AK Gençliğin Buluşma Noktası
~ Nur-u Muhammediye ~ Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) hakkında herşey..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-16-2009, 09:40   #1
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart “Gel ey Muhammed bahardır..”
Batılılaşma sevdasıyla evimizi ocağımızı terk edeli medeniyet dilimizi dolayısıyla sembollerimizi yitirdik. Mahremiyetimizi kaybettikçe mahrumiyetimiz arttı. Hakikatimize yönelmeye ve eve dönüşümüze vesile olur ümidiyle unuttuğumuz sembolleri fırsat buldukça bu sayfalarda hatırlatmaya çalışalım istiyoruz.

Merhum Arif Nihat Asya o çok sevilen Naat’inin bir mısraında Alemlerin Efendisi’ne böyle sesleniyor: “Gel ey Muhammed bahardır..”

Şiirin tamamını okumasanız da bu yalın çağrının gerisindeki sevgi ve özlemin Rasulullah s.a.v.’e mülaki olma arzusunun şiddetini hissedebiliyorsunuz.

Dikkatliyseniz eğer bir şeyi daha fark ediyorsunuz bu mısrada: “Bahardır” ifadesi Fahr-ı Kâinat Efendimiz s.a.v.’i davete gerekçe yapılmış. Bahar mevsimiyle ilgili bilgi ve çağrışımlarınızdan hareketle bunun niye böyle yapıldığı konusunda fikir yürütebilirsiniz. Ama eski şiir kültürümüzde “bahar”la “İslâm”ın özellikle de Asr-ı Saadet’in kastedildiğini bilmiyorsanız bu yorumlarınız zahiri anlamaya yetecektir ancak.

Biz biliriz ki bütün varlık aleminin bir zahiri bir de bâtını vardır. Aslolan hakikat olan “bâtın”dır ve tabiatı gereği saklı örtülü mahrem bir alandır. Buna rağmen bâtına zahirden yol bulunarak ama zahirde kalmadan ulaşılabilir. İslâm medeniyetinde her alanda olduğu gibi sözün en hâlisi en süzülmüşü olan şiirde de “bâtındaki hakikatin zahirdeki mecaz ile örtülmesi” kanununa riayet edilmiştir.

Bu yüzden şiirlerde kendi içinde anlam bütünlüğü olan en küçük bölüme “beyit” denir. Beyit “ev” demektir. Nasıl bir evin hakikatini içine girmeden sadece dıştan bakarak anlayamazsanız bizim şiirimizi de çoğu zaman zahirî görüntüsüyle kavrayamazsınız.

Fakat evin mahremi değilseniz o eve giremezsiniz. Hakikate vakıf olmak istiyorsanız evin yani sözün şiirin beytin mahremi olmanız bunun için de zahirdeki sözlerin birer sembol olarak nereye kapı açtığını bilmeniz gerekir.

Batılılaşma sevdasıyla evimizi ocağımızı terk edeli medeniyet dilimizi dolayısıyla sembollerimizi yitirdik. Mahremiyetimizi kaybettikçe mahrumiyetimiz arttı. Hakikatimize yönelmeye ve eve dönüşümüze vesile olur ümidiyle unuttuğumuz sembolleri fırsat buldukça bu sayfalarda hatırlatmaya çalışalım istiyoruz. Bunu sadece şiirle ilgili bir gayret bir fantezi gibi görmemek lâzım.

Sembolleri çözerek bir sözün hakikatine varmak hak etme duygusunun hazzını ve ayrıcalığını tattırır insana. Daha önemlisi dünya imtihanımızı “mecazdan hakikate geçebilme” gayreti olarak da tanımlayabileceğimizi hesaba katarak bu tür çalışmaları bir imtihan temrini bize mahsus bir akletme ve düşünme tarzı gibi değerlendirebiliriz.

Evet “bahar” bir “mazmun”dur; “içine bâtınına başka anlam gizlenmiş söz” yani. Peygamberimiz s.a.v. ile birlikte anıldığı zaman “İslâmiyet”e veya “Asr-ı Saadet”e işaret eder. Eskiler okuyucuya böylece bahar-İslâm münasebetini kurdurarak dinimizin birçok özelliğini tek kelimeyle anlatma imkanı bulur. Zira bahar tabiatın yeniden hayat bulduğu bir mevsimdir. İslâm da daha önceki peygamberlerin yolundan saparak şirk ve küfür batağında helâk olmaya yüz tutmuş insanları yeniden canlandıran onların kalbini gerçek anlamda diri kılan bir din. Bahar âsâr-ı rahmettir. İslâm da Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın insanlara rahmetinin eseri en büyük nimeti...

Bahar hoşa giden insana huzur ve mutluluk veren güzelliklerin sergilendiği bir mevsimdir. İslâm da getirdiği iman esaslarıyla müminlerin gönlünü huzur ve sükunetle dolduran bir din. Eskiler “itidal” kelimesini “gece ile gündüzün eşitliği” anlamına da kullanıyordu. Bahar bu anlamda itidal mevsimidir. İslâm da dünya-âhiret dengesini bir diğerinin aleyhine bozarak sapkınlığa yol açan Yahudilik ve Hıristiyanlığın aksine ilâhi ölçüleri hassasiyetle gözeten bir “din-i adl” yani itidal dini. Baharda da İslâm’da da çağlayıp akan sular gibi feyz ve bereket vardır.

Bunu böyle devam ettirmek mümkün. Fakat maksat sadece “bahar”ın “İslâm” olduğunu ima etmekten bu bağlantıları kurdurmaktan ibaret değil. Böylece asıl şu anlatılmak isteniyor:

Siz eğer Rasulullah s.a.v.’den manen feyz almak O’nu dünyanıza dahil etmek O’nunla mülaki olmak istiyorsanız hayatınızı “bahar” kılacak yani İslâm’ı bütün ahkâmı ile yaşayacaksınız. İslâm’ı Asr-ı Saadet’teki gibi hakkıyla yaşamadıkça Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v.’in ruhaniyetinden istimdat ve istifade edemezsiniz. “Gül”ün Hz. Peygamber s.a.v.’in sembolü olduğu malum. Bahar olmadan bahar gelmeden hayatınıza İslâm’ı yani baharı getirmeden “gül”ü çağırmanız “gül”ü temaşa iştiyakınız beyhudedir.

Eskiler böyle düşündüğü böyle inandığı için İslâm’ı bütün icaplarıyla hayatlarına tatbik ederek Rasul-i Ekrem s.a.v.’i yanıbaşlarında hissedebiliyorlardı. Eskiler bu hakikati bildiği için sevgi ve özlemlerini senenin sadece belli bir haftasında hatırlayarak hem zemheriye razı olup hem gülü arzulamak gibi bir samimiyetsizliğe tevessül etmiyorlardı.

İslâm’la hayatlarının her demini bahar gibi bereketli ve feyizli kılanlar tahiyyattaki “es-selâmü aleyke eyyühe’n-Nebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtuh” selamının hazırdaki muhataba verildiğini bilenlerdir. Ve onlar günde beş vakit bu selama mukabeleyi kalplerinin ta derinliklerinde duyabilenlerdir.

Biz hayatımızı “bahar” kılalım yeter ki. “Gül” açacaktır.



semerkand dergisi





 

Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi