AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 04-19-2009, 20:34   #1
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Post ‘Star Ana Haber yerine soft p... ’! (Fikri Akyüz)

Fikri Akyüz - Takvim


‘Star Ana Haber yerine soft porno’!

Peşinen söyleyeyim; radyo ve televizyon yayınlarını denetleyen bir kurum mutlaka olmalıdır.. O nedenle RTÜK'e kurumsal anlamda bir itirazım yok... RTÜK diye bir kurum olmasa idi inanıyorum ki prime time denilen yayın saatlerinde dahi erotizmin bir ötesi olan soft porno tarzındaki filmleri bile yayınlamaktan çekinmeyecek olan pek çok kanal olacaktı... Aksi halde bugün prime time'da yayınlanan "Yemekteyiz" isimli program yerine belki de Aydemir Akbaş'ın "Yeme de Yanında Yat" isimli bir soft porno filmi yayınlanacaktı! Ya da Star Ana Haber bile yayımlanmayacak, belki de onun yerine ekranın sağ kenarında sarı zemin üzerine yazılı harflerle "Detay Görüntü" ibaresi ve ekranın altındaki yazıda da "İşte Cinci Hoca'nın hiçbir yerde yayınlanmamış o erotik sahnesi..." şeklindeki cümle eşliğinde cemi cümlenin cinleri tepesine çıkarılacaktı! Evet bu anlamda RTÜK olması gereken bir kurumdur; fakat bu durum, RTÜK'ün bazı uygulamalarının saçma sapan uygulamalar olduğu gerçeğini göz ardı etmemizi gerektirmiyor. Bunlardan özellikle şu üç uygulamanın niye var olduğunu ve bu yaptırımların hangi mantığa hitap ettiğini anlamakta hakikaten zorluk çekiyorum. Bunlar, özetle şunlar:

BİR: Yasaya aykırı yayın yapan programın cezalandırılması yerine kanalın külliyen kapatılması...

İKİ: Ceza olarak belgesel yayınlanması zorunluluğunun getirilmesi...

ÜÇ: Sigara içimine dair görüntünün kapatılması...

Birinciden başlayalım: Otobanda bir araç kaza yaptığında otoban bir ya da iki gün boyunca kapatılıyor mu? Bir apartmana kaçak çekme kat yapıldığı tespit edildiğinde apartmanın tamamı yıkılıyor mu? Bir öğrencinin tüm dersleri iyi olup da o öğrenci örneğin Matematik dersinden 1 almışsa kendisine karne verilmesi yasaklanıyor mu? Anne ve babasının o karneyi görmesi engelleniyor mu? Bir diğer problem de belgesel yayınlanmasına dairdir... Bir programın yasayı ihlal etmesi neticesinde o programın yerine belgesel yayınlanmasına karar verilmesinin mantığı nedir? Amaç ceza vermekse, belgesel izlemek bir ceza anlamına gelmiş olmuyor mu? Yok eğer televizyonlar belgesel yayınlamadıkları için, "fırsat bu fırsat" deyip belgesel yayınlanması sağlanmak isteniyorsa fakat o belgeselde de hayvanların "üreme biçimleri" ayrıntılı "gostertiliyursa" bunun müeyyidesi nasıl olacaktır? "Efendim o cinsel ilişki sahneleri hayvanlarla ilgili.. Dolayısıyla bunun gösterilmesinde bir sakınca yok..." denildiğini varsayalım... Bu durumda kanal yetkilileri çıkıp "Efendim yasakladığınız görüntülerdeki cinsel eylemler, tamam, insanlar tarafından gerçekleştirilmişti... Ama o insanlar da 'hayvan kibin' halvet ediyordu. Arada ne fark var?" derse ne olacaktır?! Evet üçüncü problemli yasak örneği de sigara meselesine dairdir... Geçen gün galiba Babam ve Oğlum isimli filmdeydi, Çetin Tekindor bir sigara yakmıştı, sigaranın dumanı ortalığı kaplamasına rağmen sigara görünmüyordu... Başka bir sahnede ise Tekindor'un eşi "Nereye gidiyorsun?" diye sorunca Tekindor "Sigara içmek için bahçeye gidiyorum" demişti... Yani sigaranın "dumanı" vardı; "sigara" sözcüğünün kendisi vardı ama sigaranın kendisi yoktu... Çok şükür ki henüz "sigara" sözcüğünü kullanmak yasak değil... Aksi halde diyelim ki bir yemek programında konuklardan biri "sigara böreği" yemek istese ve sunucu da "Nereye gidiyorsun?" diye sorsa, konuk mecburen "Bir halt yemek için bahçeye gidiyorum" diyecekti! Bu kez ekranda oldu ki böreğin kendisi "göründü"... Herhalde yaptırım olarak o program yerine bir sonraki programda "Börek nasıl açılır?" başlığı altında bir "belgesel" izlettirilecektir! İşte bu belgeselde bu kez börek açan kadının, odaya girip sigara içen kocasının kafasına oklava ile vurmak şeklindeki "şiddet" sahnelerinin topluma hiçbir zararı yoktur! Kadının "Bahçeye çıkalım, oklavayı o zaman kafana indireyim..." diyecek hali herhalde yoktur!


Şımartılmış Piyanist

Yani "Şu merkez medya diye tabir edilen medyada Fazıl Say'a saydıracak hiç mi kimse yoktur?" diye düşünürken imdadıma Vatan'da yazan Reha Muhtar yetişti... (Hakkını yemeyelim; Ahmet Hakan da Hürriyet'teki köşesinde Say'a bir güzel "bindirmişti"...) Fazıl Say isimli "şımartılmış piyanist" özellikle bir iki yıldır kendini kahramanlaştırmak için olur olmaz cümleler kuruyor, olur olmaz laflar etmek suretiyle bazı entelektüel isimlere hakaret etmeyi vazife olarak görüyor ve en kötüsü tüm bunları berbat bir Türkçe ile kaleme alıyor... Örneğin, şimdi Türkan Saylan'ı savunmak moda ya... O da fırsatı kaçırmayarak Saylan üzerinden Sezen Aksu'ya mektup yazıyor... Davulun üzerine bağlama teli gererek beste yapar gibi, özneyi, yüklemi, edatı, zamiri birbirine karıştırıp bundan berbat bir cümle çıkarma mahareti sergiliyor... Mesela Aksu'ya hitaben şöyle diyor: "Türkan Hoca'yı o halde görünce için acımadı mı? Çok ihtiyaç var kadın sana..." Peşinden de Mehmet Altan ve Ahmet Altan'a güya "çakıyor" ve diyor ki: "Biri iyi bir edebiyatçı olamadı... Öteki kaale alınmayan bir iktisatçı..." İşte Reha Muhtar bu cümlelerin hazin birer cümle oluşuna isyan ediyor ve dünkü yazısında şöyle diyor: "Bir aydına destek, fikirlerini beğenmediğin bir başka aydına köstek olmak, küfür etmekle sağlanmaz Fazıl arkadaş..." Muhtar çok doğru söylüyor.. Birilerinin artık Fazıl Say'a haddini bildirmesi gerekiyor... Örneğin, ben Say'ın piyano çalamadığını söylersem bu tuhaf olmaz mı? Kendisinin fikirlerini beğenmiyorum diye kalkıp "O virtüöz değil zırtapozdur" desem ayıp kaçmaz mı? Ahmet Altan'ın bazı fikirlerini ben de benimsemiyorum, bunları bu köşede de yazdım... Ama Ahmet Altan'ın "edebî" kimliğine laf edebilmek için ya edebiyatı iyi bilmek ya da "edep" denilen asgari ahlak kuralından nasipdar olmak gerekiyor. Piyano bilmediğim için piyanoda kaç tuş vardır bilmiyorum ama 8 adet nota olduğunu biliyorum... Türkçede ise 29 harf olduğunu Fazıl Say bile bilir! 8 adet notadan beste üretmek elbette bir kabiliyet işidir; bu anlamda Say muhakkak ki yetenekli bir müzisyendir. Ama 29 harften bazılarını ya da hepsini kullanarak bir cümle oluşturmak da herhalde bir kabiliyet işidir. O yüzden Sayın Say'ın Aksu'ya hitaben "Çok ihtiyaç var kadın sana..." şeklinde bir cümle kurması, Ahmet Altan'ın "kelime virtüöz"lüğüne laf etmesine başlı başına engel bir durumdur... Böyle bir cümlenin bir de beste haline getirildiğini düşünün... Bu besteyi dinleyenler herhalde şunu diyecektir: "Çok ihtiyaç var adam cümle kurmak sana..."!


Yeni Şafak ve Taraf’ın ayıbı...

Özellikle "Ergenekon" davasını cıvıklaştırmak isteyen darbeperver yazarların eline bazı liberal ve muhafazakar gazeteler çok güçlü bir koz veriyor... Örneğin Taraf gazetesi... Gazete, 12. dalgada gözaltına alınan profesörleri haklı olarak manşetine çekiyor... Ama bir gazetenin manşetine yazılamayacak olan şu manşeti yerleştiriyor: "Postallı hocalar gözaltında..." Peki diyelim ki liberal profesörler gözaltına alındı ve Cumhuriyet gazetesi şöyle bir manşet attı: "Takkeli liboşlar gözaltında..." Ya da diyelim ki dindar profesörler gözaltına alındı ve Aydınlık dergisi şöyle bir kapak yaptı: "Takunyalı hocalar gözaltında..." Diyeceksiniz ki: "Ama zaten onlar bu tür manşetler atıyor..." Atıyor ama ayıp ediyorlar... Ayıbı liberal ve muhafazakar gazeteler işlediğinde ayıp ortadan kalkmış mı oluyor? Yılmaz Özdil'in eline koz vermenin bir alemi var mıdır? Keza Yeni Şafak gazetesi... Örneğin dünkü nüshada şöyle bir haber vardı... Haberde Eresin Oteli'ndeki bir toplantıdan ve bu toplantıya Hüsamettin Özkan'ın da katılma arzusundan bahsediliyor... Fakat ana sayfanın en üst köşesinde kocaman bir fotoğraf ve fotoğrafın altında kocaman bir yazı: "Hüsam'ı bekliyorlar..." Yazıyı okuyunca sandım ki otelde orkestra gelmek üzere ve orkestradan "Hüzzam'ı bekliyorlar..."! Hüsam kimdir? Onun adı Hüsamettin değil midir? Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu bekleselerdi "Hüso'yu bekliyorlar" denilecek miydi?!

19 Nisan 2009

 

Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
etik, fikri akyüz, rtük, star ana haber, takvim


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi