AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-14-2007, 14:17   #1
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart Aradan Bir 28 Şubat ve Susurluk Çıkardım

28 Şubat ve Susurluk dönemlerinde Türkiye'ye damgasını vuran dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, şimdi Meclis Başkanvekili. Ve soruları yanıtladı.
MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener... Türk kamuoyu onu “Asena” olarak tanıdı. Türk siyasetine son dönemde damgasını vuran Susurluk skandalı, 28 Şubat süreci gibi olayların odağında, ilk kadın İçişleri Bakanı olarak yer aldı. Önümüzdeki dönemde tezkere, referandum ve yeni anayasa tartışmalarının yaşanacağı TBMM'yi yönetecek isimler arasında da yine o olacak. TBMM Başkanvekili olarak Genel Kurul salonunda başkanlık kürsüsünde oturacak. 14 yıllık siyasi geçmişi boyunca hep “ciddi, kriz konusu” olaylarla gündeme gelen Akşener bu kez “sade vatandaş” kimliği ile soruları yanıtladı.


* Kendinizi nasıl tanımlarsınız? Gerçekten asena mısınız?

Ben sıradan, ortalama bir Türk kadınıyım. Çocuk büyütmenin getirdiği sorunları herhangi bir Türk kadını gibi yaşadım. Hem çalışıp hem çocuk büyütmek hem de kariyer yapma peşinde olmak... Politikanın dışında akademisyenim de. Bütün bunları bir arada yapabilmenin her türlü zorluğunu, aynı zamanda bunlara yetişebiliyor olmanın keyfini yaşayan ortalama bir çalışan kadın oldum hep. Bir çocuk büyüttüm. Bu arada aradan bir de 28 Şubat ve Susurluk çıkarttım....

* Türkiye'nin en tanınmış yüzlerinden birisiniz ama ailenizi saklamayı başardınız. Biraz Akşener ailesini anlatır mısınız? 25 yaşında elektronik yüksek mühendisi bir oğlum var. Fransa'da okudu. Galatasaray lisesi mezunu. Şu ana kadar öğrenciydi. Şimdi gelecek planlaması yapacak.

* Siyaseti düşünüyor mu?
Aktif politikayla çok ilgilenmiyor ama Türkiye'nin gidişatıyla ilgili fikirleri, endişeleri, çözüm önerileri var. Milletvekili olmak ister mi? Hayır. Üniversite hocası olmayı planladık. Planladık diyorum çünkü, sonuçta tanınmış bir ismim. Oğlum pek çok özel sektör kuruluşunda iş bulabilir konumda eğitim aldı ama işi kendi bulsa dahi sonrasında hiçbir zaman kendisi olamayacak. Birilerinin tavassutu, annesinin ittirmesi ile elde etmiş bir genç gibi algılanması söz konusu. O nedenle bir devlet üniversitesinde hocalık yapmayı planlıyor.

* Eşiniz Tuncer Akşener'le nasıl tanıştınız?

Komşumuzun oğluydu. 18 yaşından beri beraberiz, 26 yıldır da evliyiz. Kendisi makina mühendisi. Küçük bir işletmesi var. Isıtma soğutma işleri yapar. Bir firmanın bayisi. Bizi geçindiriyor.
n Siyasete girişiniz nasıl oldu?
1993 yılında DYP'den belediye başkan adaylığıyla girdim siyasete. 14 senedir içindeyim.

* Politik hayatınız ailenizi nasıl etkiledi?
Eşimin ailesi Rizeli. Evlendiğimde kayınpederim, kayınbiraderim, eşimin babaannesi ve kayınvalidem; aynı eve gelin gittim. 12 sene böyle oturduk. Hâlâ kayınvalidemle beraber devam ediyoruz. Ben annesi ile kayınvalidesini aynı evde yaşatmayı başarmış biriyim. Annem de bizimle birlikte yaşıyordu. Mayıs ayında kaybettik. Siyasete girdiğimde Fatih 11 yaşındaydı. Oğlumun bakımına çok destek geldi kayınvalidemden. Evin tüm alışverişini ben yapardım. Ayakkabısına kadar eşimin kıyafetlerini ben alırdım. Kimse mağazanın yerini bilmezdi Kocaeli'nde yaşarken. Ama siyasete girdikten sonra her şey tam tersine döndü. 'Benim gömleğim nerde?' diye soran Tuncer Akşener'e ben şimdi soruyorum.

* Mutfağa girer misiniz? Ev işi yapar mısınız?

Yemeyi çok severim, çok da güzel yemek yaparım. Titiz bir ev kadınıyım aslında. İçim sıkıldığı zaman iki şey beni dinlendirir. Yemek ve ütü yapmak. Kafamı dağıtmak için ütü yaparım. Sabah ne pişireceğimi geceden mutlaka planlarım. Planlayamazsam uykum kaçar.
'Annen psikopat' diyorlar

* Ev işi yapabiliyor musunuz hâlâ?

2002 seçimlerinden sonra 4,5 yıl gerçek anlamda bir ev kadınıydım. Ayrıca bu dönemde her ay 1 hafta Fransa'ya oğlumun yanına gittim, ne okuduğunu anlamasam da dersleriyle ilgilenmek için. Annelik yönüm biraz sıkıcı halde. Okul arkadaşları, -ki ben her gittiğimde onlara Türk yemekleri pişirirdim- Meral Teyze'yi çok seviyorlar tabii de, oğluma “Annen psikopat ötesi” diyorlarmış. 6 yıl kaldı. Son 4,5 yıldır sürekli gidip geldiğim için oğlum çamaşır yıkamadı, ev temizlemedi. Oğluma düşkünlüğümle eşim de alay eder zaman zaman.

* Her ay Fransa'ya gitmeniz biraz da oradan bir gelin adayı gelmesin diye olabilir mi?

Olabilir. Beni kayınvalideler ve kayınvalide adayları anlayacaktır, o konuda kontrol dışı bir davranış ve arzu etmediğiniz bir yolda yürümesi zor kabul edilebilir bir şey. Bilinçli olmasa da, gidişlerimde şuur altında böyle bir çaba var herhalde.

* İstanbul'da oturuyorsunuz ama İstanbul'da yaşıyor musunuz?

Kocaeli'de otururken, İstanbul'da yaşardım. Pek çok derneğin üyesiydim, yeni bir mekan açıldığında mutlaka giderdik. Şimdi düşünüyorum, en son 3 yıl önce yurtdışından gelen bir misafirimiz için popüler gece mekanlarından birine gittim. Daha çok ev gezmeleri yapıyoruz. Yeni yemekler dener, arkadaşlarımızı çağırırım. Eskiden sinemaya gitmeyi de çok severdim. Çarşamba günü maçlar olurdu, özellikle maç günleri götürürdüm kocamı sinemaya.

* Bu zor koşullarda evliliğinizde mutluluğunuzun sırrı ne?


Eşimle aynı yaştayız, beraber büyüdük bir anlamda. 80 öncesinin öğrencileriyiz, ihtilal sonrası evlenenlerdeniz. Türkiye'nin değişimi, dönüşümü, çalkantıları, her aile gibi biz de yaşadık. Çok yakınlarımızı, arkadaşlarımızı kaybettik özellikle 80 öncesi. Öyle olunca eldekinin kıymetini bilmek gibi melekemiz gelişti belki. Biz karı-koca çok konuşuruz bir de. Şakalaşırız, kavga edebiliriz, birbirimizi kıyasıya eleştiririz. Beni canımı en sıkacak şekilde eleştiren kocamdır. Üçüncü şahısların yanında yapmaz ama her şeyi alkışlayan bir modeli yoktur.
Biz evlenirken inancım şuydu; 'eşim beni daha çok seviyor'. 'Bana daha çok aşık' diyordum. Adam inandırmış. Aferin ona. Ama zaman ilerledikçe, sanki ben onu daha çok seviyorum diye hissediyorum. Bunu bir kadının söylemesi çok da kolay değil.

