Ak_Kelebek
09-03-2008, 11:47
Şaban Dişli’nin AK parti Genel Başkan Yardımcılğı görevinden istifası, sıradan bir siyasi gelişme olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Dişli’nin önceki gece tartışmalı bir parti yönetimi toplantısı ardından dün Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunduğu (ve onun da kabul ettiği) istifası, yolsuzlukla ilgili nedenlerle parti yönetimin verdiği ilk kayıp oldu.
Dişli istifasına karşın iddiaları reddetti ve istifa kararını hem partisine, hem de aile adına daha fazla zarar verilmemesi için aldığını söyledi.
Parti yönetiminin de bu istifayı beklediği ve Dişli’nin ticari faaliyetini ‘yasal olsa bile etik bulmadığı’ yolunda yoğun kulis bilgisi var.
AK Parti’nin etkili bir ismi dünkü görüşmemizde “Hakkında henüz Meclis’e verilmiş bir dokunulmazlığı kaldırma talebi yok. Ama bence normal olanı yaptı. Bu nedenle partimizin yıpratılmaya çalışıldığı doğru. Sayın Başbakan da bizim gibi bu istifayı uygun buldu” dedi.
Bu etkili isme göre, dış ticaretten sorumlu devlet balanı Kürşad Tüzmen’in Rusya ile ticaret anlaşmazlığı konusundaki çıkışları da “yanlış ve hükümeti zor bırakacak türden”. Türkiye Kafkaslar’da atışmayı da içeren bir krizi, İstikrar Platformu önerisyle yatıştırmaya çalışırken, krizin baş aktörü ve Türkiye’nin ağır enerji bapımlılığı içindeki aktörü Rusya ile Bakanlar Kurulu kararı dışında zıtlaşmayı Parti olarak uygun bulmadıklarını söylüyor AK Parti kaynağı.
Dış Ticaret bakanını Rusya’ya ticari misilleme açıklamasını Babakan’ın onayı olmadan yapma suçlaması hayli ağır bir iç eleştiri.
Ama daha ağırı belki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen’e yönelik olanı. Etkili AK Parti ismi, “benim hakkımda partim öyle bir bildiri yayınlasa, durmaz istifa ederdim” diyor. Kast edilen, AK Parti’nin Edibe Sözen’in “Okullarda ibadethane açılmasını” da içeren eğitim önerileri paketi üzerine (kendisinin de bir parçası olduğu) parti yönetimi tarafından yapılan ‘katılmıyoruz, şahsi fikridir, yönetimin onayı yoktur’ açıklaması.
Sözen’in çıkışı ve Parti’nin verdiği tepki diğer iki örnekten daha ayrı bir anlam taşıyor. Çünkü, bir şekilde AK Parti’nin kapatılmaması ama laikliğe karşı davranışlada bulunmak suçlamasıyla (Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın sözleriyle) “Ağır şekilde uyarıldığı” dava ile ilgili.
Kapatma Davası’nın bu yönüyle AK Parti’de’yoğurdu üfleyerek yeme’, her adımı iki kere düşünerek atma dönemi başlatacağı izlenimi var. Öte yandan Erdoğan’ın ihraç seçeneğini mecbur kalmadıkça kullanmayacağı da anlaşılıyor. Bu gelişmeler, Ankara kulislerinde Sözen’in de bu dolaylı istifa davetini yakında kabul edebileeği şeklinde younmlanıyor.
Peki bu sancılar, yeni dönemde AK Parti’nin örneğin Anayasa değişiklikleri ve reform yasalarının devamı konusunda atacağı adımları da etkileyecek mi? TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın başlayacağını açıkladığı ‘Uzlaşma Komisyonu’ turlarının yeni bir ‘meydan okuma’ döneminin değil, ‘işi zamana yayıp soğumaya bırakma’ döneminin işareti olduğunu savunanlar fazla. özellikle yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Anayasa’da laikliğe hassas maddeleri (Başlangıç, 24 ve 174 olarak) sayması ardından, en azından Mart 2009 yerel seçimlerine dek çatışma zeminlerinden uzak kalma yolunun tercih edilmesi daha muhtemel.
CHP’nin muhalefet başarısı
Dişli’nin istifasında CHP’nin etkili muhalefetinin birinci planda rolü olduğu kayda geçmeli. CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme taşıdığı arsa spekülasyonu ve rüşvet iddialarının, kamuoyunda çok ayrıntılı konu edildikten sonra bu sonuca ulaştığı görülmeli. CHP yetkilileri dün bir açıklama yaparak “yetmez” dediler ve Dişli’nin dokunulmazlığının kaldırılarak argılanması taleplerini dile getirdiler. Bu sonuç CHP’nin 2002 seçimlerinden bu yana maruz kaldığı ‘etkin muhalefet yapamama’ eleştirilerine verilen ilk etkili yanıt da sayılabilir. AK Parti içinden de gelen Irak-Tezkere krizi bir yana, CHP ilke kez toplumda geniş yankı bulan bir konuda tuttuğunu kopartan bir muhalefet örneği sergiledi.
Bu örneğin, toplumun aslında çok önde bir gündem maddesi olan ekonomi alanında, yolsuzluklar alanında alınmış olması, CHP lideri Deniz baykal’ın ‘yenilemek’ istediği bildirilen muhalefet çizgisi açısından ba bir fikir verebilir.
Murat YETKİN
RADİKAL
Dişli istifasına karşın iddiaları reddetti ve istifa kararını hem partisine, hem de aile adına daha fazla zarar verilmemesi için aldığını söyledi.
Parti yönetiminin de bu istifayı beklediği ve Dişli’nin ticari faaliyetini ‘yasal olsa bile etik bulmadığı’ yolunda yoğun kulis bilgisi var.
AK Parti’nin etkili bir ismi dünkü görüşmemizde “Hakkında henüz Meclis’e verilmiş bir dokunulmazlığı kaldırma talebi yok. Ama bence normal olanı yaptı. Bu nedenle partimizin yıpratılmaya çalışıldığı doğru. Sayın Başbakan da bizim gibi bu istifayı uygun buldu” dedi.
Bu etkili isme göre, dış ticaretten sorumlu devlet balanı Kürşad Tüzmen’in Rusya ile ticaret anlaşmazlığı konusundaki çıkışları da “yanlış ve hükümeti zor bırakacak türden”. Türkiye Kafkaslar’da atışmayı da içeren bir krizi, İstikrar Platformu önerisyle yatıştırmaya çalışırken, krizin baş aktörü ve Türkiye’nin ağır enerji bapımlılığı içindeki aktörü Rusya ile Bakanlar Kurulu kararı dışında zıtlaşmayı Parti olarak uygun bulmadıklarını söylüyor AK Parti kaynağı.
Dış Ticaret bakanını Rusya’ya ticari misilleme açıklamasını Babakan’ın onayı olmadan yapma suçlaması hayli ağır bir iç eleştiri.
Ama daha ağırı belki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen’e yönelik olanı. Etkili AK Parti ismi, “benim hakkımda partim öyle bir bildiri yayınlasa, durmaz istifa ederdim” diyor. Kast edilen, AK Parti’nin Edibe Sözen’in “Okullarda ibadethane açılmasını” da içeren eğitim önerileri paketi üzerine (kendisinin de bir parçası olduğu) parti yönetimi tarafından yapılan ‘katılmıyoruz, şahsi fikridir, yönetimin onayı yoktur’ açıklaması.
Sözen’in çıkışı ve Parti’nin verdiği tepki diğer iki örnekten daha ayrı bir anlam taşıyor. Çünkü, bir şekilde AK Parti’nin kapatılmaması ama laikliğe karşı davranışlada bulunmak suçlamasıyla (Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın sözleriyle) “Ağır şekilde uyarıldığı” dava ile ilgili.
Kapatma Davası’nın bu yönüyle AK Parti’de’yoğurdu üfleyerek yeme’, her adımı iki kere düşünerek atma dönemi başlatacağı izlenimi var. Öte yandan Erdoğan’ın ihraç seçeneğini mecbur kalmadıkça kullanmayacağı da anlaşılıyor. Bu gelişmeler, Ankara kulislerinde Sözen’in de bu dolaylı istifa davetini yakında kabul edebileeği şeklinde younmlanıyor.
Peki bu sancılar, yeni dönemde AK Parti’nin örneğin Anayasa değişiklikleri ve reform yasalarının devamı konusunda atacağı adımları da etkileyecek mi? TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın başlayacağını açıkladığı ‘Uzlaşma Komisyonu’ turlarının yeni bir ‘meydan okuma’ döneminin değil, ‘işi zamana yayıp soğumaya bırakma’ döneminin işareti olduğunu savunanlar fazla. özellikle yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Anayasa’da laikliğe hassas maddeleri (Başlangıç, 24 ve 174 olarak) sayması ardından, en azından Mart 2009 yerel seçimlerine dek çatışma zeminlerinden uzak kalma yolunun tercih edilmesi daha muhtemel.
CHP’nin muhalefet başarısı
Dişli’nin istifasında CHP’nin etkili muhalefetinin birinci planda rolü olduğu kayda geçmeli. CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme taşıdığı arsa spekülasyonu ve rüşvet iddialarının, kamuoyunda çok ayrıntılı konu edildikten sonra bu sonuca ulaştığı görülmeli. CHP yetkilileri dün bir açıklama yaparak “yetmez” dediler ve Dişli’nin dokunulmazlığının kaldırılarak argılanması taleplerini dile getirdiler. Bu sonuç CHP’nin 2002 seçimlerinden bu yana maruz kaldığı ‘etkin muhalefet yapamama’ eleştirilerine verilen ilk etkili yanıt da sayılabilir. AK Parti içinden de gelen Irak-Tezkere krizi bir yana, CHP ilke kez toplumda geniş yankı bulan bir konuda tuttuğunu kopartan bir muhalefet örneği sergiledi.
Bu örneğin, toplumun aslında çok önde bir gündem maddesi olan ekonomi alanında, yolsuzluklar alanında alınmış olması, CHP lideri Deniz baykal’ın ‘yenilemek’ istediği bildirilen muhalefet çizgisi açısından ba bir fikir verebilir.
Murat YETKİN
RADİKAL