AK Gençliğin Buluşma Noktası
Kim? Kimdir? Biyografiler ve hayat hikayeleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-15-2014, 00:46   #61
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Tek bir tarafın görüşünü kale alarak yorum yapmıyorum. Ak parti tarafı nasıl baskı hissediyorsa laik taraf da baskı hissediyor. Ama iki taraf da birbirini suçlar doğal olarak bu konularda.
Laikler baskı hissetmiyorlar; onlar iktidara gelmek istiyorlar ama bir türlü iktidara gelemedikleri için de mutsuz ve umutsuzlar ve bütün mesele de bu! Yahu zülcenaheyn, Türkiye kapalı bir toplum değil ki, açık toplum. Gidin bakın laiklerin yoğun olarak yaşadıkları ilçelerde, semtlerde onların nasıl rahat içinde yaşadıklarını görün. Yazın da; Bodrum, Çeşme, Marmaris, Kuşadası gibi sayfiye ilçelerine gidin ve laiklerin oralarda nasıl istedikleri gibi yaşadıklarını, zevk-ü sefa içinde yaşadıklarını görün. Alper Görmüş'ün, 'Korkmuyorsunuz, nefret ediyorsunuz' başlıklı makalelerinde korkmuyorsunuz 'korkunççuluk' oynuyorsunuz dedikleri o laikler, aynı şeyi bu hususta da yapıyorlar, baskı altında yaşamıyorlar ama 'baskıcılık' oynuyorlar. Laiklerin genel hayatlarını ve yazın yaşadıkları hayatlarını izlerseniz bu dediklerimin doğru ve haklı olduğunu göreceksinizdir inşaallah.

Konu Cihannur tarafından (11-15-2014 Saat 00:54 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-15-2014, 03:53   #62
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Hissiyattan bahsediyorum, iki taraf da karşı taraftan baskı ve korku hissediyor.

Birkaç mesaj önce şu anda bir sorun yok dedim, özgürlükler var ama uzayan yozlaşmış ve otoriterleşmiş olan bir iktidar bulunduğu makamı daha da güçlendirmeye kalkarsa gün gelir rakibi iktidar olur ve o hazırlanan gücü karşısında bulduğu anda bu sefer o bunu kullanmaya kalkar.

Bu rekabet ve çatışma Cumhuriyetten eskidir. Bence demokratik istikrar ülkede ilk defa yakalanmıştır çünkü sandık çalışıyor ve darbe olmuyor ama iktidar demokrasi ile de hala değişemiyor.

Yani bu Menderes dönemi de böyleydi. Darbeler azınlığın diktatörlüğü iken demokrasi çoğunluğun diktatörlüğüne dönüşüyor. Bir türlü iki tarafın da hakları aynı anda temin edilemiyor.

Demokrasi ezme-ezilme sistemi değil, demokrasi yenişemeyenlerin sistemidir.

İnönü demokrasiye bence mecburiyetten geçmişti çünkü dünya savaşını demokratlar kazanıp hitler kaybedince Batı bizi sıkıştırdı ve biz de sovyetlerden de korktuğumuz için mecburi demokrasiye geçtik.

Bence yine Batı'dan korkulduğu için Doğu bloğuna giremiyoruz. Aksi halde iktidarın otoriterleşmeye eğilimi var ve bu eğilimin yönü Doğu otoriterliğidir, Batı demokrasisi değil.

Demokrasiye bayıldığımızdan değil, dünya şartları gereği mecbur olduğumuzdan demokrasi çat pat var bizde. Yoksa herkesin diktatörlüğe meyili var.
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-15-2014, 07:57   #63
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hissiyattan bahsediyorum, iki taraf da karşı taraftan baskı ve korku hissediyor.
Öyle olsa bunun açık tezahürleri olur. Türkiye'de en rahat yaşayanlar sözde baskı altında olduğunu söyleyen laikler; çünkü maddi durumu en iyi olanlar onlar. Laiklere yönelik baskı ve korkutma yok; ya ne var? Laiklerin iktidar olma arzuları ve hırsları var. Bunun böyle olduğunun tespitini ve teyidini yapmak çok basit: İlkbaharda, sonbaharda, kışın; İstanbul'da Kadıköy'de, Bakırköy'de, Beşiktaş'ta, Şişli'de; Ankara'da Çankaya'da; İzmir'de Karşıyaka'da bir gezin. Laiklerin oralarda ne kadar rahat ve maddi imkânlar içinde yaşadıklarını görün. Yazın da çıkın; Bodrum, Çeşme, Marmaris, Kuşadası gibi sayfiye ilçelerine gidin. Oralarda da laiklerin ne kadar rahat ve eğlence içinde yaşadıklarını görün. Bunu bizzat siz de deneyimleyebilirsiniz başka herhangi biri de. Dediğim gibi, Türkiye açık bir toplumdur. Laiklerin baskı altında ve korku içinde yaşamadıklarını, maddi imkânlar içinde özgürce yaşadıklarını dileyen herkes, laiklerin yoğun olarak yaşadıkları yerlere gidip, oralarda gözlem yaparak kendi gözleriyle görebilir. Nasıl ki Alper Görmüş'ün, laiklerin içlerinde yaşayarak onların iç yüzlerini, 'Korkmuyorsunuz, 'korkunççuluk' oynuyorsunuz' diyerek gözler önüne serdiği gibi, laiklerin hayatlarını izleyen herhangi biri de onların baskı altında olmadıklarını ve 'baskıcılık' oynadıklarını apaçık ve net olarak görür.

Laikler demokrasiyi kabul etmek ve içlerine sindirmek zorundalar. Türkiye'de
12 yıldır iktidarda laiklerin istemedikleri ama halkın istediği AK Parti iktidarı var. Laikler istemedikleri AK Parti iktidarını değiştirmek istiyorlarsa -ki deli gibi istiyorlar- yapacakları tek şey var: Seçim kampanyalarında çalışarak ya da muhalefetin seçim kampanyalarına destek vererek, halkı, AK Parti'den başka siyasi partilere oy vermeye ikna etmek ve bunun sonucunda da AK Parti'nin önümüzdeki ya da daha sonraki genel seçimlerde salt çoğunluk olan 276'dan daha az sayıda milletvekili çıkarmasını sağlayarak AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek.

Süleyman Demirel'in bir zamanlar meşhur bir sözü vardı. Onun hükümetini düşürmek isteyenlere, "Bulun 226'yı düşürün hükümeti" derdi. TBMM o zamanlar 450 milletvekilinden oluştuğu için, hükümetleri düşürebilmek için salt çoğunluk olan 226 milletvekilinin oyu gerekiyordu. Şimdilerde ise TBMM, 550 milletvekilinden oluşmakta, tek başına hükümet olabilmek ya da mevcut hükümeti düşürebilmek için şimdilerdeki salt çoğunluk olan 276 milletvekilinin oyuna gereksinim duyulmaktadır.

Konu Cihannur tarafından (11-15-2014 Saat 08:27 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-15-2014, 14:30   #64
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Anladım siz de farklı bir yönden bakıyorsunuz olaya. O dediklerinize bir şey demiyorum zaten...

Ama siz para mevzusuna takılmışsınız gibi geldi bana. Sermaye zaten artık muhafazakar kesimde ve kadrolarının çevresinde... Altında jipi olan Tesettürlü hanımlar çoğaldı... O yüzden her kesimden zengin var artık... Dengelendi...
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-16-2014, 11:33   #65
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Anladım siz de farklı bir yönden bakıyorsunuz olaya. O dediklerinize bir şey demiyorum zaten...

Ama siz para mevzusuna takılmışsınız gibi geldi bana. Sermaye zaten artık muhafazakar kesimde ve kadrolarının çevresinde... Altında jipi olan Tesettürlü hanımlar çoğaldı... O yüzden her kesimden zengin var artık... Dengelendi...
Bakın, önce AK Parti Forum'da 1 benim 1 de başka bir forum üyemizin paylaşmış olduğu 2 haberi burada paylaşayım:

"CHP'nin havuzlu villalı oy deposu



AK Parti karşısında hezimet yaşayan CHP için tek teselli kaynağı Doğan medyası ve paşaların oturduğu, orman işgali ile inşa edilen Acarkent ve Beykoz Konakları oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), Türkiye genelinde en yüksek oy aldığı yer yine değişmedi. Orman talanı yapılarak kurulması sebebiyle gündemden düşmeyen, villa ve konakların bulunduğu Acarkent'te ikâmet edenlerin CHP'ye âdeta rekor kırdırdığı ortaya çıktı. Bir önceki seçimlerde Acarkent ve Beykoz Konakları'nda % 67 oy alan CHP, bu seçimlerde kendi rekorunu da kırarak oyunu % 80'e çıkardı.

ACARKENT'TEN CHP'YE % 80

Beykoz'da seçimi kaybeden CHP için, 2.000'e yakın sakiniyle Acarkent teselli oldu. Beykoz genelinde de AK Parti'nin % 45'lik oy oranına karşılık, % 32'de kalan CHP, ilçe de sadece Acarkent mahallesinde kendi rekorunu kırdı. CHP'nin Acarkent ve Beykoz Konakları'nın bulunduğu Acarlar Mahallesi'ndeki oy oranı % 80 çıktı. CHP, bir önceki yerel seçimlerde Acarkent'ten % 67,54 oy almıştı. Bu sonuçlarla CHP kendi rekorunu kırmış oldu. Beykoz genelinde % 45 oy alan AK Parti'nin Acarlar Mahallesi'nde % 15 oy aldığı öğrenildi.

Orman Genel Müdürlüğü'nce Acarkent'teki 1822, Beykoz Konakları'ndaki 465 gayrimenkulün tapularının iptali talebiyle açılan 2 ayrı dava sürüyor.

Kaynak

Haber 7 01.04.2014"

"Gezi'de meselesi ağaç olan, ormanları yağmalayan zihniyetin CHP'li olması şaşırtıcı değil mi?



İstanbul'un ormanları üzerine kurulu Zekeriyaköy, Acarkent ve Bahçeköy gibi semtlerde CHP adayı Ekmeleddin İhsanoğlu oy patlaması yaptı.



ERDOĞAN'A 1 OY ÇIKTI

Çiller'in Başbakanlığı döneminde ruhsatlandırılan Bahçeköy'de yer alan Saklıkoru villalarında oturan seçmenden Erdoğan'a yalnızca 1 oy çıktı.



ACARKENTLİ İHSANOĞLU'NA YÜZDE 76 OY

Ekmeleddin İhsanoğlu, ormanların katledilerek villalar ve konakların dikildiği kendisinin de 2 villasının bulunduğu Acarkent'te yüzde 76 oy alarak adeta patlama yaşadı. Erdoğan ise Acarkent'ten ancak yüzde 12 oy alabildi.



MEDYANIN GÖRMEZDEN GELDİĞİ KATLİAM

Bu bölgelerde inşa edilen villalar, orman katliamları üzerine alınan ruhsatlarla anılmasına rağmen medyanın gündemine bir türlü girememişti. Gülben Ergen, Beyazıt Öztürk gibi ünlülerin hemen hepsinin villa sahibi olduğu Bahçeköy, Zekeriyaköy ve Acarkent gibi "cennet" mahalleleri, yapıldıkları günden beri CHP'nin oy deposu olarak karşımıza çıktı.

Yıllarca orman katliamlarının gizlendiği bu bölgelerde Ekmeleddin İhsanoğlu, İzmir de dahil olmak üzere hemen hiçbir yerde böyle bir seçim başarısı kazanamadı.
"


Evet, son 12 yılda muhafazakâr kesimde de zenginleşme arttı ve dindarların ekonomik durumları eskiye göre daha iyi bir duruma geldi. Fakat Türkiye'de maddi durumu en iyi olan kesim elan laik kesimdir. Laik partisi, Alevi partisi olan CHP, Alevileri ayrı tutarsak -Alevilerin çoğunun maddi durumu pek iyi değildir- zengin partisidir, zengin çocuğu partisidir.

Son 55 yılda yapılmış olan 4 askerî darbe (1960, 1971, 1980, 1997 askerî darbeleri) niye yapıldı zannediyorsunuz? Askerî darbeler sadece, ordumuz içindeki din düşmanı subayların İslam düşmanlığı sebebiyle mi yapıldı zannediyorsunuz? Hayır, askerî darbelerin bir ana sebebi, din düşmanı darbeci subayların gâvur gibi yaşama, kendi gâvur yaşam tarzlarını Müslüman Türk Milleti'ne dayatmaksa, diğer ana sebebi de ekonominin hâkimiyetini zengin çocuklarının -ithal ikâmeci montaj sanayii sistemiyle küçük gâvurumsu azınlıkta biriken sermaye- elinde tutmak ve milletimizin yani Müslüman Türk Milleti'nin zenginleşmesini engellemektir.

CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin yatacak yeri yok yatacak! Ah ah, halkımız, CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin bu güzel ülkeye ve bu aziz millete ne kadar zulüm ve ne kadar kötülük yaptığının
benim gibi, bizim gibi farkına varsa, AK Parti değil % 50; % 60, % 70, % 80'lere varan oranlarda oylara ulaşır; CHP de değil % 25; % 15 % 10 % 5'lere varan oranlarda oylara düşer.

Konu Cihannur tarafından (11-16-2014 Saat 11:41 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-16-2014, 12:00   #66
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Recep Tayyip Erdoğan; Demokrat Parti'nin, Adalet Partisi'nin, Anavatan Partisi'nin, Adnan Menderes'in, Süleyman Demirel'in ve Turgut Özal'ın yapamadıklarını yapmayı başarmıştır Allah'a hamdolsun: Yere düşürülmüş olan Büyük Türkiye bayrağını yerden kaldırmak.

Türkiye, tarihinde büyüktü. Büyük Selçuklu Devleti'yle büyüktü, (Büyük) Osmanlı Devleti'yle büyüktü.
İttihatçıların 27 Nisan 1909 tarihinde Sultan 2. Abdülhamid Han'ı tahttan indirmeleriyle birlikte Büyük Türkiye bayrağı İttihatçı hainler tarafından yere düşürüldü. 27 Nisan 1909, Osmanlı Devleti'ndeki Büyük Türkiye'nin son günüydü. O günden sonra Büyük Türkiye gitti ve yerine Küçültülmüş Türkiye geldi.

Türkiye Cumhuriyeti'nde 80 sene kadar Küçültülmüş Türkiye olarak yaşadık maalesef. Demokrat Parti ve Adnan Menderes, Adalet Partisi ve Süleyman Demirel, Anavatan Partisi ve Turgut Özal denediler; Türkiye'ye dar gelen, Türkiye'ye yakışmayan, Türkiye'ye ait olmayan Küçültülmüş Türkiye gömleğini yırtmaya ve Türkiye'yi tarihinde olduğu gibi yeniden Büyük Türkiye yapmaya çalıştılar; ama başaramadılar.

Büyük Türkiye bayrağını yerden kaldıranlar AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan oldu. 3 Kasım 2002 Genel Seçiminde AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte Büyük Türkiye bayrağı yerden kaldırıldı, yeniden Büyük Türkiye olma yoluna girildi ve Büyük Türkiye olma hedefine kilitlenildi. Allah'ın izni ve inayetiyle Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılına kadar Büyük Türkiye olmayı başaracağız ve 2023 yılından sonraki yıllarda yolumuza Büyük Türkiye olarak devam edeceğiz inşaallah.

Konu Cihannur tarafından (11-16-2014 Saat 12:18 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-16-2014, 12:10   #67
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Valla basitlik, sonradan görmüşlüğün durdurulamaz absürtlüğü, doğayı umursamama ve rant AKPden CHPye bizim millette genellikle olan bir şey. İki parti de bu noktada birbiri ile yarışıyor.

Particilik yapanlara bir noktada acıyorum çünkü kendi partisinin bazı işlerini beğense de beğenmese de savunmak durumunda hissediyor ve kılıfına uydurmaya çalışıyor.

Direk net örnek veriyorum. Bizim elimizde kalan adalara bakılsın bir yunanlılarda kalan adalara bakılsın. Nüfus, bina, yerlerde gezen çöpler, Doğa-ağaç sevgisi, vs. karşılaştırılsın.
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-16-2014, 13:40   #68
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Valla basitlik, sonradan görmüşlüğün durdurulamaz absürtlüğü, doğayı umursamama ve rant AKPden CHPye bizim millette genellikle olan bir şey. İki parti de bu noktada birbiri ile yarışıyor.

Particilik yapanlara bir noktada acıyorum çünkü kendi partisinin bazı işlerini beğense de beğenmese de savunmak durumunda hissediyor ve kılıfına uydurmaya çalışıyor.

