AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-03-2007, 15:52   #1
Kullanıcı Adı
Meftun
Standart abdulhamit bilici zaman gazetesi
Kudüs'te bir berber dükkânı ve Gül'lü Türkiye


27 Ağustos Pazartesi günü sabahın erken saatlerinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün adını taşıyan havaalanından İsrail'in kurucusu Ben Gurion'un adını taşıyan havaalanına uçarken Çankaya'da hâlâ Ahmet Necdet Sezer oturuyordu.
Üç aylık bir siyasi krizin ardından, nihayet bir gün sonra Türkiye 11. cumhurbaşkanına kavuşacaktı. Gerçi bir cumhurbaşkanı ile röportaj yapmak üzere Türkiye'den ayrılıyorduk. Ama yine de böylesi önemli bir günde ülke dışında olmak, bir gazeteci için pek iç açıcı değildi. Dönüş biletlerimiz çarşamba gününeydi. Dolayısıyla Meclis'te yeni cumhurbaşkanının seçimi, yemin ve devir teslim törenleri gibi bir daha ancak 7 yıl sonra yaşanacak tarihî kareleri kaçıracaktık.

Türkiye'de ve dünyada dikkatlerin TBMM'deki seçime odaklandığı salı günü, Nobel barış ödüllü Şimon Peres ile görüşmek için Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na giderken bizim kafamız da Ankara'daydı. Saray dedikse alışkanlıktan. Yoksa, taciz suçundan dolayı görevini bırakmak zorunda kalan Moshe Katsav'ın yerine haziran ayında 9. cumhurbaşkanı seçilen Peres'in makamı, Ankara'daki birçok genel müdürlük binasından daha sıradandı. Ne duvarlarında altın yaldızlı dekorlar, ne zeminde büyüleyici halılar ne de tavanlarında ihtişam sembolü avizeler vardı. Ama bütün bu sadelik içinde, en küçük alanlara bile İsrail Devleti'nin temel felsefesini anlatan figürlerin işlenmesi ihmal edilmemişti. 3 yıldızlı bir otelin lobisini andıran girişteki bekleme salonunda otururken dış kapı kolu üzerindeki motif dikkatimi çekti. Biraz daha yakından bakınca bunun, Hz. Musa'nın Tur Dağı'nda gördüğü Yanan Çalı'yı simgeleyen, Yahudilerin en eski sembolü Yedi Kollu Şamdan olduğu anlaşılıyordu. Başka bir köşede, aynı figürü taşıyan tarihi bir kalıntı parçası sergileniyordu.

Berber dükkânında küresel siyaseti konuşmak

Neyse, bu anlamlı günde Türkiye'de olamamanın acısıyla konudan sapmayalım. Madem Türkiye'de değildik, o zaman oradaki heyecana bulunduğumuz yerden nasıl katılabileceğimizi düşündük. İki şey yapabilirdik. Röportajda Peres'e, öğleden sonra meslektaşı olacak Abdullah Gül ve AK Parti hakkındaki görüşlerini sorabilirdik. Bir de Kudüs'te ve Mescid-i Aksa'da Filistinlilerin Abdullah Gül'le ilgili nabzını tutabilirdik. Hem Peres hem de Gül, yeni konumlarına dışişleri bakanlığı kariyerinden yükselmişti. Bu yüzden ikisi de engin diplomasi tecrübesine sahipti ve birbirlerini iyi tanıyorlardı. Peres'in AK Parti ve Gül'e nasıl baktığını önceki günkü röportajda okudunuz. Peres, neo-con ve Yahudi çevrelerin AK Parti ile ilgili endişelerini yersiz buluyordu. Ona göre, Erdoğan'ın demokrasi ve ekonomi alanındaki icraatları etkileyiciydi. Hem Gül ismine hem de Türkiye'nin Ortadoğu'da artan rolüne çok olumlu bakıyordu. Peres'e göre Gül, demokratik bir Türkiye'yi ideal edinmiş, modern çağın insanıydı.

Klasik şablona göre, AK Parti'ye soğuk olması beklenen Yahudi devletinin liderinden bu olumlu yorumları dinledikten sonra sıra İslam dünyasının kalbi olan Kudüs'te Abdullah Gül'e nasıl bakıldığını görmeye gelmişti. Röportajı bitirip 12.00'de otele dönmüştük. Gazete yoğun Köşk gündemi nedeniyle röportajı birkaç gün ertelemiş; dolayısıyla yazıyı yetiştirmek için acelemiz kalmamıştı. İlk işimiz, hiç değilse Gül'ün devir teslim törenini yakalayabilmek için uçuşumuzu bir gün öne almak oldu. Belki sembolik değer taşıyan birçok tören, biz havadayken olup bitecekti. Ama Sezer'le bıraktığımız ülkeye, bir gün sonra Gül'le dönmek de önemliydi. Uçağımız 17.20'de havalanacak ve 19.00'dan önce Türkiye'de olacaktık. Sıkı kontroller nedeniyle 3 saat önce havaalanında olmamız şarttı. Sözün özü, surlar içindeki Eski Şehir'de ve Aksa'da Abdullah Gül nabzı tutmak için 2 saatten az zaman vardı.

Bir kez daha kutsal atmosferini koklamak ve gazetecilik yapmak için Aksa'ya doğru Yafa Kapısı'ndan hızla ilerlerken, tarihî Kapalı Çarşı'da müşterisini tıraşla meşgul yaşlı berberin, ayna üzerine yerleştirdiği tarihî Kudüs tablosu dikkatimi çekti. 'Bu kaç yıl önceki Kudüs?' dememle, bizi hayretler içinde bırakan bir sohbetin başlaması bir oldu. Sararmış, siyah beyaz, çerçevesiz resim, 3 büyük din için de kutsal sayılan şehrin 2 yüzyıl öncesini gösteriyordu. Berber dükkânı, Cumhuriyet'imizden 3 yıl daha yaşlıydı. Berberin babası burayı 1920'de açmıştı. Bu resim de babasından kalmış bir yadigârdı. Belki de eski Kudüs'e duyduğu özlemi yatıştıran bir müsekkindi onun için. Çekirdekten yetişmiş orta yaşlı berber, kendisini Abdurrezzak Hoca diye takdim edince hayli şaşırdım. Nitekim biraz sonra ailesinin kökeninin Türk olduğunu, yıllar önce buraya Halep'ten geldiklerini söyleyecekti. İsrail'in Kudüs'ü işgalinden yıllar önce doğan berber, vaktimiz olsa Kudüs'ün Osmanlı ile başlayan İngiliz'le devam eden, sonra Ürdün'e geçip İsrail işgaliyle süren son yüzyıllık dramını bir çırpıda bize anlatacaktı.

Birazdan, sırasını bekleyen müşteri de sohbete katıldı. Büyük dedesinin Osmanlı ordusunda rütbeli asker olduğunu söylüyordu. 'Türkiye'de bugün ne oluyor?' sorusuna verdiği cevap, her şeyden haberdar olduğunu gösteriyordu: "Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı için 3. kez oylama yapılacak. Umarız, laik cumhurbaşkanı isteyen askerler bu kez sorun çıkarmaz." Gül'e nasıl baktıklarını sorduğumda, çehrelerini tebessüm kaplıyordu. Onu yere göğe sığdıramıyor, sanki Gül'ü kafalarındaki Osmanlı ile eş tutuyorlardı. Osmanlı'ya ihanet eden Mekke Emiri Hüseyin'e ateş püskürüyorlardı. 'Şerif Hüseyin mi?' diye tekrarlayınca, 'Neden şerif olsun, 'Fakir Hüseyin' o. İngilizlere kandı. Karşılığında ne aldı?' diyorlardı kızgınca. Gül'ü kendilerine çok yakın buldukları aşikardı. Türkiye'ye sağladığı ekonomik başarıyla övünüyor, Batı ile seviyeli ilişkisini alkışlıyorlardı. Ayrıca dindarlığının altını çiziyorlardı. İslam ülkeleri arasında dayanışmanın artmasına vesile olacağını söylüyorlardı. Yine askerler sorun çıkarmazsa Filistin'e daha çok yardımcı olabileceğini ümit ediyorlardı.

Hayli büyük mevzular konuştuğumuz bu minik berber dükkânından çıkarken, ilginç sohbeti dışarıdan izleyen bir başka esnaf kolumdan tuttu. Bu beklenmedik tepkiye şaşırmıştım. Kıyafet satan minik dükkânının kapısına gidince, hızla kendisi içeriye girdi. Ve elinde pasaporta benzeyen bir şeyle yanımıza geldi. Kapağında Osmanlı tuğrası taşıyan çok yapraklı bu cüzdan, 5. Ordu'ya bağlı Kudüs'te askerlik yapmış Emin isimli bir Osmanlı askerinin kimlik kartıydı. Bir yandan bu belgeyi anlatırken, bir yandan da kendi dedelerinin de Osmanlı ordusunda görev aldığını söylüyordu. Hatta babaannesinin kendisini çağırırken kullandığı 'Hemen gel buraya!' sözlerini hatırlıyordu. Osmanlı derken adeta gözleri parlıyordu. Elindeki cüzdanla birlikte fotoğrafını çektirmek istemedi. Utana sıkıla bu tarihî cüzdanı satmak isteyip istemediğini sorduğumda yüzündeki tebessümden eser kalmadı. 'Nasıl satarım?' dedi. Sanki berberin Kudüs tablosu gibi, o da bu cüzdan sayesinde geçmişle bağlarını koruyordu.

Gül için büyük umutlar taşıyorlar

Rastgele girdiğimiz bir iki dükkânda geçirdiğimiz 10 dakikada sanki koca bir yüzyılı yaşamış gibiydik. Aksa için zaman daha da daralmıştı. Orada konuştuğum insanların hemen hepsi de Türkiye'deki seçimden haberdardı. Gül'ü tanıyorlar ve sevdiklerini söylüyorlardı. Eski Mescid-i Aksa'nın içindeki kütüphanede karşılaştığım bir akademisyen, neredeyse turlarda Gül'ün aldığı oy sayılarını bile söyleyince şaşırıp, "Neden bu ilgi?" diye sordum. Filistinlilerin bölgede yaşananları yakından izlediğini, Türkiye'ye de özel önem verdiğini söyledi. Türkiye'den beklenti konusunda temkinliydi. Her şeyi Allah'tan beklediklerini söylüyordu. Duası şuydu: "Allah, Türkiye'ye ve Gül'e yardım etsin. O zaman belki o da bize yardım edebilir."

Aksa'nın imamıyla da konuştum. O da Gül'ü tanıdığını ve sevdiğini söylüyordu. Hatta Gül'ün bir Kudüs ziyareti sırasında birlikte akşam namazı kılmışlar; Kudüs'ün dününü bugününü konuşmuşlardı. Aynı sohbette, 1967'de Kudüs'ü işgal eden İsrail'in bayrağını Kubbet'üs-Sahra'nın tepesine çektiği ve bunun Türkiye'nin girişimi sonucu oradan indirildiği de konuşulmuştu. Harem-i Şerif Vakfı yetkilileri, son dönemde sorunları olduğunda Türk elçilik ya da konsolosluğunu aradıklarını ve taleplerine cevap bulduklarını söylüyorlardı. Herhalde Dışişleri'ndeki bu değişimde de Gül'ün etkisi vardı.

Bir yanda İsrail'in en deneyimli devlet adamı Peres'in Türkiye ve Gül halkında söylediği olumlu sözleri, barış konusunda Türkiye'den beklentileri; diğer yanda İslam dünyasının kalbi Kudüs'te yaşayan Müslümanların Abdullah Gül hakkındaki olumlu düşünceleri ve dengeli beklentileri. İşte yıllardır barışa hasret çeken Ortadoğu'da ciddi barış rolü üstlenecek yeni Türkiye fotoğrafı bu. Sivil-asker, gazeteci-akademisyen, işadamı-diplomat hepimizin, Kudüs'ten çekilen bu yeni Türkiye fotoğrafını iyi okumamız, buna göre kendimize çekidüzen vermemiz gerekiyor. Dünyadaki diğer aktörlerin de bu fotoğrafı iyi analiz etmesinde fayda var. Endişeye gerek yok; çünkü böyle bir Türkiye sadece Filistinlilere ve İsraillilere değil, bütün insanlığa hizmet edecektir.


03 Eylül 2007, Pazartesi




AMAN BU YAZIYI SAADETLİLER VE CHPLİLER GÖRMESİN..YAHUDİ C.BAŞKANI GÜLE SICAK BAKIYOR DİYE BİRİ DİNSİZ SİYONİST İLAN EDER DİĞERİ YAHUDİ-ABD İŞBİRLİKÇİSİ

 

Meftun isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi