![]() |
#1 |
![]() ![]() Meclis'te yeni yasama yılı başladı, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in açılış konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül vekillere hitap etti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yasama yılı nedeniyle Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı açılış konuşmasında demokrasi ve birlik vurgusu yaptı. Muhalefeti üstü kapalı eleştiren Gül, "Herkesi ilgilendiren siyasi meselelerde 'partili' olmakla 'partizan' olmak arasındaki çizgi kalın bir şekilde çizilmelidir" uyarısında bulundu. Gül, "Doğal bir durum olan, etnik, dini ve kültürel farklılıkları uç ayrılıkçı fikirlerin zemini haline getirenler çağın gerisinde duruyorlar demektir. Birlik ve beraberlikten herkesin tek tip bir kalıp içinde erimesini anlayanlar da çağın ruhuna aykırı davranıyorlar "diye konuştu. Gül, "Farklılıklardan korkan bir devlet Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaşlığı yakalayamaz" dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Meclis Genel Kurulu’nda yeni yasama yılının açılışında konuşuyor. Bu yılki açılışın sürprizi ise komutanlar. İki yıldır Meclis'e gelmeyen komutanlar bu kez protokoldeki yerlerini aldılar. Komutanlar en son ABD Başkanı Barack Obama'nın 6 Nisan 2009'da yaptığı konuşma için TBMM'ye gitmişlerdi. O tarihten önce yaklaşık iki yıl Meclis'e ayak basmamışlardı. 23 Nisan 2007'de Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle verilen resepsiyona katılmak için TBMM'ye giden komutanlar, o tarihten Obama'nın konuşmasına kadar 21 aydır Meclis'e ayak basmamıştı. Gül Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri iki yıl üst üste yasama yılı açılışına Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile Kuvvet Komutanları katılmamıştı. Birbirinden farklı ve karşıt düşüncelerin bulunduğu ortamlarda, karar alma mekanizmasının belli düzeyde uzlaşmayı gerektirdiğinin açık olduğunu belirten Gül, demokratik rejimlerin doğasının, bunu gerektirdiğini söyledi. Gül, uzlaşmanın, bütün fikirlerin ortalamasını almak olmadığını belirterek, ''Öyle olsaydı seçim yapmanın, belli aralıklarla milletin iradesine müracaat etmenin, hükümetlerin kurulması sisteminin, devleti yönetmenin hükümet sorumluluğunda olmasının anlamı kalmazdı. Uzlaşmak, var olan fikirlerin ortalamasını almak anlamına gelseydi, demokratik rejimin sağlıklı işlemesi açısından muhalefetin vazgeçilmezliğinin ve yüklendiği denetleme işlevinin de önemi olmazdı'' diye konuştu. Gül, her ikisinin de demokrasi açısından gerekli olduğuna işaret etti. Devlet ve millet hayatının temel sorunlarında, gerçek uzlaşma kültürünün hakim olmasının, geleceğe yön vermenin tek yolu olduğuna dikkati çeken Gül, herkesi ilgilendiren siyasi meselelerde ''partili'' olmakla ''partizan'' olmak arasındaki çizginin, kalın bir şekilde çizilmesi gerektiğini vurguladı. Gül, devletin ve milletin bekasını ilgilendiren bütün milli sorunlarda, aynı hedefe kilitlenmenin yollarının aranması gerektiğini dile getirdi. -''SORUNLARIN ÖZÜ HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMAK''- ''Türkiye, açık toplum düzeninin gereklerine uygun bir biçimde, siyasi alandaki farklı görüşlerin toplum önünde rekabet etmesine dayalı