![]() |
#71 |
![]() Bu yazıyı okumamdan yarım saat sonra , aynı soruna farklı yaklaşan coğunluğun benimsediği fikrin karşısında duran zümreyi anlamamıza belkide niyetlerini süzmemize yarıyacak bir yazıyı eklemek istiyorum.
Anadil eğitimi tartışmalarını okur dinlerken bunları düşündüm. Demagojiyi aşamazsak değil eğitimi, karşılıklı oturabilmeyi de halledemeyiz. Demagoji sinirleri bozar, tansiyonu yükseltir, öfke yaratır çünkü kötü niyet diye algılanır karşı taraftan. Hatta "beni aptal yerine koyuyor", "bile bile yalan söylüyor" duygusunu yaşarsınız. Aslında kötü niyet yoktur demagojide, panik içinde yapılan umutsuz bir savunmadır- ki karşı taraf onu saldırı olarak algılar! Bu yazdıklarımdan demagojiye karşı soğukkanlı ve anlayışlı olduğumu anlıyorsanız aldanıyorsunuz. Ne gezer bende böylesine bir olgunluk! Sinir olurum demagoji başlayınca. Çünkü demagoji yapanın her lafına benim uzun uzun çürütme mantığı kullanmam gerekiyor. Bir deli kuyuya bir taş atar misali. İşte birkaç anadil demagojisi örneği. - "Okullarda Türkçe dışında anadiller öğretilirse bu farklı diller yüzünden millet olarak anlaşamayız!" Ama ne ilgisi var? Kürtçe, Ermenice vb. gibi bir anadili öğrenecek olan kimse ülkenin resmî dili Türkçeyi öğrenmeyecek diyen mi var? Ben örnek sayılabilirim: Rum ilkokulunda anadilimi öğrendim, Türkçeyi de. Bunun nesi fena? - "Ama Kürtler; Çerkezler, Lazlar vb. azınlık değil ki; Lozan bu azınlık haklarını dayatmıştır; yalnız gayrimüslimler azınlıktır." Şimdi bu demagojinin neresinden başlamalı? "Siz azınlık değilsiniz, dolayısıyla anadilinizi unutun" der gibi oluyor. Oysa "Lozan" anadil hakkını çoğunluk ile eşit haklar sağlansın diye savunmuştur. Herkes anadilinde serbest olsun, Müslümanlar nasıl anadillerini öğreniyorsa gayrimüslimler de anadillerinde eğitim görsünler denmiştir (madde 39). Lozan bu alanda hak ve eşitliği gözetti. Lozan'a atıfta bulunarak anadil eğitimini kısıtlamak laf cambazlığıdır. Siz azınlık değilsiniz dolayısıyla azınlığın haklarından da yoksunsunuz denecekse, "siz herkesten aşağısınız" anlamı çıkar. - "Kürtçe anadil sorunu pedagoji sorunu değil, siyasi sorundur; anadil olarak okutulamaz". Bu laftan şu sonuç çıkar: 1. Biz Kürtçeyi siyasi sorun sayıp okutulmasını engelliyoruz. 2. Bu durumda bir dil sorununu siyasi konuya çeviren (ve sonra bunu bahane olarak kullanan) "biz" oluyoruz. 3. Artık dil yeniden daha güçlü bir biçimde siyasallaşacak ve siyasi kavga nedeni olacaktır. Tam bir kısır döngü. Kaldı ki, siyasi boyutu olsa bile konunun pedagojik ve insan hakkı yanı yoktur demek değildir. YA ÇİFTE STANDARTLARIMIZ... - "Ya herkes (Lazlar, Çerkezler vb.) anadilde eğitim isterse ne olacak?" Sahi, ne olacak? Sanırım zurna burada zırt diyor! Açık söylense ya: Bizim ulus devlet anlayışımıza göre herkes Türkçe konuşacak. Zor altında kalınca (yani Lozan'la) birilerine anadili eğitimine izin veririz; çaresiz kalınca birilerinin (Kürtlerin) dillerinin artık konuşulmasını yasak etmeyiz; bunun dışında, elden geldiğince anadil yasaklarını sürdürmeye çalışırız. "Bizim" milli devlet anlayışımız budur. (Peki "siz" kimsiniz? Hep merak etmişimdir!) - "Yahu, Kürtçe mi, Zazaca mı olacak bu anadil eğitimi?" Bu sorunun dolaylı olarak ima ettiği şunlar: 1. Aslında Kürtçe diye bir dil yok; 2. Dolayısıyla Kürt birliği de yok; 3. Pratikte böyle bir eğitim olanaksızdır; 4. Sizin sorunlarınızı biz biliyoruz, size yardımcı olup, sizin pratik çıkarlarınız için, dilinizin okutulmasına karşı çıkıyoruz! (Bunca ilgiye ne demeli? Teşekkür etmek gerek.) - "Anayasal ve yasal engel var". Anayasa'nın 42. maddesine göre "Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez"miş! (Azınlıkların anadil eğitimi nasıl açıklanacak?) Peki Kürtçenin "anadil" olarak değil de "ikinci dil" olarak okutulması da mı yasak? Bu formül neden uygulanmıyor? Türkçe anadil sayılır, Kürtçe ikinci dil (veya babadil) ... sorun hallolur! Biraz ironik tabii; ama böyle anayasaya böyle yorum gerek! - "Türkçeyi iyi öğrenmeyen toplum içinde yükselemez." Aslında söylenmek istenen biraz farklıdır: Asimile olmayan yükselemez... Yoksa Kürtçe (ve başka diller) öğrenen tabii ki ülkenin resmî dili Türkçeyi de aynı biçimde iyi öğrenecektir. Bu arada dil dayattırılmaz da sevdirilirse daha iyi olur; yoksa birileri Türkçe konuşa konuşa yine dağa çıkar. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#72 |
![]() Açıkcası, şuan bizim konuşduğumuz, yazdığımız ve dahi duyduğumuz dilin bile Türkçe olup olmadığı muamma...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#73 |
![]() bırakalım anadilde eğitimede tamamiyle ana sınıfından başlayarak meslek eğitimi verelim dilinide serbest bırakalım...
