ABD'den Libya için Osmanlı açıklaması



Muhalifler Libya'da yeniden ilerleyişe geçerken, Kaddafi güçlerinin direnişi de sürüyor.





SAVUNMA BAKANI GATES: "BÖLGEDEKİ AYAKLANMALAR, OSMANLI İMPARATORLUĞU'NUN ÇÖKÜŞÜNDEN BU YANA EN BÜYÜK DEĞİŞİM DALGALARI"
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD'nin şu anda Libya'da olduğu gibi Suriye'de yer almayacağını söyledi. Amerikan ABC televizyonunun "This Week" ve CBS televizyonunun "Face the Nation" programlarına katılan Clinton, ABD'nin Suriye'deki şiddet olaylarından dolayı üzüntü duyduğunu ifade etti. Clinton, bununla birlikte Muammer Kaddafi'nin sivillere karşı ağır silahlar ve hava kuvvetlerini kullandığını belirterek, Libya'daki şartların Suriye'den farklı olduğunu söyledi.
Clinton, "Orada (Suriye) son haftalarda yaşananlar oldukça endişe verici, ancak kendi şehirlerini rastgele bombalamak ile hiçbirimizin görmek istemeyeceği şekilde açıkça güç kullanımını aşan polis eylemleri arasında fark var" diye konuştu. Koalisyon güçlerinin Libya'ya müdahalesi karşısında Kaddafi'nin çevresinde "kopmaların" başladığını ifade eden Clinton, ülkede durumun nasıl sonlanacağını gören çok sayıda diplomat ve komutanın saf değiştirdiğini kaydetti. Aynı programlara katılan ABD Savunma Bakanı Robert Gates de Libya lideri Muammer Kaddafi'nin birlikleri ile muhalifler arasındaki çatışmaların, Tunus ve Mısır'daki devrimleri tehlikeye sokabileceğini söyledi.
Gates, rejim değişikliğinin "çok karmaşık" olması nedeniyle Libya'ya müdahalenin hedefinin Kaddafi'yi devirmek olmadığını vurgulayarak, "Geçmişte gördüğümüz gibi rejim değişikliği çok karmaşık bir şey. Bazen çok zaman alıyor, bazen de hemen oluyor. Ancak bu, Libya'ya müdahalenin bir parçası değil" dedi. Savunma Bakanı Gates, ABD'nin Libya'daki lojistik yerlere, silahlara ve tedarik zincirine düzenlediği hava saldırıları nedeniyle Kaddafi'ye bağlı birliklerin batıya doğru çekildiklerinin işaretlerini gördüğünü de söyledi. Gates, yakındoğu ve Ortadoğu'yu sarsan ayaklanmaların "bağımsızlıklardan, hatta Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden bu yanaki en büyük değişim dalgaları" olduğunu belirtti.
"Yaklaşık 2 aylık süreçte bölgede muhtemelen en büyük ve olağanüstü değişimi gördük... Şüphesiz 1950'li yıllardaki ve belki bir asır kadar önce Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışından bu yana en büyük değişimi" diyen Gates, 1989'da Doğu Avrupa'daki değişimlerin bile şubat-aralık sürecine yayıldığına dikkati çekti.
aa




http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202731

Osmanlı zamanında milliyetçilik söylemleriyle kışkırtılmış bir halk vardı. Ya şimdi? Emperyalistlerin ve bir diktatör'ün elinde kaldılar. 100 yıl öncesini arar oldular. Ellerinde Osmanlı dönemine ait bir bayrakla isyan ediyorlar. Çünkü Osmanlı bünyesinde hem milliyetlerini hem dinlerini rahat rahat yaşıyor, toprakları sömürülmüyor, bilakis zenginleşiyorlardı.

Şimdi Libya halkının dikkatli olması, doğru yolu bulması ve sömürgeci güçlerin oyununu gelmemesi gerekir. Yoksa bir 100 yıl sonra isyan edecek toprakları zengin bir Libya olmayabilir.

Çok doğru...

Şu sıralarda Türkiye'nin 'gizli eller' ile tehdit edilmesinin nedeni işte bu korkunun paranoyaklığıdır !!!

Kuveyt: Suriye'nin yanındayız

Arap dünyasını etkisi altına alan halk ayaklanmaları Suriye'ye sıçrarken, Suriye yönetimine destek Kuveyt'ten geldi.





Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmet El Cabir El Sabah, bugün Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı telefonla arayarak, Kuveyt'in, istikrar ve güvenliği bozmaya yönelik çabalara karşı mücadelede Suriye'nin yanında olduğunu bildirdi.Suriye resmi haber ajansı Sana'da yer alan habere göre, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmet El Cabir El Sabar bu gün Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı telefonla arayarak ikili ilişkilerin yanı sıra Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdi. El Sabah görüşmede, Suriye lideri Esad'a istikrar ve güvenliğini bozma çabalarına karşı mücadelesinde Suriye'nin yanında olduklarını söyledi. El Sabah, ülkesinin Suriye yönetimi ve halkının bu çabaları başarısızlığa uğratacağına olan inancını aktardı.
cihan


http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202730

Davutoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Muallim ile görüştü

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim'i arayarak, reform sürecinin ilerlemesi yönünde atılacak adımların destekleneceğini söyledi.





Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı aramasının ardından Dışişleri Bakanı Muallim'i aradı.
Davutoğlu, "dost ve kardeş Suriye'deki olayların yakından takip edildiğini" belirterek, meydana gelen can kayıpları ve yaralanmaların üzüntüyle karşılandığını iletti. Sorumluların saptanması için soruşturma başlatılmasını ve gözaltına alınan kişilerin salıverilmesini "doğru yönde atılmış adımlar olarak gördüklerini" aktaran Davutoğlu, halkın meşru taleplerinin ve beklentilerinin karşılanmasını teminen siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda reform çalışmalarının başlatılması konusundaki açıklamaları memnuniyetle karşıladıklarını kaydetti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun, "bu çalışmaların süratle tamamlanarak alınacak kararların zaman kaybedilmeden uygulamaya konulmasının önemine" vurgu yaptığı, "reform sürecinin ilerletilmesi yönünde atılacak adımları yürekten desteklediğini" kaydettiği bildirildi.
Bakan Davutoğlu Muallim'e, "Türkiye'nin, reform süreci çerçevesindeki çalışmalara elinden gelen her türlü desteği vermeye ve katkıda bulunmaya hazır olduğunu" söyledi.
aa




http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202735

Bağış: Türkiye, batıya sırt çevirmiyor

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Amerikan düşünce kuruluşu Alman Marshall Forumu'nun (GMF) düzenlediği Brüksel Forumu'nun "Türkiye, 'Sıfır Sorunlar' ve AB' oturumunda konuştu.





Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Doğu ile Batı arasında asırlardır köprü olan Türkiye'nin Batıya sırt çevirmediğini, şimdi yaşananların köprü rolünün güçlenmesi olduğunu" belirtti. Bağış, Amerikan düşünce kuruluşu Alman Marshall Forumu'nun (GMF) düzenlediği Brüksel Forumu'nun "Türkiye, 'Sıfır Sorunlar' ve AB' oturumunda konuştu.
AB'nin bir barış projesi olduğuna vurgu yapan Bağış, "AB, Türkiye'nin katılımıyla sadece küresel barış projesi olacak" ifadesini kullandı.
Son dönemde yaygınlaşan "Türkiye'nin sırtını Batıdan çevirdiği" veya "Batının Türkiye'yi kaybettiği" şeklindeki tartışmaları reddeden Bağış, "Doğu ile Batı arasında asırlardır köprü olan Türkiye Batıya sırt çevirmiyor. Şimdi yaşanan köprü rolünün güçlenmesidir" diye konuştu.
Başmüzakereci Bağış, AB'ye, "Son olaylarda bir taraftan Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine demokratik, şeffaf ve hukuk devleti olmaları tavsiyesinde bulunuyorsunuz, diğer yandan bu yolda ilerleyerek bölge ülkelerinin ilham kaynağı olan Türkiye'ye hak ettiği şekilde davranmıyorsunuz. Bu çelişkiyi onlara izah edemezsiniz" eleştirisinde bulundu.
Bağış, AB'nin ortak çıkarı ilgilendiren konularda Türkiye ile stratejik diyalogda samimiyse, önceki genişleme dalgalarında olduğu gibi Türkiye'nin aday ülke olarak AB zirvelerine davet edilmesi gerektiğini vurguladı.
-LEIGH'E CEVAP-
Türkiye'de AB reformlarının yavaşladığını söyleyen AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürü Michael Leigh'ye "Bizzat sizin ilerleme raporu aksini söylüyor, Türkiye'nin tüm fasıllarda ilerleme kaydettiğini söylüyor" diyen Bağış, Türkiye'nin AB yolunda ilerleme istediğini, ama "tünelin ucunda ışık görmek de istediğini" belirtti.
Bağış, siyasi engeller olmasaydı Türkiye'nin bugün toplam 35 fasıldan 29'unu açmış ve 13'ünü kapatmış durumda olacağına işaret etti.
Leigh'nin Kars'taki insanlık anıtının yıkılma kararına dayanarak Türkiye'nin Ermenistan'la barış iradesini sorgulaması üzerine, "anıtı görüp görmediğini" soran Bağış, "hayır" cevabını aldı.
Bunun üzerine Leigh'e, "önce gidip anıtı görmesini" tavsiye eden Bağış, anıtın yıkım kararının Ermenistan'la hiçbir ilgisinin olmadığını vurguladı.
Kars halkının Ermenistan'la ilişkilerin geliştirilmesine destek verdiğini, çünkü bu durumda artacak ticari ilişkilerin en büyük faydasının bölge halkına olacağını anlatan Bağış, "Ama halk bu ucube heykele karşı. Çünkü heykelin mimarisi toplumun eğilimlerine uygun değil. Halk, seçim kampanyasında heykeli kaldıracağını söyleyen belediye başkanına oy verdi" diye konuştu.
Bağış, Ergenekon soruşturması kapsamındaki son gelişmelerle ilgili endişelerini dile getire Leigh'e, "Bizzat sizin ilerleme raporunda Ergenekon davasının Türkiye'deki demokrasi ve hukukun işleyişi açısından büyük bir fırsat olduğu belirtiliyor" hatırlatmasında bulundu.
Savcılığa göre soruşturmanın "Türkiye'de seçilmiş hükümeti demokratik olmayan yollarla devirmek için eylemlerde bulunduğu iddia edilen bir yapılanmaya yönelik olduğunu" anımsatan Bağış, her demokratik ülkede bu tür iddiaların soruşturulacağını ve Avrupa'da Gladyo davasını sonuçlandıran İtalya başta olmak üzere bazı ülkelerin benzer süreçlerden geçtiğini belirtti.
Başmüzakereci Bağış, savcılığın, tutuklanan gazetecilerin, gazetecilik faaliyetleri kapsamında gözaltına alınmadıklarını açıkladığını hatırlatarak, yargı bağımsızlığına saygılı şekilde sonucun beklenmesini istedi.
-KIBRIS İLE İLGİLİ ELEŞTİRİLER-
Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesimini komşularıyla "sıfır sorun" politikasına dahil etmediği eleştirilerini reddeden Bağış, Ankara'nın Kıbrıs sorununun çözümü için büyük çaba gösterdiğini, şüpheci yaklaşan dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı müzakereleri başlatmaya ikna ettiğini ve Annan Planının güneyde reddedilmesinden sonra bile KKTC liderlerini müzakereleri sürdürmeye teşvik ettiğini anlattı.
Bağış, "Kıbrıs'ta tekrar ödül ve ceza dengesini kurmalıyız. Rumlar AB'ye üye oldular, tüm imtiyazları elde ettiler. Kaybedecekleri bir şey olmadığı düşüncesiyle çözüm arama ihtiyacı hissetmiyorlar" diye konuştu.
Egemen Bağış, AB'den "Kıbrıs'ta iyi işleyen iki demokrasi bulunduğunu göz ardı etmemesini" istedi.
Bağış, Alman Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ruprecht Polenz'in Türkiye'yi taahhüt ettiği halde limanlarını açmamakla suçlaması üzerine, "AB, tüm üyelerinin onayıyla 2004 yılında KKTC'ye verdiği izolasyonları kaldırma taahhüdünü yerine getirdi de biz limanlarımızı açmadık mı? Bir gün Lufthansa uçağı Ercan Havalimanı'na inerse söz veriyorum, biz de limanlarımızı açacağız" cevabını verdi.
-WEXLER'E: "LİEBERMAN'IN SÖZLERİ VE YAKLAŞIMLARI SORGULANMALIDIR"-
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye'nin İsrail politikasını yeniden düşünmesini tavsiye eden ABD Kongresi'nin eski Demokrat üyesi ve merkezi Washington'da olan Ortadoğu Barışı İçin S. Daniel Abraham Merkezi Başkanı Robert Wexler'a, "Politikasını yeniden düşünmesi gereken biri varsa öncelikle İsrail Dışişleri Bakanıdır. Sayın (Avigdor) Lieberman'ın sözleri ve yaklaşımları sorgulanmalıdır" cevabını verdi.
Bağış, Türkiye'nin asla İsrail devletine ve halkına düşmanlık beslemediğinin ve İsrail'in komşularıyla barış içinde yaşayabilmesi için birçok arabuluculuk çabasında bulunduğunun altını çizdi.
İsrail'in Mavi Marmara gemisinde 9 Türk vatandaşını katlettiği için özür dilemesini isteyen Bağış, bu olayın kaza gibi gösterilemeyeceğini, çünkü çok yakın mesafeden öldürmek kastıyla ateş edildiğinin kanıtlandığını ifade etti.
Bağış, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeleri değerlendirirken Türkiye'nin kimsenin petrolünde ve toprağında gözünün olmadığını, bölgeye 500 küsur yıllık ortak tarih penceresinden baktığını, barış, refah, istikrar ve demokratik reformlar istediğini belirtti.
aa

http://www.iyibilgi.com//haber.php?haber_id=202732