demokrasisini güçlendirmeye devam etmelidir'' diyen Gül, siyasi partilerin, toplum önünde bu rekabet temelinde yarışmalarının, gelecekleri açısından çok önemli olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, katılımcı demokrasi için Meclis ve kamuoyunun verimli bir şekilde, doğru bilgilendirilmesinin sağlanmasının da çok önemli olduğunu vurgulayarak, ''Çözülmesi beklenen sorunların özü hakkında bilgi sahibi olmak, çözüm için izlenecek yöntemin doğru seçilmesi için gereklidir. Unutmayalım ki bazen usul, esasın önüne geçebilmektedir'' dedi. -''MİLLİ GÜVENLİĞİN ÖNEMLİ UNSURLARI''- Milli güvenlik anlayışının, dünyada kaydedilen dinamik gelişmeler ışığında kapsam ve içerik değiştirdiğini anımsatan Gül, sözlerine şöyle devam etti: ''Milli güvenlik, kuşkusuz güçlü bir orduyu zorunlu kılar. Türkiye'nin güçlü bir ordusu vardır. Ancak kapsam ve içerik değiştiren, dinamik milli güvenlik anlayışı sadece ordunun imkan ve kabiliyetleriyle sağlanan bir çerçeve olmayı aşmıştır. İmkan ve kabiliyetleri yüksek bir ordunun yanında, bir ülkedeki demokrasinin gelişmişliği, ekonominin sağlamlığı, entelektüel bakımdan ve her açıdan nitelikli insan gücü, enerjiye hakimiyeti veya ulaşabilirliği, her alandaki üretim faaliyetleri, Ar-Ge çalışmaları ve bilgi-teknoloji üretebilme yeteneği, bugünün dünyasında milli güvenliğin önemli unsurlarıdır. Yurt savunmasına her durumda hazır, gücü tarihin tecrübesinde sınanmış, teröre karşı önemli zaferler kazanmış bir orduya sahibiz. Bununla her zaman gurur duymaktayız. Bununla beraber günümüz dünyasında, silahlı gücün yanı sıra devletlerin yumuşak güç de denilen diplomasi, enerji-politik ve sağlam ekonomik değerler gibi unsurlarının, ülkelerin bekasını doğrudan etkileyen sonuçlar doğurduğunu göz ardı edemeyiz.'' -''TÜRKİYE, KENDİ SORUNLARINI KENDİSİ ÇÖZMELİ''- Gül, Türkiye'nin, milli menfaatlerini koruma konusunda, gelişmiş yumuşak güç unsurlarını daha etkili kullanması gerektiğini vurguladı. Bir ülkenin, yumuşak güçten sert güce kadar milli gücünü oluşturan unsurlarının temelinde ise, derin fay kırıklarından uzak, toplumsal bir mutabakata sahip olmasının yattığını vurgulayan Gül, ''Büyük milletimiz, tek millet olma fikri ile farklılıklara saygı fikrini içiçe yaşatmaktadır. Devletimizin kurucu felsefesinin, Türk milleti kavramına esasta yüklediği içerik de budur. Bugün bunun siyaset ve devlet anlayışımıza da çağın gerektirdiği biçimde yansıması gerekir'' dedi. ''Şunu da hatırlatmak isterim ki, hiç kimse farklılıkların varlığını millet içinde yeni millet adacıkları oluşturmak şeklinde anlamamalıdır'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti: ''Böyle anlayanlar, toplum içinde derin fay kırıkları oluşturarak toplumsal mutabakata zarar verirler. Bu da hem milletin bütününe, hem de farklılığını korumak isteyenlere yıkıcı bir deprem olarak geri döner. Kendi içinde güçlü bir mutabakatı sağlayamamış bir devletin, dünya sahnesinde güçlü olması düşünülemez. O nedenle Türkiye, kendi sorunlarını kendisi çözmek zorundadır. Bir ülkenin içini kemiren sorunlar varsa, bunlar kaçınılmaz olarak başka devletlerin müdahalesine açık alanların ortaya çıkmasına yol açar. Çünkü bugünün dünyasında sorunları başkalarından gizlemenin yolu yoktur; her şey açık bir şekilde dünyanın ve herkesin gözü önünde yaşanıyor. Kendi sorunlarını kendi iradeleriyle çözemeyen devletler, başkalarının istismarına açıktır. Siyasi aklı güçlü bir devlet buna izin vermez; sorunlarını başkalarına fırsat vermeden kendi iradesiyle çözer. O nedenle iç sorunlarımızın demokratik usullerle çözülmesi, demokrasi yoluyla vatandaşlık mensubiyetinin güçlendirilmesi; toplumsal mutabakatımızın ve demokrasimizin sağlığı açısından olduğu kadar, milli güvenliğimizin ve milli menfaatlerimizin teminat altına alınması bakımından da zorunludur.'' -''ÇIKMAZ SOKAK''- Gül, sorunları, kabul edilebilir demokratik yöntemlerle çözmek yerine, sorunları görmezden gelmek ve milli birliği korumak adına siyaset ve demokrasi dışı alanlara kayarak aşırılıklara yol açmanın, çıkmaz sokağa sapmak olduğunu söyledi. Gül, farklılıkları ifade etme iddiasıyla birlik fikrini zedeleyen aşırılıklara sarılmanın da toplumlar için birer çıkmaz sokak olduğunu vurguladı. Bugün Türkiye'nin, kendi içinde gündem oluşturan kültürel kimlik sorunlarını çözecek demokratik bilince ve olgunluğa kavuştuğuna dikkati çeken Gül, uluslararası ve bölgesel gelişmelerin de büyük çapta Türkiye'nin milli menfaatleriyle paralel hale geldiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, basiretli devlet adamlarını bünyesinde barındıran yüce Meclisin, Türkiye'deki her soruna bu anlayışla bakması, toplumdaki farklılıkları, milli birliği güçlendirecek bir zenginlik olarak konumlandırmayı başarması gerektiğini belirtti. Gül, sözlerine şöyle devam etti: ''Şehitlerimizin eşsiz fedakarlıkları ve gazilerimizin unutulmaz kahramanlıkları sayesinde Türkiye, birlik ve bütünlüğünü her şart altında koruyacağını dünyaya göstermiştir. Türkiye'nin bugüne kadar başarıyla sürdürdüğü terörle mücadele çizgisi, bugün yeni imkanları önümüze açmıştır. Bugün gelinen noktada ise Türkiye daha fazla şehitler vermeden, teröre daha fazla mali kaynak ve enerji harcamadan, terör sorununu geride bırakmaya yarayacak yeni yöntemleri devreye sokma kapasitesine ulaşmıştır. Türkiye'nin içindeki bu gelişmeler ile uluslararası şartların da uyumlu hale gelmesi, bu konjonktürde azim, kararlılık ve hedef değiştirmeden ülke güvenliğini garanti altına alma imkanlarını Türkiye'nin önüne getirmiştir. Bu konuların yüce Mecliste kapsamlı bir şekilde ele alınması büyük önem arz etmektedir.'' -''BİLİNÇLİ, HIZLI HAREKET ETMELİYİZ''- Cumhurbaşkanı Gül, bugün karşılarında ilginç ve pek çok yönden dikkat çekici bir dünya tablosunun bulunduğunu ifade etti. Bugünün şartlarını, kendilerine uygun yöntemlerle değerlendirmenin, gelecek nesiller adına kendilerinin sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Gül, ''Türkiye'nin önüne çıkan bu tablo zaman kaybı olmaksızın dinamik bir şekilde değerlendirilmelidir. Bugünün dünya konjonktürünün ve bölgesel dengelerin terörle mücadelede önümüze çıkardığı olumlu şartların ve fırsatların ilelebet devam edeceğini düşünemeyiz. O nedenle bilinçli, kararlı, planlı ve hızlı hareket etmeliyiz'' diye konuştu. Zaman - Moralhaber.net
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() cumhurbaşkanımızın sonuna kadar arkasındayız
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|