AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dış Gündem Dış Gündem ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 01-09-2009, 01:33   #1
Kullanıcı Adı
Gölge
Thumbs down “Gazze’de ölüye de diriye de yer kalmadı”


İsrail’in kanlı işgali altındaki Gazze’den Eva Bartlet, BM’nin okulunun vurulmasının ardından kılınan cenaze namazını ve artık ölülere de yeri kalmayan mezarlıkları anlattı.


Haber Merkezi / TIMETURK
GAZZE’DE ÖLÜYE DE DİRİYE DE YER KALMADI
Eva Bartlett*
PRSC ile sabah nöbetini bitirdikten sonra, Fakoura okuluna, sesleri dinlemeye ve görmeye gittik. Namazlar okulun önünde caddede kılınıyor. Filistin’de ve Mısır’da açık alanlarda namaz kılındığına şahit olmuştum. Fakat günlerde, Şifa Hastanesi’nin önünde, Cebaliye caddelerinde insanların namaz durduklarını gördüğümde, bombalanan camileri, yitirilen hayatları ve mabetler aklıma geliyor. Ve dün güvenli-barınak’ın yitirilişini düşündüm.



Acı apaçık ortadaydı, tıpkı infial gibi: “Nerede kalacağız” diye soruyordu bir adam: “Daha ne kadar ölüm kafi gelecek? Kaç kişi?” Bu soru 27 Aralık’ta saldırılar başladığından beri zihnimde çınlayıp duruyor.

Okulun karşısındaki Fakura caddesinde, Deeb evindeki 15 metrelik çukur, mermi düştüğünde orada ne olduğunu açığa çıkarıyordu. Ekmek somunları gölün içinde lapa haline gelmiş. Aileden kurtulan biri Emel Deeb’in 30’larında olduğunu söyledi. Füze vurduğunda, onu ve ailesinden 9 kişiyi öldürmüş. İçlerinde 2 erkek ve 3 kız çocukla birlikte. Her iki ayağı da kesilen dahil 4 kişi de yaralanmış.

Eve yaklaştığımızda kan kokusu hala çok güçlü ve odanın molozları arasındaki göletler ve lekelerde açıkça görülebiliyor. Sonrasında Cebaliye Kemal Edvan hastanesinde, 19 yaşındaki Ehlem bilinci açık yatıyor, gülümsemeden ve tepkisiz. Yanı başındaki kadın yaralarını anlatıyor: tüm vücudunda şarapnel kesikleri, midesinde daha derin bir şarapnel yarası. Ehlem, ailesinden 9 kişinin öldüğünü bilmiyor.
BM Fakura okulunun önündeki caddeye dönüyoruz. Cemaat toplanmış, ölüleri ve onlardan kalan parçalarını tıklım tıklım dinlenme yerlerine götürmeye hazır. Bu cenaze yürüyüşümde tüm renkten bayraklar var: hiçbir parti baskın değil, toplu cezalandırma altında toplu bir acı.
Çok fazla insan korteje katılıyor, dar caddeler arasında kalabalıklar farklı yollara sapıp mezarlığa ulaşıyorlar. Mezarlığın girişinde, süslenmiş çimento levhaları eski mezarları işaret ediyor, çimentonun ve yerin olduğu zamanları. Son gelen bedenler, aksine, kumdan tepelerden seçiliyor, neredeyse üzeri kapatılacak kadar gömülmüşler. Çimento blokları bazı mezarları imliyor, yapraklar ve asmalar diğerlerini. Bazıları, yerdeki şişkinlikle zar zor ayırt edilebiliyor. Bir mezarın nerede olduğunu kestirmek çok zor, çok hıncahınç. Saygın bir ayarlama olasılığı yok.
Bir arkadaşım Mahmut, “Bastığın yere dikkat et” diye bağırdı, zar zor görülebilen bir çocuk mezarını işaret ederek.




Ölümlerin muazzamlığı aydı beni. 12 gün süren öldürme ve psikolojik savaştan sonra, vücut parçaları karşısında daha az sarsılmış, sürekli olarak buna maruz kalan bir doktor gibi hissizleşmişiz. Süregelen katliamdan dehşete düştüm düşüyorum da, enkazlar altında çıkarılan çocukların bedenleriyle afallamak sürebilecektir… Ancak daha fazla sakatlanmış bedenler ve harap olmuş hayatlar göreceğim gerçeğine alıştım. Kumdan eğreti mezarlar arasında ayakta dururken, insanların elleriyle kazışını ve diğerlerini ancak yetecek tahtalar, oluklu tenekeler, odun parçaları, sedyeler üzerinde cesetleri hızlıca gömmek için taşırken görürken, insansız hava araçlarının hala tepemizde ve tank atışlarının 100 metre ileride duyulurken, artık taşıyamaz oldu. Ölüler için ve kanları özgürce akan ve öyle akmaya devam edecek insanların yaralı ruhları için ağladım.
Hatem, önceki gün, bana Filistinliler için Filistinliler gibi güçlü olmamı söyledi. Denedim denemesine ancak her yeni gün kimsenin hayal edemeyeceği suikastlar getirdi. Gazze’nin erişilemeyen diğer bölgeleriyle birlikte, Samuni ailesinin hikayesini okudum ve İsrail savaş uçağı tarafından vurulan evin enkazından çıkarılan bir kız bebeğin resmini gördüm. Foto muhabiri Muhammed, birçok evin bombalanışını ölümsüzleştiren Muhammed, öldü. Bugün Hatem, güçlü olmasına rağmen, çöktü. Bu çok fazla.



PRCS sağlık ekiplerinden Nidal, bombalandığında Fakura okulunda olduğunu söyledi. Nidal’in amcası ve teyzesi yakınlarda oturuyormuş ve okuldaki arkadaşlarını ziyaret ediyormuş: “Oradaydım, arkadaşlarla konuşuyordum, biraz öteye iki füze çarptı. Benimle füzeler arasındaki insanlar siper oldu. Paramparça oldular. Yaklaşık 20 kişi.”
Tanıştığım birçok Filistinli gibi, Nidal’in de öncesinde kaybettiklerinin bir tarihi var, hatta siviller üzerine başlatılan bu saldırıdan da daha önce. Nidal 20 yaşındayken, babası ve kardeşi öldürülmüş, burada söylendiği gibi keşkin nişancı kurşunlarıyla şehit edilmiş. Sağ eli hikayesinin kendine düşen kısmını anlatıyor: “Üç yıl önce, İsrail ordusu bölgemizi (Cebaliye) işgal etti. Bir asker bize ses bombası attı ve ben de geri atmak için aldım. Atamadan elimde patladı”. Ses bombaları Bil’in & Nalin ve Batı Şeria’dakiler gibi şiddet olmayan gösterilerde bolca kullanıldığından, birçok genç çok erken yaşlarda onları nasıl geri atacağını öğrenir. Ancak Nidal’in kesik parmakları o kadar da şanslı olmadığının bir ispatı. Yine de babası ve kardeşinden ve bombalar atıldığında BM okulunda olan iki kuzeni, amcasının iki oğlundan daha şanslı. 12 ve 27 yaşındaki iki kuzeni de öldürüldü.
Sağlık ekibinden olay yerine giden Usame gördüklerini anlattı: “Vardığımızda ölü bedenler her yerdeydi. 30’dan fazla. Ölmüş çocuklar, dedeler… Her yer ceset parçalarıyla kaplıydı. Ve kan. Çok kalabalıktı. Yaralıları ve şehitleri çıkarmak çok zordu. İnsanlar arasında hayvan cesetleri de vardı. 15 ölünün taşınmasına yardım ettim. Üç kez elbise değiştim. Bu insanlar BM okulunda güvenli olduklarını düşünmüşlerdi ve İsrail ordusu onları soğuk kanlılıkla katletti”.
PRCS’de gönüllü Muhammed K, BM güvenli barınağı vurulduğunda başka yerdeydi: “Cebaliye’de, BM “G” okulundaydık, orada yerlerinden edilmiş insanlarla görüşüyorduk. Orada kaç kişinin kaldığını, nereden ve neden evlerini bıraktıklarını anlamaya çalışıyorduk. Oradayken patlamaları duyduk, dumanı gördük, neresi vuruldu diye düşündük. Fakura’ymış”.

*Eva Bartlett, Gazze’ye Özgürlük Hareketi’yle bölgeye giden ve İsrail saldırılarından sonra kalmayı seçen az sayıdaki Batılı insan hakları aktivistlerinden ve gazetecilerinden.

Eva Bartlett Diğer Yazısı:

 

Gölge isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi