02-28-2008, 10:16 | #1 |
Alın size 'En yeni dünya düzeni'
"Yeni Dünya Düzeni" hayali kuranlar "Büyük Ortadoğu Projesi"ni Türkiye'ye parçalamak sananlar, "çizilen hayali haritalara" bel bağlayanlara karşı "en yeni dünya düzeni"
Toktamış Ateş'in köşe yazısı Dış politikayla ilgili analizlerimizde ve özellikle, ABD'nin bölgemizle ilgili politikalarını değerlendirirken, en çok kullandığımız kavramlar; "yeni dünya düzeni ", "Büyük Ortadoğu projesi" vb. gibi kavramlardı. Fakat köprülerin altından çok sular aktı. Artık, yeni bazı kavramlar ortaya atmanın sırası geldi. Özellikle, Ortadoğu dengelerinde Türkiye'nin öne çıkan varlığı; en azından, bu bölge açısından, yeni bazı kavramlar ortaya atmayı, zorunluluk haline getirmiş bulunuyor. Bu bakımdan ben, biraz da şakayla karışık olarak; "En yeni dünya düzeni" kavramını öneriyorum... Bir düşünün; C. Rice'ın, "Bölgede, haritaları yeniden çizmek istiyoruz" sözünün üzerinden ne kadar geçti? Bunu söyleyen ABD Dışişleri Sekreteri, yani Dışişleri Bakanı. Ve aradan geçen, kısa bir zaman sonrasında; şimdi, istikrar adına, haritalarla pek oynamama noktasına gelindi... Daha önce defalarca vurguladığım bir konuyu, tekrar anımsatmak istiyorum. ABD, "Irak harekâtı" ile ulaşmak istediği hedeflere ulaştı. Bunların, en önde gelen ikisi; "petrol bölgesine hakim olmak" ve "İsrail'in güvenliğini pekiştirmek" idi. Ve tüm sorunlarına karşın; ABD, bu iki hedefe ulaştı, şimdiye dek Irak topraklarında, 4000 evladını bıraktığını söylüyorlar. (Epey zamandır, resmi açıklama yapılmıyor). Fakat bu rakam, kimseyi aldatmasın. ABD gerekirse, bu iki hedef ya da amaç uğruna, bir 4000 askerini daha o topraklara gömer. Vietnam'da, böyle doğrudan doğruya hedefleri olamamasına karşın, bunun 10 katından fazla evladını yitirmişti. ABD halkının, bu türden "maceralara" karşı çıkmamasının ya da katlanmasının nedeni; eğer ABD böyle hareket etmezse, savaşın ABD topraklarında yayılacağına, inandırılmış olmalarıdır. Bir halk, bu kadar akılsız olabilir mi? Elbette olabilir. ABD halkı da, diğer tüm dünya halkları gibi, saf ve temiz bir halktır. Ve diğer tüm dünya halkları gibi "propagandaya açıktır". Hele televizyonların saçmaladıkları her şeye, inanırlar. (Bazen inanmayanlar çıkıyor, onları da "akıl hastası" olarak bir yerlere kapatıyorlar galiba!) Yukarıda, "En yeni dünya düzeni" olarak isimlendirilmesini önerdiğim düzen; Türkiye'nin, ağırlığını sergileyeceği bir düzen olacak gibi görünüyor. Kimi arkadaşlarımızın dile getirdiği üzere, "21. Yüzyıl Türkiye yüzyılı olacaktır" gibisinden, aşırı düşüncelerim yok. Ama sorunu, bölgemiz açısından ele alırsak; bölgenin, kısmen İran'la birlikte, "patronu" Türkiye'dir. (Zaten bu görüşümü, elim kalem tuttuğu ve sesim duyulduğu en eski dönemlerden beri ısrarla dile getirdim.) "Mart tezkeresinin", TBMM tarafından reddedilmesi üzerine; neredeyse, "düşmanca tavır" içine giren ABD silahlı kuvvetlerinin, şimdilerde gerekli istihbaratı vermeleri, elbette nedensiz değildir. Üstelik, bu istihbari bilgiler sonrasında, PKK üslerine bomba yağacağını bilmelerine rağmen... ABD, yıllardan beri, "PKK kartını" elinden bırakmadı. Bunu, PKK kartı olarak değil, "Kürt kartı" olarak isimlendirmeleri de, pek bir şey değiştirmez. Netice olarak ABD, Irak'ı üçe bölmeyi ve Kuzey Irak'taki Kürt nüfusa dayanarak, bölgede herkesten daha "sadık", bir güven noktası oluşturmayı planlıyordu. Planın daha sonraki aşamasında, İran ve Suriye vardı. Bu plan, öylesine cüretkar bir plandı ki; Türkiye'nin toprak bütünlüğü konusunda bile, kimi kuşkular vardı. Fakat yürümedi. ABD, Kuzey Irak Kürtleri'ne ve özellikle PKK'ya güvenemeyeceğini anladı. Kuzey Irak'taki "Aşiret yapısının", asla uzlaşmaz, "çıkar farklılıkları" doğurduğunu ve geçmişte silahlı çatışmalara neden olan bu farklılıkların, ortadan kalkmadığını anladılar. Barzani ve Talabani arasındaki sözde uzlaşmanın; sadece, "göstermelik" olduğunun bilincine vardılar. Hele PKK içindeki, "liderlik kavgasının" nelere yol açabileceğini gördüler. Türkiye; PKK'ya yönelik hava harekâtında da, kara harekâtında da, kimilerinin beklediği gibi, kesin sonuçlar alamayacak. Zira, bu işin doğası gereği, "dağdaki eşkıyayı" ortadan kaldırmak, mümkün değildir. Zaten, böyle bir beklenti de olamaz... Fakat Türkiye-ABD arasındaki işbirliği; PKK'yı, sırtını dayayabileceği bir "güvenceden" yoksun bıraktı. Artık, eski konumlarına dönemeyeceklerdir ve bu durum, PKK içindeki "erimeyi" hızlandıracaktır. Hele, kimi Avrupa ülkelerinin desteklerini de yitirirlerse; PKK, artık "tarih" olacaktır. (Belki Apo'yu da, F tipi bir cezaevine gönderirler.) Hava harekâtının başladığı andan itibaren dile getirdiğim, "kararlılık gösterisi" tabiriyle; işte, bu noktaların umudunu dile getiriyorum... HABER 7
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|