05-06-2008, 00:29 | #1 |
A. Hakan dürüst ise buyursun!
Eline tutuşturulan bilgilerle masabaşında yazarlık yapan zat, dün iki palavra daha atmış. Palavralardan birisi için aldığı cevap, bugünkü gazetemizde var.. Diğer palavrada hedefe koyduğu hocanın, kendisini pek kaale alacağını sanmıyorum. Sadece küçük bir hatırlatma yapayım, Abdurrahman Dilipak’ın yazısı nasıl çarpıtılmış ise, Abdullah Büyük hocanın yazısı da öyle çarpıtılmış. Ama bu tartışmayı gelin, dürüst bir noktada yapalım.. Biz, “İddia ile birlikte üzmez’in yazılarına ara verildi. Yanlış kesinleşirse, tümüyle ilişki kesilir” dedik. Peki bizi suçlayan, “ara verme”nin dahi yeterli olmadığını söyleyen A.Hakan, benzer bir durumda ne yapar? Bırakın iddia aşamasını, kesinleşmiş yargı kararından sonra dahi ne yaptığını aktarayım da, nasıl bir tutarsızlık içinde olduğuna siz karar verin. Buyurun, A. Hakan’ı yakından ilgilendiren Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 1996/344 esas ve 1997/1638 k. sayılı dosyadan verilen kesinleşmiş mahkumiyet kararından alıntılar yapayım da gerçekleri görün.. Okuyucularımın affına sığınarak, mahkemenin gerekçesini alıntılıyorum: “... sahibi ve sanık Aydın Doğan ve sorumlu yazı işleri müdürü sanık Ali Lütfi Tınç olan aylık derginin baştan sona çıplak kadın-erkek fotoğrafları ile dolu olup, bu fotoğrafların tümü porno nitelikte olduğu, örneğin cinsel uzuvları görünen, mastürbasyon yapan, oral seks, lezbiyen ilişkiler sergileyen kadın fotoğrafları, grup seksi görüntüleyen, cinsel uzuvları görüntüleyen, kadın-erkek cinsi münasebetleri görüntüleyen fotoğraflar bulunmakla, cinsi münasebeti ve çeşitli cinsel hareketleri pornografik düzeyde anlatan ve sergileyen yazılar olduğu, görülmektedir. Bu anlatımlar halkın ar ve haya duygularını incitici, cinsel arzuları istismar ve tahrik edici nitelikte olup argo ve edep dışı kelimelerle dolu olduğu anlaşılmaktadır.” Alıntıladığım ifadeler, bir din bilgininin yorumları değil. Yasakçı bir bürokratın, önyargılı tavırla sarfettiği cümleler değil. Bu ifadeler, bir hakimin, kesinleşmiş mahkumiyet kararından alınan ifadeler. Dahası var.. Mahkeme kararında şu ifadeler de yer alıyor: “Sanığın bu suçu itiyat haline getirdiğinden, mahkememizde de birden çok davalarının bulunduğundan, sanık vekilinin 647 sayılı kanunun 6. maddesinin uygulamasına yer olmadığına”.. Yani hakim diyor ki, “Bu bir değil iki değil. Böyle birçok dosyanız var.. İlk defa suç işleyen insanlara yönelik cezayı erteleme imkanını da size vermiyorum.” Bu karar kesinleşmiş. Sonrasında Yargıtay’a bir şekilde götürülüp, bozdurulmak istenmiş, ancak talep geri çevrilmiş! Şimdi aleyhindeki iddialar üzerine, Hüseyin üzmez’in yazılarına ara veren Vakit’e, “Yetmez. Daha fazlasını yapın. Mahkeme kararını beklemeden mahkum ilan edin” diyen A. Hakan’a bir çağrım var.. Patronun hakkındaki mahkumiyet kararını, karardaki ağır ifadelerle de değil, şöyle çok yumuşak türden kelimeler bulup, o kelimelerle bir yazabilir misin? Yiğit isen, dürüst isen, ahlaklı isen, tutarlı isen, azıcık haysiyet sahibi isen yazmalısın. “Patronum Aydın Doğan, sahibi olduğu dergideki, mahkemenin porno olarak kabul ettiği resimlerden dolayı mahkum olmuştur” demelisin. “Mahkeme, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu dergideki resimleri, ‘cinsel arzuları istismar ve tahrik edici’ bulmuştur” diyebilmelisin. Buyur; başkalarının, hazırlık aşamasındaki suçlamayı bile ciddiye alıp, hemen sergilemesini istediğin tavrı, sen mahkumiyet kararından sonra göster bakalım. Göster de, “Aslan Hakan. Gerçekten dürüstmüşsün. önyargı ile suçlamalar yapmıyormuşsun. Kim olursa olsun, gerçeği yazabiliyormuşsun” diyelim. Tabii sen de biliyorsun ki, bu ifadeleri baş harfleri ile bile yazamazsın, yazdığın gün, sokağa bırakılırsın hemen.. Yaptığın tüm hizmete rağmen! Aradaki fark işte bu! Biz, bize yöneltilen suçlamaları kamuoyu önünde açık bir yüreklilikle oturup konuşuruz. Eleştirileri tartışır, doğruları/yanlışları gerekçeleri ile kamuoyuna açıklarız. Ama siz, yanlışlarınızın adını bile ağzınıza alamazsınız. “Aydın Doğan evet mahkum olmuştur ama, şu şu savunmaları da dikkate almalısınız.” bile diyemezsiniz. çünkü sizin göreviniz, “dürüstlüğü, ahlakı herkes için geçerli kılmak” değil, dürüstlük istismarı ile, mütedeyyin insanlara çamur sıçratmaktır! Ama bunu başaramayacaksınız.. Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 05/05/2008
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-06-2008, 00:30 | #2 |
A. Hakan dürüst ise buyursun!
A.H.C. ve dürüstlük; pehhh... :-X
A.H.C. öğrenemedin bir türlü Vakit' le uğraşamayacağınnı... |
|
05-06-2008, 00:32 | #3 |
A. Hakan dürüst ise buyursun!
nusret vakit ne istiyor bu ahmet hakandan ..
sende tam bir ahmet hakanci oldun, ciktin ha ;) |
|
05-06-2008, 00:33 | #4 |
A. Hakan dürüst ise buyursun!
Adaletse herkes için adalet... Eşitlik ilkesine liyakat da bunu gerektirir. Deklerasyon da, hakkaniyeti haykırışta... ;)
|
|
05-06-2008, 00:37 | #5 | |
A. Hakan dürüst ise buyursun!
Alıntı:
|
||
05-06-2008, 00:39 | #6 |
A. Hakan dürüst ise buyursun!
onun amaci o..o buradan nemalaniyor o ona verilen görevi yapip, onu ahmet hakan yapan cevreye vurdukca vuruyor ama ne yazik ki vakitte bu ahmet hakanin üstünde cok duruyor, ona hakettiginden fazla deger veriyor diye düsünüyorum ;)
|
|
05-06-2008, 00:44 | #7 | |
A. Hakan dürüst ise buyursun!
Alıntı:
Bu arada yeri değil ama hoşgeldin... |
||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|