Direk net örnek veriyorum. Bizim elimizde kalan adalara bakılsın bir yunanlılarda kalan adalara bakılsın. Nüfus, bina, yerlerde gezen çöpler, Doğa-ağaç sevgisi, vs. karşılaştırılsın.
AK Parti'nin yanlışlarını eleştirelim. AK Parti'nin yanlışlarını, doğru bulmadığım işlerini ve görüşlerini forumumuzda eleştirdim, eleştiririm. Mesela ben, AK Parti'nin ısrarla savunduğu başkanlık sistemine karşıyım, parlamenter sistemden yanayım. Mesela, dershanelerin zorla kapatılmasını doğru bulmuyorum, karşıyım ve dershanelerin zorla kapatılması demokrasi anlayışma ters. Mesela, AK Parti'de ismi küfürlü sözleriyle birkaç kere gündeme gelmiş olan bir milletvekili var; o şahıs, AK Parti'de hâlâ milletvekilliği görevini sürdürüyor. O terbiyesiz milletvekilinin AK Parti'ye yakışmadığı ve partiden ihraç edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu misalleri çoğaltmak mümkündür.

Bununla beraber çevrecilik konusunda AK Parti ile CHP'yi ya da başka bir siyasi partiyi bir tutmak doğru olmaz. AK Parti, 12 yıllık iktidarında 3.000.000.000 (3 milyar) civarında ağaç dikmiş olan bir siyasi partidir ve bu icraatıyla da Türk Siyasi Tarihi'nde bugüne kadar iktidar olmuş tüm siyasi partiler arasında en çok ağaç dikmiş olan en çevreci siyasi parti olarak tarihe geçmiştir. AK Parti; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti olmasının yanı sıra en çevreci siyasi partidir de.

Konu Cihannur tarafından (11-16-2014 Saat 13:52 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-16-2014, 19:54   #69
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Bazı konularda iş işten geçti artık... Nüfus aldı başını gitti... İstanbul'da nefes alacak yer kalmadı... Menderes'in en büyük hatası bu oldu.. Onun devrinde kontrolsüz göçler oldu... Bugün artık bina yapımının ucu kaçtı...
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-19-2014, 06:15   #70
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bazı konularda iş işten geçti artık... Nüfus aldı başını gitti... İstanbul'da nefes alacak yer kalmadı... Menderes'in en büyük hatası bu oldu.. Onun devrinde kontrolsüz göçler oldu... Bugün artık bina yapımının ucu kaçtı...
Menderes'in devrildiği 27 Mayıs 1960 tarihinde İstanbul'un nüfusu kaçtı? İstanbul'un şimdiki nüfusunun 10'da 1'i civarındaydı. Evet, şu sıralar 15.000.000 civarında olan İstanbul'un nüfusu, Türkiye ölçeğine göre ve İstanbul'un coğrafi yapısına göre yüksektir. Fakat İstanbul'daki bu kalabalıklık yüzünden Adnan Menderes'i sorumlu tutmak doğru olmaz. İstanbul'un nüfusunun 15.000.000 civarında olmasının, bu kadar kalabalık olmasının sorumlusu CHP ve CHP Zihniyeti'dir. Türkiye'deki pek çok sorunun kaynağı CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin yaptırdıkları ya da sebep oldukları 4 askerî darbe (27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 askerî darbeleri) ve 27 Mayıs 1960 ile 28 Nisan 2007 tarihleri arasında 47 yıl boyunca süren askerî vesayet olduğu gibi, İstanbul'un aşırı kalabalıklaşmasının sebebi de CHP'nin neden olduğu askerî darbeler ve askerî vesayettir. Türkiye'de son 50-60 yılda 4 askerî darbe yapılmasyadı ve Türkiye, 50 yıla yakın süre askerî vesayetle yönetilmeseydi, Türk Milleti'nin genel sosyo-ekonomik durumu çok büyük ihtimalle şimdiye göre çok daha iyi bir durumda olurdu ve bu kadar çok sayıda insan, ekmek parası için İstanbul yollarına düşmek zorunda kalmazlardı.

Konu Cihannur tarafından (11-19-2014 Saat 06:21 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi