CeVHeR
04-03-2008, 03:29
AKParti kapatma davası sonuçlanmadan önce, Anayasa Mahkemesi üyelerinden biri veya birkaçı emekli olursa, atamayı kim yapacak?
Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Ama, şu an Anayasa Mahkemesi’nin önünde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de isminin geçtiği bir dava var..
Nasıl olacak?
Anayasa, böyle bir ihtimali düşünerek, alternatif bir düzenleme yapmış mı?
Hayır..
çok açık, çok kesin ifadelerle, Anayasa Mahkemesi üyelerinin de, yedek üyelerinin de, Cumhurbaşkanı tarafından atanacağı Anayasa’da yazılı!
Bir insan, kendi hakimini seçebilir mi?
Hukukun temel ilkelerine aykırı böyle bir durum!
Denilecek ki, “Şu an üyelerden emekliliği gelen kimse yok!”
İyi de, illa son dakikada mı oturup düşüneceğiz bu ihtimali?
Şimdiden tedbir almak gerekmez mi?
çok somut, çok net bir saçmalık önümüzde duruyor.
Saçmalık sadece bununla kalmıyor..
Tüm dünyadaki örneklerinden farklı bir yapı ile çalışıyor Anayasa Mahkemesi..
Niçin?
Darbeci Kenan Evren böyle istediği için.. Evren, tüm yetkileri kendi elinde toplamak istediği için...
Açıp bakıyorsunuz 1961 Anayasası’na.. Anayasa Mahkemesi nasıl kurgulanmış?
CHP’nin de katkıda bulunduğu o Anayasa’da, tam beş üye, TBMMtarafından seçiliyormuş Anayasa Mahkemesi’ne..
Peki; 12 Eylül Darbesi’ni yapan Kenan Evren, bu yapıyı bozup, TBMM’ye bir tane bile üye seçtirmeme kararını tek başına aldı diye, Türkiye bu kuralı ilanihaye sürdürmeye mecbur mu?
Almanya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya; Anayasa Mahkemesi olan ne kadar ülke varsa hepsine bakın, inceleyin.. Bir tanesinde bile, bizdeki gibi; tek başına devlet başkanının veya Cumhurbaşkanı’nın tüm mahkeme üyelerini belirlediği bir başka ülke var mı?
Tek bir ülke daha gösteremezsiniz..
çünkü o ülkelerin tamamında; Anayasa’yı yapanlar, darbeciler değil, ya Meclis, ya da bilimsel organlar..
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü yapısını dayatanlara soruyorum, siz, kimleri örnek alıyorsunuz?
Afrika’daki; devlet yapısı açısından ilkel toplulukları mı?
Hani sürekli, önümüze “çağdaş Batı” diye koyduğunuz, gelişmiş ülkelerin sistemlerinin alınması uygulamasına ne oldu?
“Bize yaramaz” diyerek, ilkel topluluklardan yana mı koyuyorsunuz tercihinizi?
İşte somut olay..
AKParti hakkında açılan kapatma davası sebebi ile günlerdir tartışıyoruz. Daha önce de, çeşitli vesilelerle aylarca, yıllarca tartıştık.
Niçin darbeci Kenan Evren’in keyfine göre hazırladığı bir Anayasa maddesine yapışıp kalıyoruz ki?
“Kendi keyfimize göre”/ “İktidarın keyfine göre bir yapı oluşturalım” diyen yok!
1961 Anayasası’nı alın önünüze. Oradaki yapıyı aynen getirin.
CHP’nin destek verdiği 1961 Anayasası’na, şimdi CHP’liler hayır derlerse, bu; onların tutarsızlıkları..
1961’den, 1980’e kadarki dönemde, o sistem pekâla uygulanmış!
Şimdi niye o sistemi istemiyorsunuz?
O sistem yerine, “Darbeci Kenan Evren’in sistemi”ne yapışıyorsunuz?
Söyleyin, “1961 Anayasası’ndaki sistemin mi, yoksa bugünkü sistemin mi dünyada bir başka örneği yok?..”
Anayasa Hukukçusu’ndan, en cahil siyasetçisine kadar hepsi kabul edecektir ki; 1982 Anayasası ile getirilen sistem, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir sistem..
Dolayısıyla yapılması gereken, evrensel hukuka uygun şekilde bir yapıyı Anayasa Mahkemesi’ne kazandırmak..
Evrensel hukuka uygun yapı konusunda, taraflar bir noktada buluşamazlarsa, pratik çözüm olan; 1961 Anayasası’ndaki sistemi aynen getirip kabul etmek.
1961’den 1980 darbesine kadar uygulanmış da, şimdi 2008’de uygulanınca mı kıyamet kopacak!
Yargı organının tüm üyelerini Cumhurbaşkanı’nın seçtiği ülkeler, demokrasi öncesindeki dönemlerde kalmıştır. Anayasa Mahkemesi olsun, başka mahkemeler olsun; üyelerini eski dönemlerde kim seçiyordu? Kral, padişah veya devletin başında kim varsa o!
2008’de, işte bu yapıyı bize dayatıyorlar!
Yanlışlığını göre göre..
Saçmalığını göre göre..
AKParti, bu sistemi evrensel sisteme uygun hale getirmelidir.
CHP karşı çıkarsa, 1961 Anayasası kabul edilirken, bu sistemi onların nasıl övdüklerini, nasıl göklere çıkardıklarını ortaya koyup, ikiyüzlülüğü deşifre etmelidir.
Mahkemenin kapatma kararı hiç önemli değil.. önemli olan, halk nezdindeki itibardır..
