Ali Saydam - Kudret, Müsamaha ve Adalet Üzerine... - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Cihannur** · 11-12-2015, 10:23

Ali Saydam

Kudret, müsamaha ve adalet üzerine...

“Şu ülkeye kaçıcam; bu ülkeye kaçıcam!.. Kaçın!.. Kaçın da görün burada ne kadar vatandaşsınız, burada kim anlıyor sizin derdinizi? Ankara'da İstanbul'da Facebook üzerinden 'cahil' kesime laf yağdırmaca… Ooh kolay gelsin! Sanki biz Charlemagne soyundan geldik. Güney Fransa'da yazlık yaylamız var. Hepimiz Türküz işte; bu topraklar dışında kimse senle Türkçe konuşmayacak, kimse sana sokakta simit satmayacak, kimse seninle gece 3'te Aspava'ya (24 saat açık Ankara lokantası) gelmeyecek.

Türkiye'nin durumu şöyle böyle demeden çabalayıp, insanları bir araya getirip, bir eğitimci olan ve iki sene önce kaybettiğimiz anneannemin onuruna Ankara'da bir anaokulu açılmasında en büyük katkısı olan teyzem Elvan Oktar'a teşekkür ediyorum. Yaşasın senin gibi insanlar teyzecim.”

Seçimlerin en büyük kaybedenlerinden biri olan araştırma şirketleri arasında, siyasi araştırmalar yapmayan ve özellikle kolay ekonomik ve hızlı araştırma yöntemleriyle algılama yönetimine çok büyük katma değer getiren, itibar araştırmalarına imza atan ERA Research şirketinin yönetici ortaklarından Elvan Oktar hanımefendinin Amerika'da üniversite son sınıf öğrencisi olan yeğeni Ege Dai'nin Facebook hesabına düştüğü notu gülümseyerek okuduk.

Dün sabah bir derginin yayın kurulu toplantısı vardı. Orada arkadaşlar anlattılar. (Biri Zekeriyaköy'de oturuyormuş, diğeri Kemerburgaz'da üçüncüsü de Göktürk'te. Onlara Caddebostan'da oturan bir arkadaş da katıldı) Geçenlerde bu semtlerdeki bazı çocuklar Halloween'i (Cadılar Bayramı) kutlamışlar. Bizimkiler diyor ki; bu çocukların aileleri de HDP'ye oy vermişler. Tabii hepsi değil ama bir kısmı en azından. Böyle bir kimlik ve kişilik bunalımının içinden ancak moral bozukluğu ve yıkılmışlık çıkar.

Tespitim odur ki şirketlerin pek çoğundaki beyaz yakalılar moral bozukluğu içindeler. Hepsine şunu tavsiye ettim:

Beyaz yakalı, mavi yakalı fark etmez. Önümüzdeki dönem biraz siyaset konuşmayı bırakıp işimize odaklanma dönemi olmalı. İşimizi iyi yaptığımız takdirde mutlaka doğru sonuç da alacağız demektir.

Oysa siyasilere bakacak olursak hepsi kazançlı çıkmışlar. Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, “Bu bizim için zaferdir” diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, milletvekili sayısını artırdık (2 milletvekili) derken hiç olmazsa “Bu başarıdır diyemeyiz” itirafında bulunuyor.

Bir beyaz yakalı arkadaşımız da moral bozukluğunu şöyle dile getirdi:

“Ne yapalım. Milletler hak ettikleri yönetimlerle idare edilirler!”

Yani millî irade diye bir şey yoktur. Millî hak ediş vardır. Türkiye de AK Parti'yi hak ediyor. Bizim tavsiyemiz; çalışan, üretim içinde olan, öğrenen, öğreten insanlarımızın bundan böyle bir işe yaramadığı anlaşılan kısır siyasi çemkirmeleri bir kenara bırakıp işlerine bakmaları. Hem sürekli çemkirip hem sağlıklı iş bir arada yapılabilir mi?

Ak Parti'ye gelince: Sayın Başbakan'ın Konya Mevlana Türbesi önünde ve balkon konuşmalarını hatmetmeleri ve hazmetmeleri, Türkiye'nin geleceği için çok önemli bir adım olacaktır.

Özetle:

Mânâ kazanmıştır. Madde değil; maddi vaatler değil, bütün partilerin birbirinin içine girmiş maddi vaatler toplamı değil, herkesi kuşatan manevi endişeler rol oynamıştır. Hem AK Parti hem ülke fabrika ayarlarına dönmüştür. Bizim her zaman savunduğumuz gibi medyanın algılama yönetimi üzerinde hiçbir ağırlığı olmamıştır; sosyal medya kendi içinde uyuzunu kaşıyıp durmuştur…

Cumartesi günkü yazımız, Türkiye'yi sarmalamış olan cehennemden memleketi hangi siyasi partinin çıkarabileceği ile ilgiliydi. Seçmen bu sorunun yanıtını net olarak vermiştir. Dirlik, düzenlik ve devlet anlayışı yaygınlık kazanmıştır. Bundan sonrası için şunları unutmamak gerekir:

Müsamaha ve merhamet, zaafın değil kudretin tezahürüdür. Vakar yetmez. Eğer kudretliysen vakur olmak yetmez, müsamaha ve merhamet göstermek irfanın temel talepleri olarak ortaya çıkar.

Buradan sık sık söz ettiğimiz gibi muhalefetin güçsüzlüğü endişe vericidir. İktidar her rejimde vardır, demokrasi ise ancak güçlü muhalefetle tesis edilebilir. Muhalefetin zayıf olduğu yerde iktidara düşen, bu güçsüzlüğü dengelemektir. Bu da ancak gelişmiş adalet duygusu ile mümkün olabilir.

Kaynak

Yeni Şafak 03.11.2015

11-12-2015, 10:23	#1
Kullanıcı Adı Cihannur	Ali Saydam - Kudret, Müsamaha ve Adalet Üzerine... Ali Saydam Kudret, müsamaha ve adalet üzerine... “Şu ülkeye kaçıcam; bu ülkeye kaçıcam!.. Kaçın!.. Kaçın da görün burada ne kadar vatandaşsınız, burada kim anlıyor sizin derdinizi? Ankara'da İstanbul'da Facebook üzerinden 'cahil' kesime laf yağdırmaca… Ooh kolay gelsin! Sanki biz Charlemagne soyundan geldik. Güney Fransa'da yazlık yaylamız var. Hepimiz Türküz işte; bu topraklar dışında kimse senle Türkçe konuşmayacak, kimse sana sokakta simit satmayacak, kimse seninle gece 3'te Aspava'ya (24 saat açık Ankara lokantası) gelmeyecek. Türkiye'nin durumu şöyle böyle demeden çabalayıp, insanları bir araya getirip, bir eğitimci olan ve iki sene önce kaybettiğimiz anneannemin onuruna Ankara'da bir anaokulu açılmasında en büyük katkısı olan teyzem Elvan Oktar'a teşekkür ediyorum. Yaşasın senin gibi insanlar teyzecim.” Seçimlerin en büyük kaybedenlerinden biri olan araştırma şirketleri arasında, siyasi araştırmalar yapmayan ve özellikle kolay ekonomik ve hızlı araştırma yöntemleriyle algılama yönetimine çok büyük katma değer getiren, itibar araştırmalarına imza atan ERA Research şirketinin yönetici ortaklarından Elvan Oktar hanımefendinin Amerika'da üniversite son sınıf öğrencisi olan yeğeni Ege Dai'nin Facebook hesabına düştüğü notu gülümseyerek okuduk. Dün sabah bir derginin yayın kurulu toplantısı vardı. Orada arkadaşlar anlattılar. (Biri Zekeriyaköy'de oturuyormuş, diğeri Kemerburgaz'da üçüncüsü de Göktürk'te. Onlara Caddebostan'da oturan bir arkadaş da katıldı) Geçenlerde bu semtlerdeki bazı çocuklar Halloween'i (Cadılar Bayramı) kutlamışlar. Bizimkiler diyor ki; bu çocukların aileleri de HDP'ye oy vermişler. Tabii hepsi değil ama bir kısmı en azından. Böyle bir kimlik ve kişilik bunalımının içinden ancak moral bozukluğu ve yıkılmışlık çıkar. Tespitim odur ki şirketlerin pek çoğundaki beyaz yakalılar moral bozukluğu içindeler. Hepsine şunu tavsiye ettim: Beyaz yakalı, mavi yakalı fark etmez. Önümüzdeki dönem biraz siyaset konuşmayı bırakıp işimize odaklanma dönemi olmalı. İşimizi iyi yaptığımız takdirde mutlaka doğru sonuç da alacağız demektir. Oysa siyasilere bakacak olursak hepsi kazançlı çıkmışlar. Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, “Bu bizim için zaferdir” diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, milletvekili sayısını artırdık (2 milletvekili) derken hiç olmazsa “Bu başarıdır diyemeyiz” itirafında bulunuyor. Bir beyaz yakalı arkadaşımız da moral bozukluğunu şöyle dile getirdi: “Ne yapalım. Milletler hak ettikleri yönetimlerle idare edilirler!” Yani millî irade diye bir şey yoktur. Millî hak ediş vardır. Türkiye de AK Parti'yi hak ediyor. Bizim tavsiyemiz; çalışan, üretim içinde olan, öğrenen, öğreten insanlarımızın bundan böyle bir işe yaramadığı anlaşılan kısır siyasi çemkirmeleri bir kenara bırakıp işlerine bakmaları. Hem sürekli çemkirip hem sağlıklı iş bir arada yapılabilir mi? Ak Parti'ye gelince: Sayın Başbakan'ın Konya Mevlana Türbesi önünde ve balkon konuşmalarını hatmetmeleri ve hazmetmeleri, Türkiye'nin geleceği için çok önemli bir adım olacaktır. Özetle: Mânâ kazanmıştır. Madde değil; maddi vaatler değil, bütün partilerin birbirinin içine girmiş maddi vaatler toplamı değil, herkesi kuşatan manevi endişeler rol oynamıştır. Hem AK Parti hem ülke fabrika ayarlarına dönmüştür. Bizim her zaman savunduğumuz gibi medyanın algılama yönetimi üzerinde hiçbir ağırlığı olmamıştır; sosyal medya kendi içinde uyuzunu kaşıyıp durmuştur… Cumartesi günkü yazımız, Türkiye'yi sarmalamış olan cehennemden memleketi hangi siyasi partinin çıkarabileceği ile ilgiliydi. Seçmen bu sorunun yanıtını net olarak vermiştir. Dirlik, düzenlik ve devlet anlayışı yaygınlık kazanmıştır. Bundan sonrası için şunları unutmamak gerekir: Müsamaha ve merhamet, zaafın değil kudretin tezahürüdür. Vakar yetmez. Eğer kudretliysen vakur olmak yetmez, müsamaha ve merhamet göstermek irfanın temel talepleri olarak ortaya çıkar. Buradan sık sık söz ettiğimiz gibi muhalefetin güçsüzlüğü endişe vericidir. İktidar her rejimde vardır, demokrasi ise ancak güçlü muhalefetle tesis edilebilir. Muhalefetin zayıf olduğu yerde iktidara düşen, bu güçsüzlüğü dengelemektir. Bu da ancak gelişmiş adalet duygusu ile mümkün olabilir. Kaynak Yeni Şafak 03.11.2015

Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster Sayfayı E-Mail olarak gönder
Stil
Normal Hybrid-Şeklinde gösterime geç Ağaç şeklinde gösterime geç

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)