AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 03-11-2014, 17:40   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Abdülkadir Selvi - Yargı Darbesinin Paralel Kanıtı
Abdülkadir Selvi



Yargı darbesinin paralel kanıtı


Edirne'de Kazasker'di, Şeyh Bedreddin, Yani kadı. Yani bugünkü adıyla hâkim.

Osmanlı'da isyana kalkıştı.

Çok isyan görmüştü Osmanlı, ancak bu kez isyan eden, bir Kazasker'di.

Huzura çıkarıldı. Yargılandı. Devamını Nazım Hikmet'ten aktarmak istiyorum:

'Dönüldü Bedreddine

Denildi : 'Sen de konuş'

Denildi : 'Ver hesabını ilhadının'

Bedreddin baktı kemerlerden dışarı.

Dışarda güneş var.


Yeşermiş avluda bir ağacın dalları,

ve bir akar suyla oyulmaktadır taslar.

Bedreddin gülümsedi.

Aydınlandı içi gözlerinin,

dedi:


- Madem ki bu kerre mağlubuz

netsek, neylesek zaid.

Gayri uzatman sözü.

Mademki fetva bize aid

verin ki basak bağrına mührümüzü..'

Birçok isyan oldu Osmanlı'da birçok, 'Şaki' isyan ettiği için darağacını boyladı ama Şeyh Bedrettin, hem ilkti hem de son oldu.

Kendi fetvasıyla idam edilen...

Osmanlı'da ilk kadı, yani bugünkü anlamıyla hâkim Osman Gazi devrinde Karacahisar'a atanan Dursun Fakih oldu. Şer'î mahkemelerin kurulduğu günden bu yana Cumhuriyet Mahkemelerinde birçok hâkim ve savcı görev yaptı.

27 Mayıs'ta kışlasına dönmek isteyen askere, durun gidemezsiniz diyen anlı şanlı hukuk profesörlerimiz de oldu, 'Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor' diyen Yassıada Mahkemeleri de darbe dönemlerinin çatır çatır kalem kırıp genç fidanları darağacına çeken Sıkıyönetim Mahkemeleri de.

'Sanığın idamına kararın daha sonra yazılmasına' diyen İstiklal Mahkemelerinin ruhu, Yassıada Mahkemelerinin ideolojisi, Sıkıyönetim Mahkemelerinin uygulamaları kara bir leke olarak geçti hukuk tarihimize. Bir zihniyet zinciri oldu hep yargıda. İstiklal Mahkemelerini takip eden Devlet Güvenlik Mahkemeleri onların 'Post modern' devamı olan Özel Yetkili Mahkemeler.

Ama hiçbiri lağvedildiği hâlde, 'Ben görevimin başındayım' diyemedi. Hiçbiri böylesine açık ve cüretli bir şekilde meydan okuyamadı.

O nedenle dün yaşananlar bir ilkti.

Özel Yetkili Mahkemeleri'nin kaldırıldığı 6526 sayılı, 'Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun' Cumhurbaşkanı tarafından onaylandıktan sonra 6 Mart 2014 günü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Böylece Özel Yetkili Mahkemeler o tarihten itibaren lağvedilmiş oldu.

Ama gelin görün ki, 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemelerin TBMM tarafından kaldırılmasının Anayasaya aykırı olduğunu açıkladı. Bununla da yetirmedi. Yasayla lağvedildiği yani hukuk tekniği açısından mülga olduğu için tahliyeler konusunda kendisine herhangi bir başvuru olmamasına rağmen, tahliye taleplerini reddetti.


Bunu ara rejimlerin keskin kılıcı DGM'ler dahi yapmadı. DGM'ler kapatıldıktan sonra kendilerine yapılan müracaatları, 'Yetkisiz' duruma düştükleri gerekçesiyle geri çevirmişti. O gün DGM'lerin, 'yargı etiği' açısından sergilediği tavrı bugün Özel Yetkili Mahkemeler gösteremedi.

Anayasa'nın 142.Maddesi, 'Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir' diyor. Bu kadar açık bir hükmü, ben biliyorum da ÖYM'lerde görev yapan hakimler bilmiyor mu?


Çok iyi biliyorlar.

Zaten topu attıkları HSYK, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yetki gaspı yaptığını açıkladı.

Ben işin orasında değilim. Tapu kadastro için dahi kanunla mahkemeler kuran Meclis'in, ÖYM'leri kaldırmaya da yetkisinin olduğunu bu hâkimler bilmiyor mu? Bal gibi biliyorlar. Ama dert başka.

Görevden alındıktan sonra adliye önünde bildiri dağıtarak hukuk tarihine geçen Muammer Akkaş'tan, HSYK muhtırası yayınlayan Ahmet Hamsici'ye kadar bunlar bir zihniyetin yansımaları.

Yasa ile kaldırıldığı hâlde, meydan okuyan Özel Yetkili Mahkemelerin bu açıklaması, 17 Aralık'ın bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olmadığının, tam tersine sivil hükümete karşı bir yargı darbesi olduğunun en büyük kanıtı.

Hadi yargıdaki paralel yapıyı göster diyenlere karşı yapılan sayımda, 'Ben buradayım' diye ayağa kalkmalarından başka bir şey değil.

Bu bir suçüstü durumu.

Bir an durun ve Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hâkimlerin eline düştüğünü düşünün. Ne yaparlardı acaba?

Şimdi yeminli düşmanlarım olan paralel yapının twitçileri hemen Abdulkadir Selvi, hâkimlere Şeyh Bedreddin'in sonunu hatırlattı diye yazmasınlar.

Ergenekon sanıklarının da adaletle yargılanmasını savunan biri olarak Şeyh Bedreddin ve Nazım Hikmet'i işin içine kattım ki, entellik olsun diye. Bu ülkede Nazım'ı, Şeyh Bedreddin Destanı'nı bildin mi, insanı 'aydın' sınıfına yazıyorlar...

Bizim entellik de o hesap...

Kaynak

Yeni Şafak 11.03.2014

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi