10-27-2007, 01:29 | #1 |
Ankara, Tel Aviv, Tahran: Türkiye’nin en zor denklemi!
Ankara, Tel Aviv, Tahran: Türkiye’nin en zor denklemi!
Artan terör, ertelenen Ermeni tasarısı, İran’a saldırı olasılığı, İsrail’in Türkiye’ye sınırötesi operasyon için ödünsüz desteği… Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Ortadoğu denince akla ilk gelen uzmanlardan Kerim Balcı iyibilgi’ye şunları söylüyor: Ya Irak’tan çekilecekler ya da İran’a saldıracaklar. Bunun başka bir alternatifi yok. İkisinin de yolu Türkiye’den geçiyor. iyibilgi özel Ankara, Tel Aviv, Tahran: Türkiye’nin en zor denklemi! ABD’nin tavrı değişti… Artık Türkiye’nin yanındalar… Kayıp sekiz askerimiz için harekete geçiyor, Temsilciler Meclisi’ndeki Ermeni tasarısını ileri bir tarihe erteliyorlar… Neden şimdi bu karar değişikliği önemli bir soru işareti. ABD’nin Ortadoğu’da tam olarak ne yapmak istediği de… Ortadoğu denilince akla gelen ilk uzmanlardan gazeteci Kerim Balcı ile İsrail’in Kuzey Irak politikasını, ABD’nin değişen tutumunu ve Kuzey Irak’ı konuştuk. ABD’nin tavrı hem PKK konusunda hem de Ermeni tasarısında radikal bir değişim yaşıyor. Kayıp sekiz asker için ellerinden geleni yaptıklarını söyleyen Amerikan yönetimi, Ermeni tasarısını ileri bir tarihe erteliyor. ABD’nin tavrı neden değişti? Komplo teorilerini seven birisi değilim. Ancak öyle bir konu ki ve taraflar öyle yaklaşım sergiliyor ki komplosuz konuşmak neredeyse imkansız. Bu yüzden sessiz kalmak istiyorum. Yani Temsilciler Meclisi’ndeki kararla ilgili çalışma yürütmeyen hatta Türkiye’yi sabırlı olmaya çağıran Amerikan yönetimi şimdi etkin bir kararlılıkla Amerika’daki herkesin Türkiye hakkındaki görüşünü değiştiriyor. Öyle bir ortamdayız ki Amerikan basınında çıkan PKK’ya karşı Amerikan operasyonu ihtimalini de ciddiye alıyorum, Mahir Kaynak’ın “Öcalan’ı nasıl verdilerse Karayılan’ı da verecekler” şeklindeki iddiasını da… Peki, bu tavır değişikliğinin altında ne yatıyor? Amerikan dış politikası ciddi bir çıkmaz içinde. Ya Irak’tan çekilecekler ya da İran’a saldıracaklar. Bunun başka bir alternatifi yok. İkisinin de yolu Türkiye’den geçiyor. Ama şunu söyleyeyim. Mevcut yönetim de yavaş yavaş demokratlara tevdi ediliyor. Bu söylediğiniz noktanın üzerinde duralım… Diyorsunuz ki ABD ya Irak’tan çekilecek ya da İran’a saldıracak. Ancak demokratlar daha etkin hale geliyor diyorsunuz. Öte yandan Bush’un önünde on dört ay var ve bu on dört ayda Bush’un adım atacağı söyleniyor. Size göre hangisi ağırlık kazanıyor: Irak’tan çıkış mı İran’a saldırı mı? Irak’tan çıkmaya yönelik politikanın daha net olduğunu düşünüyorum. Amerikalıların da buna göre hazırlandıklarını düşünüyorum. Öte yandan Kuzey Irak’ta Türkiye’nin girişeceği operasyonun Amerika’nın Irak’tan çıkışını hızlandıracaktır. Türkiye’nin Kuzey Irak’a girişi Kuzey Irak’ın devlete dönüşümünü hızlandıracaktır. Bugün itibarıyla Barzani ile konuşmuyoruz ama girince konuşacağız. Ya silahlarıyla ya da adamlarıyla… Bugün Hürriyet gazetesinde yer alan bir haberde İsrail Altyapı Bakanı Eliezer Türkiye’ye sesleniyor ve “Türkiye’nin her türlü nefsi müdafaa hakkı vardır. Dünyada kimse buna itiraz edemez. Ankara’nın her türlü kararını destekliyoruz” diyor. İsrail’in bu süreçteki tavrını nasıl karşılıyorsunuz? İsrail’in Kuzey Irak’a yönelik emellerinin kapalı kalmış bir yanı yok. Net bir şekilde Barzani ile çalışıyor İsrail. İlişkileri askeri anlamda da güçlü. Irak Yahudilerinin minnet borcu var baba Mustafa Barzani’ye… Bunun diyet borcunu ödüyorlar. Bu stratejik de bir şey. Irak İsrail için İran tehdidini kontrol edebileceği bir sınır. Eski düşman toprağında etkin olmak da haz veriyordur İsrail’e. Şunu söyleyebilirim ki Kuzey Irak’ta iyi ve kötü her şeyin içinde İsrail vardır. Ama tabi Hakkari’deki olaylarla ilgili “İsrail operasyonu” şeklindeki iddialar ile ilgili bilgim yok. Spekülasyona da hakkımız yok. Geçmişte dağdan inen kimi PKK teröristleri İsrail tarafından görevlendirilmiştiler. Böyle iddialar vardı. Peşmergeler de yoğun bir şekilde İsrail’e gidip eğitim aldılar. Aynısını biz de yapmıştık. Bu o dönem için normaldi. Saddam dönemi için. Ama o gün kurulan network bugün işliyor. Ortadoğu’da öyle bir süreç işliyor ki İsrail müdahil olmazsa bu süreç istemeyeceği şekilde sonuçlanacak. Bu yüzden müdahil olmak zorunda. Ya kendisi olur ya da Türkiye gibi paralel yaklaşımda olduğuna inandığı bir devletin müdahil olmasından memnuniyet duyar. İsrail Altyapı Bakanı Eliezer’in memnuniyetini buna bağlıyorum. www.iyibilgi.com
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|