![]() |
#1 |
![]() ๑๑۩۞۩۩۞۩ Namaz ۩۞۩۩۞۩๑๑ Namaz ve Karakter Gelişimi Bireye kendi davranış ve dürtülerini kontrol etme imkânı veren namaz, kul ile Allah arasında bir bağ ve buluşmadır. Namaz kalbin kuvvet aldığı, ruhun Allah'a bağlılığını hissettiği, nefsin dünya hayatının değerlerinden daha üstün değerler bulduğu bir rabıtadır. İslâm inanışında namaz, bir itaat davranışıdır. İtaat ve ibadetin amacı ise sevaptan ziyade Allah'ın sevgi ve yakınlığını kazanmaktır. Bu bağlamda ibadetten ve bir anlamda ibadetlerin özü ve sentezi olan namazdan amaç ihlâstır. Yani kişinin samimiyet, taat, sevgi ve minnet duygularını Allah'a yöneltmesidir. Kur'an-ı Kerim'de, müminlere, gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde namazı dosdoğru kılıp devamlı olmaları emredilerek, bu ayetin nüzul gerekçesi kabul edilebilecek bir ifade ile, "çünkü iyi eylemler kötü eylemleri giderir" denilmektedir. Yani namazın, hata ve günahların olumsuz etkilerini silerek, bireyi olumlu eylemlere yönlendireceği vurgulanmaktadır. Bu kitap, müminin miracı olarak kabul edilen namaz ibadetini birçok açıdan ele alarak, namazın, ahlâkî yapının oluşumundaki etkisini ayrıntılı bir şekilde izah etmektedir. Esma Sayın Ekerim Namazı Terkin Dini Cezası Namazı inkar eden kafir olur. Çünkü kat'i delille sabittir. Umursamayarak yani tembelliğinden dolayı kasten namazı terk eden fasık olur. (İbni Abidin, Reddü'l Muhtar, c. 2, s.7). Farz olduğunu inkar etmemekle birlikte beraber tembellikle namazı kılmaya uygulanacak dünyevi cezanın ne olacağı mezhepler arasında mezhepler arasında itilaflıdır. Hanefîlere Göre; namazı kılmayan fasıktır. Namaz kılıncaya veya ölünceye kadar hapsedilir ve dövülür. Mâlikîlere Göre; vaktin sonuna kadar beklenir, bu müddet zarfında kılarsa serbest bırakılır, kılmazsa ceza olarak (kafir sayarak) öldürülür. Şâfiîlere Göre; vaktin sonuna kadar beklenir, sonra tövbeye davet edilir. Tövbe edip namazını kılarsa, serbest bırakılır. Aksi halde ceza olarak öldürülür. Öğleyi ve ikindiyi terkten dolayı güneş batıncaya kadar, akşam ve yatsıyı terkten fecir, sabahı terkten dolayı da güneş doğuncaya kadar ceza tatbik edilmez. Ancak kendisinden namazı vaktinde eda etmesini istemek şarttır. Hanbelîler Göre; namazı tembellik göstererek terk eden kimseyi devlet başkanı veya naibi namazı kılmaya davet eder. Eğer sonra ki namazın vakti daralıncaya kadar kılmazsa katli vaciptir. Fakat üç gün kendisi tövbeye davet edilmedikçe ceza infaz edilmez. Mezheplerin her birinin görüşlerini dayandırdıkları akli nakli deliller vardır. Ancak sözü uzatmamak için bu kadarıyla yetindik. (Necati Yeni el, Hüseyin Kayapınar, Sünen-i Ebû Davud Terceme ve Şerhi c. 2, s. 112) Kaynak: Osman ERSAN, Gözümün Nûru Namaz, Erkam Yayınları. Namazın Edebî Hz. Peygamberin bir veya iki kere yaptığı ve devam etmediği şeye edep, mendup veya müstehap denir. Rüku ve secdede tespihlerin üçten fazla yapılması, sünnet olan okuyuştan fazla kıraatte bulunulması gibi. Edepler sünnetleri tamamlamak için meşru kılınmıştır. Hanefilere göre namazın edepleri şunlardır (bk. Buhari, Salat, 9; Ebû Davud, 106,107). 1) Erkeklerin iki avuçlarını iftitah tekbiri alırken yenlerinin içinden çıkarması menduptur. Bu durum da tevazua daha yakındır. Ancak soğuk gibi zaruret hali müstesnadır. Kadınlar ise kollarının açılmamsı için ellerini elbisenin altından kaldırırlar. 2) Namaz kılan kişinin ayakta iken secde edeceği yere, rükuda iken ayaklarının üst kısmına, secdede burnunun iki kanadına otururken kucağına selam verirken omuzlarına bakması menduptur. Bunu yaparken hûşu içinde ve ihsan derecesinde namaz kılma gayreti olmalıdır. Rasûlullah (s.a.v.) ihsanı şöyle tarif etmiştir: "Allah'a, sanki O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da o seni görmektedir. (bk. Ebû Davud, Sünnet 16). 3) Esnerken ağzı açmamaya çalışmak menduptur. Buna güç yetmezse, elin arkası veya yeni ile ağzı kapamak gerekir. 4) Gücü yettiği ölçüde öksürüğü gidermek menduptur. 5) Kamet alınırken, müezzin "Hayye ale'l-Felah" deyince, imam ve cemaatin ayağa kalkması menduptur. İmam mihraba yakın bulunmazsa, her saf, imam aralarından geçeceği sırada ayağa kalkar. 6) "Kad kâmeti's salâh (Namaz başladı)" denildiği zaman İmam, namaza başlar. İmam bu hareketi ile müezzini doğrulamış olur. Bununla birlikte kâmet bittikten sonra namaza başlanmasında da bir sakınca bulunmaz. Hatta, Ebû Yusuf ile, hanefiler dışındaki üç mezhebe göre uygun olan da budur. Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, Delilleriyle İslam ilmihali, Erkam Yayınları. ![]() Hastaların Namazları Ayakta durmaya gücü yetip de rüku ve secdeye eğilemeyecek durumda olan biri; ayakta durur, namazını ayakta kılar; rüku, secde ve selamları ima ile yapar. İma, kıyam için başın düz durması, rüku için biraz eğilmesi secde için biraz daha eğilmesidir. Hasta ayakta duramayacak gibi ise, oturarak namazını kılar. Rüku için yarım eğilir, secdeleri aynen yapar. Oturarak namaz kılan kişinin, rüku ve secde yapabilecek gücü yoksa, bunları ima ile yapar. Bir hasta ayakta kılamadığı gibi, oturarak da kılamıyorsa, yatarak ima ile namazını kılar. Bütün bu durumlarda namaz kılmaya gücü yetmeyen kişinin namazı kalır, bunları iyileştiği zaman kaza eder. Oturarak namaz kılmaya başlayan kimse namaz içinde iken kendisinde iyileşme hissederse, bundan sonra ki rekatları ayakta tamamlar. Hasta olmayan kimsenin nafile namazları oturarak kılması caiz ise de, ayakta namaz kılmanın sevabı daha çoktur. ![]() ![]() ![]()
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|