![]() |
#1 |
![]() h1 { color: #fff;}
ABD'nin kritik Suriye kararı Diplomatik personelinin ailelerine ve zorunlu olmayan Elçilik personeline bu ülkeyi terk etme talimatı verdi... ![]() Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, karara gerekçe olarak protestoların düzenlendiği ülkedeki belirsiz durum ile istikrarsızlık gösterildi. Açıklamada, Suriye'de bulunan Amerikan vatandaşlarına da zorunlu olmadıkça ülke içinde yer değiştirmemeleri tavsiye edildi. Bu arada, Amerikan Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Tommy Vietor, göstericilere Şam yönetimi tarafından uygulanan şiddetin bir karşılığı olarak üst düzey Suriyeli yöneticileri kapsayan yaptırım uygulamasının planlandığını açıkladı. aa http://www.iyibilgi.com//haber.php?haber_id=206474
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Blöf mü, gerçek mi?
ABD'nin ardından İngiltere de vatandaşlarından Suriye'yi terk etmelerini istedi. ABD ve İngiltere'nin son hamleleri dünya kamuoyunda 'müdahale geliyor' yorumlarına neden oldu. ![]() Yüzlerce göstericinin askerlerin silahlarından çıkan kurşunlarla öldüğü Suriye'ye uluslararası müdahale sinyali geldi. Önce ABD hükümeti vatandaşlarından Suriye'den ayrılmalarını istedi. ABD'yi İngiltere izledi. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, göstericilerin öldürülmesi karşısında dehşete düştüğünü açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise bu sabah Suriye'deki diplomatik personelinin ailelerine ve zorunlu olmayan elçilik personeline bu ülkeyi terk etme talimatı verdi. Amerikan Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Tommy Vietor ise üst düzey Suriyeli yöneticileri kapsayan yaptırımın gündemde olduğunu duyurdu. Bu arada son iki güne damgasını vuran protestoların ardından Suriye'de 100'den fazla gösterici hayatını kaybetti, yüzlerce eylemci de hapse atıldı. SURİYELİ İKİ MİLLETVEKİLİ İSTİFA ETTİ Suların durulmadığı Suriye'de Meclis'ten iki istifa haberi geldi. İstifa eden milletvekili Nasır el-Hariri, "Oğullarımı kalleş mermilerden koruyamadığıma göre, artık parlamentoda kalmamın bir anlamı yok. Görevimden ayrıldığımı böylece duyuruyorum" dedi. GERÇEK MERMİDE KARARLI Beyrut'ta bulunan BBC muhabiri Owen Bennett-Jones, Suriye hükümetinin sokakları boşaltmak ve asayiş sağlamak için gerçek mermi kullanılmasını kararlaştırmış göründüğünü belirtiyor. Muhabirimiz, Suriye'de birçoklarının açıkça Cumhurbaşkanı Esad yönetiminin sona ermesi çağrısında bulunması yüzünden, hükümetin ayakta kalabilmek için yoğun bir çarpışma içine girdiğini aktarıyor. Ölümlerin çoğunun ülkenin ortasındaki Humus, güneydeki Ezra ve başkent Şam'ın banliyösünde meydana geldiği haber verildi. Suriye'nin resmi haber ajansı, şiddet olaylarının silahlı suç çetelerinin işi olduğunu bildirdi. http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=206495 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() 'Şu andaki süreç bizi rahatsız ediyor'
Başbakan Erdoğan'dan ilk kez Suriye'de yaşananlar için sert sözler geldi... ![]() Erdoğan, Kırgızistan Başbakanı Almazbek ATAMBAYEV ile baş başa ve heyetler arası görüşmesinin ardından ortak basın açıklaması yaptı. Başbakan Erdoğan, görüşme sonrasında "Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'la bugün yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili ne tür mesajlar verdiniz. Bir heyetin gitmesi söz konusu mu? Geçen aylarda gitmişti" yönündeki soru üzerine şu cevabı verdi: "Sayın Esad'la yaptığımız görüşmede mevcut gelişmelerden olan kaygımızı, endişemizi, rahatsızlığımızı kendilerine çok açık net ifade ettim, bildirdim. Özellikle de olağanüstü halin kaldırılması noktasında kendilerine bunu daha önce ifade etmiştik, olağanüstü halin kaldırılması güzel bir başlangıç ama yeterli değil. Suriye'de atılması gereken daha çok adımlar var. Bu konuları kendileriyle daha önce paylaşmıştık. Hatta kendilerine özel temsilcimi göndermiştim. Şimdi tekrar kendilerine özel temsilcilerimi göndereceğim. Kendileriyle orada görüşmeleri olacak. Büyük ihtimalle Perşembe günü temsilcilerimiz orada olacaklar, kendileriyle görüşecekler. Fakat şu andaki süreç bizler için rahatsız edici bir süreçtir. Bunu arkadaşlarımız da kendileriyle paylaşacaklar. Kısa sürede Suriye'deki bu sıkıntıların aşılması en büyük beklentimiz, temennimizdir. Çünkü orada da biz antidemokratik bir uygulamanın, özellikle otoriter, totaliter dayatmacı bir yapının olmasını asla arzu etmiyoruz, beklemiyoruz. Temennimiz odur ki böyle bir şeye fırsat verilmez. Ve demokratikleşme süreci hızla devam eder. Buna yönelik olarak arkadaşlarımız da kendileriyle görüşmelerini yapacaklar. Bazı hazırlıklarımızı da kendilerine sunacaklar." ORTAK ŞENGEN OLMASI LAZIM Bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye'nin Kırgızistan'a vize uygulamadığını belirterek, "Onlar da öyle bir sıkıntımız var. Kırgızistan'la attığımız bu adımla inanıyorum ki onları da büyük ihtimalle aşarız. Bizim aramızda da nasıl Avrupa Birliği'nde Şengen var ise bizim aramızda da buna benzer anlaşmanın olması lazım. Rahatlıkla bu cumhuriyetler birbirlerine gidip gelebilmeli. İnşallah Türk Cumhuriyetleri olarak bunları da aramızda başarırız." dedi. ATAMBAYEV'DAN, ERDOĞAN'A: TAYYİP ABİ Kırgızistan Başbakanı Almazbek Atambayev ise Türkiye'nin bu yıl kendilerine 71 milyon dolar yardımda bulunduğunu belirterek, Başbakan Erdoğan'a ve Türk halkına teşekkür etti. Atambayev, Türkiye'nin son sekiz yıl içinde önemli oranda değiştiğine işaret ettiği konuşmasında, hükümeti takıma benzeterek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ı övdü. Kendi ekonomilerinin de günün birinde 70 milyon dolar yardım yapacak duruma gelmesi için Türkiye gibi çok çalışmaları gerektiğine işaret etti. Atambayev, konuşmasında Başbakan Erdoğan'a "Tayyip Abi" diye hitap etmesi dikkat çekti. (CİHAN) http://www.iyibilgi.com//haber.php?haber_id=206596 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
Suriyedeki Gelişmeler acizane kanaatime göre Devletsel argümanlarla okunduğu için anlaşılamamaktadır... Küresel İmparatorluklar kendi dünya düzenleri arasında uyguladığı stratejilere uymayan herkesi ortadan üsulüne göre kaldırır ve kaldırmaya çalışır... Lakin Dengeler açısından Suriye'nin Hükümetinin devrilmemesini 'reform' yapmasını Abd'nin istemesinin asıl ve çıplak nedeni ! Fanatik değil Mücahidlerin gelip İsrail karşıtı politika yahut cihad ilan edeceğine olan korkularından gelmektedir... ! Türkiye Abd'nin bu manada ileri karakolu olmasada Meseleleri Devlet Düzeyinde hallolması ve Dengeli olması kanaatini taşımaktadır ! Lakin Acizane ben 'dünya dengelerinin görünümünde' yanıldığını düşünmekteyim... Suriye'nin devrileceği aşikardır... ! Gösterilenlerin dışında Büyük Katliam vardır çünkü ! Bu vesile ile Ortadoğudaki 'Dengeli' ve 'İstikrar' kavramı Türkiye'yi bağlasada artık ok yaydan çıkmıştır... ! |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() abd ve ingilterenin,Suriyedeki vatandaşlarının oradan ayrılması yönündeki açıklama benimde dikatimi çekti.
