![]() |
#11 |
![]() Bu ülke içindeki toplulukların kültürel zenginlikleri hem siyasal hem de dini kısıtlamalar olmaksızın özgürce kısıtlama yapılmadan yaşayanlarındır.Yalnızca bir ırkın,bir ideoloji mensuplarının yaşadığı açık hava hapishanesi değildir.Ki zamanında bu açık hava hapishanesi yapılmak istemesine rağmen...
"Bu ülke Türklerindir " cümlesi izafi bir kavramdır.Türk olmanın şartları da kişiden kişiye göre değişmiş olmakla birlikte en büyük Türkçülerin Devşirme olması manidardır.Devşirme'lerin kimler olduğu bellidir.Aynı şekilde Kürt şovenlerininde bir çoğu devşirme olduğu hakikattir. Ben ülkemi içinde yaşayan çok renkli kültür mozaiğiyle birlikte halkını da seviyorum.Faşist,ırkçı kafaların var olduğunu kabul ediyorum ama onları da bu topraklardan kovma lüksünü de kendimde görmüyorum.Sadece zehirli fikirlerden arınmaları için fikirsel anlamda katkı sunmaya çalışıyorum.Misalen;siz başkalarının varlığını inkar etmezseniz başkalarıda sizi inkar etmez... Türkiye, Türklerin değildir...(Ki bu sloganı kullanan Hürriyet gazetesinin patronu Axel ırkçısı olduğu da göz ardı edilemez.)Türkiye, Türkiye Halkı olabilme (şartsız,katıksız) olma erdemlerine sahip olmuş bütün insanlarındır... Benim önceliğim İslam'dır, diğer ırki mülahazatlar teferruattır... Hangi birimizin ten,ırk rengini seçmek gibi bir seçeneği olabilir? Bu noktada karar mevkisi biz olabilirmiyiz? Doğuştan hangi kavime mensup olacağına karar veremeyen insan, nasıl olurda kendi kavmi ile övünür ? Bugün Türk milliyetçisi ideolojisine gönül vermiş kişiler, eğer Almanya'da doğsalardı Alman milliyetçisi mi olacaktı ? "Damarlarındaki kanın asil olmadığını" mı düşüneceklerdi ? Tüh keşke Türk doğsaydım (!) diyerek hayıflanacaklar mıydı ? Milliyetçilik ideolojisi çıkış itibarıyle Fransız İhtilali'ne (1789) dayanan bir fikir silsilesidir. Fransız emperyalizminin doğu topraklarını ve kültürlerini parçalamak üzere oluşturduğu sinsice bir planın adıdır. Osmanlı'nın paramparça olmasına neden olmuştur ve bugün bulunduğumu coğrafya'nın içleracısı halinin başlıca sebebidir.Bunları sadece ben değil, Cemil Meriç gibi bir çok üstadımızında dile getirmiş olması farklı bir algılama söz konusu olsa bile doğru tespittir diye düşünüyorum... Bugün başımıza musalla olan terör dahi 1923'ten sonra hız kazanan ve gümüzde de son sürat devam ırkçı bir milliyetçilik ideolojisinin eseridir. Türk milliyetçiliği ile Kürt milliyetçiliğinin fikir olarak kapışmasıdır. Bu zehirli fikir bölücü bir unsurdur ve toplumu en küçük parçalarına ayırıncaya kadar durmayan bir virüstür... Değerli kardeşim; Gerçekten milliyetçiliği, ırkçılık ya da kendi ırkını diğerlerinden üstün görme (şövenizm) anlamında kullanmadığınız takdirde size katılırım.Milliyetçiliğin, vatan/memleket sevgisi, Türkiye/Türkiyelilik sevdası yerine kullanmakta iseniz yine varım. Asıl tehlikeli olan ise; milliyetçilikten ırkçılık anlamı çıkaran, şövenizm meraklısı Türkçüler, Kürtçüler'dir.Diğerlerinden farklı manalar çıkarmaya gerek yoktur. Biz Müslümanların İslamın bayraktarlığını yapmış ceddiyle/milletiyle övünmesi de gayet tabi insani bir davranış olmakla birlikte abartıya da kaçmamak gerekir... Sevgiyle,muhabbetle kalın... Başınızı ağrıttıysak affola... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#12 |
![]() Selahaddin Eyyübi gibi bir komutanın İslama katkılarını inkar etmek mümkün değildir.Aynı şekilde Ertuğrul Gazi ve Osman Gazininde katkılarını inkar edemeyiz.Burada mesele, bu ecdadın ırki kökenlerinin bana göre çok önemi yok.İslam'a katkıları için bunlar, bizim başımızın üstündedir.Bu şekilde bakarsak Fatih Sultan Mehmed han'da son Roma veliahtı idi.Ama İslam'la şereflendiği ve İslami hizmetlerinin bize açtığı çığır asıl bizi ilgilendirmektedir.Yoksa Fatih hanın annesinin yada babasının ırkı kökeninin çok bir önemi yok.Kaldıki ne Fatih Sultan hanın ne de bizlerin anne ve babalarının ırkını seçmek gibi bir tercihimiz de yoktur...
Bu Millet, Kürt milliyetçilerinden çektiği kadarda Türk milliyetçilerinden yeteri kadar çekmiştir.8/9 asırdır bu topraklarda her iki milleti de birbirine bağlayan İSLAM bağının dışındaki aidiyetlerin de toplumu binbir fırkaya bölüp kamplara ayırdığını da hatırlatmak istiyorum.Gerçi tanzimattan sonra başlayan bu süreçte gayri müslümlerin bu coğrafyada gayri meşru milletler olduğu söylemleri neticesinde Müslümanlar ana hakim millet olarak görülse de gayri müslümlerin uğradığı akibete 1923'den sonra Atatürk milliyetçiliği neticesinde oluşan milliyetçi akımlar neticesinde de Kürtlerin aynı muameleye uğraması da raslantı sayılamaz... Anasır-ı İslamiye kardeşliğinden tek kavmin hakimiyetine geçtiğimiz için de bu gün hala bu vb sorunların üstesinden gelemeyiz.Kürtleri yada başka grupları yok saymaları, o milletlerin yok olduğu anlamına gelmeyeceği gibi Türkiye kurulurken Ümmet esasına göre kurulmuştu. Osmanlı yurtseverliği esas alınarak Osmanlı topraklarında yaşayan İslam ümmeti, Anasırı İslam olarak Türkiye'nin doğal vatandaşı sayılmıştı... Cumhuriyetin temel felsefesinden uzaklaşıldı ve Türk olmak etnik bir yapıya indirgendi. Sorun da burdan patlak verdi. Şark Islahat kanunu çercevesinde Kürtçe ve diğer diller yasaklanarak kelime başına 5/10 kuruş para cezası kesilmeye başlandı. Bu Ülke yeniden Gerçek Cumhuriyetin kuruluş felsefesine dönmek zorundadır. Bunu başaramadığımız takdirde sonumuz iyi görünmüyor... Kimsenin ne Müslümanlığını ne de Türklüğünü/Kürtlüğünü sorgulamıyorum... Bu coğrafyada Tanzimat'tan sonra Din ayrımı yapıldı, Cunhuriyet'ten sonra da Din (ki burada bahsedilen İslamdır) raf'a kaldırılıp Irk ayrımı yapıldı.Milliyetçilik konusunda ne düşünüyorsunuz bilemem ama ben Milletime ait olan meşru olan haslete de muhabbetle yaklaşırım.Kürtlerde benim milletimin 9 asırdır bir parçası olduğu için kabul etmekteyim.Bu durumda Milliyetçilik ile ırkçılığın arasındaki ince çizgiyi iyi belirlemek lazım.Irksal kökene dayanan her milliyetçilik sizi, bizi malesef ırkçılığa götürebilir... Vakti zamanında ve halen de günümüzde devam eden ,Müsluman halkların birlik ve bütünlük içinde olmasını istemeyen Emperyalist vahşi devletler içimizdeki bazı beyinsizleri iğfal ederek iki Müsluman halk arasındaki kardeşlik duygusunu engellemek için bir kaç Arap aşiretinin isyanını süreki kaşıyorlardı, şimdi yaptıkları Türk-Kürt ayrılık yarasını kaşıdıkları gibi... Birlik ve bütünlük içinde olan bir İslam dünyası Emperyalist devletlerinin işine gelmeyecektir. Bu gerçeği görmemek körlüktür... Dün Araplar'dan ayrıldık ta elimize ne geçti?! Bu gün Kürtlerden ayrılırsak elimize ne geçecek?!!! İngiliz proğagandası tek taraflı çalışmadı bu bölgede.Türklere ''Hain Arap'' dedirtirken ,Araplara da ''Sömürgeci Türkler'' dedirttiler... Muhabbetle kalın.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#13 |
![]() Bütün gayretlerimizi İslam Devletinin kurulması uğrunda mücadelede yoğunlaştırmalıyız. Bunu yaparken gerçekleştirmek istediğimiz nihai hedefi ve İslam’ın sistem ve düşüncelerini derin bir biçimde idrak edip İslam’ı diğer sistem ve düşüncelerden ayırabilmeliyiz...
