Meftun
09-25-2007, 12:09
AKP'nin aşırı özgüveni!
AKP, Güneydoğu'da oylarını katladı. Üstelik, kısa adı DTP olan Demokratik Toplum Partisi'nden daha çok oy aldı.
Bir başka deyişle:
22 Temmuz'da Kürtlerin oyları DTP'den çok AKP'ye gitti.
Bilineni tekrarlıyorum, çünkü Kürt oylarındaki bu değişim AKP'ye ilişkin bazı soruları akla getiriyor.
AKP'nin Kürt sorununa bakışı 22 Temmuz sonrası değişiyor mu? Şimdi 'resmi görüş'e yaklaştığı söylenebilir mi? 22 Temmuz'dan kaynaklanan aşırı güven, bazı gerçeklerin AKP yönetiminde gözardı edilmesine yol açabilir mi?
Son zamanlardaki bazı sohbetler bende böylesi soru işaretlerinin uyanmasına neden oldu.
Resmi görüş kısaca der ki:
Kürt sorunu yoktur, Güneydoğu sorunu vardır; terörle mücadele öncelik taşır; Güneydoğu sorununun çözümünde en önemli boyut aş ve iştir; işsizliğin çözülmesi, eğitim ve sağlık gibi sorunların hal yoluna sokulmasıdır önemli olan; bu arada, zamanla başta dil olmak üzere Kürt kimliğiyle ilgili ufak tefek bazı iyileştirmeler yapılabilir ama o kadar, fazla ileri gidilmez.
Resmi görüş özetle budur.
Güneydoğu'da 22 Temmuz sonuçlarının AKP yönetiminde bu resmi görüşü ana çizgileriyle güçlendirdiği söylenebilir.
AKP'nin tepelerinde, Kürtler neden daha çok AKP'yi tercih etti sorusuna özetle şu yanıt veriliyor:
"AKP'nin muhafazakar değerleri Kürtlere daha cazip geldi. Ayrıca son dönemde bölgeye hizmet götürüldü. Kürtçe gibi bazı kimlik konuları sorun olmaktan çıkarıldı. Bu arada 27 Nisan muhtırası bölgede en çok AKP'ye yaradı. Elbette bir nokta daha var önem taşıyan. Bölge insanı artık eski çatışmalı günlere dönmek istemiyor."
Anlaşılan o ki:
22 Temmuz'la birlikte DTP'nin altındaki siyasal zeminin kaydığını gören AKP kurmayları, yerel seçim ile ikinci bir hesaplaşmayı ve başta Diyarbakır olmak üzere büyük belediyeleri de ele geçirmeyi planlıyorlar.
Aş ve iş konusuna, toplumsal programlara ağırlık tanıyan böyle bir sürecin DTP'yi cazibe merkezi olmaktan iyice çıkaracağı, PKK'yı tecrit edeceği, ayrılıkçılığı zayıflatacağı AKP yönetiminde düşünülüyor.
Bu yüzden dağdan indirme konusu arka plana atılmış gibi. Kürt meselesiyle yakından ilgili AKP'li bir kaynak geçenlerde şöyle dedi:
"22 Temmuz, Güneydoğu'nun Türkiye'ye daha çok entegre olması bakımından önemli bir dönüm noktasıdır. AKP'nin bölgede DTP'yi yenilgiye uğratması, hiç şüpheniz olmasın, PKK'nın tecrit edilmesi ve hedef küçültülmesi açısından önemli bir gelişmedir. Kürtler Erbil'e de, Brüksel'e de dönüp bakmasınlar. Bakmayacaklar da. Kuzey Irak'takinden daha iyi bir hayat standardı yakalayan, kimlikleriyle ilgili fazla bir sorunları kalmayan Kürtler, Türkiye'den niçin ayrılmak istesinler ki?.."
Şöyle devam etti:
"Ayrıca eve dönüş konusu, yani dağdakileri indirmek de tek boyutlu bir çaba olamaz. Bunun için bir yandan sosyal ve ekonomik bir programın uygulanması, diğer yandan operasyonel baskının arttırılması lazım. 2002-2003'deki eve dönüş yasası konusunda bu iki boyut eksikti. Hedefi adım adım küçültmek gerekiyor."
Kısacası:
AKP hükümetinin önümüzdeki dönemde Güneydoğu'ya ilişkin tasavvurlarını kabaca yukarıdaki çerçeveye oturtmak mümkün.
AKP kurmayları, öyle anlaşılıyor ki, PKK'yı kolay lokma olarak görmek eğilimindeler. PKK'nın 'kitle desteği'ni kurutmanın pek güç olmadığını düşünüyorlar.
İkinci noktaya gelince:
Kimlik sorunları, kültürel haklar sanki arka plana itiliyor ya da bu konuda daha önceki vurgular hafifliyor.
Üçüncü nokta:
Irak Kürt liderliğiyle -özellikle Mesut Barzani'yle- en üst düzeyde doğrudan 'diyalog'tan çok Bağdat'la ilişki ön plana çıkarılıyor.
22 Temmuz sonrası hava böyle.
Sanki aşırı güven, AKP'nin soruna ilişkin bakışını değiştirmiş durumda...
Tümüyle değişti diyemiyorum.İlk izlenimler böyle...
Ancak, bir kez daha yinelemekte yarar var. Kimlik ve kültürel haklar, PKK ile dağdan indirme ve Irak Kürtleriyle diyalog, Güneydoğu'da kalıcı barış için yaşamsal konulardır.
