02-22-2011, 16:32 | #1 |
Ahmet Hakan'dan Zaman'a İftira!
Ahmet Hakan'dan yanlış bilgiyle Zaman'a iftira
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısında yanlış bir bilgiye dayanarak Zaman gazetesine hakaret etti. Ancak Hakan'ın gerekçesinin gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Yazısında gazete ve internet sitelerindeki küfürbazlık meselesi üzerine bir bölüm açan Ahmet Hakan Zaman'da yayınlanan okur mektuplarında kendine küfür edildiğini iddia etti. "Benim hakkımda Zaman Gazetesi'nin internet sitesinde yayınlanan haberlerin altındaki "okur yorumları"na baksın durumu anlar" diyen Ahmet Hakan hem gazeteye hem de internet sitesine iftira etti. Çünkü Zaman'da yayınlanan haberlerin altında okur yorumlarına yaklaşık 4 yıldır yer verilmiyor. Öncesinde de küfür ve hakaret içeren 'okur yorumları' zaten yayınlanmıyordu. Yazarımız Ahmet Turan Alkan 21 Şubattaki yazısında, Oda Tv'de Hüseyin Gülerce ile ilgili olarak yayınlanan bir yazıya eklenen ve hakarete varan onlarca okur yorumlarına dikkat çekmişti. Hürriyet yazarı Coşkun'da bugün, Alkan'a cevap vermek için iftira niteliğinde bir yazı kalema almış. Keşke bu yazısına başlamadan önce nezaketen www.zaman.com.tr'ye girip baksaydı, okur yorumlarının olmadığını görebilirdi. Ayrıca Ahmet Hakan'la ilgili eğer ajanslardan düşen güncel bir haber yoksa (adli olaylar, güncel toplantılar gibi) çok fazla Zaman'ın sitesinde yer aldığını söylemek de mümkün değil. Zaman
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-22-2011, 16:37 | #2 |
İŞTE O YAZI:
Küfürbazlık meselesi ZAMAN yazarı Ahmet Turan Alkan, dünkü yazısında Odatv’nin “okur yorumları” bölümünde, bir başka Zaman yazarı Hüseyin Gülerce’ye edilen hakaretleri konu etmiş. O hakaretlerin “okur yorumu” adı altında yayınlanması tek kelimeyle ayıptır. Nokta. Ama Ahmet Turan Alkan, kafasını biraz kaldırsa ve başka sitelerde yayınlanan “okur yorumları” bölümlerine de şöyle bir göz gezdirse... Fark edecek ki küfür ve hakaret, Odatv’deki “okur yorumları”ndan ibaret değil. Hatta biraz daha incelese... Sırf bazı yazarlara küfür ve hakaret etmek için, iftira atmak için kurulmuş bir sürü medya sitesinin varlığını keşfedecek. Hadi Ahmet Turan Alkan’ı o kadar uğraştırmayayım. Benim hakkımda Zaman Gazetesi’nin internet sitesinde yayınlanan haberlerin altındaki “okur yorumları”na baksın, durumu anlar. Kısacası demem o ki: “İnternet sitelerindeki okur yorumları” meselesini açacaksak işi Odatv ve Hüseyin Gülerce ile sınırlı tutamayız. O alanda topyekûn bir arınma elzemdir. Ahmet Hakan |
|
02-22-2011, 16:46 | #3 |
Yalnış edep dışı yorumlara kim imkan veriyorsa yalnış yapar.
|
|
02-22-2011, 19:55 | #4 |
Gülerce'nin onuru
Artık hepimiz bir kere daha iyice öğrenmiş bulunuyoruz ki, basın-yayın âleminde "gazeteci" olmak, fikir erbabından sayılmak ancak "bazıları"na mahsus bir imtiyaz ve onurdur; diğer "bazıları" ise, zenginlerin mahallesine ayak işlerini yapmaya gelmiş gündelikçi ve günübirlikçi muvakkat çalışanlardır. Basın hürriyeti kavramı, ancak birinci gruptaki basın mensuplarının altında sâyebân olabilecekleri bir şemsiyedir; ikinci gruptaki marabalar, ırgatlar, kendini gazeteci, yazar vesaire zanneden kişiler, eski Yunan sitelerindeki köleler zümresindendir; bırakınız "vatandaş" sayılmayı, "Meteikos", yani yabancı statüsüne bile giremezler. Yanıltıcı olan şey, kanunlar karşısında her iki zümreye mensup meslek erbabının aynıymış gibi kabul görmesidir; nitekim ikinci gruba dahil bir yayın organı için kanuni takibata uğramak, işyerinde arama yapılması, suç delillerinin toplanması, bilgisayar ve sair evraka el konulması, çalışanların sorgulanması veya tutuklanması kesinlikle birinci sınıf haber veya "Flaş flaş!" başlığıyla duyurulacak haberden sayılmaz; örnekleri çoktur ama aynı şey birinci grup mensubu gazete ve gazetecilerin başına gelince ortalık birbirine girer; kutsal gazeteciler cemaatinin kerametleri birbirinden menkul yüce rahipleri sırayla dayanışma makaleleri kaleme alır, "Cık cık cık... ne ayıp; olmadı bu ama..." vezninden ağlamaklı-tehditkâr şeyler yazar, kendi çaplarında bir kanaat terörü estirirler. Uzun lâfın kısası: Bir internet sitesi kuruluşu polis tarafından basılınca basın-yayın sosyolojimizin görünmeyen fay hatları homurdandı ve kımıldadı. Bu hadiseyi kınamayanın, bırakınız vatandaş, meslektaş bile sayılmaması yazıldı, söylendi; cayırtı halen devam ediyor. Uzaktan seyreden Türkiye'de muhalif basın organlarının susturulduğunu, gazetelerin, web sitelerinin kapatıldığını, yazarların sorgusuz-sualsiz zindanlarda inim inim inletildiğini zanneder (Nitekim öyle biri çıktı ve kendisinin sonradan ABD Büyükelçisi olduğunu öğrendik!). Alâkası yok; elâleme olmadık bühtanda bulunarak politik mücadele yaptığını zanneden o web sitesi hâlâ yayında, kapatılmış filan değil; o siteyi çok seven ve destekleyen sair siteler, kanallar, gazete ve dergiler de halen yayında; sadece dilediklerini değil, akıllarına gelen her şeyi yazıyor ve yayınlıyorlar. Misâl veriyorum: o haber sitesinde sütun komşum ve arkadaşım Hüseyin Gülerce hakkında yapılan bir haberin altına yazılan bin civarında yorum da hâlen yayında tutuluyor; bu yorumların bazıları, gerçekten yorum sınırı ve edebi içinde kalan nitelikte fakat neredeyse yarısı hakaret, tehdit ihtiva ediyor. Site yöneticileri, editörlük haklarını kullanmayarak bu hakaret ve tehdidlere ortak olduklarını gösteriyorlar. Sırf, Türkiye'de basın hürriyetinin hangi sınırlar zorlanarak işletilmekte olduğunu göstermek bakımından bu yorumlardan seçtiğim hakaret ibârelerini, -affınıza ve sabrınıza sığınarak- alıntılamak istiyorum: "Hırlamaları korkularından... Değersiz pislik... Gazeteci bozuntusu... Yunan giderken bunları da analarına miras bırakmış... Gülerce, gülemeyesice!.. Utanmaz herif! Ölü suratlı adam... İstediğin kadar havla salyanı akıt... Kork benden kaç benden... Bu satılmış yazarlar... Kiralık ve kolpa yazar... Evanjelist siyonistlerin yerli işbirlikçileri... Bu yalaklar... Bu pislikler... Adamın yüzünde meymenet yok... Bu haşere... Şeref noksanı yağdanlık kalıplı... Bunun gibi yalakalar... Sümük yalayıcısı müsvedde... Dürrizade'nin torunları...Fethullah'ın uşağı... Allah'ın hüsosu... Hortumcu... Kaça sattınız yavşaklar kendinizi? Gazeteci ibiş... Bunların Allah'ı ile benim Allah'ım bir olamaz... Surat değil manda gönü... Şerefsiz Faşist... Asalak... Şerefsiz gavur uşakları... Soysuzlar...Şerefsizler ... Hamam böceği... Bunlar parayla havlayan canlılar..." Bu hakaretlerin herhangi birini, o siteyi savunan yazar ve politikacılar kendine yönelmiş görse ne yapardı acaba; merak ediyorum... En komik yorum ise şöyle: "Yaklaşık 6 aydır bu siteyi takib ediyorum, yalan-dolan haber görmedim!" Bazı şeyleri görmemek için bu ülkede büyükelçi olmak gerekmiyormuş demek ki. Soru basit: Şu an tutuklu bulunan ve neredeyse basın azizi ilan edilen şahsın mesleki onuru ile Hüseyin Gülerce'nin fikir hürriyetine duymamız gereken saygı aynı cinsten ve aynı miktarda şeyler midir? [email protected] [email protected] |
|
02-22-2011, 23:42 | #5 | |
Alıntı:
Ahmet Hakan samanyoluhaber de ve zaman gazetesinin internet sitesinde OKUR yorumu olmadığını görecekti ama bakabilseydi.. Ha zaman okuru ahmet hakan'a sövmek isterse ne yapacak. Yazılarını buraya taşıyıp buradan sövecek.. Rahat olsun. |
||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|