AK Gençliğin Buluşma Noktası
Diğer Partiler Diğer Partiler ile ilgili propaganda ve reklam dışındaki bütün paylaşımlarımızı burada yapıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-31-2009, 05:08   #1
Kullanıcı Adı
FatihinNesli
Standart 54. Erbakan Hükümeti ekonomide neler yaptı, başarılı oldu mu?
54. Erbakan Hükümeti ekonomide neler yaptı, başarılı oldu mu?


Daha kuruluşunun ilk haftalarında Milliyet gazetesi, ismini açıklamadığı bir iş adamının "Biz Refah Partisinin kadrolaşmasından değil, başarılı olmasın*dan korkuyoruz" açıklamasına yer veriyordu.

Gerçekten Organize Muhalefet Cephesi, REFAHYOL iktidarını iş başa*ramadığından değil, başarmasından ve bunun sonucu olarak itibarının yükse*lişinden rahatsızlık duyduğu için yıkmaya çalışıyordu.
REFAHYOL döneminde yaşanan siyasi kriz, gerçek bir kriz değil, REFAHYOL'un olumlu icraatından paniğe kapılan belli kişi ve çevrelerin sebe*biyet verdiği sanal bir krizdi.

Yoksa ülkede bütçe ve bütün ekonomik göstergeler dahil her şey yolu*na sokulmuş, Ocak 1997de büyük yatırım hamleleriyle, Türkiye lider ülke ol*ma yoluna koyulmuştu.

Star gazetesinde çıkan bir köşe yazısında Turgut Özal'ın bir tespitine yer veriliyordu :

"Turgut Özal, İstanbul'da Mülkiyeliler Birliğinde bir konferans vermiş, yaptıklarını anlatırken şunları söylemişti:

'Türkiye'de Osmanlı'dan bugüne gelen devlet yapısı içinde önemli atılımları yapmak çok güçtür. Değişim için iktidara gelme fır*satı yakalayanların üç aylık bir süreleri vardır. Bu üç ayda, yapabile*ceklerinin yüzde 80'ini yaparlarsa başarılı olurlar. Üç aylık süreden sonra yapabilme şansı süratle yüzde 50'ye, yüzde 40'a ve yüzde 30'a iner. Hele üç ayda yüzde 80'lik oranı tutturamamışsanız, daha sonra iyice eliniz kolunuz bağlanır..." (T. Güngör, 27.08.2001)
Türkiye'de hala daha birçok köşe yazarları halkın takdirine gözlerini kapayarak, bir yıl işbaşında kalan Refahyol iktidarının başarılı olamadığını, Türkiye'nin Refahyol Hükümeti yüzünden siyasi bir krize sürüklendiğini iddia ve ifade ederler.

Aslında bu iddiaların tamamen hilafına, Refahyol iktidarının başarısını tescil için sadece, biraz yukarıda "Refahyol neler yaptı" başlığı ile "Refahyol neleri yapmadı" başlığı altında okuduklarınız yeter de artar bile.

Ama ben yine de başka bazı yönlerden bu konuya yaklaşmak istiyor ve Refahyol'un başarısının herkes tarafından kabul ve itiraf edilmesini temenni ediyor ve işe ekonomik grafiklerden başlamak istiyorum :

2. İşte Karşılaştırmalı Grafikler

a) Memur ve memur emeklisi maaş artışları tablosu








b) Asgari ücretin dolar bazında yıllara göre seyri tablosu (539-1)


c) Kamu kesimi borçlanma gereği tablosu (539-2)




d) İç borç faiz ödemeleri tablosu (540-1)




d) İç borç faiz ödemeleri tablosu (540-2)





f) KİT kâr-zarar tablosu (541-1)



g) Faizlerin bütçe içindeki payı tablosu (541-2)




h) Faiz ödemeleri ve sosyal güvenlik giderlerinin durum tablosu (542-1)



I) 1 titre mazota tekabül eden buğday miktarı tablosu (542-2)





i) Çeşitli mahsullerin alım fiyat tablosu







3. İşte seçimlerdeki halk desteği


54 üncü Hükümetin gerçekten de başarılı olduğu hususunda bizim değerlendirmemizden ziyade, birtakım vakaları ortaya koymak, daha akılcı ve inandırıcı olur.

Önce bir hükümet başarılıysa, elbette halk seçimde onu destekler, başarı-sızsa, desteğini ondan çeker.

Bu açıdan REFAHYOL döneminde bakalım neler olmuş?

Bizim hükümetimizin 28 Haziran 1996 tarihinde işbaşına gelmesinden takriben dört ay sonra, 3 Kasım 1996 tarihinde, Türkiye'de kısmi yerel seçim*ler yapıldı. Osmaniye ilinde belediye başkanı seçildi, bazı yerlerde belediye başkanlığı seçimleri yapıldı. Biz o tarihte, şu saydığımız icraatın henüz üçte birini ya yapmışız ya da yapmaya yeni başlamışız.

Hal böyleyken, 3 Kasım 1996 seçimlerinde millet bize (RP + DYP) yüzde 62 oy vermiş!

Refah Partisi, 3 Kasım 1996 tarihinde yapılan kısmi mahalli seçimler*de yüzde 38, Doğru Yol Partisi yüzde 24 oy aldı. Halbuki Doğru Yol Partisinin oyu yüzde 12'lere düşmüştü, bizim de yüzde 20'lerdeydi; İşte bu tablo (yüzde 38 Refah Partisi, yüzde 24 Doğru Yol Partisi, ikisinin toplamı yüzde 62.) hal*kın, Hükümetten memnun olduğunu gösteriyordu. Nasıl memnun olmasın ki, çiftçi, yüksek taban fiyatıyla mahsulünün parasını almış. Memura, daha hükü*met gelir gelmez, beklediğinden fazlasını vermiş. İşçinin ücreti artmış. Esnaf destek kredisini almaya başlamış. Bu kadarı bile, halkı memnun etmeye yeter*li olmuş.

İşte bu vakıa; hükümet başarılı oldu mu, olmadı mı, sorusunun cevabı*nı en güzel şekilde veriyor!

Bütün bunlardan başka, hatırlarsanız, birinci bölümde, &.3'de size 25.04.1997 tarihli Milliyette yayınlanan ve TÜSİAD ve Genelkurmay tarafın*dan yaptırılan bir araştırmadan söz etmiştim. Bu araştırmada Refah Partisi'nin önlenemez yükselişinden bahsediliyor ve bu partinin 2000 yılında yapılacak seçimlerde ise % 35, 2005 yılında yapılacak seçimlerde ise % 66.9 oranında oy alacağı sonucu çıkıyordu. Eğer Refah Partisi iktidarda başarısız olsaydı, bu araştırmalardan bu sonuçlar çıkar mıydı?


4. İşte Dünya Bankası Raporu

Dünya Bankası, 7 Nisan 1997 tarihinde, ulusal basında da çıkan raporun*da, Türkiye'yi, dünyada ekonomisi yükselen 10 ülke arasında gösteriyordu.

Devam edecek...

 

FatihinNesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-31-2009, 05:09   #2
Kullanıcı Adı
FatihinNesli
Standart
Devam ediyor...



4. İşte Dünya Bankası Raporu

Dünya Bankası, 7 Nisan 1997 tarihinde, ulusal basında da çıkan raporun*da, Türkiye'yi, dünyada ekonomisi yükselen 10 ülke arasında gösteriyordu.

5. İşte The Economist Dergisi Raporu

The Ekonomist Dergisinin 25 Mart 2001 tarihli sayısında , Refahyol Hü*kümetinin istifasından tam dört yıla yakın bir zaman geçtikten sonra, "Türkiye'de ekonomide en başarılı lider kim?" başlıklı ve Gayrisafi Milli Hasılada Büyüme ve Fert Başına Milli Gelir kriterleri açısından sıralamada aslında bilinen ve üstü örtülen bir gerçek ortaya çıkıyordu:

Türkiye'de son yılların ekonomide en başarılı lideri Erbakan!




İşte tablolar:


Gayrisafi Milli Hasıladaki Büyüme :

Turgut Ozal (1984-1989 =5.1)


Tansu Çiller (1993-1995 =3.1)




Necmettin Erbakan (1996-1997 =7.1)




Mesut Yılmaz (1997-1998 =6.1)




Bülent Ecevit (1999-2000 =-0.3)






Fert Başına Milli Gelir:


Turgut Özal (1984-1989 =2.8)



Tansu Çiller (1993-1995 =1.6)




Necmettin Erbakan (1996-1997 =5.5)




Mesut Yılmaz (1997-1998 =4.5)




Bülent Ecevit (1999-2000 =-1.7)




Bu tablonun yayınlanmasından bir süre sonra, medyada, "Nerdesin be Hocam" başlıklı yazılar çıkıyor ve bu yazılarda:

"Sadece 11 ay kaldığı iktidarda, Türkiye'nin ekonomik büyümesini 3.1’den 7.17’e yükseltti. 1995'de 1.6 olan kişi başına milli gelir artışını da 5.5'a çıkarttı. Bu rakamlarla, Cumhuriyet tarihi artışını da 5.5'a çıkarttı. Bu rakamlarla, Cumhuriyet tarihi boyunca en kısa sürede en büyük artış ve en büyük zenginleşmeyi sağlayan Baş*bakan Necmeddin Erbakan oldu" (05.04.2001 Milli Gazete)
yorumu yapılıyordu.

