|
![]() |
#1 |
![]() Milli gelirde ne değişti?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) uzun süreden beri sürdürdüğü milli gelir hesaplarını güncelleme çalışmasını tamamladı. Ve yeni rakamı hafta sonunda açıkladı. Peki neler değişti? TÜİK'in yeni hesabına göre, 2006 yılının Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) 526,4 milyar dolara yükseldi. Kişi başına düşen gelir de 7 bin 500 dolar olarak tahmin edildi. Bu veriler eski hesaba göre, toplamda 399,7 milyar dolar, kişi başına milli gelirde ise 5 bin 477 dolar idi. Önceki hesapla yeni hesap arasındaki fark yüzde 30'u aşıyor. Hatırlayanlar çıkacaktır, uzun zamandır eski Maliye Bakanı Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli de Türkiye'nin milli gelir hesabının çok yanlış olduğunu vurguluyordu. Pakdemirli, bundan dört yıl önce, "2003'te Türkiye'nin kişi başına geliri, DİE'ye göre 3375 dolar, bizim hesabımızla 6034 dolar." açıklamasını yapmıştı. Yeni çalışmanın hedefi, milli gelir hesabını uluslararası standartlara yükseltmek, AB ile uyumlu hale getirmek. Bizim üzerinde ısrar ettiğimiz eski hesap tekniği, pek çok ülke tarafından yıllar önce terk edilmişti. Biz ancak şimdi bırakıyoruz. Son çalışmayla ortaya çıkan veriler, "yöntem" ve "kapsam değişikliği" ile sonradan gelen bilgilerin ilave edilmesiyle oluşturulmuş. TÜİK Başkanı Ömer Demir'in açıkladığına göre, yöntemden ziyade "kapsam değişikliği" etkilemiş rakamları: "2001 yılı için TÜİK'in izlediği 10 ve daha fazla çalışanı olan işyerleri sayısı 11 bin 293. 2002'de yapmış olduğumuz o geniş sanayi sayımında bu rakamın 27 bin olduğunu gördük. Buradan çok büyük bir kapsam genişlemesi oldu." Detaylar uzun, özetle şunu söyleyebiliriz: Eski uygulamada, pek çok alan ve konu hesap dışında kalıyor, gelir olduğundan çok daha düşük hesaplanıyordu. Dolayısıyla sağlıklı ölçüm yapılamıyordu. Ölçüm doğru olmayınca, yapılan mukayeseler, milli gelire bağlı diğer hesaplamalar da yanlış oluyordu. Kabul etmek gerekir ki, eski hesap Türkiye'yi dünya ekonomileri nazarında olduğundan daha küçük gösteriyordu. Milli gelir hesabındaki bu çarpıklık, aslında işin uzmanlarının yıllardır bildiği, yakındığı bir konu. O sebeple bu durum yabana atılacak, "Bir kalem darbesiyle gelirimiz yükseldi" şeklinde alaya alınacak kadar basit değil. Sadece bugüne ait gelir rakamlarının değil geçmişe dönük olanların da yükseldiğini unutmamak gerekiyor. TÜİK'in son çalışması sayesinde, Türkiye uzun zamandır ihmal edilen bir düzeltmeyi gerçekleştirmiş oldu. Milli gelir hesabı AB ülkelerininki ile uyumlu hale getirildi. Bu, daha sağlıklı bir mukayese için son derece önemli. Artık Türkiye, milli geliri yarım trilyon doları aşan ülkeler kategorisine girmiş bulunuyor. Bundan böyle, sınıflamalarda "orta gelirli ülkeler" seviyesinin üstünde görülecek. Türkiye, bu gelir rakamı ile 18. sırada olduğu en büyük ekonomiler sıralamasında (satın alma gücü paritesine göre), kendisinin önünde bulunan Avustralya, Tayvan'ı zorlayacak, belki de geçecek. Hepimizi yakından ilgilendiren cari işlemler açığının, dış ticaret açığının, kamu ya da özel kesim borç stokunun milli gelire oranı gerileyecek. Gerileyen bu oranların, Türkiye'nin yabancılar gözündeki risk seviyesini düşüreceği muhakkak. Ama bu demek değildir ki, cari açık bir anda sorun olmaktan çıkacak. AB ile hesap birliği sağlanacak, aramızda varmış gibi görünen büyük gelir uçurumu bir miktar daha kapanmış olacak. Vatandaşa yansıyıp yansımaması konusuna gelince. Milli gelir rakamının yeni bir hesapla düzeltilmesinin, vatandaşın cebine para olarak doğrudan yansıması diye bir şey söz konusu olamaz. Buradaki ana espri, verilerin sağlıklı hale getirilmesi gayreti; ne olduğumuzun, ne kadar büyük olduğunuzun daha iyi ve daha hassas ölçülmesidir. Bir yönüyle kendimizi tanımaktır. Vatandaşın bu değişimden kazancı da burada. Öncekinden daha sağlıklı verilere sahip olmak, hem vatandaş ve iş dünyası hem de devlet için önemli olsa gerek. Sağlıksız veriler üzerine sağlıklı politikalar inşa edilebilir mi? Kadir Dikbaş 12.03.2008
![]() |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|