Benim anladığıma göre,Suriye daha da karıştırılcak abd,israil,ingiltere eliyle. Artık işgal şekli askerlerle değil,ayaklanmalarla gerçekleştiriliyor. Hem daha ucuz,hem de askeri kayıp yok. Irak'tan çok ders çıkarmış abd. |
|
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
Abd-İsrail bir taraftan karıştırıyor İran bir taraftan savunuyor Lakin Devletler arasında uygulanan stratejiler çok farklıdır... ! Abd Haşa Tanrı benim diyordu ! Bu itibarla Suriye'nin onlara göre 'İran'dan daha Düşman' diye tanımladıkları 'kontrol dışı' Mücahidlere bırakması İsrail için hayat memat meselesidir... ! Abd şu anda kontrol dışı olduğunun farkına varmaya başladıkça Türkiyeye yakınlaşmasındaki sebeb budur ! Ama Türkiye İstikrar sağlamaya çalışmaktadır...! Lakin zamanlama ve 'Ortam' müsait değildir... Türkiye acilen İslami bir ordu kurmalıdır... Acizane... Yoksa bedelini ağır ödeyecektir... |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Ne güzel; bu kriz İsrail’le bizi barıştırır!
Problem değil ise-ki problem-rejim kalabilir… Değilse Başer kalabilir… Değilse, Suriye muhakkak kalır! Şam krizi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Türkiye-Suriye ilişkileri aynen devam edecektir! Suriye konusunun ne kadar tehlikeli ve sayısız parametreye bağlı olduğu görüldüğünde, herkesin tüyleri diken diken olmalı… Artık basit bir soru ile karşı-karşıyayız; Esad yıkılacak mı? 1. Gösteriler toplumun tüm kesimlerini temsil ediyor mu? 2. Muhalif kişi ve gruplar kim? 3. İç destekler, bölgesel destekler, dış destekler ve tersine (!), Esad’ın kalmasını isteyenler kimler? a) İsrail’in rolü b) ABD’nin rolü c) Türkiye’nin rolü d) İran’ın rolü e) Irak’ın rolü f) Ürdün ve Lübnan’nın rolü g) İngiltere ve Fransa’nın rolü h) Mısır’ın rolü ı) Rusya’nın rolü i) Suudi Arabistan’ın rolü 4. Filistin kökenlilerin rolü ne? 5. Müslüman Kardeşler’in rolü? 6. Göstericiler sadece “reform” mu istiyor, yoksa “rejim değişikliği” mi? 7. Güçlü devlet bürokrasisi ve asker bu duruma ne diyor? 8. 2005 yılında yaşanan Hariri cinayeti ve bugüne kadar gelen dalgalarda oğul Hariri’nin rolü ne? 9. Kürtler ne istiyor? 10. Türkiye sınırındaki bölgede durum ne? 11. Aşiretlerin (Arap) duruma bakışı ne? 12. Alevilerin durumu ne? 13. Şii-Sünni meselesi nerede? Şam’a bu kritik sorulardan bakıldığında ortaya çıkan çerçeve hayli "değişik" olabilir… Esad’ın reformların ilk anından bu yana "gelen dalga"ya karşı yapacaklarını düşündüğünü gösteriyor.. Öte yandan da "ne kadar" yapacağını hesapladığı da belli artık! Belli ki, "elini verenin kolunu kurtaramayacağı" bir girdaba kapılmak istemedi. Bu aşamada "iç bürokrasi ile orduya" geliyoruz.. Bugün gelinen nokta, işte o reform vakumuna direnç noktasının yüksek bürokrasi ve asker olduğu gösteriyor. (Dedikodulara göre (!), Esad Türkiye'ye, "danışmanlarım protestoları inceledi, kökü dışarıda bir kaç grup" demiş. Ankara'da ona, "Sen önce danışmanlarını kontrol ettir' yanıtını vermiş.) Suriye meselesi artık Suriye meselesi değil. Risk analizleri; Sünni-Alevi savaşından, Kürtlerin ayaklanmasına, İsrail’in Filistin ve/veya Lübnan’a saldırmasına kadar uç noktalara ulaşıyor… Ülkenin ağır bir "dış medya saldırısı" altında dengesini kaybetmek üzere olduğunu da söylemeliyim. Türkiye açısından durum basit. Ankara bu işten hoşlanmadı. Türkiye-Suriye ilişkileri açısından yaşananlar bir risk, 'bölgesel ekonomik ortaklıklar’ açısından yaşananlar bir risk, 'komşularla sıfır sorun politikası' açısından yaşananlar bir risk, dış etkiler, Irak, Kuzey Irak, İran, İsrail dengeleri açısından dalgalanmalar için risk.. Sonra, Esad gitse kim gelecek? Kısa süre sonra Suriye’de yaşanacakların içine yuvarlanacağız belli ki. Henüz etrafa bakabilirken "başka" bir-iki noktayı yazıya sabitleyeyim… 1. Suudi Arabistan rejim değişikliğini destekliyor! Bu önemli bir konu ve Riyad’ın bu işte kullandığı adamlar ABD bağlantısı şüphesi doğuruyor. 2. Oğul Hariri-Esad ile kameraların önünde biraraya gelmesine rağmen-belli ki bir kan davası sürüklüyor ve bunu Riyad ile yapıyor. 3. İsrail!.. Ama ne kadar? Ortalık birbirine girmiş, CIA Başkanı’nın Türkiye’de olduğu ortaya çıkmış, Obama-Erdoğan dakikalarca telefonda çözüm arıyorlar, MGK’nın gündeminde bu konu var, "Avustralya" basınına demeç veren sıfır sorun politikasının mimarı Davutoğlu, "İsrail’e ikinci gemi gidebilir ellemesin" diyor. Yani?.. 4. Ama korkuları da var İsrail’in. Esad'ın yerine Radikal bir yönetim gelirse? Müslaman Kardeşler’in yeniden-bu protestolar vesilesiyle ortaya çıkması-benzer korkuları biliyor. 5. MİT Müsteşarı’nın gezisi Suriye’ye nasıl bir katkı sundu? CIA Başkanı’nın Türkiye’de geçirdiği inanılmaz süre ile bu zamanlama çakışıyor. Esad’a sadece Türkiye’nin değil, ABD’nin de tavsiyeleri gitmiş olabilir. 6. Mısır İstihbarat servisinin yeni başkanının Şam ziyareti Suriye’ye nasıl bir katkı sundu?. Bu paralellik ne ifade ediyor? 7. Gelelim geleceğe.. Dün ‘iki ülke’den bahsetmiştim.. Birisi ‘kontrol edilebilen devrimlerin’ hedef ülkelerinden, Ürdün! Suriye’den sonra Ürdün patlayabilir. (İddialara göre diğer ülke Fas!) 8. Buna Lübnan’ı otomatik olarak eklemeliyiz. Suriye ısınırsa Lübnan kaynar. 9. Suriye içinde Esad’ın kimi akrabalarına (Cumhuriyet Muhafızlarını’nın komutanı erkek kardeşi Maher Esad ve zengin bir işadamı olan Rami Makhluf) işaret eden rejim değişikliği talepleri var! 10. Haddimizi biraz daha aşalım: Bu gelişmelerin sonunda İsrail ile Türkiye, diyelim 1, hiç bilemediniz 2 yıl içinde kucaklaşır mı? Mümkün mü? Evet hem de öyle mümkün ki, siz bile "tabii canım böyle küslük mü olur, reel-politik olmak lazım" derken bulursunuz kendinizi! 11. Bunun için Filistin konusu önemli. İsrail’in yalnızlaştırılması, bu sonucu doğurmaz ise ABD planı (Yoksa Obama mı demek lazım?)-örneğin Mısır’ın bugünkü yönetiminin Tel Aviv’e sırt değil ama dirsek gösteren tavrı-boşa gider. Son bir not: Suriye'ye bir BM, NATO müdehalesinde İncirlik'in kullanımı tartışmaları şimdiden başladı.. AKP'nin buna 'evet' demesi mucize olur. Komşularla sıfır sorun politikası sendeleyecek kadar yaralanır. Fakat, olası bir göç durumuna önlem olarak "tampon bölge" düşünebilir mi? http://www.iyibilgi.com/artikel.php?artikel_id=28241 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Suriye için B planı
Türkiye, Suriye'deki olayların büyümesi üzerine Esad'ın yönetimde kalmasını içeren A planı yerine, "Gizli Kodlu B Planı"nı devreye sokuyor. ![]() 1- SINIR YAKIN İZLEMEDE Ankara, Suriye sınır hattını yakın takibe aldı. Uydu ile takip edilen sınır bölgesindeki karakollar da takviye edildi. İnsansız hava Araçları ile taranan sınır kapılarındaki güvenlik önlemleri de artırıldı. 2- MAYIN RİSKİ Olası göç dalgasında mayınlarla döşeli uzun sınırdan kontrol dışı giriş olmaması için Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak'ta "acil durum" hazırlığı başladı. Sınır karakollarına mayın tarama cihazı takviyesi yapıldı. 3- KARŞILAMA KAMPLARI Göç dalgası "yoğun" olarak tanımlanmıyor. Suriye ile akrabalıkları bulunan Türk vatandaşlarının listesi hazırlandı. Hatay'da 2, Şanlıurfa, Kilis ve Mardin'de 1'er karşılama kampı ve pilot hastaneler belirlendi. 4- PKK İLE TEMAS MGK için hazırlanan istihbaratta, bazı Suriyeli muhalif Kürt grupların PKK'nın üst düzey yöneticileri ile görüştüğü belirtiliyor. Avrupa'daki 4 Kürt muhalif temsilci, Kandil'de Murat Karayılan'la görüşmüş. 5- PKK SIZMALARI Olası bir göç dalgasında PKK militanlarının da sınırı geçmeye çalışacağı düşünülüyor. PKK'yla mücadelede Suriye destek verse de sınırdaki PKK'lıların Suriye vatandaşı olmaması nedeniyle Şam yaptırım uygulayamıyor. 6- 57 GÜNDE 57 KAÇAK Ankara'nın Suriye'deki olaylara ilişkin en çekinceli olduğu konunun kitlesel bir göç hareketi olasılığı olduğu belirtiliyor. Suriye'deki isyan ateşinin alevlendiği 1 Mart 2011 tarihinden bugüne kadar Türkiye'ye kaçak yollardan girmeye çalışan toplam 57 kişi yakalandı. Suriye'deki olayların şiddet boyutuna varması Türkiye'yi harekete geçirdi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı halkına karşı silah kullanmaması konusunda uyaran Türkiye, ülkedeki olayların daha geniş bir alana yayılması ve ölü sayısının artması üzerine "Gizli Kodlu B Planı"nı masaya yatırıyor. A Planı, Esad yönetiminin gitmemesi ve ülkede demokrasiye geçilmesi üzerine oluşturulurken, "Suriye'de kargaşa, iç savaş ve göç" ihtimalini içeren B planı, yarınki Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) gündeme gelecek. Arap isyanlarına karşı oluşturulan senaryolar Dışişleri Bakanlığı koordinatörlüğünde Başbakanlık, Genelkurmay, İçişleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından hazırlandı. MGK yarınki toplantısında ayrıca Tunus, Mısır ve Libya'daki gelişmelerin yanı sıra Katar ve Yemen'deki hareketliliği de değerlendirecek. MGK gündeminde ayrıca İran ve Kıbrıs konuları da masaya yatırılacak. MGK'DA GÜNDEM 'ARAP İSYANLARI' MGK toplantısında ele alınacak konular arasında Suriye "kritik" konu olarak öne çıkıyor. Suriye senaryosunda öne çıkan ayrıntılar arasında ise Suriye sınırının insansız hava araçları ile yakın takibe alınması dikkat çekti. Olası bir göç dalgası halinde sınır bölgesinde 5 ayrı kamp bölgesi kurulması gündemde. Genelkurmay, Suriyeli bazı Kürt muhaliflerin PKK ile temas kurduğu bilgisi üzerine sınır geçişlerinde PKK'nın Türkiye'ye sızma çabalarına karşı önlem alıyor. İsyanların başladığı 1 Mart'tan bu yana yasadışı giriş yapan 57 kişi yakalandı. http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=206614 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 | ||