6. İşte Amerikan Kongresi Araştırma Servisi Raporu

Daha Refahyol işbaşında iken Sabah gazetesinde tesadüfen yayınla*nan bir haberde Amerikan Kongresi Araştırma Servisi Raporu'dan söz ediliyor ve raporda aşağıdaki ifadelere yer verildiği belirtiliyordu :

"Refahyol hükümeti piyasa ekonomisini uygularken ekonomi bü*rokrasisinin işine karışmadı ve Merkez Bankasının özerkliğine de müda*hale etmedi... Refahyol hükümeti, asgari ücrete yaptığı yüzde 101'lik zam ve devlet memurlarına yaptıkları yüzde 50'lik (aslında yüzde 130) artışlar*la enflasyona karşı korunmaları amacıyla Türkiye'deki son yirmi yılın en yüksek zam oranını verdi." (12.05.1997 Sabah)

7. İşte Ehil Kişilerin İtirafları



7. İşte Ehil Kişilerin İtirafları

İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kürsüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bener Karakartal, Milli Gazete köşe yazarlarından Nedim Odabaş'la yaptığı mü*lakatta REFAHYOL Hükümetinin başarısını Başbakan Erbakan'ın şahsında görü*yordu:

"Erbakan-Çiller koalisyonu belki de son elli yılın en büyük olayıdır. Türkiye en büyük fırsatını yakalamıştır. Çünkü Türkiye'de dış politikada ni*hayet çok boyutlu, çok yönlü, haysiyetli, kimliği olan bir dış politika uygu*lamasının şartları oluşmuştur. İçerde istikrarlı kalkınmaya öncelik veren, teknolojinin, ileri sanayiin Türkiye'de yerleşmesine imkan veren şartlar gerçekleşmiştir." (18.9.1996)

"Erbakan, Türkiye'nin bir adım önünde yürüyor. Türkiye'nin Erba*kan'dan öğreneceği çok şey var. Türk demokrasisi, şu anda Erbakan'ın gerisinde yürüyor. Siz hiç Erbakan'ın kavgaya kavga ile cevap verdiğini gördünüz, işittiniz mi? Sinirli ve hırçınlıkla, bütün vaktini, diğer parti lider*lerine sataşarak geçirdiğini gördünüz mü? Türkiye'de siyasetin sürüklendiği tüm sinirlilik ve gerginlik ortamına rağmen, Erbakan kavganın dışında ve üstünde yer almaktadır. Yangına körükle gitmemektedir. Ve hepsinden önemlisi, tebessümü ve güler yüzlülüğü ile Erbakan, Türk siyasetçilerine demokrasi dersi vermektedir, işte demokrasinin ta kendisi budur." (30.11.1996)

Yine Türkiye Gazetesinde "Gerçek Millet İktidarı" başlıklı yazısında mer*hum Prof. Ayhan Songar Hocamız şunları yazıyordu:
"Gerçek millet iktidarının başı Necmettin Erbakan. Kimisi laf üretir, kimisi iş... Bugünün kıymetini bilelim ve başarılarına da dua edelim. Siz bakmayın gevezelik fabrikatörlerine"

Yeni Günaydın gazetesinin köşe yazarlarından Yaşar Özışık, 10.08.1996 tarihli yazısında şöyle diyordu:

"Hükümet kısa zamanda seçim hükümeti değil, icraat hükü*meti olduğunu ortaya koymuştur. Ancak medyada bir faaliyet bir faa*liyet; REFAHYOL hükümetinin temellerini çatırdatmak için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Her girişim, demirbacı ile Erbakan Hocamızı birbirine daha çok yaklaştırıyor.

Medyanın gidici olarak vasıflandırdığı REFAHYOL kalıcı ve ic*raatçı kimliğine bürünmüş bir kere. Ülkenin neşter vurulması gereken sorunları ameliyat masasında. Hukuksuzluk abidesi gecekondular, kaçak yapılar, kağıt üzerinde görünen tahsili imkansız vergi kalemle*ri, bir bir ele alınıyor."

Necati Doğru Erbakan'ın D-8 girişimlerini büyük ilgiyle izliyordu:
"...Erbakan, dünyanın tek kalan jandarması, kabadayısı, yöne*tip yönlendiricisi. ABD'n in kırmızı görmüş İspanyol Boğası gibi sinir*lendiği Nijerya, İran gibi ülkeleri de içine alan D-8 Birliğini kuruyor.
Erbakan saman altından su yürüten biri olamaz mı? Erbakan, Tür*kiye'yi Batı'nın ağzına bakan ve iplerini ABD'ye ve Avrupa'ya teslim etmiş, uyuşukluktan çıkartıp, 'ben kendim de bir şeyler başarabilirim' diyen yeni bir vizyon yüklenmiş olamaz mı? Erbakan, İran'ı, Libya'yı Saddam'ın ülkesi Irak'ı ehlileştirerek, ABD'yle barıştırma planı yapmış olmaz mı?