benim eğitim modelide en güzel ve en çağdaş model... MİLLİ EĞİTİM NASIL OLMALI Milli eğitim meslek eğitimine dönüştürülmeli diğer tüm dersler genel kültür dersi olarak haftada en fazla 3-5 saat olarak verilmelidir A ) Ailenin ve istatistik kurumunun verileri doğrultusunda ilk öğretime adım atma ile alfabe ile mesleki eğitime başlanmalıdır. Din matamatik fen tarih vs diğer tüm dersler , genel kültür dersi olarak verilmelidir. Ana dersler 1- Meslek 2- Beden 3- Satranç ve benzeri beyin Cimnastiği 4 – Genel kültür dersleri olmalıdır. B ) İlk öğretim 4 yıla indirilmeli adı çıraklık olmalıdır. Öğrencinin alacağı dersde çıraklıkla sınırlandırılmalıdır. C ) Orta öğeretim 3 yıl olmalı adı kalfalık olmalıdır. Verilen derslerde kalfalıkla sınırlandırılmalıdır. D ) lise öğretimi 3 yıl olmalı adı ustalık olamalıdır. Verilen dersde ustalıkla sınırlandırılmalıdır. Yine ünversitede de adı taşeron işveren olmalı tüm bu derslerde taşeron işverenlikle sınırlandırılmalıdır . 1 yıl doktora adı üretici sanayici Müdür; 1 yılda prof. Adı genel müdür patron olmalıdır. 1 yılda ord.prof. de Adı Ahi olmalıdır. Tüm öğretim istatistik KURUMUNUN verilerine göre ve vatandaşlık numarası düzenlemelerinde ki aile ve yetkili seçilmişlerin telkin ve görüş leri doğrultusunda KADEMELİ 6 yan dallı MESLEKLE BAŞLANMALI SON SINIFDA MESLEK EĞİTİMİ TEK DERSE DÜŞÜRÜLMELİDİR... vatandaş meslek sahibi edilip :işsizlik, yığılma , adeletsiz ücret, geçim sıkıntısı ortadan kaldırılmalıdır . TÜM BU EĞİTİM SÜRECİNDE ÖĞRENCİ HEM İŞ GÜCÜ İLE DEVLETE MİLLETE GELİR SAĞLAYACAK HEM HARÇLIĞINI ÇIKARACAK HEMDE MESLEĞİNDE İLERLEYECEKDİR… DERSHANELER DE ARTI EĞİTİMİ YİNE ÜCRET KARŞILIĞI VEREBİLİR... ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ HEM ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI SAĞLAYIP HEMDE KENDİNE EK GELİR ELDE EDEBİLİR... MEVCUT DURUMDA MALUM VATANA İHANETLE İŞTİGALDİR… ülkemiz bu sistemle yıllık ekonomiye katkı olarak acaba kaç milyar dolar girdi sağlar... ülkemiz bu sistemle acaba aylık kaç icat geliştirir... ülkemiz de bu sistemle işsiz tek kişi kalabilirmi... ülkemiz bu sistemle baş örtüsü sağ sol faşizm kominizmle muhatap olabirimi ... ülkemiz bu sistemle kaç yılda süper güç olabilir... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#74 |
![]() Sevgili Akobalı Akkurt formülünüzü anlamakta güçlük cektim.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#75 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#76 |
![]() O verdiğin eğitim sistemi örneği sanayi devriminden sonra 1900 lere kadar avrupada uygulanan sistemin benzeridir. İkinci dünya savaşında atom bombasının görülmesiyle kültür dersleri denen dersler büyük önem kazanmıştır. Amaç bir sürü amele yetiştirmek yerine bir çok kişi arada ziyan olsa da üst düzey düşünme becerilerine sahip insanlar yetiştirmektir. Devletin çıkarları gözetilir her zaman eğitim sisteminde. Eğitim tarihi ile ilgili araştırma yaparsan bunu farkedeceksindir. Toptan mesleki eğitim diye bir şey kesinlikle düşünelemez. Beyin gücüdür insanları ileriye taşıyan. Ancak tabiki şu anki gibi mesleki eğitimin dipde olması da yanlıştır. Amerika yerine avrupanın eğitim sistemini alsaydık daha iyi bir dengeye otururdu.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|