![]() Alıntı:
Alıntı:
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() h1 { color: #fff;}
Dengeler bozulabilir Esad giderse, İran'ın önü kesilir mi? İsrail'den Lübnan'a tüm bölge ülkeleri, halk isyanı ile sarsılan Suriye'yi yakından izliyor. Çünkü Mısır'dan sonra Ortadoğu'nun en kilit ülkesi olarak kabul edilen Suriye'de Esed rejiminin devrilmesiyle bölge dengeleri yerinden oynayacak. Özellikle Suriye'yi kaybeden bir İran'ın, Ortadoğu'da en büyük bölgesel güç olma hedefi darbe alacak. Suriye'de haftalardır devam eden ayaklanmalarda onlarca insan hayatını kaybetti. Başlangıçta reform çağrısı yapan muhalifler, kanlı müdahalelerden sonra rejim değişikliği istemeye başladı. Mısır ve Tunus'ta liderleri değiştiren, Libya'da iç savaş başlatan ayaklanmalar, Ortadoğu'nun kilit ülkelerinde Suriye'de Beşar Esed rejiminin devrilmesiyle sonuç verirse bölge dengelerinde büyük bir değişiklik meydana gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. İsrail karşıtı sert söylemlere sahip olsa da İsrail ve Batı'nın gözden çıkarmak istemediği bir lider olan Esed, Ortadoğu barış sürecinin olmazsa olmazlarından. Esed'in gitmesiyle birlikte oluşacak demokratik yapı, Lübnan'daki Şii Hizbullah örgütüne mesafe koyacağı gibi, İran'la da ilişkileri stratejik boyutta devam ettirmeyecek. Bu da İsrail'in Golan Tepeleri'ni vermemek için Suriye'nin önüne koyduğu bahaneleri ortadan kaldıracak. Demokratik bir Suriye, demokratik bir Mısır'la birlikte (Mısır, El Fetih'i, Suriye Hamas'ı destekliyordu) Filistinli grupların da bölünmüşlüğünü ortadan kaldıracak. Bu İsrail'in Filistinlilere karşı uyguladığı 'böl-parçala-yönet' politikasını zora sokacak ve 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devletini daha kısa sürede tanımak zorunda bırakacak. Yeni Suriye, yeni bir Lübnan anlamına da geliyor. Suriye'nin desteğini alamayan Hizbullah örgütü, Lübnan'ı perde arkasından yönetme hedefinden vazgeçecek ve ülkenin bütünlüğü için bir tehdit olmaktan çıkacak. Suriye'yi kaybeden bir İran'ın Ortadoğu'da en büyük bölgesel güç olma hedefi de büyük bir darbe yemiş olacak. Mısır'la birlikte Suriye'nin, Ortadoğu'nun diğer demokratik olmayan rejimleri üzerindeki etkisi daha hızlı olacak ve bölgedeki demokratik süreç daha da hızlı bir şekilde tamamlanacak. Ancak bölgedeki tüm dengeleri yakından takip eden Esed'in, devam eden gösterilerden ne kadar etkileneceği şimdilik belli değil. Nüfusun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturan Alevi ve yüzde 5'lik Hıristiyan-Dürzi azınlığın büyük desteğine sahip olan Esed, aynı şekilde kurduğu istihbarat ve polis teşkilatıyla da bölgenin en sert rejimlerinden birinin başında bulunuyor. İsrail: Su ve meyve deposu olarak adlandırılan Suriye'ye ait Golan Tepeleri 1967'den beri İsrail işgali altında bulunuyor. Suriye, topraklarını geri almadan Mısır ve Ürdün gibi İsrail ile bir barış anlaşması imzalamayacağını belirtiyor. Esed döneminde Golan konusunda Türkiye'nin arabuluculuğuyla görüşmeler yapıldı ancak 2008 sonundaki Gazze operasyonu görüşmelerin sona ermesine sebep oldu. Lübnan: Yaklaşık 30 yıl boyunca Lübnan'da işgal birlikleri bulunduran Suriye, 2005'te Başbakan Refik Hariri'nin bombalı saldırı ile hayatını kaybetmesi üzerine 2007'de bu ülkedeki birliklerini geri çekti. Esed, Şii ve Hıristiyanların yanı sıra Sünniler üzerinde de bir kontrol oluşturarak Lübnan'daki en önemli oyuncu haline geldi. Hizbullah: Esed, İran'ın Ortadoğu'daki en önemli kolu olarak adlandırılan Hizbullah'a sağladığı destekle bu örgütün Lübnan'daki en etkin güç haline gelmesini sağladığı gibi, bu örgüt yoluyla İsrail ile hesaplaşmaya çalıştı. Hamas: Esed, ideolojik derin farklılıklara rağmen İsrail'e karşı kullanmak için Hamas'a siyasî destek verdi ve örgütün bir numaralı ismi Halit Mişal'e ev sahipliği yaptı. Hamas'a verilen bu destek, Filistinli gruplar arasındaki görüşmelerin çıkmaza girmesindeki en önemli sebepler arasında gösteriliyor. ABD: 2005'teki Refik Hariri cinayeti sonrasında Şam'daki büyükelçisini geri çeken ABD, bu yılbaşında yeniden büyükelçi tayin ederek Suriye ile tam diplomatik ilişkilerini tekrar tesis etti. Amerikan yönetiminin demokratik bir Suriye'nin talepleri doğrultusunda Golan Tepeleri'ni iade etmesi için İsrail'e daha fazla baskı yapacağı belirtiliyor. İran: Son yarım yüzyılın büyük bir kısmında Tahran'ın doğal müttefiki gibi hareket eden Suriye, Beşar Esed döneminde ise ilişkileri daha da ileri götürdü. Bu durum da İran'a Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan gibi diğer bölgesel güçlere karşı büyük bir üstünlük sağladı. Basra Körfezi'nde Şii hilali oluşturmaya çalışan İran, Suriye üzerinden de Akdeniz'e uzanan bir Şii hattı tesis etti. Türkiye: Suriye'nin son yıllardaki en önemli kazancı belki de Türkiye oldu. İki ülke imzaladıkları stratejik işbirliği anlaşmaları ile hem karşılıklı olarak vizeleri kaldırdı hem de ticaretlerini karşılıklı olarak artırdı. Bir zamanlar düşman iki komşu olan iki ülke, belki de en güvendikleri iki komşuya dönüştü. 'İranlı keskin nişancılar Suriye ordusunun saflarında' İranlı keskin nişancıların Suriye ordusunun saflarında demokrasi yanlısı göstericilere ateş açtığı iddia edildi. İran asıllı yazar Amir Tahiri, Amerikan Wall Street Journal gazetesindeki makalesinde, bölgedeki demokratik gelişmeleri destekleyen Tahran'ın, sıra Suriye'ye gelince büyük bir endişeye kapıldığını yazdı. Suriyeli muhaliflere dayandırdığı iddiasına göre Tahiri, Beşar Esed rejimine her türlü desteği sağlayan Tahran, keskin nişancılarla göstericileri caydırmaya çalışıyor. İran'ın yıllar içinde Suriye ordusu ve güvenlik birimleri içinde bir işbirliği şebekesi oluşturduğunu da iddia eden Tahiri, bu şebeke yoluyla İran'ın Suriye'yi göstericilere karşı cesaretlendirdiğini kaydetti. Makalede ayrıca İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad döneminde Suriye'de Tahran'ın yönettiği 14 İslam Kültür Merkezi'nin açıldığı, yüzlerce Şii din adamının halkı Şiileştirmek için uğraştığı ifade edildi. Bu arada başkent Şam ile gösterilerin merkezi olan güneydeki Dera şehrine zırhlı birliklerin konuşlandırıldığı Suriye'de demokrasi yanlısı gösterilerin başlamasından beri ölenlerin sayısının 453'e ulaştığı bildirildi. Cumali Önal / Zaman http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=206772 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|