01-15-2008, 23:04 | #1 |
Ağrı Tarihi-Coğrafi Konumu
AĞRI TARİHİ
Orta Asya'dan gelen kavimlerin Anadolu'ya girişleri sırasında Ağrı, bir geçiş oluşturmuş, dolayısıyla bir çok medeniyete sahne olmuştur. Ancak bu medeniyetler Ağrı'yı bir giriş kapısı olarak gördüklerinden burada çok köklü bir uygarlık oluşturamamışlardır. Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler'in güçlerini yitirmeleri üzerine, M.Ö.1340-M.Ö.1200 tarihleri arasında Hurriler bölgeye yerleşmişlerdir. Hurriler krallık merkezi olan Urfa'dan uzak olan Ağrı'yı ellerinde tutamamışlardır. En köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur. Urartu'nun Van Gölü'nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini ( M.Ö.825-M.Ö.810 ) döneminde seferler başlamış, Kral Menua ( M.Ö.810-M.Ö.786 ) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir. Ağrı Dağı'nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua'nın bu bölgedeki egemenliğinin kesin kanıtıdır. M.Ö.712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı'da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler ( M.Ö.708-M.Ö.555 ) Asur Devleti'nin yıkılması ile birlikte bir yayılma sürecine girmiş, bunun sonucu olarakta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler'in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük İskender'in Pers Kralı lll. Darius'u ( M.Ö.331 ) yenerek Anadolu'yu ele geçirdiği zamana kadar yaklaşık iki yüzyıl kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender'in ölümü üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler bölgeyi ele geçirmişlerdir. Doğu Anadolu'ya gelip yerleşen ilk Türk topluluğu M.Ö.680 yılında bölgeye gelen Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur. Bölge, Hz. Osman zamanında islam orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına değin Abbasilerin kontrolü altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans'ın kontrolüne geçmiştir. 1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti'nin sınırları içine girmiştir. 1027-1225 yılları arasında Ani Atabekleri, 1239'da Cengizliler, 1256-1358 yılları arasında İlhanlılar ve Celayirliler Ağrı'da hüküm sürmüşlerdir. İlhanlılar bazen kurultaylarını Ağrı Dağı'nda yapmış, Anadolu ve İran'ı buradan yönetmişlerdir. 1393'de Moğol hakanı Aksak Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir. 1405-1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılınca Ağrı Akkoyunlular'ın egemenliğine geçmiştir. Ağrı, Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde Şorbulak olarak anılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat'ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı'ya batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165m. yüksekliğiyle Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı'ndan dolayı da AĞRI adını almıştır.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
01-15-2008, 23:06 | #2 |
Ağrı Tarihi-Coğrafi Konumu
COĞRAFİ KONUMU
39.05 ve 40.07 kuzey enlemleri ile, 42.20 ve 44.30 doğu boylamları arasında yer alan il, deniz seviyesinden 1640 m yükseklikte kurulmuştur. Anadolu'nun İran'la bağlantısını sağlayan yolun üzerinde bulunması ile önemi artan ilin doğusunda İran, batısında Muş ve Erzurum, kuzeyinde Kars, güneyinde Van ve Bitlis ile kuzeydoğusunda Iğdır ili bulunmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Murat-Van bölümü içinde kalan yüksek Anadolu yaylasının devamı üzerinde yer almaktadır. Yüzölçümü 11376 kilometre karedir. Topraklarının %46'sını dağlık alanlar, %29'unu ovalar, %18'ini platolar ve %7'sini yaylalar oluşturmaktadır. DAĞLAR: Ağrı ilinde dağlar, ilin adıyla özdeşleşecek kadar önemli bir yer tutar. Bunların başında Büyük ve Küçük Ağrı Dağı gelir. Bunlardan başka yükseklikleri 3000m'yi aşan birçok doruğa rastlanır. Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı, Doğubeyazıt ilçesine 15km uzaklıkta olup, il topraklarının %11'ini kaplayan bir alana oturur. Denizden yüksekliği 5165m'yi bulmaktadır. Doruk tepesi kükürtlü bir tabaka ile kaplı olduğundan kar tutmamaktadır. Ancak doruğun biraz aşağısından başlayarak 1000m'lik bir bölüm sürekli karla kaplıdır ve burada Türkiye'nin en büyük buzulu bulunmaktadır. Zirvesinde bulutsuz zamanın az olduğu dağ, merkezi bir lav püskürmesi sonucu oluşmuştur. Tepesi dışa doğru kabarık bir koniyi andıran dağın en önemli özelliği küçük tepeler meydana getirmeden, dikine olarak, birdenbire yükselmesidir. Büyük ve Küçük Ağrı Dağı dorukları arasında tabanı 2700m'ye inen Serdarbulak beli bulunur. Ağrı Dağı daha batıdaki Hama Dağı'ndan Çengelli gediği ile ayrılır. Ağrı Dağı'nın zirvesine ilk defa 1829 yılında, Prof. Frederic Parat başkanlığındaki heyet çıkmıştır. Nuh Tufanı ile ilgili olarak, Nuh'un Gemisi'nin burada bulunduğu yolundaki varsayım nedeniylede Ağrı Dağı önemli bir yer teşkil etmektedir. İlde; Ağrı-Van arasında yükselen, 3343m yüksekliğe sahip Tendürek Dağı, Van Gölü'nün kuzeybatısında sönmüş bir volkanik dağ olan ve 4058m yükseklikteki Süphan Dağı ile Hama Dağı, Aşağı Dağ ( 3270 ), Karadağ ( 3243 ), Aladağ ( 3250 ), Mirgemir Dağı, Çemçi Dağları, Mergezer Dağları, Tahir Dağları, Çift Öküz ( Solhan ) Dağları ile Mızrak Dağları bulunur. OVALAR: Bölgenin volkanik bir arazi olması sebebiyle, ovalar çöküntü neticesinde meydana gelmiştir. Ovalar daha çok tahıl ekimi yapılan ve mera olarak kullanılan klasik ova tanımının ötesinde, genel anlamıyla, düzlüklerdir. Ağrı-Eleşkirt Ovası: İlin en büyük ovasıdır. Tabanı derin olmayan yarıklarla kaplı düzlüklerden oluşan bu ovadan Murat Irmağı'nın bazı yan kolları geçer. Toprağının verimliliği ve ulaşımın rahatlığı nedeniyle nüfusun kalabalık olduğu bir yerdir. Doğubeyazıt Ovası: Rakımı en yüksek olan ovanın, dört bir tarafı dağlarla çevrili olup, 280 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Az karın yağdı ovada yazlar kurak geçer. Ovanın toprağı verimli olmadığından tarıma elverişli değildir. Tutak Ovası: Murat Nehri'nin ikiye böldüğü ovanın, batı tarafında kalan kısmına Antep Ovası, doğusunda kalan tarafa ise Göl Ovası denilmektedir. Göl Ovası, Antep Ovası'na göre daha çok düzlüklerden oluşmaktadır. Su oldukça azdır. Patnos Ovası: Etrafı çevreleyen dağlardan aşağılara doğru akarsular inmektedir. Bu akarsular daha sonra Murat Nehri'ne karışmaktadır. Patnos Barajı ve Şekerova Barajı'nın suladığı ova tarıma elverişli olup bir çok tarım ürünü yetiştirilmektedir. YAYLALAR: Topraklarının %7'sini kaplayan yaylalar, özellikle hayvancılık açısından büyük önem taşırlar. Bunlar geniş otlaklarla kaplı düzlüklerdir. Aladağ Yaylaları: Doğu Anadolu'nun en engebeli, en yüksek ve en geniş ovalarından biri olan Aladağ Yaylaları, ilin güneyinde bulunmaktadır. Hamur Vadisi'nden Tendürek Dağı'na kadar olan büyük bir alanı kapsamaktadır. Hayvancılık açısından oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir. Sinek Yaylası: İlin Aladağ Yaylasından sonra ikinci büyüklüğe sahip yaylası olan Sinek Yaylası, Ahtalar Gediği ile Balık Gölü arasında kalan alanı kapsamaktadır. İlde bunların dışında; Mirgemir- Çakmak ( Kılıç ) Yaylaları, Davul Yaylası, Kraktin Yaylası, Pani Yaylası ve Katavin Yaylası bulunmaktadır. BİTKİ ÖRTÜSÜ: Volkanik bir arazi oluşu, yağışların az, ısının çok düşük olması sebebiyle dağlar ve ovalar çıplaktır. Arazinin %80'i ekime elverişli değildir. Tabii bitki örtüsü, genellikle yüksek plato stepleri görünümündeki bozkırlardır. Bozkırlar özellikle, Ağrı merkez, Eleşkirt ilçesi ve Yukarı Murat Irmağı civarında yoğunluk kazanır. Eskiden Ağrı Dağı'nın yamaçları zengin ormanlarla kaplı iken, tahripler neticesinde bugün bitki örtüsü step görünümünü almıştır. İklim koşullarından dolayı bir çok ot türü yetişmektedir. AĞRI'DA GEÇİTLER: Tahir Geçidi: Eleşkirt ile Horasan arasındadır. İpek Geçidi: Doğubeyazıt ile Diyadin arasındadır. Ahlatlar Geçidi: Kağızman-Kars ile Ağrı arasındadır. Çat Geçidi: Ağrı ile Erzurum arasındadır. Çilli Geçidi: Iğdır ile Doğubeyazıt arasındadır. Kılıç Gediği Geçidi: Eleşkirt Ovasını'nın batısındadır. Ağrı Geçidi: Ağrı-Van arasında, Aladağ'ın güneyindedir. AKARSULAR: Ağrı ilinde irili ufaklı birçok akarsu vardır. En önemlileri, Keban Baraj Gölü'ne dökülen Murat Irmağı'nın yukarı çığrını oluşturan derelerdir. İlin en büyük akarsuyu Fırat Nehri'nin ana kollarından biri olan Murat Irmağı'dır. Muratbaşı yöresinden doğan ırmak, Ağrı-Eleşkirt Ovası'ndan geçerek çeşitli kollara ayrılır. Eleşkirt Ovası'nda aldığı Şiryan Çayı en önemli koludur. Daha sonra güneye yönelerek, Hamur Boğazı'ndan geçer ve Muş Ovası'na kadar iner. Irmağa katılan diğer kollar Şiryan ( Şeriyan ) Deresi dışında, Eleşkirt Deresi, Kopuzdere, Taşlıçay, Körsu, Gelutan Deresi, Ahmetbey Deresi, Küpkıran Çayı ve Mandalık Çayı'dır. İlde bulunan diğer akarsular ise; Eleşkirt Çayı, Murat Suyu, Sarısu ve Balık Çayı'dır. GÖLLER: İl sınırları içinde en önemli göl Balık Gölü'dür. Türkiye'nin en yüksek göllerinden biri olan bu gölde alabalık avlanır. Çevresiyle birlikte oluşturduğu manzara görülmeye değerdir. Ayrıca Büyük ve Küçük Ağrı dağlarının eteklerinde Gölyüzü ve Saz Gölü adlı iki göl daha vardır. Bunların dışında Şeyh ve Danikel gölleri bulunur, ancak bunlar yaz aylarında bir bataklık görünümündedirler. |
|
10-10-2013, 16:16 | #3 |
baya bi gezilecek yer ler var
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|