AKP, Güneydoğu'da oylarını katladı. Üstelik, kısa adı DTP olan Demokratik Toplum Partisi'nden daha çok oy aldı.
Bir başka deyişle:
22 Temmuz'da Kürtlerin oyları DTP'den çok AKP'ye gitti.
Bilineni tekrarlıyorum, çünkü Kürt oylarındaki bu değişim AKP'ye ilişkin bazı soruları akla getiriyor.
AKP'nin Kürt sorununa bakışı 22 Temmuz sonrası değişiyor mu? Şimdi 'resmi görüş'e yaklaştığı söylenebilir mi? 22 Temmuz'dan kaynaklanan aşırı güven, bazı gerçeklerin AKP yönetiminde gözardı edilmesine yol açabilir mi?
Son zamanlardaki bazı sohbetler bende böylesi soru işaretlerinin uyanmasına neden oldu.
Resmi görüş kısaca der ki:
Kürt sorunu yoktur, Güneydoğu sorunu vardır; terörle mücadele öncelik taşır; Güneydoğu sorununun çözümünde en önemli boyut aş ve iştir; işsizliğin çözülmesi, eğitim ve sağlık gibi sorunların hal yoluna sokulmasıdır önemli olan; bu arada, zamanla başta dil olmak üzere Kürt kimliğiyle ilgili ufak tefek bazı iyileştirmeler yapılabilir ama o kadar, fazla ileri gidilmez.
Resmi görüş özetle budur.
Güneydoğu'da 22 Temmuz sonuçlarının AKP yönetiminde bu resmi görüşü ana çizgileriyle güçlendirdiği söylenebilir.
AKP'nin tepelerinde, Kürtler neden daha çok AKP'yi tercih etti sorusuna özetle şu yanıt veriliyor:
"AKP'nin muhafazakar değerleri Kürtlere daha cazip geldi. Ayrıca son dönemde bölgeye hizmet götürüldü. Kürtçe gibi bazı kimlik konuları sorun olmaktan çıkarıldı. Bu arada 27 Nisan muhtırası bölgede en çok AKP'ye yaradı. Elbette bir nokta daha var önem taşıyan. Bölge insanı artık eski çatışmalı günlere dönmek istemiyor."
Anlaşılan o ki:
22 Temmuz'la birlikte DTP'nin altındaki siyasal zeminin kaydığını gören AKP kurmayları, yerel seçim ile ikinci bir hesaplaşmayı ve başta Diyarbakır olmak üzere büyük belediyeleri de ele geçirmeyi planlıyorlar.
Aş ve iş konusuna, toplumsal programlara ağırlık tanıyan böyle bir sürecin DTP'yi cazibe merkezi olmaktan iyice çıkaracağı, PKK'yı tecrit edeceği, ayrılıkçılığı zayıflatacağı AKP yönetiminde düşünülüyor.
Bu yüzden dağdan indirme konusu arka plana atılmış gibi. Kürt meselesiyle yakından ilgili AKP'li bir kaynak geçenlerde şöyle dedi:
"22 Temmuz, Güneydoğu'nun Türkiye'ye daha çok entegre olması bakımından önemli bir dönüm noktasıdır. AKP'nin bölgede DTP'yi yenilgiye uğratması, hiç şüpheniz olmasın, PKK'nın tecrit edilmesi ve hedef küçültülmesi açısından önemli bir gelişmedir. Kürtler Erbil'e de, Brüksel'e de dönüp bakmasınlar. Bakmayacaklar da. Kuzey Irak'takinden daha iyi bir hayat standardı yakalayan, kimlikleriyle ilgili fazla bir sorunları kalmayan Kürtler, Türkiye'den niçin ayrılmak istesinler ki?.."
Şöyle devam etti:
"Ayrıca eve dönüş konusu, yani dağdakileri indirmek de tek boyutlu bir çaba olamaz. Bunun için bir yandan sosyal ve ekonomik bir programın uygulanması, diğer yandan operasyonel baskının arttırılması lazım. 2002-2003'deki eve dönüş yasası konusunda bu iki boyut eksikti. Hedefi adım adım küçültmek gerekiyor."
Kısacası:
AKP hükümetinin önümüzdeki dönemde Güneydoğu'ya ilişkin tasavvurlarını kabaca yukarıdaki çerçeveye oturtmak mümkün.
AKP kurmayları, öyle anlaşılıyor ki, PKK'yı kolay lokma olarak görmek eğilimindeler. PKK'nın 'kitle desteği'ni kurutmanın pek güç olmadığını düşünüyorlar.
İkinci noktaya gelince:
Kimlik sorunları, kültürel haklar sanki arka plana itiliyor ya da bu konuda daha önceki vurgular hafifliyor.
Üçüncü nokta:
Irak Kürt liderliğiyle -özellikle Mesut Barzani'yle- en üst düzeyde doğrudan 'diyalog'tan çok Bağdat'la ilişki ön plana çıkarılıyor.
22 Temmuz sonrası hava böyle.
Sanki aşırı güven, AKP'nin soruna ilişkin bakışını değiştirmiş durumda...
Tümüyle değişti diyemiyorum.İlk izlenimler böyle...
Ancak, bir kez daha yinelemekte yarar var. Kimlik ve kültürel haklar, PKK ile dağdan indirme ve Irak Kürtleriyle diyalog, Güneydoğu'da kalıcı barış için yaşamsal konulardır.