06-11-2014, 20:15 | #1 |
Ahmet Kekeç - İkiyüzlüsünüz!
Ahmet Kekeç
İkiyüzlüsünüz! Çiller’den, Yılmaz’dan, Adapazarı-Sapanca-İzmit üçgenindeki infazların emrini veren İçişleri Bakanı’ndan, “Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de...” fetvasını veren danışmanlardan, asit kuyularının mucidi generallerden, korucu cinayetlerini meşrulaştıran süper valilerden esirgediğiniz sözleri, çözüm sürecini başlatanlara yöneltiyorsunuz. İkiyüzlüsünüz... Efendim, kalekol inşaatı olmasaymış, şiddet de olmazmış, yol kesmeler de olmazmış, PKK da silahı bırakırmış... Bütün mesele kalekol inşaatı mı? Hadi kalekol meselesini kendi “gerçekliği” içinde tartışalım, “Devlet güvenli karakollar oluşturmalı mı, oluşturmamalı mı? Güvenli karakol fikrine sadece PKK düşünülerek mi ulaşılmıştır? PKK olmasaydı, karakolların güvenliği artırılmayacak mıydı, artırılmamalı mıydı?” sorularına cevap arayalım... Bu sorulara verilecek cevapların doğrudan “çözüm süreciyle” alâkalı olmadığını, “Efendim, kalekol inşaatı...” diyenler de biliyor. Mesele kalekol değil... Mesele, her zaman olduğu gibi Erdoğan... Mesele Erdoğan olduğu için, Lice’deki ölümler şer cephesine can verdi... Hasan Cemal çok mutlu... “Kan dökülse de Erdoğan’a güvenilemeyeceği düşüncesi hayatiyet kazansa.” havalarında... Öyle mutlu ki, bir taraftan “durumun 90’lı yıllardan daha kötü olduğunu” söyleyen yazılar yazıyor, diğer taraftan “Sırrı kardeşim, bu sözlerimi Öcalan’a da ulaştır.” diyerek el altından İmralı’ya tehdit mesajları (“Erdoğan’a güvenirsen sonun iyi olmaz” demeye getiren tehdit mesajları) gönderiyor. Mesele Erdoğan olduğu için, dünün namlı liberali ve ödün vermez demokratı Mehmet Altan, “Erdoğan, Batı’da faşizan bir yönetim kuruyor, Doğu’da olup bitenleri seyrediyor.” diyerek Sözcü gazetesi mantığıyla analizler yapıyor. İlginçtir, bu analizler ertesi gün Sözcü’ye manşet oluyor. Mesele Erdoğan olduğu için, çocuğu kaçırılmış annelerin feryadı Beyaz Türk mahallesinde inikas bulmuyor. Mesele Erdoğan olduğu için kimse şu soruları sormuyor: “Hani çözüm sürecinin ilk aşaması olarak silahlı birlikler sınır dışına çekilecekti... Bu niçin gerçekleşmedi? BDP ve HDP bu konuda ne diyor?” Mesele Erdoğan olduğu için, aynı zamanda “Türkiye Partisi” olmaya karar vermiş HDP, Ertuğrul Kürkçü gibi hangi demokratik düşünceyle kesiştiğini bilmediğimiz bir “eski kafa”nın riyasetine veriliyor ve CHP ağzıyla konuşmasına göz yumuluyor... Mesele Erdoğan olduğu için, Sırrı Süreyya Önder gibiler “anaların gözyaşları” sözüyle karşılaşınca huysuzlanıyor... Mesele Erdoğan olduğu için Hasan Cemal’ler, Mehmet Altan’lar, Uğur Dündar’lar, Emin Çölaşan’lar, Ertuğrul Kürkçü’ler, Sözcü’ler, Zaman’lar, Taraf’lar aynı safta hizalanıyor. Durum 90’lı yıllardan daha kötüymüş... Barış bir hayalmiş... Bu iş Erdoğan’la olmazmış... Erdoğan’la olmayacağını Hasan Cemal kaç defa yazmış... Durumun 90’lı yıllardan daha kötü olduğunu söyleyen Hasan Cemal, namuslu bir aydınsa, en azından şunu teslim eder: 90’lı yıllarda olsaydık, Lice’deki ölümler “devletlu”ya “Kurşun atan da, kurşun yiyen de...” sözünü söyletirdi... Nitekim bunu söylediler... Bunu söyleyenlerle Hasan Cemal’giller artık aynı dalga boyunda ilerliyor... Bugün devletlu, Lice’deki olaylara karışmış silahlara el koyuyor, bölgeye müfettiş yolluyor... Dahası, “Kurşun atan da, kurşun yiyen de...” diyerek sorumluları kutsamıyor. Hasan Cemal namuslu bir aydınsa, en azından bunu görür ve aradaki farkı teslim eder. Kaynak Star 10.06.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|