03-17-2010, 13:50 | #41 | |
Alıntı:
Yo yo bilgisayarda hazırlanmış olduğunu sanmıyorum. Gördüğüm sitede belge olarak vardı bende print screenle kopyalayıp print üzerine kopyaladım foruma fln resim olarak kolayca ekeleyebilmek için. Meclist Tutanak Dergisinin sitesine girilip sorgu yapılabiliyordu ama maalesefe tahminimce ilgisizlikten kapanmış |
||
03-17-2010, 14:19 | #42 | |
Alıntı:
Herhangi bir şekilde bunların altına istediğim siyasetcinin ismini ekleyebilirim. dediğim gibi meclis tutanakları keşke tamamen açık olsa çok hoş olurdu. Selamlarımla. |
||
03-18-2010, 12:06 | #43 | |
Alıntı:
Refayhol hükümeti döneminde yapılmamış bir anlaşma, üzerinde durmaya gerek bile yok. diğerine gelelim. bu anlaşmayıda refahyol hükümeti değil önceki hükümetler yapmıştır. ancak tbmm ye sunulması, onaylanması önceki dönemde yetişmediğinden refahyol iktidarına kalmıştır. refahyol hükümetide formaliyeti uygulamak zorunda kalmıştır. devlette süreklilik esastır. önceki hükümet bir anlaşma yapmış israille, refahyol hükümeti değil... bu yukarıdaki anlaşmayla ilgili belgerler TBMM tutanaklarında mevcuttur ve isteyen herkes bunlara ulaşabilir. ben küçük bir kısmını alıyorum. bugün akp li olan o günün refah partisi g. başkan vekili sayın kapusuz bakalım refahyolu israille anlaşma yapmakla suçlayanlara ne demiş... 78. birlerşim tutanakları, T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 78 inci Birleşim 4 . 4 . 1997 Cuma ............... . . . Sayın Kapusuz süreniz 20 dakikadır. RP GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bugün, bu özel gündemi tespit ederken -biraz önce oyladığımız Danışma Kurulu Önerisinden de anlaşılacağı üzere- bütün siyasî partilerimiz, biraz önceki sözcülerin de ifade ettiği gibi, yıllardan beri beklemekte olan, onaylanmış bulunan anlaşmaların Parlamentoda tasdiki konusunda fikir birliği yaptık ve 10 anlaşmayı tespit ettik. HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – ANAP Grubu Başkanvekili de kabul etti mi?!. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Arkadaşlarımız, mümkün mertebe, bu anlaşmalar üzerinde konuşmadan, bugün, bunları, mesafeli olarak götürmek istedik; ancak, tabiî... ÖNDER SAV (Hatay) – Hayır, öyle şey yok... Öyle bir şey konuşulmadı... SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Arkadaşlarımızın konuşmalarına da, bizim, mutlaka müdahale gibi bir yetkimiz de yok. MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Kapusuz, o tespiti siz yaptınız... SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Doğrudur. ÖNDER SAV (Hatay) – Gündeme alınmasına "evet" dedik; "üzerinde konuşulmasın" demedik. Lütfen... Çarpıtmayın!.. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Tamam... Sayın Sav, biraz önce oturduğu yerden söylediği gibi, arkadaşlarımızın konuşmak istedikleri konularda da konuşmalarının olabileceğini bize ifade ettiler; biz, prensip olarak, bu tip anlaşmaların konuşulmadan onaylanması uygulamasını yıllardan beri bu Parlamentoda yaparız ve bugünkü de budur. Şimdi, Sayın Keçeciler, galiba, bazı şeyleri karıştırıyor; yani, bunu, bir fırsat bilip bundan bir siyasî sonuç çıkarmak gayreti içerisine girdiler; ancak... HALİL CİN (İçel) – Aynı şeyi siz yapıyorsunuz. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Evet; yani, böyle bir konu gündeme gelince, elbette, bizim bazı şeyleri söyleme hakkımız var. Şimdi, dikkat buyurun; metnin başını aynen okuyorum: ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Sen dikkat buyur! SALİH KAPUSUZ (Devamla) – "Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Serbest Ticaret Alanı Anlaşması ve İlgili Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı" Bakınız, bu anlaşma ne zaman yapılmış; gerekçenin altını okuduğunuzda, ne deniyor; "Türkiye ile İsrail arasında 14 Mart 1996 tarihinde Kudüs'te imzalanan anlaşma" deniyor. Ne zaman imzalanmış bu anlaşma; 14 Mart 1996'da... Peki, o zaman başbakan kimdi; herhalde Necmettin Erbakan değil!.. MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Üç aylık Başbakan... Mevsimlik Başbakan... SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Peki, arkadaşlar, yeri gelecek "devlette devamlılık esastır" diyeceksiniz, yeri gelecek böyle istismar yapmaya kalkacaksınız... Bunu doğru bulmuyoruz arkadaşlar. Zaten, milletimiz de bunu çok iyi anlamaktadır. Yalnız, bir şeyi daha belirtmek isterim; onu da açık ve net, orta yere koymak istiyorum. Biz, Refah Partisiyiz. Şu anda, mevcut olan, bir de Koalisyon Hükümeti vardır. Koalisyon hükümetleri, hiçbir zaman, bir partinin görüşünün, programının tatbik edildiği, hükümet protokolü ve programı olarak kabul edildiği bir hükümet şekli değildir. İki siyasî parti bir araya geliyor, bir ortak protokol ve hükümet programında mutabakat sağlıyor; bunlar doğrultusunda da millete hizmet ediyor. Elbette, Refah Partisinin, biraz önce zatıâlinizin okuduğu metindeki görüşlere aynen katıldığını bir kere daha ifade ediyorum. (RP sıralarından alkışlar) En ufacık bir tereddütünüz olmasın; ama, biraz önce Sayın Başkanın da söylediği gibi, ne var; burada bir Hükümet var. Daha önce zatıâlinizin döneminde imzalanmış olan bir anlaşmayı Parlamentoya getirmişiz, onaylıyoruz. Sadece bunu da getirmedik; Sayın Dışişleri yetkililerimizin, tam 63 tane önceliği olan talebi oldu. Bu şekilde anlaşmalar yapılmış, Parlamentodan tasdiki isteniyor. Elbette, bizim, bu doğrultuda, Hükümet olarak hareket etmek gibi bir mecburiyetimiz ve zaruretimiz var. Peki, niçin bunu bugün getirdiniz; bunu bugün getirmemizin sebebini de söyleyeyim arkadaşlar.. ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Hayırlı cuma olduğu için!.. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Biz, özel olarak tercih etmedik. Zaten, dikkat edilecek olursa, gündemde, 10 anlaşmanın onayı var ve ayrıca İsrail'le ilgili de daha üç dört anlaşmanın onayı var. Biz, bu üç dört anlaşmanın içerisinden bir tanesini koymuşuz. Öbürleri de tasdik edilecek. Ne kadar tehir ederseniz edin, bunu burada tasdik etmek gerekmektedir; tasdik edilmediği sürece bu işlem yürümeyecektir. Burada bir formalitenin tamamlanması söz konusudur. Değerli arkadaşlar, ben, özellikle şunu söylemek istiyorum: Elbette, biz, her türlü teröre karşıyız, devlet terörüne de karşıyız; oradaki insanlık dışı uygulamaları da tasvip etmiyoruz, sizlerin de tasvip etmediğine inanıyoruz. Bir başka hususu daha vurgulamak isterim. Bu Parlamentoda, bir siyasî parti ve hükümet ayırımı yapmaksızın, nasıl ki, her bir milletvekilinin kanun teklifi verme hak ve salahiyeti varsa, biraz önce zatıâlinizin de söylediği gibi, aynı şekilde, bizim Grubumuzun içerisinde bulunan 58 kıymetli milletvekilimizin, Meclis araştırması önergesi vermesi hak ve salahiyeti de vardır. Bizim, onu da önlemek gibi bir durumumuz söz konusu olmaz. O halde sonuç şu: Devlette devamlılık esası gereği, Hükümet ortağı arkadaşlarımızla beraber, daha önce yapılmış bir anlaşmanın Parlamentoda onaylanması konusundaki bizim yaptığımız işin sıradan bir iş olduğunu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar) http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem.../bas/b078m.htm Konu mücahid55 tarafından (03-18-2010 Saat 12:10 ) değiştirilmiştir.. |
