05-21-2009, 07:19 | #1 |
Ahmet Varol “Antisemitizme Siyonizmin ihtiyacı vardı”
Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği’nin organize ettiği Uluslararası Ortadoğu ve Filistin Konferansı’nda konuşma yapan Hollandalı Araştırmacı Peter Edel’in dikkat çektiği önemli bir husus, antisemitizme uluslararası Siyonizmin ihtiyaç duyduğuydu. Bu hususun artık Batı’da muhtelif araştırmacılar tarafından ve biraz da cesaretli bir şekilde dile getirilmesi, gerçeklerin üzerindeki perdelerin aralanmasını sağlamaktadır. Peter Edel’in bu gerçeğin üzerine giden, Siyonizmin tarihiyle ilgili ve Türkçe’ye tercüme edilmiş bir eseri de var. Edel’in dikkat çektiği hususları teyit eden bazı notları sempozyumun ilk oturumu olan Siyonizm’in Tarihi ve Bugünü ile ilgili oturumunda konuşma yapan Araştırmacı-Yazar İbrahim Okçuoğlu da dile getirdi. Okçuoğlu, antisemitizmin Yahudiliğin bir icadı olduğunu dile getirerek gayet iddialı konuştu. Bu iddiasını, Siyonizmin bir Yahudi devleti kurabilmek, Yahudileri bu devletin çatısı altında toplayabilmek için antisemitizme ihtiyacının olduğu görüşüne dayandırdı. Gerçi Batı’da antisemitizm sorunu Siyonizmin devletleşme ideolojisini geliştirmeye başlamasından önceye dayanır. Yani Batı’daki antisemitizmin tarihi ideolojik Siyonizmin tarihinden bayağı eskidir. Dolayısıyla ideolojik Siyonizmin var olan bir sorunu kendi lehine kullandığını ve bunu başarabilmek için de söz konusu sorunu sürekli gündemde tutma, hatta etkinliğini artırma yoluna gittiğini söylemek, belki de daha isabetli olacaktır. İdeolojik Siyonizmin örgütsel çalışmalarında ve devletleşme sürecinde en çok antisemitizmden faydalandığını artık hiç kimse inkâr edemez. Yıllardan beri de hem psikolojik, hem sosyal, hem siyasi, hem de iktisadi alanda çok ciddi bir sömürü aracı olarak kullanmaktadır. Bundan dolayı Batı’daki Siyonist örgütler antisemitizm dosyasının kapanmasını, bu sorunun temelli bir şekilde çözümlenmesini istemiyorlar. Fakat ünlü araştırmacı Roger Garaudy’den sonra Peter Edel gibi genç araştırmacıların da kanunla korunan antisemitizm tabusuna dokunması, bu olgunun arkasında duran Siyonist sömürünün kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesi çabalarının gittikçe artacağını gösteriyor. Siyonist lobilerin ve Filistin topraklarındaki işgalci Siyonistlerin son dönemde, antisemitizm musluklarının kısılabileceği ve hesapların karışabileceği endişesine kapılmalarının sebebi de budur. Uluslararası Ortadoğu ve Filistin Konferansı’ndan aldığımız notları aktarmaya müteakip yazımızda da devam edeceğiz inşallah. • FİLİSTİN HÜKÜMETİ DEĞİL, DAYTON HÜKÜMETİ Kahire’de diyalog görüşmelerinin sürdürüldüğü günlerde de Siyonist işgal devletiyle ve uluslararası emperyalizmle işbirliğini sürdüren Mahmud Abbas yönetimi, Selam Feyyad’a göstermelik bir hükümet kurdurdu ve o da güya yemin ederek göreve başladı. Ne yazık ki bu hadise medya organları tarafından hep “yeni Filistin hükümeti yemin ederek göreve başladı” şeklinde sunuldu. Oysa kurdurulan hükümet, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Keith Dayton’un talimatlarıyla ve onun planları doğrultusunda kurdurulmuş bir hükümettir. Dolayısıyla Filistin hükümeti değil, General Keith Dayton hükümetidir. Filistin hükümeti, Filistin halkının oylarıyla belirlenen parlamento üyelerinin kabul ve desteğiyle kurulan hükümettir. Filistin Anayasasına göre görev süresi dolmuş ve artık hiçbir şekilde Filistin halkını temsil vasfına sahip olmayan Mahmud Abbas’ın, Netanyahu ve Keith Dayton ikilisinin talimatlarına göre kurdurduğu, Filistin halkının değerlerinden uzak ve hiçbir şekilde bu halkın onayına başvurmayan işbirlikçi Selam Feyyad’ın kurduğu hükümet Filistin hükümeti olabilir mi? Ulusal ittifak hükümetinin oluşturulması için diyalog girişimlerinin kesintilerle de olsa devam ettiği ve bir çözüme ulaşılması için çaba sarfedildiği sırada böyle bir hükümet oluşturulması ise diyalog çabalarının önünü tıkamaktan başka bir amaç taşımaz. Zaten şimdiye kadar diyalog çabalarından sonuç çıkmamasının en önemli sebebi de bu tür tıkamalardır. Siyonist işgal devletinin ve ABD Ortadoğu Özel Temsilcisi Keith Dayton’un, Hamas ile Fetih arasında bir ittifaka ulaşılmasını istemediği biliniyor. Diyalog görüşmelerinde ne zaman bir ilerleme kaydedilse Abbas ekibinin hemen bir takoz koyarak arabayı durdurduğu, hadiseleri yakından takip eden ve gerçekçi bir yaklaşımla bakan herkes tarafından görülüyor. Nitekim bundan önceki görüşmeler turunda da tam anlaşma noktasına yaklaşıldığı sırada Abbas ekibinin, Hamas’ın geçmişte imzalanan tüm anlaşmaları onaylamasını şart koştuğu hatırlanacaktır. Bütün bu tıkamalar, diyalog görüşmelerinde Abbas takımının samimi olmadığını gözler önüne seriyor. vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|