O itibar da, muhalefetin bu konudaki tutarsızlığını net olarak ortaya koymaktan geçer!
Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 03/04/2008
Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Ama, şu an Anayasa Mahkemesi’nin önünde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de isminin geçtiği bir dava var..
Nasıl olacak?
Anayasa, böyle bir ihtimali düşünerek, alternatif bir düzenleme yapmış mı?
Hayır..
çok açık, çok kesin ifadelerle, Anayasa Mahkemesi üyelerinin de, yedek üyelerinin de, Cumhurbaşkanı tarafından atanacağı Anayasa’da yazılı!
Bir insan, kendi hakimini seçebilir mi?
Hukukun temel ilkelerine aykırı böyle bir durum!
Denilecek ki, “Şu an üyelerden emekliliği gelen kimse yok!”
İyi de, illa son dakikada mı oturup düşüneceğiz bu ihtimali?
Şimdiden tedbir almak gerekmez mi?
çok somut, çok net bir saçmalık önümüzde duruyor.
Saçmalık sadece bununla kalmıyor..
Tüm dünyadaki örneklerinden farklı bir yapı ile çalışıyor Anayasa Mahkemesi..
Niçin?
Darbeci Kenan Evren böyle istediği için.. Evren, tüm yetkileri kendi elinde toplamak istediği için...
Açıp bakıyorsunuz 1961 Anayasası’na.. Anayasa Mahkemesi nasıl kurgulanmış?
CHP’nin de katkıda bulunduğu o Anayasa’da, tam beş üye, TBMMtarafından seçiliyormuş Anayasa Mahkemesi’ne..
Peki; 12 Eylül Darbesi’ni yapan Kenan Evren, bu yapıyı bozup, TBMM’ye bir tane bile üye seçtirmeme kararını tek başına aldı diye, Türkiye bu kuralı ilanihaye sürdürmeye mecbur mu?
Almanya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya; Anayasa Mahkemesi olan ne kadar ülke varsa hepsine bakın, inceleyin.. Bir tanesinde bile, bizdeki gibi; tek başına devlet başkanının veya Cumhurbaşkanı’nın tüm mahkeme üyelerini belirlediği bir başka ülke var mı?
Tek bir ülke daha gösteremezsiniz..
çünkü o ülkelerin tamamında; Anayasa’yı yapanlar, darbeciler değil, ya Meclis, ya da bilimsel organlar..
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü yapısını dayatanlara soruyorum, siz, kimleri örnek alıyorsunuz?
Afrika’daki; devlet yapısı açısından ilkel toplulukları mı?
Hani sürekli, önümüze “çağdaş Batı” diye koyduğunuz, gelişmiş ülkelerin sistemlerinin alınması uygulamasına ne oldu?
“Bize yaramaz” diyerek, ilkel topluluklardan yana mı koyuyorsunuz tercihinizi?
İşte somut olay..
AKParti hakkında açılan kapatma davası sebebi ile günlerdir tartışıyoruz. Daha önce de, çeşitli vesilelerle aylarca, yıllarca tartıştık.
Niçin darbeci Kenan Evren’in keyfine göre hazırladığı bir Anayasa maddesine yapışıp kalıyoruz ki?
“Kendi keyfimize göre”/ “İktidarın keyfine göre bir yapı oluşturalım” diyen yok!
1961 Anayasası’nı alın önünüze. Oradaki yapıyı aynen getirin.
CHP’nin destek verdiği 1961 Anayasası’na, şimdi CHP’liler hayır derlerse, bu; onların tutarsızlıkları..
1961’den, 1980’e kadarki dönemde, o sistem pekâla uygulanmış!
Şimdi niye o sistemi istemiyorsunuz?
O sistem yerine, “Darbeci Kenan Evren’in sistemi”ne yapışıyorsunuz?
Söyleyin, “1961 Anayasası’ndaki sistemin mi, yoksa bugünkü sistemin mi dünyada bir başka örneği yok?..”
Anayasa Hukukçusu’ndan, en cahil siyasetçisine kadar hepsi kabul edecektir ki; 1982 Anayasası ile getirilen sistem, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir sistem..
Dolayısıyla yapılması gereken, evrensel hukuka uygun şekilde bir yapıyı Anayasa Mahkemesi’ne kazandırmak..
Evrensel hukuka uygun yapı konusunda, taraflar bir noktada buluşamazlarsa, pratik çözüm olan; 1961 Anayasası’ndaki sistemi aynen getirip kabul etmek.
1961’den 1980 darbesine kadar uygulanmış da, şimdi 2008’de uygulanınca mı kıyamet kopacak!
Yargı organının tüm üyelerini Cumhurbaşkanı’nın seçtiği ülkeler, demokrasi öncesindeki dönemlerde kalmıştır. Anayasa Mahkemesi olsun, başka mahkemeler olsun; üyelerini eski dönemlerde kim seçiyordu? Kral, padişah veya devletin başında kim varsa o!
2008’de, işte bu yapıyı bize dayatıyorlar!
Yanlışlığını göre göre..
Saçmalığını göre göre..
AKParti, bu sistemi evrensel sisteme uygun hale getirmelidir.
CHP karşı çıkarsa, 1961 Anayasası kabul edilirken, bu sistemi onların nasıl övdüklerini, nasıl göklere çıkardıklarını ortaya koyup, ikiyüzlülüğü deşifre etmelidir.
Mahkemenin kapatma kararı hiç önemli değil.. önemli olan, halk nezdindeki itibardır..
O itibar da, muhalefetin bu konudaki tutarsızlığını net olarak ortaya koymaktan geçer!
Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 03/04/2008