![]() |
#21 |
![]() AKP iktidarının 6 senede ülkeyi ekonomide getirdiği nokta;
Neticesinde; tüketerek ve borçlanarak büyüyen Hormonlu bir Ekonomidir. Cari Açık Rekor Üstüne Rekor Kırıyor 2008 Ocak-Mayıs döneminde; 2007 yılının aynı dönemine göre ihracat %40.4 artarak 57.018 milyon dolar, ithalat ise %36.9 artarak 86.303 milyon dolar gerçekleşmiştir. Açık %30.5 olmuş, tutarı 29.285 milyon dolardır. Kısacası: 2007’de 47 milyon dolar olan Dış ticaret açığı 2008 yılı sonunda en iyimser tahminle 65 milyon doları geçecektir. Bu oran son 25 yılın rekoru olup, AKP iktidarı sayesinde kırılmıştır. Sıcak Para ile Büyümenin sonu geldi AKP iktidarı yabancı paraya yüksek faiz uygulaması ile döviz kurlarını “yapay” olarak düşük tutmaktadır. Bu nedenle küresel sermayenin “Atık” malları ülkemizde pazar bulmakta, yerli işletmeler bir bir iflas etmektedir. Ödeme güçlüğüne düşen şirketlerimiz yabancı şirketlerce alınmakta, sanayimiz ve bankalarımız hızla yabancılaşmaktadır. Bu sektördeki payları %50’lerin üstündedir. Borç Batağındayız 2002 yılında 222 milyon dolar borcumuz, AKP iktidarı ile birlikte 2008 yılı sonunda 500 milyon doları aşacağı bilinmektedir. AKP, çarkı borçla döndürmektedir. Geldiğimiz noktada 4 kuşak sonramız ipotek altında. Açlık ve Yoksulluk hat safhada İstatistiklere göre nüfusumuzun 10.9 milyonu açlık sınırının, 52.3 milyonu ise yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. AKP iktidarı 8 milyon aileye kömür dağıtarak, gıda yardımı yaparak bu işi çözemez. Millete verilmesi gereken sosyal güvencesi olan iş ve aş imkanıdır. AKP bu noktada sınıfta kalmıştır. İnşaat sektörü dibe vurmuş, tarım sektörü kademeli olarak bitirilmekte, özelleştirme rayından çıkmış, milletin algısınca “PEŞKEŞLEME”dir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#22 |
![]() Dış borçlar 2006’da yüzde 21 artışla 206,5 milyar dolara çıktı. 2006’da özel sektör borçları yüzde 40’a yakın arttı ve toplamdaki payı yüzde 58’e yaklaştı. Özel sektör dış borçlanması herkesi endişelendiriyor
Türkiye’nin kamu-özel dış borç yükünün azalmadığı, özellikle özel sektör ayağında ürkütücü bir artış olduğu, 2006 dış borç verileri Hazine’ce yayımlanınca ortaya çıkmış bulunuyor. Dış borç stoku 2005 sonunda 170,5 milyar dolar iken 2006 sonunda 206,5 milyar dolara çıkmış görünüyor. Bu, 2006’da borç stokuna 36 milyar dolarlık yükün eklenmesi, yüzde 21’lik artış demektir. Bu artış bir yılda gerçekleştirilen astronomik bir artıştır aynı zamanda. Artışta etkili olan da özel sektörün yüzde 40’a yaklaşan dış borçlanmasıdır. Özel sektörün 206,5 milyar dolarlık dış borç toplamındaki payı da yüzde 57,5’a ulaşmış bulunuyor böylece. Dış borç stokunun AKP döneminde azalmadığı, 2002’de 130 milyar dolar iken 2006’nın sonunda 206,5 milyar dolara çıktığı görülüyor. Bu, dış borç stokunun yüzde 59 artması demektir. Netleşen dış borç tablosunu yeniden masaya yatırdığımızda şunları görüyoruz: Kamunun dış borç stoku azalmamış, büyümesi yavaşlamıştır. 2006’da kamu dış borç yükü yüzde 2.1 artarak 69,5 milyar dolara çıkmıştır.. ![]() Kamunun AKP döneminde dış borç stoku azalmamış, 64 milyar dolardan 69,6 milyar dolara çıkmıştır. Bu, azalma değil artışta yavaşlamadır ve doğaldır, çünkü bu dönemde kamu dış borç almayı gerektirecek icraatta olmamıştır, Bir kere büyümeye katkısı olmamıştır. Borcu borçla kapatmayı hedef almış, bütçede faiz dışı harcama hedeflerini gerçekleştirmek için sürekli kamuya kemer sıktırmış, borç ödemiştir. Nedir kemer sıkmalar? Memurlara düşük maaş ödemiş, yeni kamu personeli almamıştır. Sosyal devleti askıya alıp sosyal harcama yapmamış, toplumu kötü kamu hizmetine maruz bırakmış, kamu varlıklarını yok bahasına özelleştirmiş ve bunlarla faiz ödemesi yapmış, dolayısıyla yeni borçlanma yerine sosyal devlet olmaktan vazgeçerek kamunun borçlanmasını yavaşlatmıştır. Yine de kamu borç stokunu 6 milyar dolar artırmaktan geri kalmamıştır. Ama, daha önemlisi özel sektörün dış borç yüküdür ve Erdoğan, bu borçtan bana ne diyemez, çünkü bir kriz anında bu borçlar özel sektörce ödenemezse, fatura kamunun önüne konulacaktır, nitekim 2001 yılında bu yapılmıştır. Gelelim toplam dış borç stokunda özel sektörün kartopu gibi büyüyen borç yüküne.. Reel sektör borçları Türkiye ekonomisinin 2006 da yaşananlarla birlikte kırılganlığını en çok artıran bu kez , finans kesimi değil, reel kesim oldu. Türkiye'nin dış borcunda son yıllarda baş gösteren "özelleşme", 2006'da iyice belirginlik kazandı ve yeni bir sıcak para krizinin yaşandığı Mayıs-Haziran döneminde bile azalmadı . Türkiye'nin dış borç stoku 2001 yılından sonraki dönemde yüzde 82,7 büyüyerek 2006 sonunda 206,5 milyar dolara kadar yükseldi. Bu dönemde özel sektörün borcunda ise yüzde 182'lik büyüme yaşandı. 2001 yılı sonunda 43.1 milyar dolar olan özel sektörün (bankalar+şirketler) toplam dış borç stoku 2006 sonunda 121.2 milyar dolara çıktı. Özel sektör dış borcunun 73 milyar dolarlık kısmı şirketler kesimine, 48 milyar doları ise bankalara ait bulunuyor. Özel sektörün dış borçlanmasındaki artış yüzünden Türkiye'nin dış borçlarının GSMH'ye oranı yeniden kritik sınır olan yüzde 50'nin üzerine çıktı. Bankalar dış borçlanmada önceleri ihtiyatlı giderken, 2006’nın son çeyreğinde borçlanmayı artırmış görünüyorlar.Şirketlerin ise dış borçlanma iştahı azalmamış görünüyor. Özellikle yüksek büyüme yaşanan son 3 yılda, özel sektörün hızla dışarıdan borçlandığı,Tüpraş, Erdemir gibi özelleştirmelerin de dış borçlanma ile gerçekleştiği dikkati çekiyordu. Dolayısıyla, büyümenin sıcak para girişinin yanı sıra, dışarıdan sağlanan kısa ve orta-uzun vadeli kredilerle gerçekleştirildiği söylenebilir. Özellikle şirketlerin önemli kur risklerine rağmen borçlanmalarında "ucuz kur, yüksek faiz" politikası önemli bir rol oynuyor. IMF destekli politikaların etkisiyle kura baskı yapılacağına güvenen şirketler, dışarıdan borçlanarak içerideki yüksek faiz yükünden de kurtulmuş görünüyorlar. Nitekim, şirketlerin 2002 sonrası dışarıdan yaptıkları borçlanmalar sayesinde faiz giderlerini azalttıkları görülüyor. En büyük 500 sanayi şirketinin, net katma değerinin kar-faiz-ücret arasındaki dağılımına bakıldığında da , ucuz dövizle borçlanmanın şirketlerin faiz giderini azalttığı görülebiliyor. Faizlerin zirvede olduğu kriz yılı 2001'de net katma değerlerinin yüzde 48.2'sini faize ayırmak zorunda kalan şirketlerin, dışarıdan borçlanmalar sayesinde bu payı 2005'te yüzde 8'e kadar azaltıp, bu sayede faiz giderlerini düşürüp karlarını artırabildikleri görülüyor. Özel banka ve şirketlerin dış borçlanmada paylarının kısa sürede yüzde 58’e yaklaşması , bu kesimin "ucuz kur" lobiciliği yapmasını da beraberinde getiriyor. Özetle, 2006’da da dış borç stoku azaltılamamış, hatta yüzde 52 oranında büyültülmüş ve çok önemli bir kırılganlığa katlanılmıştır. Şimdi bu borç yükünün baskısı altındadır Hükümet. Bu kırılganlığın altında düşük kur politikasından vazgeçilememekte, sıcak paraya fahiş faizler ödenmeye devam edilmekte, ucuz döviz ülke ekonomisini içten çökertmekte, hızla uydulaştırmakta, küçük ve orta işletmeler çökmekte, tarım iyice çözülmekte, kentlerde 5 milyon işsize her gün yeni işsizler eklenmektedir. Bu durumun hesabı verilmelidir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#23 |
![]() bakın işte arkadaşımız bütün rakamlarla açıklamış ve bunlar yalansa yalan deyin ama hemen adama ters cevap vermeyin onun yazdıklarına sizinde bir cevabınız mutlaka vardır
|
|
![]() |
![]() |
#24 |
![]() sn ıyrodinamik bensize komünis demedimki sen öyle anlamışsan bu senin sorunun benim söylemek istediklerim eskiden bazılarının enerji bakanı iken neler olduğunu bilmeyen yok heralde sende bunu gayet iyi biliyorsun dimi sayın ıyrodynamic
bide zisin istediğiniz kişeler şuan iktidar olsaydı defalarca develasyon geçirirdik heralde. yani söyliyecek çok şey var mesela arabası olmayan yok neredeyse sadece bizim insanlarımız lüks yaşam istiyo askeri ücret 1500 ytl olsa bile sizin gibiler çıkar hikayeler anlatır biz hen iyi yaşam hemde dinimize saygı istiyoruz anlıyomusun DİN? Konu afrikan85 tarafından (10-06-2008 Saat 00:29 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#25 |
![]() arkadaşım olayı evirdin çevrdin din meselesine getirdin.Kendi Şahsi görüşüm şu ben baş örtüsünün üniversitelerde ve devlet kurumlarında olmasını istemeyelerden birisiyim.Ama konumuz bu degil.Ben geçen sene chp ye sandıkta güvenip oy kullandım ama keşke kullanmaz olsaydım dedim.Çünki bana göre her partinin kesi n karıştıgı yolsuzluk yada daha başka şeyleri seçimden sonra gün geçtikçe ortya çıktı.şu son çankaya başkanını yaptgı telefon konuşmaları falan ice suyunu çıkardılar.Ben önmzdeki seçimlerde şahsen ya oy kullanmıcam yada yen, kurulan komutanın partisini araştıryorum biraz.Demem şu ki her parti sütten çıkma degil
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#26 |
![]() heh arkadaşım şimdi oldu tamam her partide herşey güllük gülistanlık değil ama en iyi (benim görüşüm) akp.
bide neden karşıtsın baş örtüsüne senin büyüklerin başörtüsü takmıyomu? Allah emretmiyomu ? neden insanlar müslüman olmayan ülkelerde rahat bişekilde başörtülü okuya biliyoda türkiyede neden okuyamıyo türkiyede yaşamak suçmu? |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#27 |
![]() arkadaşım.ben çok hocalar olsun izledigim kuran ile ilgili belgeseller olssun kuran ın bir emri olmadıı bunun aşırı dinci kesimin baskılarının oldugunu izledim.ha bu dogrumu bilmem.diger mesele ise türbanı içeri aldınızdiyelim kısa br süre sonra üniv. de kapalıların baskıları ile orada baskı rejimi dogucak buda olayları feci sonuçlandırır
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#28 |
![]() senin izlediğin hoca ya zekeriya beyazdır yada yaşar nuri
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#29 |
![]() arkadaşım şaka bi yanada yanlış bişey yazdım kusura bakma hoca izledim derken izleme yok kendi üniv. den ilahiyatçı hocanın tekiylecsohbet esnasında konu denk geldi sordumda böle anlattı dogru yanlış orasını bilemem
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#30 |
![]() ama arkadaşım sen niye diyanete sormuyosun bak M.A.Ersoy nedemiş
BACIMIN ÖRTÜSÜ BATMIŞ ZALİMİN GÖZÜNE BİLLAH ACIRIM TÜKÜRÜĞE TÜKÜRSEM YÜZÜNE MEDENİ OLMAK AÇMAKSA BEDENİ DESENİZE HAYVANLAR BİZDEN DAHA MEDENİ. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|