03-25-2008, 10:46 | #1 |
‘Çağdaşlık’ hukuku zorluyor
‘ÇAĞDAŞ’ kavramı bizde son derece ideoloji yüklüdür; bu yüzden de çatışmalı bir kavramdır. O tartışmalara girmeyelim. Kavramın hukuktaki anlamı, yaşanılan çağın hukuk değerlerine, uluslararası hukuk normlarına uygunluk demektir.
Anayasa Mahkememizin Türkiye Birleşik Komünist Partisi hakkında verdiği kararın 15 yıllık macerası bize çağımızın hukukumuzu nasıl değişime zorladığını gösteriyor. TBKP, 1991 yılında iki sebepten kapatılmıştı: Bir, adında “komünist” kelimesi geçiyordu. İki, tüzük ve programında Kürtlerden bahsetmekle “azınlık yaratma”yı amaçlıyordu. Hiçbir eylemi yoktu ama bu iki sebepten Mahkemece kapatılmıştı. Kapatma bizim Anayasa ve kanunlarımıza uygundu. Fakat TBKP’liler AİHM’ye gittiler ve AİHM bu gerekçelerle parti kapatmanın İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna hükmetti! Konu tekrar Anayasa Mahkememizin önüne geldi. Mahkeme, yine iç hukukumuza göre mi karar verecekti?! Yoksa uluslararası hukuka göre mi?! Bu sorular AKP hakkındaki kapatma davası bakımından da son derece önemlidir. Hangi hukuk?Yani uluslararası hukuk mu, iç hukuk mu? Anayasamızın 90. maddesine göre, insan hakları alanında, milletlerarası anlaşmalar ile kanunlarımızın çelişmesi halinde milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır! (Madde 90) Mahkeme, bu şekilde uluslararası hukuka göre, mesela AİHM kararlarına ve İnsan Hakları Sözleşmesi’ne bakarak karar verecekse, “şiddet” dışında bir sebeple parti kapatması çok zordur! Ama iç hukuka göre karar verecekse, dün TBKP’yi kapattığı gibi, bugün de parti kapatabilir! Anayasa Mahkememiz bu konuda “iç hukuka” göre karar verdi: 11 üyeden 7’si iç hukukumuza göre TBKP davasının yeniden görülmesine gerek olmadığı görüşünü benimsedi. Çünkü iç hukukumuza göre bir davaya yeniden bakmak için yeni “olgular“ın, olayların ortaya çıkması lazımdı. Halbuki TBKP davasında sadece AİHM kararı ‘yeni’ idi. Fakat Yüce Mahkeme’nin diğer dört üyesi, Anayasamızın 90. maddesine göre, uluslararası hukuka öncelik verdiler. (Karar No:2008/4) Bu dört üyenin görüşü çoğunluk sağlayabilseydi TBKP davası yeniden görülecek ve kesinlikle “kapatmama” kararı çıkacaktı! Hukuk alanında da fikirlerin böylesine farklılaştığı bir süreçten geçiyoruz. Yargının pek çok kararında görmek mümkün bunu. İki şart Diyebiliriz ki, uluslararası hukuktan bize ne?! Avrupa şöyle kötü, böyle kötü! Peki Âli Paşa neden 1856 Paris Kongresi’ne Islahat Fermanı ile gitmişti?! Osmanlı’yı “Avrupa milletler ailesinin üyesi” yapmak için. İsmet Paşa neden Lozan’da laiklik ve Medeni Kanun işaretlerini vermişti?! Mustafa Kemal’in “Garba teveccüh etmiş Türkiye” hedefi için. Çağımızda “çağdaş” olacaksak bunun iki şartı var: - Şiddet dışında parti kapatmayan, fikir suçu kabul etmeyen, istikrarlı bir liberal demokrasi... - Ekonomik ve insani gelişme standartlarının istikrarlı bir biçimde iyileşmesi... Toplumların ve hukukun çağdaşlaşması bir çırpıda olmuyor. Uzun, sancılı bir süreçtir bu. Çağdaşlaşma serüvenimizin bugünkü aşamasında Türkiye “piyasa ekonomisi” ve “liberal demokrasi” ile bir virajı almaya çalışıyor. Gerilimler bir ölçüde anlaşılabilir niteliktedir. Yeter ki arabayı devirmeyelim; Türkiye er geç ‘liberal demokrat’ ve ‘gelişmiş ülke’ hedefine ulaşacaktır. Taha AKYOL Milliyet
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|