11-30-2011, 17:31 | #1 |
Ahmet KEKEÇ "Böyle faşist yazı görmedim"
Kendisine “Türk Solu” adını uygun gören derginin yazarı, “Devlet değil, Dersimliler özür dilesin...” diyor. Devam ediyor: “Dersimlilerin dedeleri, Türk devletine isyan etmiş vatan hainleridir. Silahlanmışlar ve bu devleti yıkmak için ayaklanmışlardır. Vatan hainlerinin torunları, dedelerinin hainlikleri için devletten özür dilesinler.” Böyle faşist yazı görmedim... Hüseyin Aygün ne buyurur buna? Kemal Kılıçdaroğlu ne buyurur? Bir Dersim çocuğu olan Kamer Genç ne buyurur? Emine Ülker Tarhan ne buyurur? Ki, “CHP Dersim’le yüzleşmiştir. Bakın Tuncelili bir genel başkanımız var. Daha ne?” diyerek, işin kolayına kaçmış bir grup başkanvekilidir... Muharrem İnce ne buyurur? İçinde “Dersim” geçen cümle kurmamaya özen gösteren ve celadetiyle maruf Muharrem İnce, “yandaşlara” yönelik öfkesinin hiç değilse yüzde birini, genel başkanı için “hain” sıfatını uygun gören “Türk Solu” dergisi yazarına yöneltir mi? Kemal Bey, “Biz CHP olarak tarihimizle yüzleşiriz. Başbakan Erdoğan özür dilemeye hazır mı?” diyordu. Başbakan özür diledi. Hem de hiç kıvırmadan, lafı sağa sola çekmeden, net ve açık ifadelerle... Kemal Bey bu defa, “Özür yetmez, arşivler açılsın” dedi. Peki, arşivleri açalım... Bir araştırma komisyonu kuralım... İşin esasını konuşalım... Hayır, Dersim’de bir isyan hareketi varmış, devlet de ne yapsın, bunu bastırmak zorunda kalmış... Hem, “devrimlerin tarihsel meşruiyeti içinde böyle şeyler olabilir”miş... Böyle şeyler olabilirse ve Dersim’de olup bitenler bir “katliam” değilse, “Devlet tazminat ödesin. Dersimlilerin toprakları iade edilsin. Yaralar sarılsın...” talebi de nerden çıktı? Hazır başbakan özür dilemişken, Başbakan Yardımcısı “Bir araştırma komisyonu kuralım” teklifiyle gelmişken, neden işin esasını ortaya çıkarma fırsatını değerlendirmiyorsunuz, değerlendirmiyoruz? Hayır, Başbakan özür dilemiş ama bu sayılmazmış... Niye sayılmazmış? Eeee çünkü “Literatürde böyle bir şey varsa, özür diliyorum” şerhini koymuş. Bu yüzden sayılmazmış. Peki ne olursa sayılır? Devlet adına ancak ve sadece Cumhurbaşkanları özür dilermiş. İyi de birader, “Başbakan özür dilemeye hazır mı?” diyen sizsiniz... İstediğiniz özür gelince bunu kabul etmeyen sizsiniz... Özür beklediğiniz olayı “özürlük olay” olmaktan çıkaran ve “Devlet bir isyan hareketini bastırmıştır” diyen sizsiniz... Hem toprak talebiyle gelen, hem “devrimin tarihsel meşruiyeti içinde böyle şeyler normaldir” diyen sizsiniz. Nedir o halde? Dersim olayı bir “isyan bastırma harekâtı” mıdır, katliam mıdır? Nedir? Başkalarından özür bekliyorsunuz ama bu konuyu kendi aranızda konuşamıyorsunuz bile. Konuşmaya yeltenenleri “ihraç” tehdidiyle susturuyorsunuz. Bakın Türk Solu dergisi yazarı ne diyor: “Ayaklanan vatan hainleri, tüm soyu sopuyla yok edilmelidir...” Katliamdan geçtik, açıkça soykırımı savunuyor. Ve ekliyor: “Dersimliler eğer dördüncü Dersim isyanını başlattıklarını düşünüyor ve kendilerine güveniyorlarsa, hiç üzülmesinler onlar da dedelerinin yanına gidecekler demektir! Bizden Atatürk kadar yumuşak tavır beklemesinler...” Bir cevabınız olmayacak mı buna? Başbakan’a ve “Bu meseleyi konuşalım, gerçekleri ortaya çıkaralım” diyenlere saydırmaya devam mı edeceksiniz yoksa?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
11-30-2011, 17:44 | #2 |
Ahmet Kekeç tüm ince noktaları yakalamış... Ama bunlarda surat yok ki yüzleri kızarsın...
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|