Böyle bir rol Erbakan'ı, ABD ve Avrupa karşısında daha sözü dinlenir, iti*bar edilir bir lider yapmaz mı? Yapar.

Erbakan yine Batı treninde... Fakat farklı bir yolcu gibi... Erbakan Hasan çocuğu oynuyor. ABD ve Avrupa'ya verdiği mesaj şu: 'Ben size eğilerek gelmeyeceğim, karşınıza bir iş başarmış olarak gelece*ğim..." (20.12.1996 Sabah)

işadamlarından Sabancı Grubu Başkanı Sakıp Sabancı da REFAHYOL ik*tidarını takdir etmekten kendini alamıyordu:

"Refah Partisi ve yanındakileri alkışlıyor ve şapka çıkarıyo*rum. RP ve onun yanındakiler, ileriye birlik içinde gidiyorlar. Hükü*metin yıpranmasını bekleyenler yanlış yapıyorlar. (İş adamlarının memnuniyeti)" (18.11.1996)

Bunlar Refahyol'un ilk altı ayı içindeki takdirkar beyanlardı.

Peki 1997 yılından sonraki altı ayda özellikle Başbakan Erbakan'ın 27 0-cak 1997 tarihli MGK Toplantısından 3 gün önce 24 Ocak 1997 tarihinde basın mensuplarının karşısına "REFAHYOL Hükümetinin 6 aylık Ekonomik Tablosu"nu ortaya koyup, arkasından 35 milyar dolarlık Büyük Türkiye Yatırım Projeleri hak*kında, kendilerine, "İşte yaptıklarımız, işte rakamlar " demesinden sonraki du*rum neydi?
Önce iş adamları:

Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Halman, Hükümetin tarım politikasını şöyle değerlendiriyordu:

"Refahın tarım politikaları doğru bir politika. Biz çiftçiler, bu politikayı tasvip ve takdir ediyoruz." (27.02.1997 Milli Gazete)
Yine Sakıp Sabancı şunları diyordu :

"Penceremden, ufukta mutluluk görünüyor!" (24.01.1997 Sabah)

Ve de köşe yazarlarının itirafları


Devam edecek...
FatihinNesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-31-2009, 05:09   #3
Kullanıcı Adı
FatihinNesli
Standart
Devam ediyor...


Ve de köşe yazarlarının itirafları


Yalçın Özer:

"Türkiye, 1994'te yaşadığı büyük krizin arkasından ekonomide ciddi bir ferahlama dönemine adım atıyor... Faizler baş aşağı düşüyor, vadeler uzuyor. Döviz fiyatlarındaki istikrar, Susurlukçuların "yandık; yıkıl*dık, mahvolduk; IMF, ABD, AB bizi reddetti..." türü yayınlarına rağmen bozulamıyor... Borsa ise, rekor üstüne rekor kırıyor... Harikulade bir eko*nomi yönetimi ile karşı karşıyayız... Eğer bu yönetim, aynı kararlılıkla sür-dürülürse, Özal'ın altın dönemi yakalanabilir... artık bıktırıcı olmaya başla*yan, "Devlette çete" suçlamalarının arka fonunda REFAHYOL'un ekono*mideki başarılarını örtme telaşı da var...

Susurluk basınına bakarsanız, bütün bu iyileşmeler doğrudur, fa*kat aldatıcıdır. Her an kötüye GİTME durumu ile karşı karşıya kalınabilir... Bu basın, ne zaman, Hükümetin doğru olan işlerine "Doğru!" dedi ki ? Geçtiğimiz 1996 yılında yapılan ihracat, 22 milyar dolar... Buna karşılık it*halat 42 milyar dolar... Aradaki farkı, Turizm gelirleri ile görünmez kalem*ler fazlasıyla kapatıyor. Görünmez kalemler, kayıt dışı ticaretten gelen dö*viz gelirleridir... Türkiye'nin acil döviz ihtiyacı yok... Merkez Bankasının kasalarında 16 milyar dolarlık rezerv var. Hükümet dış piyasalardan para bulmakta da artık zorlanmıyor..." (15.01.1997 Türkiye)

Prof. Asaf Savaş Akad:

"Türkiye nefesini tutup Erbakan'ın ne yapacağını beklemeye baş*ladı. Hükümetin 7. ayında genel kanı hiç de olumsuz değil. Özellikle eko*nomide Refah Partisinin kendisinden önceki hükümetlere kıyasla piyasa*lara çok daha fazla güven verdiğinin bir sürü işareti belirmeye başladı. TL faizleri düşerken, vadeler uzuyor, borsa yükseliyor. Dövizde bir sükun var. Özelleştirme iyice havalanmış, durumda. Türkiye'nin ekonomisi hızla bü*yüdüğü için, kısa dönemde kriz beklentisi kalmadı." (23.01.1997 Sabah)

Necati Doğru:

"Yiğidi öldür ama hakkını ver: Size söz vermiştim. Tam bir ta*rafsızlıkla yazacağım demiştim. Sözümde duruyorum. Yazıyı, sempatiye ya da antipatiye kurban veremeyiz. Doğru neyse odur. Ayrıca 'Ülke batacaksa batsın, yeter ki Refah veya REFAHYOL başarılı görünmesin...' şek*linde bir çeşit şaşı düşüncenin içinde olamayız. Bu duygularla.. Başba*kanlık binasına gittik... Başbakanlık konutunda fazla bir değişiklik yok. Du*varlar aynı duvar, duvarlardaki tablo aynı tablo, koltuklar aynı koltuk, ma*salar aynı masa. Sadece Başbakan Erbakan, daha önceki Başbakan Tansu Çiller'in çalışma odası olarak kullandığı odanın zeminini halılar kaplat*mış, mescit yapmış. Alaturka tuvaleti de genişletip, Anadolu işi yeni bir tuvalet yaptırmış.

REFAHYOL 7 ay önce kuruldu. 7 ay önce faizler yüzde 120 idi, şimdi yüzde 90'a indi. Kredi faizleri düşüyor... 7 ay önce devlet ancak 3 ay vade ile borçlanabiliyordu. Bugün borçlanma vadesini 13 aya çıkarta*bilmiş. Buna bağlı olarak, devletin faize ödediği miktarda, önemli sayılabi*lecek bir azalma olmuş.

Ne oldu? 7 ayda ne değişti?

Aslında piyasadan süzülüp gelen bilgilere göre, Hazine ile Merkez Bankası Başkanları 1994:de patlayan krizden dersler çıkarıp, son derece uyumlu bir çalışma göstererek, piyasaya ne zaman, ne kadar para verile*ceğini, ne zaman, ne kadar çekileceğini son derece başarılı ayarladılar... 1983'te Turgut Özal ile başlanılan dışa açılma, fabrikaların marka, kalite t üretmeye yönelmesi, 32 sayılı kararla, ekonominin çok paralı hale gelme*si, gümrük birliğine girince ithalatın patlayıp, dövizin biteceği korkusunun gerçekleşmemiş olması, özelleştirmenin hızlanacak şekilde olgunlaşması "bir iyimser hava yarattı" faizler inmeye başladı.

Tamam da, aynı iyimserlik neden Çiller döneminde olmadı, neden Yılmaz döneminde olmadı, neden Er bakan döneminde oldu?
Erbakan'ı sevmesen de hakkını ver. Yolsuzluk dosyalarını kapatma üzerine iktidar kurmuş olsa bile ekonomide hep, "kararlılık, denge, istikrar" hava*sı verdi. Piyasalara müdahale etmedi... Denk bütçe hedefi koydu... kö*tümser beklentiler tuş oldu.

Ekonominin ağırlığını dizlerine veren bir duruşa gelmiş olmasından ötürü, Erbakan, iyimserlik motoru olmuş, rantiyecilerin beş beslenme borusunu da tıkadık diyor ve şu anda yüzde 80 olan enflasyonun, bu yıl yüzde 65'in altına ineceğini söylüyor ve inerde." (25.01.1997 Sabah)

Sedat Ergin:

"Erbakan'ın kendine güveni tam. Başbakan Necmettin Erbakan önceki akşam hükümetinin icraatındaki dinamizmi anlatırken, işin sırrını iftiharla şöyle açıkladı: 'Çünkü biz delilerle çalışırız. Başarımızın anah*tarı budur. Biz de her işin delisi vardır. Kendilerini delice işlerine adarlar... Özelleştirme ile ilgili tutumumuz yanlış anlaşıldı. Biz geçmişteki yönteme karşıydık. Bunu içimize sindiremiyorduk. Şimdi biz gel*dik ve yöntemi değiştirdik.'

Sohbet şunu da gösterdi. Erbakan, Türkiye'nin elindeki büyük projelerin ihalelerini, Batı ile ilişkilerinin önünü açabilmek, Batının Refah karşısındaki olumsuz bakışını yumuşatmak için bir baskı kartı olarak kul*lanıyor.
Dünkü sohbetten sonra üzerinde durulması gereken konu şu: Ekonomide kısmı bir iyimserlik havası yaratan Erbakan, özelleştirme ve T'nin gelirlerini de kasaya koyduğu takdirde, iç politikadaki konu*munu iyice sağlamlaştırabilir." (25.01.1997 Hürriyet)

Bilal Çetin:

"Ekonomide bahar havası, faizlerdeki hızlı düşüş, borsanın yükselişi, piyasalardaki göreli güven ve istikrar durumu Başbakan Necmettin Erbakan'ı müthiş keyiflendiriyor." Keyiflendirir tabii, işler iyiye gidiyor. Erbakan ekibi, olumlu sinyaller veriyor" (25.01.1997 Yeni Yüzyıl)

Sabahattin Önkibar:


Devam edecek
FatihinNesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-31-2009, 05:10   #4
Kullanıcı Adı
FatihinNesli
Standart
Devam ediyor...


Sabahattin Önkibar:

"Üç saati aşan muhtevalı ekonomi sohbetinde... yorumumuz şudur: Sağduyulu düşünme yeteneği olan hiç kimse, Başbakanın bu söylediklerine ve ortaya koyduğu hedeflere dudak bükemez. Bükenle-re vereceğimiz cevap, başlangıçta bedelsiz ithalata gülenlere ve di*ğer kaynaklarla alay edenlere karşı gerçekleşen kaynak olayıdır.

Refah'ı ve onun DYP ile sentezi olan REFAHYOL'u ciddiye alma*yanlar, bırakınız onu bunu, var olan verilere baksınlar. İşte borsa ortada, işte döviz ve ödemeler dengesi, işte düşmeye başlayan faizler ve enflas*yon, işte start almaya başlayan üretim, işte oluşmaya başlayan üretim, iş*te oluşmaya başlayan güven tablosu, işte istikrar.
'Ayinesi işse kişinin', REFAHYOL, doğru yoldadır ve yıllar yılı özle*nen istikrarı tesis sürecindedir.

Erbakanı ciddiye almayanlar onu birkaç saat dinlemelidirler. Söyledikleri asla yabana atılacak türden şeyler değil.

Biz, REFAHYOL'un, bazılarının iddiasının aksine, kalıcı ve de başa*rılı olacağını düşünüyoruz. "(25.01.1997 Türkiye)


engel olabilmek için elinden geleni yapan ve 28 Şubat'tan sonra, REFAHYOL Hü*kümetinin işbaşından uzaklaştırılması için kalemini en acımasız biçimde kullanan Sabah Gazetesinin REFAHYOL aleyhtarı yazarlarından Fatih Çekirge'ye gelince şunları yazıyordu:

"Refahyol Hükümeti kurulduğundan bu yana, Erbakan, ilk kez çok geniş bir ekonomik durum sohbeti yapıyor. Erbakan sohbette din*leyenleri de şaşırtan iki ilginç gelişmeyi açıklıyor: "ABD-Türkmenis-tan-İran dogalgaz projesine ortak olmak istiyor... Ayrıca D-8 lere ka*tılmayı düşünüyor. Doğrusu bu sözler masada bulunanları şok ediyor. Erbakan daha sonra 2000 yılına kadar olan ""Yeniden Büyük Türki*ye"" projelerini tek tek açıklıyor.... Büyük paralardan büyük ihaleler*den söz ediyor.

Görünen o ki, Türkiye'nin büyük işadamları Hocaya inanmaya başlamışlar, kimisi baş parmağıyla Refah işareti yapıyor, kimisi elini öpüyor; Hoca da, bu güçle bütün hayallerini ortaya koyuyor." (25.01.1997 Sabah)

Sabah gazetesinde yazmasına rağmen, zaman zaman REFAHYOL Hükü*metine ve Refah Partisine yapılan haksızlıklar karşısında kalemini tutamayan köşe yazarlarımız da vardı. İşte bunlardan birisi Mehmet Barlas'tı

Mehmet Barlas, 25.01.1997 tarihli köşe yazısında şöyle diyordu:

"Fena havadis! Ekonomide işler iyiye gidiyor. Kamu borçlan*masında vadeler uzuyor, faizler düşüyor. Özelleştirmelere tam gaz başlandı. Belli ki bu çizgi böyle devam ederse, bütçe açıkları da, enf*lasyon rakamları da inmeye başlayacak. Daha da kötü havadisler var. Refah-DYP Koalisyonu kamu çalışanlarının maaşlarını da arttırıyor...
Bu durumda, bu koalisyon Hükümetinin iş başında kaldığı her ekstra gün, Türkiye'nin siyasi istikrarını daha fazla yaralamaya devam ede*cektir. Çünkü Türk kamuoyu, herhangi bir konuda işlerin iyiye gitme*sine ve Hükümetlerin icraat yapmasına alışkın değildir...

Erbakan ve Çiller'in birbirlerine karşı saygılı ve özenli dav*ranmaları Türk demokrasisinin tüm geleneklerini zedeler niteliktedir. Ayrıca Erbakan'ın iktidar olunca, muhalefetteyken söylediklerini unutması da ayıptır. Erbakan'dan beklenilen, hem ortağıyla, hem de bütün dünyayla kavga etmesidir... Allah saklasın, ya bu çizgi böyle devam eder ve her alanda işler iyiye gitmeye başlarsa, Türk demok*rasisi ne duruma düşer. Yeniden otoyollar, köprüler, havalimanları, enerji santralleri yapılmaya başlarsa. Ülkenin alt yapısı, ihtiyaçların doğrultusunda yeniden inşa edilirse ne yaparız?

Türk demokrasisi, Hükümetlerin, icraat yapmasına değil, ge*lişmeyi engellemesine göre yapılanmıştır... bütün bu gerçeklerin ışı*ğında mutlaka bir şeyler yapılmalı ve bu koalisyon artık sona erdiril-melıdir. Çeteler mi, tarikatler mi, neyse o bulunmalı ve artık bu sıkıcı ortam sona erdirilmelidir... örneğin "Taksime cami yapılsın mı, ya*pılmasın mı?" gibi hayati bir konu varken, ekonominin düzeltilmesi bir anlam taşır mı?.. İşte ANAP lideri Yılmaz, bu duruma dayanama*yıp, gribe yakalanan yurttaşlardan sadece bir tanesi.

Düşünün. Ya enflasyon düşerse? Ya, Güneydoğu'ya çözüm ü-retilirse? Ya, önümüzde bekleyen enerji darboğazı aşılırsa? Ya, yeni*den alt-yapı yatırımlarına başlanırsa? Ya, Türkiye Avrupa Birliğine tam üye olursa?

Bu tehlikeleri bertaraf etmek için siyasi istikrarsızlık mutlaka yaratılmalıdır."


Doğan Heper:

"Erbakan'ın serinkanlı taktiği en belirgin meyvelerini ekono*mide verdi. Bugünlerde pek çok kişi Hocaya endeksli. Ekonominin o-lumlu sinyaller verdiğini açık seçik ilan ediyor." (25.01.1997 Milliyet)

Aydın Ayaydın:

"...Türkiye'de 1995 yılının ikinci yarısında, faiz oranları, yıllık yüzde 100'ler düzeyindeydi. Vadelerde genel bir iyileşme vardı. 1996 yılının ilk aylarında ise faizler, yüzde 200 oldu, vade 3 aya indi. Bu*günlerde ise... faizler yüzde 80'lere geriledi, vadeler bir yılı aştı. Bu kadar süre içinde ne oldu?.. Hükümet uzunca bir zamandır ilk kez Türkiye'de bir kaynak sorunu olduğunu açıkça ifade etmiştir... Eko*nomide makro sorunların çözüldüğünü söylemek için henüz çok er*ken olduğunu düşünüyorum. Enflasyonun, bugünkü düzeyi bu açıdan iyimser olmamızı engelliyor. Fakat beklentiler enflasyonun aşağıya doğru bir seyir içinde olacağını ortaya koyuyor.

Faizlerdeki düşüş ve vade yapısındaki iyileşme bunun en ö-nemli kanıtı... Siyasette istikrar sağlanmış görünüyor. Hükümet iç borçları bankalardan aldığı döviz borçlarıyla değiştirdi. Özelleştirme*de kamuoyuna inandırıcı mesajlar veriliyor ve gayret gösteriliyor. Hükümet enflasyonist bir çaba içinde değil. Harcamalar kısılmış du*rumda, gelir arttırıcıönlemler gündemde. Bu arada parasal genişle*meye dikkat edilmesi gerekiyor. Son gelişmelerin nedenini para basmaya bağlayanlar varsa yanıldıklarını mutlaka göreceklerdir. Para basılarak faizler düşmez, düşse düşse paranın değeri düşer." (25.01.1997 Milliyet)

M. Ali Birand:



Devam edecek...
FatihinNesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-31-2009, 05:11   #5
Kullanıcı Adı
FatihinNesli
Standart
Devam ediyor...


M. Ali Birand:


"Korkulan oldu. Refah Partisi başarılı oldu. Millet olarak kendimizi karamsarlığa şartlandırmışız. Herşey ümit vaat ederken, sanki, işler neden kötüye gitmiyor diye üzülüyoruz." (08.06.1997 Sabah) diye yazıyorlardı.