||
03-18-2010, 14:11 | #44 |
Hükümet ortağı arkadaşlarımızla beraber, daha önce yapılmış bir anlaşmanın Parlamentoda onaylanması konusundaki bizim yaptığımız işin sıradan bir iş olduğunu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Allah Allah neden sıradan oluyor?Daha önce yapılmış anlaşmayı onaylama.Ne oldu israile karşı tutum.Zaten yukarıdaki belgenin soru önergesi şu yönde daha önce isrille yapılmış olan anlaşmayı iptal edecekmisiniz? Cevapta ne yazıyor iyi oku .Bu tür anlaşmaların ruhununda karşılıklı yarar esastır.Ülkemiz açısından önemlidir. İkinsinide ne yazıyor ticaret anlaşmasında bir sorun teşkil edilmediği onaylanıyor ve yollanıyor. E efendi derler şimdi Ak Partinin dış ticaret politikasını eleştirenler neden israille yapılmış protokelleri bozmadı?Ama bak ülkemiz için yararlıdır denmiş.Öyle bunu geç bu önceden yapılmış demek kolaya kaçmaktadır.Direnmek lazım savumak lazım |
|
03-18-2010, 14:29 | #45 | |
Alıntı:
birinci alıntı bir askeri anlaşma ve refahyol döneminde yapılmadı. konuda refahyol döneminde askeri anlaşma yapılmışmıdır ? değil mi? burada bunun ne işi var. askeri bir konu ve çok teferruatı var anlaşmanın ,o dönem iptal edilmesi bizim yararımızada olmayabilir. teknik detayları var. ama sonuçta anlaşmayı yapan refahyol hükümeti değil. ikinci alıntıdaki anlaşmada yine refahyol döneminde yapılmamış. bir önceki hükümet yapmış, ve bu anlaşmanın meclisten geçirilmesi kapusuz unda ifade ettiği gibi formalite. devletin sürekliliği gereği olması gerekenler... bu gerçekleri böyle yazdıktan sonra isteyen istediği gibi düşünsün. ama kimse kalkıpta hocaya iftira atıp israille anlaşma yaptı demesin. ayrıca hükümetin koalisyon hükümeti olduğunu (dışişleride dyp de) hatırlatan kapusuzun bu hususta söyledikleride önemli. yine ilgili görüşmede ali oğuz beyin ifadeleride tbmm tutanaklarında ayrıca okunmaya değer. şevket kazan ın kitabından yapılan konunun ilk sayfalarındaki bilgilerde bu hususta milli görüşün tavrını açıklıyor. ....... Alptekin Dursunoğlu’nun “Stratejik İttifak” isimli kitabında Türkiye İsrail anlaşmaları Kronolojisinden: Erbakan Tüm Anlaşmaları Askıya Aldı. Haber Kaynağı: İsrail Ha’arets Gazetesi Türkiye’de 1991 yılında yapılan seçimlerden sonra iktidara Süleyman Demirel Başbakanlığında kurulan DYP-SHP Hükümeti gelmiştir. Türkiye ile İsrail arasında ilk anlaşma işte bu Hükümet zamanında 11.09.1992 tarihinde imzalanan “Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması”dır. 1993’te, Turgut Özal’ın ölümü üzerine Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller de başbakan olunca iki ülke arasındaki ilişkiler birden tırmanışa geçmiştir. Türkiye-İsrail ilişkilerini konu alan kitaplar, bu tırmanışın Türkiye’de üç mimarı olduğunu yazarlar: Süleyman Demirel, Tansu Çiller ve Çevik Bir. (Stratejik İttifak, Alptekin Dursunoğlu, sh. 25) Bu görüşün ne derece doğru olduğunu anlamak için, bu üçlünün görevde olduğu dönemlerdeki ilişkilerin seyir grafiğine kısa bir bakış yapmakta zaruret vardır. Türkiye-İsrail İlişkilerinin REFAHYOL’dan Önceki Durumu ABD ile içli dışlı olmaya alışmış, bu dönemin TC. hükümetleri, İsrail-Filistin ihtilafında daima İsrail’den yana tavır almışlar, İsrail’i hoş tutmuşlar ve özellikle Müslüman Arap Dünyasının tepkilerini hiçe sayarak İsrail ile ikili ve stratejik 21.01.1994 İsrail’le Savunma İşbirliği Anlaşması imzalamışlardır. 25.01.1994 Türkiye’deki Yahudiler’in 500. yıl (Çiller Hükümeti Dönemi) kutlamaları. (Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in İsrail Cumhurbaşkanı Weizman’ı İstanbul’da şeref misafiri olarak ağırlaması) 31.03.1994 Güvenlik/Gizlilik Anlaşması’nın imzalanması. (Çiller Hükümeti Dönemi) 04.06.1994 Çevre Sorunlarında ve Doğa Korunmasında İşbirliği Anlaşması’nın 15.01.1995 Terörizm ve Diğer Suçlarla mücadele anlaşmasının imzalanması.(Çiller Hükümeti Dönemi) Mücadelede İşbirliği Anlaşması’nın imzalanması. (Çiller Hükümeti Dönemi) 13.03.1995 Telekomünikasyon ve Posta Alanında İşbirliği Anlaşması’nın 24.04.1995 Sağlık ve Tıp Alanında işbirliği anlaşmasının imzalanması. (Çiller Hükümeti Dönemi) 07.11.1995 F4İşbirliği Anlaşması’nın imzalanması. (Çiller Hükümeti Dönemi) Uçaklarının Modernizasyonu Projesi Anlaşması’nın imzalanması. (Çiller Hükümeti 23.02.1996 Türkiye-İsrail Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması’nınDönemi) 14.03.1996 Demirel’in İsrail Ziyareti (En üst düzeyde İlk devlet ziyareti) Türkiye-İsrail Serbest Ticaret Alanı Anlaşması’nın imzalanması. (Gümrüklerin 16.06.1996 Türkiye-İsrail Ticaret,Sıfırlanması) (Yılmaz Hükümeti Dönemi) ekonomi, sinai, teknik ve bilimsel işbirliği anlaşması (Yılmaz Hükümeti Dönemi) Yukarıdan aşağıya doğru tarihleriyle sıraladığımız bu anlaşmalar içinde en çok yankı uyandıran, Çiller Hükümeti zamanında 23.02.1996 tarihinde Türkiye ile İsrail arasında imzalanan Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşmasıdır. Çokları bu anlaşmanın REFAHYOL Hükümeti zamanında imzalandığı düşüncesiyle eleştiri oklarını Refah Partisi’ne de yöneltmişlerdir. Bu eleştirilerin tamamen yanlış adrese yöneltilmiş olduğu M. Ali Birand’ın 22.06.1996 tarihli yani REFAHYOL Hükümeti kurulmadan önce Sabah Gazetesi’nde yazmış olduğu aşağıdaki yazıyla sabittir: “Türkiye’nin İsrail ile Askeri İşbirliği Anlaşması yapması eskiden beri Türk Amerikan ve İsrail Genelkurmayları’nın rüyalarından biriydi… Türk ve İsrail Genelkurmay Başkanlıkları arasında görüşmeler başlatıldı. Dışişleri Bakanlığının da fikri alındı ve bir sakıncası olmadığı işareti geldi. Ayrıntılar iki ülkenin askerleri tarafından kağıda döküldü ve kimselere haber verilmeden imzalandı. Eğer Savunma Bakanı kazara ağzından kaçırmış izlenimi veren bir açıklama yapmasa daha bir süre kimse farkına dahi varamayacaktı… İkinci adım eğitimin ötesinde iki ülkenin tam bir askeri işbirliğine girmeleri, ortak manevralar ve ortak stratejiler üretmeleri olabilirdi… Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Amerika gezisi sırasında Yahudi lobisini etkilemeyi düşündüğü için olacak, konuşmalarında anlaşmaya çok ağırlık verdi… Ancak anlaşmanın Türk Genelkurmayı’nın 2 numaralı bir generali tarafından övgü dolu cümlelerle tanıtılması… Arap çevrelerin hemen dikkatini tahrik etti . Dışişleri veya Başbakanlık susuyor, durmadan Genelkurmay konuşuyor, demeçler veriyor. Bunlar yetmiyormuş gibi seçim arefesindeki İsrail ve Amerikan basını birden bire anlaşmayı ballandıra ballandıra anlatmaya başladılar… Türk basını da geri kalır mı? Türk-İsrail uçaklarının ortak eğitimi, İsrail Genelkurmay yetkilisinin Çevik Bir Paşa’yı ziyareti sırasındaki basın açıklamaları da buna eklenince, Arap dünyasındaki kuşku ve kaygılar en üst noktaya çıkıverdi.” REFAHYOL Dönemindeki Durum Refah Partisi’nin şahsiyetli dış politika anlayışında Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri konusunda öngörülen ilk hedef İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesiydi. Birçok araştırmacı yazar gibi Refah Partisi de İsrail’i, işgal ettiği Müslüman topraklarda devlet terörünü en iyi uygulayan bir ülke olarak görüyordu. Nitekim 20.04.1996 tarihinde İstanbul’da 96. toplantısını yapan, Dünya Parlamentolar Birliği’nin “Terörizmle Savaş Komisyonu” bildirisinde, “İsrail’in devlet terörü yaptığı” hükmünün yer almasına İsrail’in Genel Kurul’da yaptığı itiraz, 451′e karşı 663 oyla reddedilmişti. Onun için Weizman’ın tam da Refah Partisi’nin Hükümet kurma çalışmalarını yoğunlaştırdığı bir sırada Habitat II Toplantısı için İstanbul’a gelişinde yaptığı açıklamalar son derece dikkat çekiciydi. Weizman açıkça Refah Partili bir hükümetin kurulmaması gerektiğini söylüyor, O’nun bu cür’etkârlığı da yerli şakşakçılarından büyük alkış alıyordu. REFAHYOL Hükümetinin kurulma çalışmalarının yoğunluk kazandığı günlerde hem Batı’da hem İsrail’de hem de Türkiye’deki işbirlikçi çevrelerde cevabı merak edilen soru şuydu: Refah Partisi iktidara gelirse Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler ne olacaktı? Aslında malum çevrelerin Refah Partisi’nin iktidar olmasına karşı oluşlarının başlıca sebebi de, bu soru içindeki gizli endişelerdi. İsrail Cumhurbaşkanı Weizman bir yandan İsrail’in Sesi radyosuna yaptığı açıklamada “Süleyman Demirel’i çok iyi tanıyorum ve Ordu’nun da kenarda bekleyeceğini sanmıyorum. Şu anda korku üzerine değerlendirme yapmanın bir anlamı yok” diyordu. (Stratejik ittifak, sh. 72) Diğer yandan 12 Haziran 1996′da İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait Boeing 707 tipi özel uçakla İstanbul’a gelişinde, basın mensuplarının, Türkiye ile İsrail arasında ANAYOL Hükümeti zamanında imzalanan anlaşmayla ilgili olarak sordukları soruya şöyle cevap veriyordu. “İki ülke arasındaki anlaşma ekonomi ve güvenlik alanlarında karşılıklı işbirliğini öngörüyor. Arap ülkeleri bu anlaşma dolayısıyla Türkiye ile İsrail bir olup Suriye’ye saldıracaklar diyor. Bu kocaman bir aptallıktır.” Süleyman Demirel ise, “Türkiye İsrail ile gayet iyi ilişkiler içindedir, kimin kiminle işbirliği içinde olacağı kendi bileceği iştir.” diyordu. Ve yine Weizman, Refah Partisi’nin kuracağı bir hükümetin, Türkiye-İsrail Anlaşması’nı fesh etmesi ihtimalinden bahisle sorulan bir soruya da şu cevabı veriyordu: “Anlaşmaların iptali iki ülkenin de yararına olmaz. Anlaşma iptal edilirse buna bilhassa İran ile fundamentalistler sevinir. Türkiye-İsrail anlaşması sadece bir Askeri Eğitim Anlaşmasıdır.” (12.06.1996 Hürriyet) Peki ne oldu, REFAHYOL döneminde İsrail ile ilişkilerin seyri? Refah Partisi’nin en çok eleştirildiği konulardan birisi REFAHYOL Hükümeti zamanında 28.08.1996 tarihinde imzalanan Türkiye-İsrail Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın ihale müzakereleri REFAHYOL’dan çok önce başlamış ve Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki F-4 ve F-16 uçaklarının modernizasyonuyla ilgilidir. Böyle bir anlaşmanın imzalanmasının sebebi, Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki bu uçakların bilgi işlem modernizasyonu konusunda ABD’nin Türkiye’ye mecburi adres olarak İsrail’i empoze etmiş olmasıdır. Anlayacağınız, sözkonusu anlaşma bir ara “Uçan Tabut” denilen bu uçakların hurdaya çıkmaktan kurtarılması için bu işi yapacak bir başka ülkenin de mevcut olmaması karşısında zorunlu olarak yapılmış bir anlaşmadır. __________________ |
||
03-18-2010, 14:43 | #46 |
Önce iki anlaşmanın birbirinden farklı olduğunu bilelim.
birinci alıntı bir askeri anlaşma ve refahyol döneminde yapılmadı. konuda refahyol döneminde askeri anlaşma yapılmışmıdır ? değil mi? burada bunun ne işi var. askeri bir konu ve çok teferruatı var anlaşmanın ,o dönem iptal edilmesi bizim yararımızada olmayabilir. teknik detayları var. ama sonuçta anlaşmayı yapan refahyol hükümeti değil. ikinci alıntıdaki anlaşmada yine refahyol döneminde yapılmamış. bir önceki hükümet yapmış, ve bu anlaşmanın meclisten geçirilmesi kapusuz unda ifade ettiği gibi formalite. devletin sürekliliği gereği olması gerekenler... bu gerçekleri böyle yazdıktan sonra isteyen istediği gibi düşünsün. ama kimse kalkıpta hocaya iftira atıp israille anlaşma yaptı demesin. ayrıca hükümetin koalisyon hükümeti olduğunu (dışişleride dyp de) hatırlatan kapusuzun bu hususta söyledikleride önemli. yine ilgili görüşmede ali oğuz beyin ifadeleride tbmm tutanaklarında ayrıca okunmaya değer. şevket kazan ın kitabından yapılan konunun ilk sayfalarındaki bilgilerde bu hususta milli görüşün tavrını açıklıyor. çevir kazı yanmasın.''Anlaşmanın iptali bizim için yararlı olmayabilir.'' işte herşeyi açıklayan cümleniz hani direniyorduk hani savunuyorduk hani israile karşı tutumumuz vardı.nerede onaylama önceki hükümet yaptı diye onaylaman mı gerekiyor. Mecliste geçrime formalitemidir?Varsa yürek tek taraflı iptal edersin onaylamazsın protokolü sonra bugün bizi eleştirmeye yüzünüz olur ama olurmu formalite de geç kıyıya.Sonra biz siyonist uşağı olalım Koalisyon neyi değiştirir başbakanlıkta kim vardı?Bu da en son bahanenizmi?Yemezler |
|
03-18-2010, 14:49 | #47 |
''Anlaşmanın iptali bizim için yararlı olmayabilir.''
bu lafı biz desek ne siyonistliğimiz kalırdı ne uşaklığımız ülkeye sırf israil büyükelçisi geldi diye etmedik lafları kalmıyor kendileri zamanında yok askeri anlaşmaydı yok yararı olabilir di falan filan kem küm demek ki israille anlaşma yapılıpta yararlı olabiliyor muş |
|
03-18-2010, 14:51 | #48 | |
Alıntı:
|
||
03-18-2010, 15:00 | #49 | |
Alıntı:
yapılan anlaşmaların iptalinin yazılanları okusaydın bizim zararımıza olacağını anlardın.bu anlaşmlar o dönemlerdede refah partisi iktidar olsaydı israille yapılmazdı. ne direnmemesi? veya direnmesi. refahyol hükümeti siyonist güçlere ve diğer işgalci güçlere karşı bırakın direnmeyi açıkca meydan okumuştur.onların işgal ve sömürü için kurdukları teşkilatlara karşı D-8 kurmuştur. onları tbmm ye davet edip ayakta alkışlatmamıştır. onlara ödül verip onlardan ödül almamıştır. refahyol hükümeti döneminde ne israil ne abd işgale yeltenememiştir. biz akp yi abd yle ticaret yapıyor diye eleştirmeyiz ama ırakta 1,5 milyon müslümanı katleten abd ye havaalanlarını ve limanlarını reel politika adına açıyor diye eleştiririz. aynı eleştiriler israil ve ab içinde geçerli. hükümetin koalisyon olması konusuna girersek konu dağılır. şu kadarını söyliyim, koalisyon protokolleri iştirak eden partilerin ortak düşüncelerini yansıtır sadece birinin değil. yoksa zaten bir partinin programı uygulanacak olsa diğeri niye koalisyona katılsın. ama hükümetin koalisyon olması bizim efsane hizmetlerimize mani olmamıştır. |
||
03-18-2010, 15:15 | #50 | ||
Alıntı:
yapılan anlaşmaların iptalinin yazılanları okusaydın bizim zararımıza olacağını anlardın al sana çaresizlik anlatan bir cümle daha davostaki tavrımıza popülist diyen zümreye bak sen.Abdülhamit Han filistinden israile toprak verse oda yararımıza olacaktı.Yararımıza oalcak diye verseydi ozaman öylemi? Alıntı:
[/QUOTE]hükümetin koalisyon olması konusuna girersek konu dağılır. şu kadarını söyliyim, koalisyon protokolleri iştirak eden partilerin ortak düşüncelerini yansıtır sadece birinin değil. yoksa zaten bir partinin programı uygulanacak olsa diğeri niye koalisyona katılsın.[QUOTE] ama hükümetin koalisyon olması bizim efsane hizmetlerimize mani olmamıştır. Hadi ya doğru 28 şubatta ki ürkek tavrınızı zerre değiştirmemiştir.Bencede hiç girmeyelim siz zararlı çıkarsınız |
|||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|