Ali Karahasanoğlu



Kana doymayan polis değil, darbeci solcular!

Ben t24’ten örnek vereyim..

Siz bu örneği, paralelciler başta olmak üzere, kartelin ve solcu internet sitelerinin tamamına söylenmiş gibi kabul edin.

Cumhuriyet’te, daha sonra Doğan Grubu’nda, sonra da t24 sahipliğinde halkı isyana kışkırtıcılığın tam gaz sürdürücüsü Doğan Akın, diyor ki: “Keşfe giden polis amiri darp edildi, savcı son anda kurtuldu!”

t24’teki haberin ilk cümlesi de şöyle: “Okmeydanı’nda Uğur Kurt’un öldürüldüğü yerde keşif yapmak isteyen savcı ile emniyet amiri sert tepki gördü.”

Kendisi solak, ama yanında derin devletçi istihbarat elemanları çalıştıran Doğan Akın’ın sitesindeki “sert tepki” vurgusunu anladık da..

Bu “sert tepki” ne içinmiş, onu anlayamadık.

Bunu izah amacıyla, şu spotu kullanmışlar: “İstanbul Okmeydanı’nda dün meydana gelen olaylar sırasında hayatını kaybeden Uğur Kurt’un öldürülmesi olayına savcı ve polisin 26 saat sonra heyet göndermesine vatandaşlar sert tepki gösterdi.”

İşte burada duralım..

Bu ahlâksızlığı not edelim....

Bu vicdansızlığa isyan edelim..

Çok net söylüyorum..

Bu haber dili, “Türkiye’yi karıştırma amaçlı, derin devletin halkı kışkırtma dilidir.. Savcıyı-polisi hedef gösteren, onlara karşı suç tahrikinde bulunan bir suça azmettirmekten başka bir şey değildir.”

Niye?

Anlatalım..

Ustaca bir algı oluşturuluyor.

Normalde, bir olay yaşandığında..

Olay mahallinde ölüm yaşandı ise..

Hastaneye kaldırma fırsatı olmadı ise..

Cesede hiç dokunulmaz..

Savcı gelir, tesbitlerini yapar. Notlarını alır.. Mümkünse şahitleri dinler..

Ondan sonra ceset kaldırılır.

t24, bu genel bilgiyi istismar ediyor.

Uğur Kurt olayında da, bu anlamda bir keşif yapılmış gibi..

Ölüm olayını veriyor.. Savcı ve polisin keşfe geldiklerini belirtiyor.

Savcının gelişinin olaydan 26 saat sonra olduğunun altını çiziyor..

Halkın tepki gösterdiğini söylüyor..

Böylece..

“Ceset olay mahallinde 26 saat bekletilmiş gibi bir algı oluşturup, buna tepki oluştuğu izlenimi” veriyor..

Basit, sıradan bir hedef gösterme değil..

Profesyonelce..

Ahlâksızca..

Gerçek ne peki?

Uğur Kurt bir tanıdığının cenazesini beklerken, hiçbir kusuru olmadığı hâlde.. O bölgedeki göstericilerin çıkarttığı olaylarda sıkılan bir kurşun ile yaralanıyor. Hastaneye kaldırılıyor.

Ameliyata alınıyor. Maalesef vefat ediyor..

Her yaralanma olayında keşif yapılmaz..

Ama sonuçta ölüm vuku bulduğundan.

Fail de şimdilik belirsiz olduğundan..

Olayı aydınlığa kavuşturmak için... Büyük ihtimalle, önceki akşam geç saatlerde gelen ölüm haberinden sonra alınan bir karar gereği... Savcı keşif yapmak istiyor..

İyi niyetli ve vefat eden kişinin haklarını teminat altına almak için yapılan bu girişimi, “26 saat sonra” tanımlaması ile veriyorlar..

Sanki ceset, 26 saat olay mahallinde bekletilmiş gibi!

Kimse kusura bakmasın..

Devlet, bu yayınları önlemeden, sokak gösterilerini önleyemez..

Bu haberlere imza atanları ekranlara çıkartıp, canlı yayında savcılara sorgulatıp, rezil etmedikçe..

16-17 yaşındaki çocukların, sokaklarda macera peşinde koşmalarını önleyemez..

Yeni ölümler.. Yeni yeni masum insanların can vermeleri, önlenemez..

Kimse inkâr edemez..

Gezi eylemlerinin ilk ölen göstericisi Mehmet Ayvalıtaş, kendi kusuru ile can verdi..

Sonrasında Ethem Sarısülük.. Ali İsmail Korkmaz.. Berkin Elvan.. Ve diğerleri..

Hepsinde ölenlerin de kusuru vardı..

Tabii ki ölmelerini kimse arzu etmez..

Ama az veya çok, ölümlerde kendi kusurları vardı..

Peki Uğur Kurt?

Asla..

Ölümünde kendi kusuru olarak gösterebileceğiniz küçücük bir pay yok..

Yakınının cenazesini bekliyor..

Göstericiler polisle çatışıyor..

Ve faili belirsiz bir kurşun ile vefat ediyor..

Ne izinsiz gösteriye katılmış. Ne polise taş atmış. Ne molotoflu saldırı yapmış. Ne pankart taşımış.

Hiçbir kusuru yok..

Ve maalesef, bu olaylar sırasında ölüyor..

Cumhuriyet gazetesi manşet atıyor: “Polis kana doymuyor!”
Uğur’un kız kardeşi cenaze töreninde cevabı veriyor: “Gösteri olmasaydı, kardeşim ölmezdi.”

Şimdi söyleyin, kana doymayan, polis mi, göstericiler mi?

Kaynak

Yeni Akit 24.05.2014