|
10-14-2014, 07:22 | #1 |
Abdullah Muradoğlu - Diren Türkiye
Abdullah Muradoğlu
Diren Türkiye... Bu ülkenin Kürt yurttaşları meselenin 'Kobane' olmadığını anlamalılar. Kobane'ye ne olacağı şer güçlerin umurunda bile değil. Amaç Türkiye'yi bölgesel kaosun içine çekmek. Enerji kaynaklarının denetimini ellerinde tutmak isteyen emperyalist güçlerin kurguladıkları senaryo; ufalanmış, dilimlenmiş, güçsüzleştirilmiş bir Ortadoğu. Biribirilerine karşı düşmanlaştırılmış 'devletçikler'in kendilerine mecbur kalacaklarını öngörüyorlar. Türkiye bölgede potansiyel olarak 'nizam kurma' gücü olan yegâne ülkedir. Bu güç kırılmadan bölgeye yönelik kirli senaryolarını kâmilen sahneye koyamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Bir zamanlar Irak'ı İran'a karşı savaştırmışlardı. Yüzbinlerce Müslüman bu savaşta hayatını kaybetti. İki ülkenin ekonomik kaynakları mahvedildi. Silah şirketlerinin kasalarına milyarlarca dolar aktı. Sekiz yıl süren 'Arap-Fars' savaşı iki ülkenin 'Şii' ve 'Sünni' halkları arasında büyük bir kırılmaya sebebiyet verdi.. Muhteris bir diktatörün elinde güç kaybına uğrayan Irak, emperyalist güçlere kolay lokma oldu. Müslüman toplumları fena hâlde güçsüzleştiren kirli savaşlardan kimler kazanç sağladı peki? Silahların menşeine, enerji anlaşmalarına bakın, anlarsınız. O Irak bugün yok. Suriye de, halkına savaş açan akılsız bir diktatörün elinde paramparça oldu. Irak fiilen üçe bölündü, Suriye'nin kaça bölündüğü bilinmiyor. Şimdi de Türkiye'yi Müslümanlar arası bir savaşa 'muharip' yazmak istiyorlar. Türkiye direniyor. Bu direnişi kırmak isteyen şer güçler kirli savaşlarını Türkiye'nin içine taşımak istiyorlar. Kaos yaratarak Türkiye'yi istemediği bir yöne doğru sevketmek istiyorlar. Bu yüzden etnik kışkırtmalara karşı herkes son derece uyanık olmalı. Türkiye'nin dize getirilmesinden Kürt kardeşlerimizin kazanacağı bir şey yok, tam tersine kaybedecekleri çok şey var. Kürtler de bu santaja boyun eğmemeli, zira oyunun sonu herkes için felaket. Kirli senaryoda kimse için 'mutlu gelecek' yok. Bu bölgede yaşayan herkesin bunun bilincinde olması lazım. Birinci Cihan Harbi'nde kendilerine 'mutlu gelecek' vaad edilen halklar mutlu oldular mı? İngilizlerin, Fransızların hesabına 'Osmanlı'ya isyan eden elebaşlarının başları göğe erdi mi? Şimdi durum farklı mı olacak? Adı, sıfatı ne olursa olsun Müslüman halklar arasındaki savaşlardan kazanç sağlayanlar hep emperyalistler oldu. Bizim acınası zaaflarımız, akılsızlıklarımız, etnik fırsatçılıklarımız, mezhepçiliklerimiz, siyasi bencilliklerimiz, dar milliyetçiliklerimiz olmasa şer güçler bu kadar kolay cirit atabilir miydi bölgemizde? Türkiye bir 'ahlâksız teklif'e direniyor, direnmelidir de. Türkiye bölgeye dayatılan kirli proje hesabına muhariplik yapamaz. Bunun için yazımın başlığını 'Diren Türkiye' olarak seçtim. Suriye'de bir iç savaş yaşanıyor. Türkiye yüzbinlerce Suriye'liye kapılarını açtı. Kobani'de 'örgütler arası savaş'ın mağdurlarına da kapılarını açtı. Türkiye insanî görevini yapmaya devam ediyor. Irak ve Suriye'deki yakıcı soruna bakış açısını Türkiye herhangi bir örgütün dar etnik, mezhebi veya siyasi hesaplarına göre belirleyemez. Daha bütüncül bakmak, kapsayıcı ve yapıcı olmak zorundadır. Sorunun değil, çözümün parçası olmak durumundadır. Bir gün bölgemiz üzerindeki karanlık bulutlar çekilecektir. Müslüman halklar selametlerinin biribirileriyle savaşmakta değil el ele vererek hareket etmekte olduğunu anlayacaklardır. Türkiye'nin tavrının ne kadar isabetli olduğu o zaman takdir edilecektir. O gün geldiğinde umarız kayıplarımız telafi edilebilir ölçülerde olur. Kaynak Yeni Şafak 12.10.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|