fatih kısaparmak balon baskılı balon AK Parti böyle bir yenilgiyi kabul eder mi? - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : AK Parti böyle bir yenilgiyi kabul eder mi?


Ak_Kelebek
05-15-2008, 11:15
Sorular ve cevaplar
Zihinlere takılan bazı soruları cevaplandırmak istiyorum:
1) Tayyip Erdoğan, partisinin kapatılacağına inanıyor mu?
- Buna dair kesin bir inancı yok. Kapatılmama ihtimalini de, bence küçümsenmeyecek bir alternatif olarak görüyor.
2) AK Parti'nin kapatılmaması ihtimali mevcut mu?
- İlk başta % 100 kapatılır diye düşünüyordum. AK Parti, savunmasını, ek süre talep bile etmeden verince, gerginliğin düştüğü bir ortamda ceza, Hazine yardımının kesilmesi ile de sınırlı kalabilir kanaatindeyim. a) Avrupa Birliği'nin baskısı, b) AK Parti'nin, Güneydoğu ve Doğu'da geniş halk kitlelerini temsil etmesinin ülke bütünlüğü açısından önemi, c) Kapatma halinde, ekonomide meydana gelecek dalgalanmalar, hâkimleri daha ılımlı bir karar almaya doğru yönlendirebilir.
3) AK Parti kapatılmayacaksa, bu dava açılır mıydı?
- Davanın ana sebebi, başörtüsünün üniversitede serbest bırakılmasıdır. Anayasa Mahkemesi, başörtüsü yasağının muhafızı olduğunu gösteren bir karar alır, yaralı durumdaki AK Parti'nin de sesi çıkmazsa, zaten hedefe ulaşılmış sayılmaz mı?
4) AK Parti böyle bir yenilgiyi kabul eder mi?
- Etmez; Türkiye'yi demokratikleşme ve normalleştirme çabalarından vazgeçmez. Dava süreci sona erer ermez, 22 Temmuz sonrasında atması gerekip de atmadığı adımları mutlaka atar, kapsamlı bir anayasa değişikliğini gündeme getirir.
5) Bunu bile bile, Anayasa Mahkemesi neden AK Parti'yi kapatmasın? Parti faaliyetini sürdürdükçe, "Bugün engellediğimiz amaca doğru yol almaya devam edecektir" diye düşünmez mi hâkimler?
- Düşünür; zaten Anayasa Mahkemesi kapatacaksa, bu sebebten kapatır. Ama, şu gerçek var ki, hukuki zorlamalar sandıkta tecelli eden halkın iradesini yenemiyor. Aksine, siyaseten ömrü tükenmiş olanlara bile "hayat öpücüğü" gibi geliyor.

--------------------------------------------------------------------------------

Laik ve lâyık
Biz "laiklik" üzerine tartışıyoruz ya! Acaba vatandaşlarımız neyi tartıştığımızın farkında mı? Bir profesör arkadaş taksiye binmiş. Şoför ona, "Niye lâyık olmayalım?" diye sormuş; "Türkiye, elbette her şeye lâyık. Biz niçin karşı çıkalım ki!"
Anayasa Mahkemesi, laik değil diye AK Parti'yi kapatırsa, halkımız düşünmeye başlayacak: "Acaba kime lâyık değil?"

--------------------------------------------------------------------------------

Doğan'dan açıklama
Doğan Şirketler Grubu Holding AŞ. Genel Koordinatörü Nebil İlseven'den bir açıklama aldım. Bilgileri okurlarıma da aktarmak isterim:
1) Vakıfbank, verdiği 110 milyon dolar ile POAŞ alımında büyük çoğunluğu özel bankalardan oluşan sendikasyon paketinde, sadece % 14'lük bir paya sahipti. Vakıfbank'ın yanı sıra, Akbank, Denizbank, Toprakbank gibi bankalar da, katkı sağlamıştı. Vakıfbank kaynaklı finansman, 400 milyon dolar değil, 110 milyon dolardır.
2) POAŞ ile İş-Doğan'ın birleşmesi, ciddi bir ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde, şirketlerin mali ve operasyonel yapılarını güçlendirmesine yönelik olarak özendirici nitelikte çıkarılan yasalara dayanılarak ve ekonomik verimliliğin arttırılması hedefiyle gerçekleştirilmiş bir işlemdir. Nitekim o dönemde, Garanti-Osmanlı-Körfezbank, Migros-Tansaş, Yapı Kredi-Koçbank gibi bir dizi benzer işlem gerçekleşmiştir.

Nebil İlseven, bu bilgileri, tartışma başlatılması için değil, maddi hata ve yanlış anlamalara samimiyetle açıklık getirilmesi için bana gönderdiğini belirtiyor. Ben de, tartışmak istemiyorum ama, İş-Doğan-POAŞ birleşmesinin, sıralanan örneklere benzemediğini söylemek durumundayım. Çünkü İş-Doğan, POAŞ'ı satın almak için önce borçlandı, sonra bu borcu satın aldığı ve kârlı bir şirket olarak faaliyet gösteren POAŞ'a yükledi. Zaten bu yüzden de, bir vergi kaybı hasıl oldu ve devlet, bunu, Doğan Grubu'ndan, yekûnu hayli indirerek tahsil etti.
Kimin yanlışı varsa, hesap verdiği bir Türkiye benim özlemim. Ne kimsenin adamı, ne de düşmanıyım. Biz gazeteciler için medyada ne kadar rekabet olursa, ne kadar çok gazete patronu bulunursa, o kadar iyi. Korktuğumuz şey, bir zamanlar Sabah ve Hürriyet'in oluşturduğu Kartel'dir.

Nazlı Ilıcak
Sabah