AK Gençliğin Buluşma Noktası
~ Nur-u Muhammediye ~ Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) hakkında herşey..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-30-2009, 21:37   #1
Kullanıcı Adı
Jurnal
Standart Allah Rasûlü Bizim için En Güzel Örnektir
Bu gün etrafımıza baktığımızda, en büyük meselelerden birisinin ahlâki çöküntü ve edep sorunu olduğunu görürüz. Saygı, edep, birbirimize karşı tahammül, bağışlamak, başkasının yerine kendimizi koymak, ya da başkasını kendi yerimize koymak; bütün bunlar edebin insana kazandırdığı, kazandıracağı niteliklerden…



Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in hayatına baktıkça hayatımızdaki eksiklerin tamamlandığını, boşlukların dolduğunu ve Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) ile hayatımızın bir başka anlamlandığını hissediyoruz ve hissedeceğiz inşallah.
Kıymetli okurlar! “Allah Rasûlünde sizin için çok güzel örnekler var.” diyen Rabbimizin âyet-i kerîmesine baktıkça, onun hayatını örnek almamız gerektiğini anlıyoruz. Yine başka bir âyet-i kerîmede “Muhakkak ki sen çok yüksek bir ahlak üzeresin.” buyrularak Efendimizin ahlâkı Kur’an’la övülmüş. Bu gün etrafımıza baktığımızda, hatta dünya geneline şöyle bir göz attığımızda en büyük meselelerden birisinin ahlâki çöküntü ve edep sorunu olduğunuz görürüz. Saygı, edep, birbirimize karşı tahammül, affetme, bağışlama, merhamet, başkasının yerine kendimizi koymak, ya da başkasını kendi yerimize koymak; bütün bunlar edebin insana kazandırdığı, kazandıracağı niteliklerden… Peki nasıl edepli olunur? Ne yapılır, ne okunursa edepli olunur?
Edep; insanın eline, ayağına, dizine, gözüne, kulağına, burnuna velhasıl bütün azalarına hükmedeceği bir iş olduğu için, bu işin sadece okuma, anlama ve anlatma boyutu yoktur, edep tamamen bir haldir, yaşama halidir. Kişilerin birbirine saygı göstermesi, sıkıntılı durumlarda kendini tutup sabretmesi, günahlardan kendini çekip çevirmesi, insanlara faydalı olma yolunda gayretli olması, bütün bunlar edebin konularına, sınırlarına girer.
Peki edep konusunda Allah Rasûlü’nün hayatına bakmadan, örnek almadan edepli olabilmek ve edebi muhafaza etmek nasıl mümkün olacak? Bu gün insanlığa baktığımız zaman bunun pek mümkün olmadığını görüyoruz. Allah Rasûlü’nün ashâbına karşı nasıl davrandığına, nasıl kol kanat gerdiğine ve onları mânen eğiterek ne yüce mertebelere çıkardığına bakınca hayran kalmamak mümkün değil. Efendimiz Mekke’nin gariban, fakir, kimsesiz, sahipsiz insanlarının ellerinden tutarak, onlardan insanlığa yol gösterecek birer yıldız meydana getirmişti. Nice mazlum, mahzun ve garipler Allah Resûlü’nün yanında güçlü, kudretli ve itibarlı olmuşlardı.
Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in ümmî olduğunu biliyoruz, herhangi bir tahsil görmemiş kimseden okumamış. Allah’ın öğrettikleriyle iktifa ediyor ve bu da O’na fazlasıyla yetiyordu. Rasûlüllah zaten Allah’ın terbiyesinde büyümüştü. Şöyle bir baktığımız zaman Peygamberimiz’in ne ailesi, ne çevresi ve aldığı tahsil durumuyla, içerisinde bulunduğu ahlâkı kazanması ve koruması mümkün görünmüyor. Çünkü babası Efendimiz doğmadan vefat etmiş, yetim olarak âileden mahrum bir şekilde büyüyor. Çevresi içki içen, puta tapan, her türlü ahlâksızlığı yapan haddi aşmış kimselerle dolu; zulümde, haksızlıkta çok ileri gitmiş adeta çıldırmış bir cehâlet toplumu mevcut…
Allah Rasûlü’nün büyürken geçirdiği evreler; süt annede kalışı, annesini kaybetmesi, AbdulmutTalib’in yanında geçen iki senesi ve sekiz yaşında da dedesini kaybetmesi… Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e çok ağır gelmişti. Hatta dedesinin öldüğü günle alakalı olarak Mekkeliler: “Bu gün ikinci İbrahim öldü” dediler, o kadar seviliyordu AbdulmutTalib’e, ikinci İbrahim deniliyordu.
Öylesine adaletli, öylesine dürüst davranmış ki Mekkelilere, onlar da binlerce yıl önce yaşamış olan Hz. İbrahim (Aleyhisselâm)a özlemlerini ve hasretlerini ispat ve ilan için AbdulmutTalib’e “ikinci İbrahim” diyorlardı. AbdulmutTalib vefatına yakın bütün evlâtlarını bir araya topladı. Onlara, biricik torununa çok iyi bakmalarını vasiyet etti. Oğullarından Zübeyr ve Ebû Tâlib Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in öz amcalarıydı, diğer amcaları ise değişik anneden idiler. Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in babası Abdullah, Ebû Tâlib ve Zübeyr ise Fâtıma Binti Amr’dan meydana gelmişti. Dolayısıyla AbdulmutTalib, torununa daha iyi bakar diye Zübeyr ve Ebû Tâlib’e öncelik tanıdı. Kura çekilecek ve kura Ebû Tâlib’e çıkacaktı. Ebû Tâlib alacak Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’i evine getirecek. Ebû Talib’in hanımı, Hz. Ali (Radıyallâhu Anh)ın da annesi Fâtıma Binti Esed, Rasûlüllah’ı zaten tanıyor ve seviyor, kapıdan içeri girer girmez kucaklayacak, sarılacak, öpecek, okşayacak. Bu tertemiz, pâk annemiz İslâma ilk girenlerden, ilk iman edenlerden olacak. Peygamber Efendimiz de onu annesi gibi sevecek. Medine’ye hicret ettikten bir müddet sonra Fâtıma Binti Esed (Radıyallâhu Anhâ) annemiz vefat edince, “bugün annem öldü” buyuracak. Onu nasıl sevmesin ki, yıllar onun yanında geçmiş, uzun yıllar Peygamber Efendimiz yetim sahipsiz kaldığında bu kıymetli annemiz her şeyiyle ilgilendi; saçını tarar, elbiselerini yıkar, yemeklerini pişirirdi. Ne zaman sofra kurulsa diğer çocuklarına “oğlum Muhammed sofraya oturmadan hiçbiriniz sofraya oturamazsınız” diyordu. Ama Peygamber (Aleyhisselâm)da öyle edepli, öyle saygılıydı ki; sofraya önce oturmaz, sofrada ilk yemeği yemeye çalışan olmaz, elinden geldiğince misafir olduğu evin halkını gözetirdi.
Efendimiz’i dün sevenler, sofralarında yer açanlar böyle sevdiler, Onu böyle misafir etiler. Şimdi belki bizden de nice kimseler hasretle “keşke Rasûlüllah’ın döneminde yaşasaydık da, Efendimiz bizim de sofralarımızı şenlendirseydi.” diyenlerimiz vardır Allah Rasûlü’ne aşk derecesine bağlanmış nice aşıklar, Onun yolunda yürüyen nice sadık dostları vardır. Mevlâ Teâla, Rasûlüllah’ın sadık dostlarını tanımayı, görmeyi, bilmeyi ve onlarla dost olmayı bizlere nasip eylesin.
Efendimiz’e layık birer ümmet olamadık ama hiç olmazsa birbirimize Onu anlatalım, Ondan bahsedelim, nerede Efendimiz’i anlatan sohbet, panel, konferans duysak iştirak edelim, sadece kendimiz değil arkadaşlarımızı da alıp götürelim. İnsanlar parklarda, sokaklarda, internet kafelerde ve daha nice meşgalelerle boş işlerle ömürlerini tüketiyor, bir sürü eğlence merkezi denen ve cehenneme davetiye dağıtan nice adresler var, bu karanlığın ortasında gençliğin elinden tutan bizler olalım, sizler olun. Zira sizler onlara sahip çıkmaz ve doğru adresleri göstermezseniz, onlara sahip çıkacak nice günah çukurları var. Bir tanesini çevirsek, bir kardeşimizi kazansak bu bizim için büyük bir kazançtır. Böyle bir derdimiz böyle bir yüreğimiz, böyle bir gayemiz olmalıdır.

Ömer DÖNGELOĞLU

 

Jurnal isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi