Ergenekon soruşturmasında yeni bir süreç başladı. Bu süreç birilerinin fena halde kimyasını bozdu.
Daha düne kadar “Ergenekon’a fasa fiso” diyenler, 10. dalga kapsamında yapılan operasyonla tavır değiştirdiler.
Uzunca süre soruşturmayı görmezden gelenler, 6. dalgadan itibaren “Ne oluyoruz?” demeye başladı. Ama asıl değişim ve dönüşüm daha sonra oldu.
10. dalgada işin rengi değişti. Kamuoyu yeni bir şey öğrendi. “Saygın” olduğu söylenen isimlerin “dokunulmaz” olduğunu anladık. “Bilinen” isimler sorgulanabilir ama “saygın” isimlere dokunulamazdı. Onları sorgulayabilmek kimsenin haddine değildi.
10. dalgada Yarbay Mustafa Dönmez’in cephaneliklerinin ortaya çıkması bazılarına “Evet gerçekten bir gizli örgütlenme var” dedirtti. Ne var ki bu itirafta bulunan kişiler, “Ama” ile başlayan cümlelerle konuşmaya, yazmaya devam ettiler.
“Bir örgüt var ama saygın isimleri niye rahatsız ediyorsunuz?” diye çıkıştılar.
Perşembe sabahı erken saatlerden itibaren başlayan 10. dalga ise CHP kadrosunu halkı isyana teşvik eden bir sürece götürdü.
30 yıldan bu yana çöreklendiği sendikanın verdiği nimetlerle yedi sülalesini ihya eden, Karun kadar servet edinen sendika ağası Mustafa Özbek’e, “Gel, yaptıklarının hesabını ver” dediler. “Sen bir işçi temsilcisisin, bunca mal varlığını nasıl elde ettin, nasıl bir televizyon sahibi oldun” demeye kalktılar.
Malum çevreler, yargının başlattığı sürecin sonucunu beklemek yerine “hurraaaa” ayağa kalktılar.
Ekranlara çıkıp, medyaya çağrıda bulundular:
- Karşı koyun, direnin demeye başladılar.
Bırakın, onbinlerce işçinin başına tebelleş olan bir asalağın Karunlaşma sürecini yargı ortaya çıkarsın.
Neler yaptığını, hangi servete ulaştığını hep birlikte görelim.
Yok bu yazdıklarımız yanlış ise buna yargı karar versin.
Eğer bildiklerimiz, yazdıklarımız yanlış işe biz de çıkıp Özbek’ten özür dileyelim.


Ünal TANIK / Haber 7