04-13-2009, 10:43 | #1 |
AK Parti’nin önündeki tuzaklar (NASUHİ GÜNGÖR)
Önce yerel seçimler. Ardından hala tartışılan Obama ziyareti. Türkiye’nin yakın geleceğini bu iki gelişmeyle birlikte konuşabiliriz.
Amerikan Başkanı’nın verdiği mesajlar, tıpkı onun kimliği gibi son derece karmaşık yorumlara neden oldu. Biraz zenci, biraz Afrikalı, biraz Müslüman olan Obama’yı herkes kendi bulunduğu yerden anlamayı tercih etti. En acıklı olanı da, bugüne kadar Amerika’yı mahkum edenlerin ‘Cumhuriyetin değerlerine önem veren Obama’ portresiydi. * * * Seçimlerde kimin galip, kimin mağlup olduğu tartışmasının sonu yok. Kafalar burada da karışık. Seçimlerden açık ara önde çıkmasına rağmen AK Parti’den gelen sinyaller de böyle. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in DTP’nin kazandığı Iğdır belediyesi üzerinden yaptığı tehdit değerlendirmesi, haklı olarak büyük tepki topladı. Ama bir hakkı da teslim etmek lazım. Çiçek’in içinde yetiştiği siyasi ekol ve hali hazırda bulunduğu çizgi arasında bir uyumsuzluk yok. Komünizmle mücadele yıllarından bugüne Cemil Çiçek hep aynı siyasetçi. Tehdit algısı, dünya görüşü hep aynı çizgide devam ediyor. AK Parti 2008 yılında ciddi sıkıntılar yaşadı. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davasını görüştüğü süreç son derece sancılıydı. İşte Cemil Çiçek tam da bu sürece damgasını vurdu. O dönem de dile getirmeye çalıştım. AK Parti’nin kendisine yönelik kapatma davasını tarihten, kültürden, sanattan, sinemadan beslenen zengin ve beklenmedik bir metinle karşılaması, sadece kendi seçmeni için değil, Türkiye için önemliydi. ‘Bu savunmada millet olmalı. Tarih olmalı, estetik olmalı. Hayal gücü ve edebi zenginlik taşımalı. Bu savunma, davayı açanlar da dahil hepimize adaleti hatırlatmalı. Asla adalet dilenmemeli. AK Parti savunmaya ancak bu gözle bakabilirse, sonuç ne olursa olsun kazanmayı başaracaktır. Emin olun, hiç kimse bir daha bu milleti sanık sandalyesine oturtmaya cüret edemeyecektir.’ (7 Nisan 2009, Star) Bunları dile getirmeye çalışanlara kulak verilmedi. Oysa saçma sapan tezlerle, üstelik inanılmaz tarihi hatalarla dolu bir iddianame tarih önünde, millet önünde mahkum edilebilirdi. * * * Şimdi geldiğimiz noktada yine ciddi bir sınavdan geçiyor AK Parti. Kimsenin cesaret dahi edemeyeceği işler yaptı. Ermenistan’la başlayan diyalog sürecinden Kürt meselesindeki açılımlara kadar cesur ve bir o kadar da riskli adımlar attı. Doğrudur, bunlar seçim sonuçlarına pek de olumlu yansımadı. Sayıları az da olsa, bir taraf yapılanları yetersiz buldu. Diğer taraf bunları ülkeye ihanet gibi algıladı. Tam bu noktada önemli bir sorun var. Türkiye’yi ucuz bir milliyetçiliğin kollarına teslim etmek için pusuda bekleyenler, aradıkları fırsatı bulmuş gibiler. Kuşkunuz olmasın, ‘TRT 6’yı açtın, Kürtler itibar etmedi, üstelik bir de haritanın öbür tarafında oy kaybettin’ diyenlerin sesi giderek daha fazla çıkacak. Nasıl olsa tezlerini haklı çıkaracak rakamlar da var. AK Parti’yi Kürtçü olmakla suçlayanlar, şimdi onu bir başka ırkçılığın batağına çekmeye gayret ediyor. Bunları iyi tanıyalım. Siz bunlardan tek bir çözüm önerisi duydunuz mu bugüne kadar? Tek bir konuda şu adımı atalım dediklerine tanık oldunuz mu? AK Parti bu tuzağa düşmeyecektir. Zaten aldığı % 39’luk oy oranı da bunun göstergesi. Etnik aidiyete dayalı siyaset, Türkiye’nin güneydoğusunda yanlışsa; batısında da, ortasında da, kuzeyinde de yanlıştır. Bu kadar çabaya, köpürtmeye ve provokasyona rağmen milletimizin etnik siyaseti temsil eden partilere iltifat etmemesi ise gerçekten her türlü takdirin ötesindedir. 13 Nisan 2009 Pazartesi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|