12-04-2011, 01:09 | #1 |
Ahmet KEKEÇ "Kabahat sizin kardeşim"
Ne şahane “Sonunuz Menderes gibi olur” yazıları yazardı... Ne güzel uyarılar yapardı... Neredeyse iki cümlesinden biri, “Menderes de sizin gibi yaptı ama görün akıbetini” idi... Merhum Özal’ı böyle diye diye uğurladı. Kim? Hürriyet’in müstafi başyazarı... Hep korkutucu yazılar yazdı. Hep aba altından darbe sopası gösterdi. Hep haklıydı. Hep buyurgandı. Hayır, rahmetli Özal’ın sonu Menderes gibi olmadı elbette... Menderes’in akıbetine uğratmak için çok uğraştılar... Cuntalar kurdurdular... Suikastlar tertip ettiler... Basın kampanyaları düzenlettiler... Genç teğmenlerini ortaya salıp “Alışamadım, alışamayacağım” yollu beyanatlar verdirdiler... Ve başka türlü hallettiler. Ya da, başka türlü halledenlere “lojistik hizmet” sundular. Hani, eski Cumhurbaşkanlarımızdan biri, yakını gördüğü bir siyasetçiyi arayarak, “Bu gidici... İki aya kalmaz, gider” demiş, o siyasetçi de büyük bir gazetede köşe yazarlığı yapan halaoğluna arayıp müjdeyi vermişti ya... Özal, iki aya kalmadan gitti... “Sekte-i kalp” dediler. Bir dönemi kapattık ama “korkutucu başyazar” durmadı. Onun görevi korkutmaktı... Siyasetçileri kabul edilebilir bir çerçeve içinde tutmaktı. Demokrasi filan gibi kötü alışkanlıklara meyletmelerini önlemekti. Daha doğrusu, yaptıklarının toplamından bu çıkıyordu... Merhum Erbakan’a da aynı tarifeyi uyguladı. Çiller’e de... Hatta, “sessiz sinema” oynadığı dönemlerde Mesut Yılmaz’a da... Erdoğan için de, sıfır kilometre, el değmemiş “Sonunuz Menderes gibi olur” yazıları yazdığını hatırlıyorum. Korkutucu başyazar, şimdi CHP saflarında siyaset yapıyor. En yakıştığı partiye gitti... Muarızları darbeyle, hususen Menderes’in akıbetiyle korkutmak, CHP’li siyasetçilerde alışkanlık haline geldi. Demokrasi ve sivil anayasa tehlikesine karşı, hemen 1960 ipine sarılıyorlar... Milli Şefleri, “Şartlar olgunlaşırsa, darbe meşrudur” fetvasını vermişti. Bize şartların olgunlaşmakta olduğunu hatırlatıyorlar. Meclis AK Parti ve MHP çoğunluğunun katkılarıyla “başörtüsüne yasal çözüm” olarak lanse edilen üç maddelik anayasa değişikliğini gerçekleştirdiğinde, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 27 Mayıs ve Menderes anıştırması yapan çok güzel bir açıklama yapmıştı. Sonra da Anayasa Mahkemesi’ne koşmuştu. Sonra ne mi olmuştu? Mahut değişiklik Anayasa Mahkemesi’nden dönmüş, anayasayı değiştirmek gafletinde bulunan AK Parti hakkında “kapatma davası” açılmıştı. Kılıçdaroğlu’nun henüz siftahı yok. Dersim gailesinden hayırlısıyla sıyrılabilse, ondan da mutlaka bir Menderes ve 1960 anıştırması gelecektir. Kılıçdaroğlu meşgulse, “mensuplar” ne güne duruyor. Beklediğimiz ve özlediğimiz açıklama bir “İstanbul İl Meclis Üyesinden” geldi; iktidar partisi üyelerine dönerek, “Menderes de yüzde 50’yle gelmişti, hatırlatırım!” hatırlatmasında bulundu. Bir de diyorlar ki, “Niye sürekli CHP hakkında yazıyorsun?” Niye yazmayayım? Bu CHP, hakkında yazdıracak fırsatlar oluşturuyorsa, ben ne yapabilirim? Kabahatin çoğu partinizde... Hem, “Niye sürekli CHP hakkında yazıyorsun” diyeceğinize, neden partinize dönüp “Siz neden darbeleri meşrulaştıracak açıklamalar yapıyorsunuz? Hiç utanmıyor musunuz?” diye sormuyorsunuz?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-04-2011, 01:19 | #2 |
Ahmet bey yine döktürmüş.... yazılarıyla bize yeni düşünceler kazandıranlardan Rabbim razı olsun..
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|