Eşref
05-04-2008, 23:25
ABD hükümetine ve Dışişleri Bakanlığı’na dini konularda tavsiye veren Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu’nun 2008 yılı raporunda, “Türkiye’de laikliğin katı uygulamaları ve askerin etkisinin Türk kimliğinin dar algılanmasına yol açtığı” eleştirisi yapıldı. Türkiye’ye bu yıl, bir önceki yıla göre daha az yer ayrılan raporda, “laiklik ve ulusalcılık” birlikte değerlendirildi ve Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin demokrasi konusunda şöhretinin en kötü olduğu konularda önemli reformlar yaptığı belirtildi. 2007’de Komisyon’un Türkiye’ye ziyareti ve siyasi İslam konusundaki görüşlere yer verilirken 2008 raporunda daha AKP yanlısı bir tutum sergilendi.
2007 raporunda kapsamlı bir Türkiye değerlendirmesi yapan ve AKP’nin politikalarını pek çok uzmanla değerlendiren komisyon, bir yıl sonraki yorumunda AKP’nin kapatılmasının demokrasinin askıya alınması anlamını taşıyacağını savundu. Kapatma davasına bir paragrafla değinilen raporda, “Mahkeme davayı kabul etmekle laik idare ile yeni eliti temsil eden AKP arasında tarihi bir çatışmaya zemin hazırladı” denildi.
Raporda, “katı laiklik anlayışının yanı sıra Türk siyasi ve askeri yönetim yapısının temelleri aşırı milliyetçi ve dar bir ulusal kimlik tanımına dayanıyor. Etnik olarak Türk olmayanların potansiyel suçlu ve ayrılıkçı olabileceği şüphesini içinde barındırıyor” saptamasında bulunuluyor. Toprak kaybetme korkusunun hızla yayılan milliyetçilik dalgasıyla birleştiğinde etnik ve dini azınlıklara zarar veren devlet politikalarına dönüşebileceği vurgulanıyor. Dink suikastı davası, Malatya’da Hıristiyanlıkla ilgili kitap satanlara düzenlenen saldırıya yer verilen raporda, türban yasağını kaldıran ve çene altı formülü olarak adlandırılan uygulamadan da söz edildi.
2007 raporunda kapsamlı bir Türkiye değerlendirmesi yapan ve AKP’nin politikalarını pek çok uzmanla değerlendiren komisyon, bir yıl sonraki yorumunda AKP’nin kapatılmasının demokrasinin askıya alınması anlamını taşıyacağını savundu. Kapatma davasına bir paragrafla değinilen raporda, “Mahkeme davayı kabul etmekle laik idare ile yeni eliti temsil eden AKP arasında tarihi bir çatışmaya zemin hazırladı” denildi.
Raporda, “katı laiklik anlayışının yanı sıra Türk siyasi ve askeri yönetim yapısının temelleri aşırı milliyetçi ve dar bir ulusal kimlik tanımına dayanıyor. Etnik olarak Türk olmayanların potansiyel suçlu ve ayrılıkçı olabileceği şüphesini içinde barındırıyor” saptamasında bulunuluyor. Toprak kaybetme korkusunun hızla yayılan milliyetçilik dalgasıyla birleştiğinde etnik ve dini azınlıklara zarar veren devlet politikalarına dönüşebileceği vurgulanıyor. Dink suikastı davası, Malatya’da Hıristiyanlıkla ilgili kitap satanlara düzenlenen saldırıya yer verilen raporda, türban yasağını kaldıran ve çene altı formülü olarak adlandırılan uygulamadan da söz edildi.