Çünkü;bu mücadele'de rehberimiz Hz.Muhammed (a.s)'ın da izlediği yöntem belli iken biz Müslümanların başka bir metod ve yöntem arayışına girmeleri abesle iştigaldir.Ha siz derseniz;"Sen buna hazırmısın?" Ben bile bu ulvi davaya gönül veren bir fakir olarak hazır ol(a)madığımı ifade ediyorum.Zaten nasihat ve tavsiyem önce kendime omakla birlikte başka anlamlar yüklenilmemesi taraftarıyım... Ne diyordu? O Yüce Peygamber efendimiz,hatırlayalım;" Bir elime Ay'ı ,bir elime Güneş'i verseniz,ben bu dava'dan vazgeçmem" Acaba biz O kainatın efendisi Hz.Muhammed (s.a.v)'e layık bir ümmet olabildik mi? Asıl sorulması gereken budur... Cihad üzerine konuşacak olursak; Müslümanın şu fani dünya hayatında istediği tek mertebe Allah (c.c)'nın rızasını kazanmaktan başka bir şey değildir. İşte yüce Allah, bu ulvi manaya işaret etmek için cihadı, "Allah yolunda" kaydıyla sınırlamıştır. İslam'ın istediği de,emrettiği de budur... Müslüman toplum veya bireysel fert, batıl ve insani rejimleri/sistemleri yıkıp, yerine İslam düzenine dayalı bir hayat sistemi getirirken, harcayacakları gayretleri ve yapacakları her türlü fedakarlıkları, kişisel çıkarlardan, nefsani arzulardan uzak tutmalıdır. Bütün gayretlerinin karşılığı olarak, hak'kın ölçülerine uygun, adaletli bir sistemi getirmekten başka bir şey gözetmemelidirler. Müslüman, yaptığı şeylerin karşılığını bu fani geçici dünyada beklemez. Allah'ın kelamını yüceltmek için, bu bitmeyen mücadelenin, dinmeyen ateşin karşılığında; mal, mülk,makam, şeref, rütbe, geçici fani dünyalık elde etme düşüncesi aklından geçmez... "İnananlar Allah yolunda savaşırlar, küfredenler ise tağut yolunda savaşırlar..." (Nisa suresi). Üzerinde yaşadığımız bu güzelim ülkede din özgürlüğü gerçek anlamda yoktur.Kimi özgürlüklerin olması dini özgürlüklerin yeterince olduğunu göstermez.İslamda "ibadetleri yap kurtarın başınızı" şeklinde algılarsanız İslamın şartlarını sadece 5 büyük ibadetten ibaret görürüseniz bu kanıya ulaşabilirsiniz. Oysaki İslam; Hac, Zekat , Namaz , Oruç ve Kelime-i şehadetten ibaret değildir. Öncelikle bunun farkında olmamız gerekir... "İslami Devlet'i kavramı olmaz" yada "Müslüman'ın İslam devleti kurmak için çalışmaz" cümlesi de sakıncalı bir cümleler manzumesidir.Devlet dediğiniz nedir ki? İnsanların daha düzenli yaşamak için oluşturdukları nizamlar bütünü değil midir? Ve bu nizamlar manzumesini ihdas edecek de Allah (C.C) ve onun kanunlarının uygulandığı şerait'ler silsilesi değilmidir? İnsan icadı düzen ile Yaradanın bizden uygulanmasını istediği düzen asla bir olamaz. Buna itiraz edenin de olacağını sanmamakla birlikte malesef zavallı aciz bir müslüman olarak bu ülkenin yasalarına uymak zorundayım.!!! Fakat benim gönlümdeki düzen; Şeriat düzenidir. Asr-ı Saadet dönemindeki gibi bir yönetim şeklini Yüce Mevlam bu millete inşaAllah nasip eder. İslam'ı demokrasi, hürriyetler veya cumhuriyet gibi sistemlerle karıştırarak mücadeleye koyulursak yine Müslümanların içinde bulunduğu son asırdaki zavallı durumundan kurtulmamız mümkün değildir... Baki selamlarımla... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#14 |
![]() Din-i mübini İslam, muhabbetle yaşanan bir şeydir. O baldan daha tatlı muhabbet eksik olunca beşer nefsinin bildikleri insanın egosuna,narsist düşüncelerine hizmet etmeye başlıyor. Kendi dışındakileri cahiller ve gafiller olarak görmeye başlıyor. Alim dediğin insanın toplumun sıkıntılarına çözüm getiren örnek alınması,gıpta edilmesi gereken bir insan olması gerekir. Sorun çözmek yerine, ortaya yeni sorunlar getiren bir insana alim denilmez.Belki dense dense (biraz ağır kaçacak belki) reyting pazarlama direktörü yada pazarlama a.ş müdürü diyesim geliyor...
Ki zaten kala kala bir avuç dindar Müslüman kaldık. Onları da müşrik yapıp cehenneme gönderdin mi, cennet kontenjanı Din'den reyting elde eden sözde hoca müsveddelerine kalıyor!!! Sözde İlahiyat profesörlerinin bir büyük zararı da bu oldu. Din’in siyaset gibi, futbol ve magazin gibi, tartışılacak, insanın bilgisinin olmasa da fikrinin olabileceği bir alan olduğu düşüncesi,vehmi oluşturdular. Her şeyin kutsallığını bozdular.Bozulan bu kutsallıktan dolayı din-i mübini İslam'ı hakkıyla yaşamaya bir türlü sırada gelmiyor... Eski bilge alimlerimiz dini bir konuda yorum yapmadan önce; "Şüphesiz gerçek manasını,doğruyu Allah bilir" diyerek tefrika yapmaktan kaçındıkları gibi büyük bir tevazu huşu içinde kelam-ı cemil eylerlermiş.Şimdiki hoca müsveddleri ise utanmasalar;"ben iyisini daha iyi bilirim" diyecek kadar aymazlıkta sınır tanımıyorlar... İlim bir araçtır. Seni Allah’a vasıl etmek içindir. Eğer tahsil ettiğin ilim seni Allah’tan uzaklaştırıyorsa, senin muhabbetini öldürüyorsa sen ilmi amaç haline getirmişsin demektir. Size belki ilginç gelecek ama bende bir ilahiyat kökenli olmama rağmen iyiki bunlar gibi ilahiyat prof'u olmamışım.Yoksa burada kalkar;(Allah muhafaza etsin) Turan Dursun gibi ateist falan bile olabilirdim. Hani eski bir deyim vardır;"Çok bilen ,çok yanılır" ya işte bu vecihten yola çıkarak (ki bu din prof'larının da bir halt bildiği de yok,o da ayrı bir mesele) din konusunda prof yada otorite olma sözkonusu ise (buda bana göre tartışılır) ,Allah'ın yüce buyruklarına uymak ,yasaklarından kaçmak konusunda omurgalı olmalı gerekmez mi? Azizim bunlar,İslam'ın hakikatını boşalta boşalta hepten kuşa çevirdikleri için bırakın kurban yerine "Horoz" kesmeyi yakında işi "civciv"e kadar düşürecekler... Allah adına konuşup Helal'leri,emirleri eğip büküp,Haramları,yasakları lastik gibi uzatıp çerçeveyi geniş tutma hakkını hangi cüretle kendilerinde görmektedirler?! Modern hayatın getirdiği kolaylık (!) neticesinde herhalde bir aşağılık kompleksiyle dinde reform çabaları baş gösterdi bu din prof'larında... Cumhuriyet Türkiye'sindeki "Türkçe ibadet" aşkınıda anlamlı bulmaktayım. Sahi nedir bu Türkçe ibadet aşkı..?! Millet ibadet aşkıyla yanıp tutuşuyorda Türkçe okuyamadığı için mi namaz kılmıyor?! Gören sanır ki;Arapça anlamadığı için namaz kılmıyor sanacak ! Hulasa ; Ben bu yeni dönemin reyting meraklısı ilahiyat prof'larının yeni icatlarından sıkıldım... Bu sebeple Fıkıh ve Tefsir bilimi bir uzmanlık alanıdır ve her uzmanlık alanının bir usulü vardır. Günümüz modernist,çağa uyan (!) ve başa ayrı tarak tavsiye eden ilahiyatçıları ise daha çok tribünlere oynamayı tercih ediyor. Ana tema şu galiba?! ![]() Muhabbetiniz daim olsun... Başınızı ağrıttıysak affımızı istirham ederim.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|