![]() |
#1 |
![]() Ağar’dan gecikmiş veda...
Mehmet Ağar dramatik bir şekilde DYP Genel Başkanlığını (ve siyaseti) bıraktı. Aslında bu gecikmiş bir veda idi. Zira sayın Ağar, doğru bir karar olarak; 22 Temmuz gecesi DYP liderliğinden çekildiğini deklare etmişti. Ama daha sonra ne olduysa oldu ve bu çekilmenin resmi prosedürü, ancak önceki gün yapılan olağanüstü kongrede tamamlandı. Bu gecikme niçin yaşandı? Acaba Mehmet Ağar da Devlet Bahçeli’nin 2002 seçimlerinden sonra yaptığı biçimde, bir manevraya mı başvurmak istedi? Bunu net olarak bilmiyoruz. Ama tekrar edelim ki, Ağar; şayet 22 Temmuz akşamı açıkladığı kararını, geciktirmeden uygulamaya koysaydı; kişisel yönden belki daha doğru yapmış olacaktı... Neyse, şimdiki durumda, Mehmet Ağar’ın aynı zamanda siyasete de nokta koyduğu anlaşılıyor. Bu durumun geçici mi, yoksa kalıcı mı olduğunu; zamanla göreceğiz. Çünkü zaman bazen çok şeyleri değiştirir... Bürokraside emsallerine nazaran epeyce hızlı yükselen Mehmet Ağar, aslında siyasete de benzer şekilde hızlı bir giriş yapmıştı. Ankara Emniyet Müdürlüğü ve daha önce Asayiş Şube Müdürü olarak da görev yapmış olduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Erzurum Valiliği ve akabinde Emniyet Genel Müdürlüğü... 1951 doğumlu Ağar’ın akranlarının çoğu, halen devlet memurluğuna devam ediyorlar. Ama o 1995 yılında, 44 yaşında bu görevleri tamamlayarak, siyasete girdi ve DYP’den Elazığ milletvekili seçildi. Hemen ardından 53. hükümette Adalet Bakanı, 54. hükümette de İçişleri Bakanı oldu. Mehmet Ağar, sosyal ilişkileri son derece güçlü olan bir kişi. Nitekim bu özellikleri dolayısıyla, 1999 ve 2002 seçimlerinde Elazığ’dan üst üste iki defa bağımsız milletvekili seçildi. Ağar’ın hemşehrilerine olan tutku ve düşkünlüğü herkesçe bilinen bir durum... Ancak bütün bu özelliklerine rağmen, Mehmet Ağar, liderlikte hedeflediği başarıyı yakalayamadı. Acaba neden? Bunun nedenini en iyi tespit edecek olan yine Ağar’ın kendisidir. Lakin şunu hemen belirtelim ki, her insan her görevde daima üstün başarıyı yakalayamayabilir. Bu tabii bir durumdur. Başarısızlığın sebepleri, kişinin kendisinden veya harici şartlardan kaynaklanıyor olabilir. Ama unutmayalım ki, tıpkı tabya ilminde komutan için de geçerli olduğu üzere; lider konumundaki kişi, sadece yaptıklarından değil, yapamadıklarından da sorumludur!.. Mehmet Ağar; DYP’nin 2002’de barajın altında kalması üzerine, Tansu Çiller’in çekilmesiyle Aralık 2002’de liderliğe gelmişti. Bir önceki kongrede de, 1081 delegeden 1071’inin oyunu alarak tekrar seçilmişti. Ama kongredeki başarı seçim sandığına bir türlü yansımadı. Aslında bu neticenin ilk işareti, 2004 Mart’ındaki mahalli seçimlerde gelmişti. Zira o seçimlerde de DYP, ancak 2002’deki oylarını alabilmişti. 2007 yılı ise DYP için hazin bir çöküşe sahne oldu... Siyasette liderler fırsatları iyi kullanmak için doğru kararı veremedikleri takdirde, partilerini hezimete götürürler... 27 Nisan öncesi ve sonrasında, Mehmet Ağar doğru noktada duramadı. Oysa ayağına iyi fırsatlar gelmişti. Ağar tam 256 gün sonra her şeyin sorumlusu olarak gösterdiği “27 Nisan Muhtırası”na karşı, demokrasi adına dik dursaydı, sonuç elbette çok farklı olacaktı!.. Diğer taraftan DYP-ANAP birleşmesinin de, o günkü şartlar içinde bir hayal olduğu besbelli idi. Buna rağmen Ağar ve Mumcu, geçici görüntülerle sonuç almaya çalıştı. Tabii ki, mümkün olmayacaktı... Ağar’ın ifadesiyle, “E-Muhtıra’nın siyaseti altüst ettiği” doğrudur ama, aslında her şeyin yeniden düzene girmeye başladığı dönüm noktası da tam orasıdır. Zira hükümet; 28 Nisan günü, o muhtıraya karşı kararlı bir duruş sergiledi. Şayet Mehmet Ağar da partisini o günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sokmuş olsaydı, demokrasi adına kazanımlardan mutlaka pay alacaktı. Onun için Ağar’ın “22 Temmuz seçimleri AKP’ye hediye edildi...” değerlendirmesine katılmak mümkün değil. Sayın Ağar’a bundan sonraki hayatında esenlikler, halefi Süleyman Soylu’ya da başarılar dilerim. Noktalar İsmail Kapan
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|