fütüvvet
08-27-2008, 20:23
Bazı Hak dostlarının bulundukları yerde sağlam duruşları
ve ciddi bir kulluk ortaya koyuşları da çok müessir bir derstir.
Onların varlığı, temsil ettikleri davanın hakkaniyetine delildir.
İbn-i Asâkir'in Hazreti Ömer ile Hazreti Ali (radıyallahu anhüma) efendilerimizi
beraberce zikretmesi, onların birini seviyor görünüp diğerini tahkir eden
iki müfrit zümrenin yanlış düşüncelerine karşı bir teliftir.
Kur'an, geçmişlerimize dua etmemizi tavsiye ederek
bizde onları hayırla yâd etme duygusunu uyarır:
"Onlardan sonra gelenler (başta muhacirler olarak, kıyamete kadar gelecek mü'minler),
'Ey kerim Rabb'imiz! Bizi ve bizden önceki mü'min kardeşlerimizi affeyle!
İçimizde mü'minlere karşı hiçbir kin ve gıll u gış bırakma!
Duamızı kabul buyur ya Rabbenâ, çünkü Sen raufsun, rahîmsin!' derler." (Haşr, 59/10)
Hazreti Mevlânâ, İmam Gazalî ve İmam Rabbânî misillü büyükler,
kendi dönemlerinde çok ciddi itirazlara ve kıskançlıklara maruz kaldıkları gibi,
daha sonraki devirlerde de bazıları tarafından çekilememiş ve şiddetlice tenkit edilmişlerdir.
Hakikî evliyânın teveccühleri, ilâhî feyizleri alma adına birer nuranî vasıta mesâbesindedir.
Bazen bir hak dostunun nazarına mazhar olmak, onun elini tutmak ya da
sadece sohbetinde bulunup atmosferini paylaşmak bile hususi teveccühlerin
sirâyetine kapı aralar. İlâhî feyizler ve bereketler o aynalar sayesinde
diğer insanların ruhlarına aksettirilmektedir ve onlar, kendilerine teveccüh
edenlerin inkişaflarına vesile olmaktadırlar.
Kendi büyüklerinizden bahis açmanız ve onların faziletlerini sayıp dökmeniz,
bazı insanların rekabet hislerini tahrik edebilir; bu açıdan,
onları nazara verirken kıskançlıkları tetiklememeye azami dikkat etmelisiniz.
Allah dostlarını ölçerken, onların ilim adına ortaya koyduklarına
bakmakla yetinmemelisiniz; zira, ilim, marifet ve Allah'ın bahşettiği büyüklük
farklı farklı meselelerdir. Ezcümle, arkada bıraktıkları eserler açısından bakılınca,
Abdülkadir Geylânî hazretleri İmam Gazalî'ye ancak talebe olabilir; fakat,
Allah'ın bahşettiği büyüklük zaviyesinden, İmam Gazalî onun dizinin dibine oturur
ve "Hazret, bir damla himmet lutfet!.." der.
ve ciddi bir kulluk ortaya koyuşları da çok müessir bir derstir.
Onların varlığı, temsil ettikleri davanın hakkaniyetine delildir.
İbn-i Asâkir'in Hazreti Ömer ile Hazreti Ali (radıyallahu anhüma) efendilerimizi
beraberce zikretmesi, onların birini seviyor görünüp diğerini tahkir eden
iki müfrit zümrenin yanlış düşüncelerine karşı bir teliftir.
Kur'an, geçmişlerimize dua etmemizi tavsiye ederek
bizde onları hayırla yâd etme duygusunu uyarır:
"Onlardan sonra gelenler (başta muhacirler olarak, kıyamete kadar gelecek mü'minler),
'Ey kerim Rabb'imiz! Bizi ve bizden önceki mü'min kardeşlerimizi affeyle!
İçimizde mü'minlere karşı hiçbir kin ve gıll u gış bırakma!
Duamızı kabul buyur ya Rabbenâ, çünkü Sen raufsun, rahîmsin!' derler." (Haşr, 59/10)
Hazreti Mevlânâ, İmam Gazalî ve İmam Rabbânî misillü büyükler,
kendi dönemlerinde çok ciddi itirazlara ve kıskançlıklara maruz kaldıkları gibi,
daha sonraki devirlerde de bazıları tarafından çekilememiş ve şiddetlice tenkit edilmişlerdir.
Hakikî evliyânın teveccühleri, ilâhî feyizleri alma adına birer nuranî vasıta mesâbesindedir.
Bazen bir hak dostunun nazarına mazhar olmak, onun elini tutmak ya da
sadece sohbetinde bulunup atmosferini paylaşmak bile hususi teveccühlerin
sirâyetine kapı aralar. İlâhî feyizler ve bereketler o aynalar sayesinde
diğer insanların ruhlarına aksettirilmektedir ve onlar, kendilerine teveccüh
edenlerin inkişaflarına vesile olmaktadırlar.
Kendi büyüklerinizden bahis açmanız ve onların faziletlerini sayıp dökmeniz,
bazı insanların rekabet hislerini tahrik edebilir; bu açıdan,
onları nazara verirken kıskançlıkları tetiklememeye azami dikkat etmelisiniz.
Allah dostlarını ölçerken, onların ilim adına ortaya koyduklarına
bakmakla yetinmemelisiniz; zira, ilim, marifet ve Allah'ın bahşettiği büyüklük
farklı farklı meselelerdir. Ezcümle, arkada bıraktıkları eserler açısından bakılınca,
Abdülkadir Geylânî hazretleri İmam Gazalî'ye ancak talebe olabilir; fakat,
Allah'ın bahşettiği büyüklük zaviyesinden, İmam Gazalî onun dizinin dibine oturur
ve "Hazret, bir damla himmet lutfet!.." der.