REFAHYOL Hükümetinin istifasından tam bir yıl sonra, Mili Gazete yazarla*rından Şakir Tarım o günlerin özlemini şöyle ifade ediyordu :

"0 günleri o kadar özledik ki, uyumlu çalışan koalisyon hü*kümetini, zam ve vergi bulunmayan ekonomik tedbirlerini, KİT'lere hayat veren havuz sistemini, ekonomik göstergeler bakımından yüz güldüren kaynak paketlerini... memuru, işçiyi, köylüyü ferahlatan o güzel günleri... Bütün bunları planlayan, güzel projeler geliştiren Muhterem Erbakam, çok, hem pek çok özledik... Başarılı insanları, si*yasi yasaklı yapmakla, insanımız daha mı mutlu? Ülkemiz daha mı saygın bir yere sahip oldu? Gelişmemiz mi hızlandı? Ne gezer?

Fakat şu bir gerçek ki, baskı ve dayatma yoluyla, fikir ve inançları sindirmek mümkün değil... Eğer bir fikir, geniş halk yığınları arasında revaç bulmuşsa, baskı altında tutulmaya çalışılan fikirler, başka bir yerden mutlaka fışkıracaktır. Görünen de bundan başkası mı sanki! (17.06.1998 Milli Gazete)

REFAHYOL iktidarından üç yıl geçtikten sonra Ali Bulaç Zaman gazete*sindeki köşe yazısında, ise şunları diyordu:

"Bir araştırmacı, Siyasal İslamı, siyaset sahnesinden silmek üzere, Türkiye'nin pilot ülke seçildiğini söylemişti.... Hatta buna tek*nik bir isim vermişlerdi. "Başarısızlığın İslamileştirilmesi".. Ancak 11 ay süren REFAHYOL iktidarı, hiç de beklendiği üzere başarısız olmadı. Aksine, ekonomi alanında önemli adımlar atıldı. İktidar başarısı bir*çok çevreyi kokuttu. Böyle giderse, sadece Türkiye'de değil, bütün İs*lam dünyasında "Siyasal İslam'a ilişkin tez" çürüğe çıkacak ve belki diğer ülkelerde de İslamcı partiler peş peşe iktidara geleceklerdi. Bu durumda RP'yi iktidardan düşürmekten başka çare kalmamıştı ve bil*diğimiz gibi siyaset dışı güçlerin devreye girmesiyle REFAHYOL ikti*darına son verildi."(7 Kasım 2000)
Ümran Dergisi yazarlarından Alper Tekin, derginin Şubat 2001 sayısında şöyle bir tablo ortaya koyuyordu :

"19 Temmuz 1997'de güven oylamasından bir gün sonra Hür*riyetin sekiz sütuna manşeti şöyleydi: BU EKONOMİYİ DÜZELTİRİZ. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner ile Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, REFAHYOL'un ülkeyi uçurumun kenarına getirdiğini açıkladılar...

1997'de ülke gerçekten uçurumun kenarında mıydı?

1980-1999 Hazine istatistikleri:

- Gayri safi milli hasıla (1996 7.111997 8.3/1998 3.8/1999
-6.4)

§ Konsolide bütçe dengesi faiz ödemeleri (1996 yüzde 159.91, 1997'de yüzde 52.12 / 1998'de yüzde 171.15, 1999'da yüzde 71.57)

§ Bütçeden yatırıma ayrılan pay (1996 6.4 /1997 7.911998 6.4/1999 4.2/20001.3)

§ İç borç stoku (1996 26 Milyar $, 1997 29 Milyar $, 1998 37 Milyar $, 1999 42 Milyar $, 2000 54 Milyar $)

Görüldüğü gibi rakamlar bu iki bakanın söylediklerinin aksini gösteriyordu.
Bu iki isim sonradan iki önemli vakanın sembolü oldular. Bi*rincisi siyasetçi-çete-işadamıüçgeni içinde Türkbank'ı pazarlarken yakalandı ve Mecliste yolsuzluk yüzünden gensoru ile düşürülen ilk bakan oldu. Diğeri 15 Eylül 1998'de genel konjonktürü ve toplumsal tepkileri kaale almadan uyguladığı mali milat kanunu yüzünden mil*yarlarca doların ülkeden kaçmasına sebep oldu ve devletin en az iki kat faiz ödemesine sebebiyet verdi. Temizel yüzünden en az 20 milyar dolar kaybettik." (ÜMRAN Şubat 2001 - 28 Şubat özel sayısı)

İşte bir yandan 3 Kasım 1996 tarihinde yapılan kısmi yerel seçimleri*nin sonuçları diğer yandan gerek o tarihlerde gerekse yıllar sonra yerli ve yabancı kuruluşlar, ehil kişiler, iş adamları ve tüm gazetelerin köşe yazarla*rınca da ister istemez itiraf edilen bu gerçekler ve de yukarıdaki ekonomik göstergeler REFAHYOL Hükümetinin başarı karnesinin en büyük delili ve bel*gesidir.


Kaynak: Refah Gerçeği - Şevket Kazan

- Bitti -
FatihinNesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi