Ali Karahasanoğlu "Maksat üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?" - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Ertuğrul ÖZGÜL** · 10-24-2009, 07:15

Kürt sorunu nedir?..
Kimileri, “Kürt sorunu yoktur, Güneydoğu sorunu vardır” diyor.
Kimisi, “Kürt sorunu yoktur, Kürtçülük sorunu vardır” diyor.
Kimisi, “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” diyor..
Bunların karşısında diğer kesimden de şu iddialar geliyor:
“Kürtlerin çocuklarına istedikleri ismi verememelerinden daha büyük sorun mu olur? Kürt sorunu vardır.”
Veya bir başka bakış açısı: “Kürtlerin olağanüstü halden tutun, yargısız infazlara kadar bir dizi hak mahrumiyetine uğradığı aşikâr iken, Kürt sorunu yoktur nasıl denilebilir?”
Bir başka yorum: “Bizim tarihimizle, insanlarımızla hiçbir bağı olmayan İngilizce’nin okullarda okutulduğu bir ülkede, Kürtçe’nin seçmeli ders olarak bile öğretilmesine izin verilmemesi, Kürt sorununun ne kadar ağır bir şekilde hayata geçirildiğini ispatlamıyor mu?”
Bir başka tesbit: “Doktoru olmayan, hastanesi olmayan bir bölgeye, ayrımcılık uygulanmadığını kim iddia edebilir? Elektrik, su hizmetlerinin olmadığı bölgelere, açık bir ayrımcılık uygulanmadığını kim söyleyebilir? Batı’da disiplinsizlik yapan memurların sürgüne gönderildiği bir bölgenin, bilerek gelişmesinin engellendiği apaçık ortada değil mi?..”
Bu farklı tesbitler, farklı iddialar, farklı yorumlar uzayıp gidiyor.
Tüm bu iddialarda / yorumlarda az veya çok bir haklılık payı var.. Veya en azından tartışılacak, oturup konuşulacak bakış açıları bunlar..
Ama söyler misiniz, bugün geldiğimiz noktada, bu makul tartışma noktalarına ne kadar uzak olduğumuz açıkca görülmüyor mu?
Sen ne istiyorsun?
Çocuğuna Kürtçe isim vermek..
Peki yaptığın ne?
“Silah bıraktım, geliyorum” diyenleri, binlerce insanla birlikte gösteri düzenleyerek karşılamak..
Bu karşılamanın, senin çocuğuna vereceğin Kürtçe isim hakkına ne katkısı olacak?
Devlet, senin düzenlediğin gösteriye bakıp, “bu vatandaşlarımıza şu hakkı verelim” mi diyecek?
Bugüne kadar yaşanan bu tür inatlaşmaların, sorunları çözümsüzlüğe götürdüğünü göremiyor musunuz hâlâ?
Senin başka istediğin ne?
Okulda Kürtçe’yi, seçimlik ders olarak öğrenmek..
Peki, dağa çıkarken üzerine giydiği günlük elbise ile değil de, dağda sana giydirilen özel elbise ile sınırdan geçen şahısların tavırları, “Kürtçe’nin seçimlik ders olarak öğretilmesi” talebine ne katkı sağlayacak?
Devlet, sizin üzerinizden çıkartmadığınız o malum kıyafetlerden korkup, “Bu vatandaşlara ‘Kürtçe eğitim hakkı vermemiz lazım.’ Baksanıza, elbiselerini bile çıkartmamış adamlar’’ mı diyecek?
30 yıldır bunun denilmediğini gördünüz. Buna rağmen, hâlâ olayı üzüm yeme noktasından, bağcıyı dövme noktasına niye çekmeye çalışıyorsunuz?
İstenilen ne?
“Yargısız infaz olmasın. İnsanlar bu bölgede, kim vurduya gitmesin. Hayat hakkı kutsal olsun!”
İyi de, bu talebi dillendirirken, şöyle veya böyle, bu ülkede 40 bin insanın canına mal olan silahlı eylemlerin başındaki Apo için “Sayın..” demenizin, bu ülkeye ne faydası olacak?!
Siz teröristbaşına “Sayın..” dediniz diye, devlet sizden korkup, “İste ne istersen..” mi diyecek?!
Bugüne kadarki süreçte, sadece “Sayın..” değil, başka şeyler de dediniz. Ne elde ettiniz, can alma ve kendi canlarınızı vermekten başka?..
Kendi bölge insanınıza, hayatı zehir etmekten başka?..
Kendi ülke insanınıza maddi-manevi zarar vermekten başka?..
O gösterilere katılanlara, tüm bölge insanına soruyorum: “Sizin talebiniz Apo mu, yoksa kendi haklarınız mı?”
Tekrar soruyorum, “Sizin aklınız hâlâ silahta mı, yoksa haklarınızın hayata geçirilmesinde mi?”
Talebiniz “Apo” ise, “Kürtçe isim koyma hakkı, Kürtçe eğitim görme hakkı” vesair talepleri niye öne çıkarıyorsunuz?..
Sizin aklınız silahta ise, niye ‘barış’tan söz ediyorsunuz?!

10-24-2009, 07:15	#1
Kullanıcı Adı Ertuğrul ÖZGÜL	Ali Karahasanoğlu "Maksat üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?" Kürt sorunu nedir?.. Kimileri, “Kürt sorunu yoktur, Güneydoğu sorunu vardır” diyor. Kimisi, “Kürt sorunu yoktur, Kürtçülük sorunu vardır” diyor. Kimisi, “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” diyor.. Bunların karşısında diğer kesimden de şu iddialar geliyor: “Kürtlerin çocuklarına istedikleri ismi verememelerinden daha büyük sorun mu olur? Kürt sorunu vardır.” Veya bir başka bakış açısı: “Kürtlerin olağanüstü halden tutun, yargısız infazlara kadar bir dizi hak mahrumiyetine uğradığı aşikâr iken, Kürt sorunu yoktur nasıl denilebilir?” Bir başka yorum: “Bizim tarihimizle, insanlarımızla hiçbir bağı olmayan İngilizce’nin okullarda okutulduğu bir ülkede, Kürtçe’nin seçmeli ders olarak bile öğretilmesine izin verilmemesi, Kürt sorununun ne kadar ağır bir şekilde hayata geçirildiğini ispatlamıyor mu?” Bir başka tesbit: “Doktoru olmayan, hastanesi olmayan bir bölgeye, ayrımcılık uygulanmadığını kim iddia edebilir? Elektrik, su hizmetlerinin olmadığı bölgelere, açık bir ayrımcılık uygulanmadığını kim söyleyebilir? Batı’da disiplinsizlik yapan memurların sürgüne gönderildiği bir bölgenin, bilerek gelişmesinin engellendiği apaçık ortada değil mi?..” Bu farklı tesbitler, farklı iddialar, farklı yorumlar uzayıp gidiyor. Tüm bu iddialarda / yorumlarda az veya çok bir haklılık payı var.. Veya en azından tartışılacak, oturup konuşulacak bakış açıları bunlar.. Ama söyler misiniz, bugün geldiğimiz noktada, bu makul tartışma noktalarına ne kadar uzak olduğumuz açıkca görülmüyor mu? Sen ne istiyorsun? Çocuğuna Kürtçe isim vermek.. Peki yaptığın ne? “Silah bıraktım, geliyorum” diyenleri, binlerce insanla birlikte gösteri düzenleyerek karşılamak.. Bu karşılamanın, senin çocuğuna vereceğin Kürtçe isim hakkına ne katkısı olacak? Devlet, senin düzenlediğin gösteriye bakıp, “bu vatandaşlarımıza şu hakkı verelim” mi diyecek? Bugüne kadar yaşanan bu tür inatlaşmaların, sorunları çözümsüzlüğe götürdüğünü göremiyor musunuz hâlâ? Senin başka istediğin ne? Okulda Kürtçe’yi, seçimlik ders olarak öğrenmek.. Peki, dağa çıkarken üzerine giydiği günlük elbise ile değil de, dağda sana giydirilen özel elbise ile sınırdan geçen şahısların tavırları, “Kürtçe’nin seçimlik ders olarak öğretilmesi” talebine ne katkı sağlayacak? Devlet, sizin üzerinizden çıkartmadığınız o malum kıyafetlerden korkup, “Bu vatandaşlara ‘Kürtçe eğitim hakkı vermemiz lazım.’ Baksanıza, elbiselerini bile çıkartmamış adamlar’’ mı diyecek? 30 yıldır bunun denilmediğini gördünüz. Buna rağmen, hâlâ olayı üzüm yeme noktasından, bağcıyı dövme noktasına niye çekmeye çalışıyorsunuz? İstenilen ne? “Yargısız infaz olmasın. İnsanlar bu bölgede, kim vurduya gitmesin. Hayat hakkı kutsal olsun!” İyi de, bu talebi dillendirirken, şöyle veya böyle, bu ülkede 40 bin insanın canına mal olan silahlı eylemlerin başındaki Apo için “Sayın..” demenizin, bu ülkeye ne faydası olacak?! Siz teröristbaşına “Sayın..” dediniz diye, devlet sizden korkup, “İste ne istersen..” mi diyecek?! Bugüne kadarki süreçte, sadece “Sayın..” değil, başka şeyler de dediniz. Ne elde ettiniz, can alma ve kendi canlarınızı vermekten başka?.. Kendi bölge insanınıza, hayatı zehir etmekten başka?.. Kendi ülke insanınıza maddi-manevi zarar vermekten başka?.. O gösterilere katılanlara, tüm bölge insanına soruyorum: “Sizin talebiniz Apo mu, yoksa kendi haklarınız mı?” Tekrar soruyorum, “Sizin aklınız hâlâ silahta mı, yoksa haklarınızın hayata geçirilmesinde mi?” Talebiniz “Apo” ise, “Kürtçe isim koyma hakkı, Kürtçe eğitim görme hakkı” vesair talepleri niye öne çıkarıyorsunuz?.. Sizin aklınız silahta ise, niye ‘barış’tan söz ediyorsunuz?!

Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster Sayfayı E-Mail olarak gönder
Stil
Normal Hybrid-Şeklinde gösterime geç Ağaç şeklinde gösterime geç

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)