* Eşiniz, oğlunuz 'Bırak artık yeter' demediler mi hiç?

Tabii ki etkilendiler. Ben de zaman zaman çocuğuma haksızlık mı ediyorum diye düşündüm. Ama biz, politikada yürüyüş kararımı beraber aldık. Oğluma şunu söylemiştim; “Oğlum 'hadi' dediğin gün bırakırım her şeyi”. Hiçbir zaman bana 'hadi' demedi. Ama seneler sonra bir gün bana, “Sen Ankara'dayken pijamanı, ceketini alıp, yastığımın altına koyar uyurdum” dedi. O günleri düşününce içim acıyor. Siyasi yaşamımda ailemden büyük manevi destek gördüm. Farklı bir tavır sergileselerdi, devam edemezdim.
Türbanı çözemezler

* Türban sorunu yeni Anayasa tartışmalarıyla alevlendi. Sonuç ne olacak sizce?

AKP başka şeyleri örtmek için bu tartışmayı şal olarak kullanıyor. Başörtüsü meselesini bu iktidar çözmez. Çünkü itilaf sahalarından çok kolay oy sağlıyor. 1999 seçimlerine giderken 28 Şubat'a neden olan noktalardan bir tanesi Taksim'e cami yapımıydı. Bugün hatırlayan yok. Sonraki seçimlere başörtüsü kavgası ile gittik. Bu seçimlere de dindar cumhurbaşkanı meselesiyle gittik. Dindar cumhurbaşkanı, seçildi işte hadi bakalım. Çözdü mü sorunu? Bunlar hep buzdolobına konulan hadiseler. AKP'ye açıkça diyorum ki, 'Kardeşim getirin bir yasa, bu meseleyi çözün'. Ama yapmaz. Birileri karşı çıkacak, bunlar da yanında olacak. Ama problem çözülmeyecek. Çözülürse gündeme işsizlik, yolsuzluk gelecek. “Gemicikler” gelecek. Bunun yerel seçimlere yönelik stratejik taktik tavır olduğunu düşünüyorum. Din eksenli tartışmalar yönetilemez bir Türkiye'yi yavaş yavaş ortaya çıkartıyor. Seçim döneminde İstanbul'da bazı vatandaşlar bana “Meral Akşener'i Müslümanlık dairesinden çıkardık” dediler. Niye? biz Meclis'te yoktuk. Öyle bir şablon oluşmuş ki, Meclis'e girip ters oy vermişim gibi bir anlayış var. Vahim kısmı bu. Din ile siyaset bu kadar iç içe olabilir mi? Gül'e oy vermeyenler gayrımüslüm, oy verenler Müslüman.

* Yeni 28 Şubat süreci yaşanır mı?
Umarım yaşanmaz. Siyasi alanlardaki eleştirilere yönelik tavır ve davranışları organize edecek olan, mücadeleyi verecek olan siyaset kurumudur. Bu mücadelenin siyaset kurumunun aktörlerine bırakılmasında fayda var diye düşünüyorum.

Hiç dekolte giymedim


* Kıyafet tercihiniz de çok ciddi. Hiç jean giymez misiniz mesela? Normal yaşantımda çok giyerim. Biz üniversitede okurken kot pantolon modaydı. Ama ağabeyim giymeme izin vermezdi. Ben de kot görünüşlü kadife pantolon giyerdim. Kot pantolonu evlendikten sonra giymeye başladım.

* Sizi hiç gece kıyafeti içinde de görmedik? Dekolte sevmez misiniz?

Kot giymesine dahi müsade etmeyen bir ağabeyle, küçük bir yerde büyüdüm. Dekolte hiç giymedim. Sırtı göğsü açık, kolsuz hiç kıyafetim olmadı. Hayatımda bikini de giymedim. Bir de, fiziğimden kaynaklanan bir psikoloji içinde kıyafetlerimi tercih ediyorum. Boylu poslu bir çocuktum. Zaten dikkat çekiyordum. O nedenle de daha fazla dikkat çekmeme neden olacak tarz ve renkleri tercih etmedim. Mesela kırmızı rengi dehşet severim ama bir tane bile kırmızı ceketim olmadı. Ama şimdi almayı düşünüyorum.

* Asena olarak anılmak hoşunuza gidiyor mu?

Asena deyince benim aklıma genç insanlar
geliyor. Tabii ki benim için bu sıfatı sevgiyle kullanıyorlar. Hoş bir sıfat ama ben artık “Teyze” olduğumu unutmuyorum.
n MHP'de kadın sayısı neden az? Bayanlar mı MHP'yi tercih etmiyor? Yoksa MHP mi bayanları? Aslında ilgi büyük. Öngördüğümüz biçimde oy alabilmiş olsaydık daha çok kadın milletvekilimiz olurdu. Yine de Sayın Genel Başkanımızın da dediği gibi, hanımlarla ilgili görevlerimizi yerine getirmedik diye düşünüyorum.
Bizim gibi siyasette bir şey elde etmiş, konum sağlamış “siyasette tuzu kuru kadınların” bazı şeyleri daha rahat söyleyip savunması gerekiyor. MHP bünyesinde henüz kotayı kimse savunmuyor. Ama ben kota olmalı diyorum. Daha çok kadın siyasetçi için seçim zamanı ilk defa aday olan kadınlara, Hazine yardımından seçim parası ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Bununla ilgili Anayasa değişikliği yapılmalı.

Bahçelİ nazİk ve çok kİbar


* Size göre Devlet Bahçeli'nin diğer liderlerden farkı ne?

Sayın Bahçeli'nin en önemli özelliği nezaketi. Son derece nazik, kibar ve karşısındaki kişiye karşı özenli bir insandır. Pek çok insan beraber çalıştığı kişilerin çocuklarının adını bilmez. Sayın Bahçeli'nin böyle bir özeni var. İletişmde bulunduğu insanların çocuklarının isimlerini bilir, hatırlarını sorar. Bu çok insani bir şey. Dikkatimi çeken bir başka özelliği de çok iyi dinlemesi. Dinler görünmez, gerçekten dinler. Beni çok şaşırtan bir yönü daha var. Siyaset sonuçta bir iletişim sanatı. Yaptığınız bir birimlik şeyi 10 birim olarak gösterme sanatı. Osmaniye'ye gitmiştim. Orada arazi çok pahalı. Bir binanın önünden geçerken il başkanı o arsanın Devlet Bey'e ait olduğunu, hastane yapılması için bağışladığını söyledi. Binanın üzerinde Devlet Bey'in ve ailesinin ismi yok. Niye diye sordum? “Ben sadece yeri veriyorum sonuçta milletin parasıyla devlet yapıyor.
Ayıp olur” deyip isminin kullanılmasını istememiş.
Çok hayır yaptığını pek çok öğrenci okuttuğunu da biliyorum. Ama bunu kimse bilmez. Hatta okuttuğu öğrenciler bile bilmiyor. Keşke bilseler.

* Meclis'te tartışma eksik olmaz. Bu tür durumlarda fevri misinizdir, soğukkanlı mı?
Yakın çevrem soğukkanlı olduğumu söyler. Tuhaf bir sakinliğim olur bu tür durumlarda. Büyük bir kaza geçirdik. Arabada herkes yaralıydı. En hafif durumda olan bendim. Yeğenimi kaybettik, oğlum da yanında yaralı yatıyordu. Kazadan sonra her şeyi ben yaptım. Şimdi düşününce inanamıyorum. Güldal Hanım (CHP'li Güldal Mumcu) ve benim yönettiğim oturumlarda arkadaşların daha özenli davranacağına inanıyorum. Ama benim asıl endişem, yanlış yapmak. Onun için Anayasa ve TBMM İçtüzüğü de başucu kitabım oldu.

aktifhaber

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi