiş. Mesela Aydın Doğan'ın 28 Şubat'a destek verdiği söyleniyor. Fethullah Gülen'in ise 12 Eylül 1980 darbesine açıktan , 28 Şubat darbesine ise dolaylı olarak destek verdiği söyleniyor. Bunlardan da hesap sorulmalı ! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|