PKK’nın Kandil ve Mahmur kamplarından gelen ve pişmanlık belirtmedikleri halde TCK’nın “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlandırılan 34 kişiden 17’si hakkında terör örgütünün propagandasını yapmaktan dava açıldı.
Demokratik açılım çerçevesinde Kandil’deki PKK, Mahmur’daki mülteci kampından Türkiye’ye gelen ve Habur Sınır Kapısı’nda kurulan mahkemede, “pişman olduklarına yönelik beyanda bulunmamalarına ve bu yönde bir tavır göstermemelerine rağmen”, TCK’nın “etkin pişmanlık” hükümleri işletilerek serbest bırakılan 34 kişiden 17’si hakkında “örgüt propagandası” yaptıkları gerekçesiyle dava açıldığı ortaya çıktı.
Milliyet'in haberinde, 19 Ekim 2009’da Kandil’den gelen Elif Uludağ, Gülbahar Çiçek, Lütfü Taş, Mustafa Ayhan, Vilayet Yakut, Şerif Gençdal, Hamyet Dinçer, Hüseyin İpek ile Mahmur’dan gelen 28 kişi arasında yer alan Abdullah Yaman, Fatma İzer, Ayşe Kara, Bülent Aka, Nizar Buldan, İsmail Ayas, Zehra Tunç, Sisin Yaman, Nurettin Turgut hakkında dava açıldı. 5 Şubat 2010 tarihli iddianamede, 30 Kasım 2009’da söz konusu 17 kişinin Diyarbakır İHD’de bir basın açıklaması yaptığı, “sözcü” seçilen Çiçekçi’nin ortak açıklamada şöyle dediği belirtildi:
“Bizler barış grupları olarak Sayın Öcalan’ın ölüm çukuru olarak nitelendirdiği ve 17 Kasım darbesi olarak da adlandırdığı bu eritme, çürütme biçimindeki yeni tasfiye konseptini asla kabul etmeyeceğimiz gibi buna karşı sessiz ve tavırsız kalmayacağımızı, her türlü demokratik tepkiyi geliştireceğimizi şimdiden kesin bir dille belirtiyoruz...
‘Sessiz kalmayacağız’
Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, demokrasi ve barışın sağlanmasının olmazsa olmaz koşuludur. 3.5 milyonun ‘siyasi iradem’ dediği şahsa yönelik cezaevi koşullarının ağırlaştırılması, Kürt toplumu üzerinde olumsuzluklara neden olup, çatışma ortamı yaratmıştır.”
‘Silahlı terör örgütü’
İddianamede, şüphelilerin bu sözleriyle suç işledikleri belirtilerek, şöyle denildi:
“Basın açıklamasının içeriği ile Türkiye’de ve dünyada silahlı bir terör örgütü olarak kabul edilen 30 yılı aşkın silahlı eylemlerle binlerce kamu görevlisinin şehit olmasına, Türk ve Kürt halkının ölümüne sebep olan yasadışı PKK terör örgütü ve bu eylemleri gerçekleştiren örgütün lideri olarak Abdullah Öcalan ile örgüt güdümünde faaliyet yürüten internet siteleri, televizyon kanalları ve basın yayın organlarında yer alan cezaevi koşullarının ağırlaştırıldığı iddiaları üzerine, yasadışı PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın örgütün müzahir tabanı, sempatizanları ve Kürt halkı arasında sürekli gündemde tutulması, görüş ve düşüncelerinin toplum içerisinde yaygınlaşması, derinleşmesi ve kökleşmesini sağlamak amacına yönelik basın açıklaması ve basın açıklamasında örgütün elebaşısından ‘Kürt halkının siyasi iradesi’ olarak belirtilmek suretiyle şüphelilerin terör örgütünün propagandasını yapmak suçunu işledikleri anlaşılmıştır.”
Bu kişiler, Habur’da da sorgulanmış, Hüseyin İpek, Vilayet Yakut ve Elif Uludağ ile Nurettin Turgut tutuklanmaları talebiyle hâkimliğe sevk edilmişti. Ancak 4 kişi, pişmanlık belirtmedikleri halde etkin pişmanlıktan yararlanma ihtimalleri olduğu gerekçesiyle serbest bırakılmıştı.
Haklarında 7.5 yıla kadar hapis istendi
İddianamede, 17 sanık için terör örgütünün propagandasını yaptıkları gerekçesiyle Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi uyarınca 1 yıl 6’şar aydan 7.5 yıla kadar hapisle cezası istendi. 17 kişinin bu süre içersinde seçme ve seçilme hakları dahil tüm kamusal haklarından kısıtlanmaları da istendi.