|
![]() |
#1 |
![]() Ahmet Türk'ü dinleyin! Kürt sorunu konusunda 'Çözüm olsun da ikinci gün Allah canımı alsın' diyen DTP Eş Başkanı Ahmet Türk'ün, bu sözleri, Kürtlerin çözümü ne denli arzuladığını anlamak bakımından oldukça etkileyiciydi... Bu sözler aynı zamanda, Erdoğan'ın kararsız ikircikli tutumuna karşı, Kürtlerin çözüme 'ölümüne var olduğunu' da gösteriyordu... Bugün de (29 Eylül 2009)Taraf gazetesi, Türk'ün, Güler Sabancı'nın verdiği resepsiyonda yaptığı konuşmada, Erdoğan'la yaptıkları görüşmede 'Cesur olalım, cesur adımlar atalım. Yoksa kurtlar ikimizi de yerler' dediğini yazıyor. Ahmet Türk, bu sözleriyle yaklaşan, kartopu gibi büyümekte olan bir tehlikeye, ırkçı/milliyetçi dayatmaya dikkat çekiyor... Bu ifadeler; Kürt açılımına karşı, açıktan tepki örgütlendiği, askerin, 'ön kesici/yönlendirici' açıklamalar yaptığı, CHP ve MHP'nin ise 'ihanet' sözcüğünü daha sık ve yüksek sesle dile getirdiği, sokağın da bundan etkilenerek şiddet içerikli dışa vurumlar yaşadığı bir süreçte elbette uyarıcı rol oynuyor. * * * Olaylar DTP'yi doğruluyor. Son süreçle birlikte toplumda yaratılan 'Düşman' algısının, bilinçli ve organize şekilde, Kürt siyasal aktörlerine oradan da demokratik muhalefete doğru genişletildiğini, DTP'nin ve çözüm isteyen Kürt kamuoyunun de bu 'alan d‰hilinde' algılandığını açığa vuruyor. Kürt açılımına karşı, milliyetçi şoven çevreler tehdit algısını demokratik siyasal alana doğru genişleterek, yeni bir çatışma alanı yaratmaya çalışıyor. Bunun için Bahçeli 'ihanet' tanımını yapıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır ise 'PKK'nin silahla halledemediğini siyasetle halletmesi için yapılan bir açılımdır' diyerek, çözümsüzlük ve körleşmeyi derinleştirmeye çalışıyor. Baykal ise, Bu köreltme eylemine 'Türkiye'yi hazmettire, hazmettire, parçalamaya çalışmak ' diyerek güç veriyor. Bu söylemler arttıkça, milliyetçi faşist çevreler, burnunun dibinde, elinin altında görmeye başladığı(!) 'düşmana' karşı vatan, millet, bayrak nidalarıyla, uygarlık-insanlık değerlerinden yalıtık bir başka kimlik ve kişilik edinmiş oluyor... Linç girişimleri hız kesmiyor. Kürtler hakkında yapılan tanımlamalar, Diyarbakır spor'un Bursa' da yaşadığı gibi ırkçı saldırıları tetikliyor. Salt Kürt kulübü olduğundan Diyarbakır spor, siyasal ve fiziksel linç girişiminin kurbanı oluyor. Bu ırkçı saldıranlığı, siyasal ve fiziksel linç girişimini tetikleme görevini üstlenmiş olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Bu durum Kürt açılımının ateşle oyunudur. Yapılanların nasıl tahrik edici olduğunu gösteriyor.' Diyerek, Bursa stadında yaşanan linç girişimini, 'halkın, Kürt açılımına duyduğu tepki'ye bağlıyor. Bahçeli'ye göre Kürt açılımı, Kürt çözümü 'tahrik edici...' * * * Bu saldırılara bir de Tunceli belediyesi Başkanı DTP'li Edibe Şahin'in konutuna ve belediye misafirhanesine yapılan baskın ve göz altıları ekleniyor. Son günlerde ise tam bir skandal yaşanıyor: 'Teröristi' mecliste gören zihniyet -ki bu Erdoğan'ın da zihniyetidir. O da uzun zaman DTP'yi-PKK ile özdeşleştiren, 'terörist' algılanmalarını sağlayan ifadeler kullandı, ilişkilenmedi, takalaşmadı, görüşmedi; uzantısı, sempatizanı gibi ifadeler kullandı. Hala da kullanıyor- DTP'ye yöneliyor. Yargı da, mekanizmanın parçası olarak geri kalmıyor. Mahkeme, dokunulmazlıkları olan DTP milletvekillerinin polis zoruyla getirilmesi kararı alarak sorunu derinleştiriyor. Dolandırıcılığa, kalpazanlığa, vurgunculuğa, yolsuzluğa, kaçakçılığa, sömürüye, hırsızlığa, hortumculuğa karışanlara dokunulmaz iken, DTP milletvekilleri, düşüncelerinden ve çözüm doğrultusunda düşündüklerini söylediklerinden dolayı ırkçı şoven yönelimlerin kurbanı ediliyor. * * * Diyarbakır sporun uğradığı ırkçı saldırılar, DTP milletvekillerinin polis zoruyla alınmak istenmesi, vb. olaylar salt Kürtlere, Kürt siyasal temsilcilerine yönelik bir saldırı değildir; daha genel anlamda, Türkiye'deki demokratik değişim isteğine bir saldırıdır. Sivilleşmeye, uygarlaşmaya, güçlü demokratik Türkiye arayışına, Türk-Kürt kardeşliğine, Türk-Kürt birlikteliğine yönelik bir tutumdur. Saldırılar belki biçim olarak Kürtlerle sınırlıdır. Salt Kürtler zarar görüyor gibidir. Böyle de görünse özünde değişen, yenilenme arzusunda olan bunun için Kürt çözümünü, Kürt açılımını gerçekleştirmek isteyen herkesedir. Erdoğan milliyetçi şoven dalganın etkisinde kalır, cesur olmayı başarmazsa, sürecin altında kalır. Sürecin altında kalmakla da kalmaz; Ahmet Türk'ün dediği gibi 'Kurtlar yemeye başlar.' Bunun için başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, açılım isteyen, çözüm isteyen, demokratik Türkiye, güçlü Türkiye isteyenlere çağrım şudur: Ahmet Türk'ü dinleyin, söylediklerini ciddiye alın! Kazanan demokrasi olur, Kürtleri kazanmış Türkiye olur... Delil Karakoçan
![]() Konu Asi_isyankar tarafından (10-01-2009 Saat 19:13 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ahmet türkün bu sözünün samimi yoksa öylesine mi söylendiğini zaman gösterecek.bu süreci hepimiz yakından izliyoruz herşey o kadar açık ki kimse boşuna tribünlere oynamaya kalkmasın.burdan bunu kime mi söylüyorum.
başta bu ülkenin başbakını olan sayın sayın recep tayyip erdoğan olmak üzere diğer siyasi patrilerin hepsine kısaca hepimize söylüyorum...bu öylesine derin bir kanser ki mazallah hastayı masada bırakabilir.onun için herkesi olduğundan daha fazla gayetret ve samimiyete davet ediyorum..... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|